Konuşmacının Özelliklerinin Sözün
Mefhumundaki Etkisinin Ölçüsü
Sözün mefhumunda konuşmacının özellikleri hakkında geçen açıklamalardan şu sonuç elde edilmektedir: Konuşmacının özelliklerinden ancak sözün muhatapları için açık olan ve rahatça anlayacakları ölçütler karine ve delil olabilir. Çünkü akıl erbabı yanında kabul görmüş konuşma kurallarına göre konuşmacı, muhataplar için bilinmeyen konuları kendi sözü için karine kılamaz. Çünkü onun sözü böyle bir karine ile maksadını yansıtmaz ve muhataplar onun anlatmak istediği maksada ulaşamazlar.494
Bu durumda insanların geneli için bilinmesi imkânsız olan Yüce Allah’ın bazı sıfat ve özellikleri Kuran-ı Kerim muhatapları için de malum ve aşikâr değildir. Dolayısıyla da bu tür özellikler ayetlerin karineleri sayılmaz. Yalnızca Allah Teâlâ’nın fıtrat ve akıl veya Kuran-ı Kerim’in açık beyanatı ve sağlam rivayetlerle Kuran’ın muhatapları için aşikâr olan özellikler ayetlerin karineleri olup, onların açıklanması ve mefhumunda etkili olabilir.
Şu noktayı da hatırlatmakta yarar var; konuşmacının özellikleri her söze karine ve dayanak sayılmaz ve onun mefhumunu belirlemede de etkili olmaz. Birçok söz vardır ki onu söyleyenin nitelikleri ne olursa olsun, akıl erbabı nezdindeki konuşma kuralları ve örfün algısına göre konuşmacının özellikleri o sözün ifade ve mefhumunda değişikliğe yol açmaz. Örneğin; Güneşin doğduğu sırada konuşmacı, “Bakın, güneş doğdu” derse buradaki konuşmacı kim olursa olsun ve hangi nitelikleri taşırsa taşısın bu cümleden tek bir şey anlaşılır: “Güneşin sözü geçen anda doğması.”
Dolayısıyla konuşmacının özelliklerinin karine oluşu yalnızca örfi manada, edebiyat ve konuşma kuralları konseptinde farklı konuşmacıların dilinden döküldüğü zaman değişmesinin söz konusu olduğu sözler için geçerlidir.
Dostları ilə paylaş: |