ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ
İLK İSLAMÎ ESERLER
KUTADGU BİLİG
Kutadgu Bilig, Türk dilinin en temel eserlerinden ve Türk dili araştırmalarının en mühim kaynaklarındandır. İslâmî Türk edebiyatının adı bilinen ilk şair ve düşünürü Balasagun'lu Yusuf Has Hacib tarafından kaleme alınmıştır.
Eserini Balasagun'da yazmaya başlayan Yusuf, 1068 yılında memleketinden ayrılarak Doğu Karahanlı Devleti'nin merkezi olan Kaşgar'a gitmiş ve eserini 18 ay sonra, 1069 (Hicrî 462) yılında burada tamamlamıştır. Kitabını bitirince bunu, Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han'a sunmuş, Han da eseri çok beğendiği için Yusuf'u, takdiren "Hâs Hâcib (Ulug Hâcib)" tayin etmiştir.
Kutadgu Bilig, dört ana karakter arasında geçen diyaloglardan oluşmaktadır. Eserdeki bu dört ana karakterin her birinin belirli bir sosyal rolü vardır ve her biri belirli bir değeri temsil eder.
Küntogdı hükümdardır ve hukuku/adaleti temsil eder;
Aytoldı vezirdir ve saadeti/devleti temsil eder;
Ögdülmiş de vezirdir ve aklı temsil eder;
Odgurmış ise akibeti/kanaati temsil eder.
"Kutadgu" kelimesi, "saadet, kut" manasındaki "kut" kelimesinin üzerine isimden fiil yapan "+ad-" ekiyle fiilden isim yapan "-gu" ekinin eklenmesi sonucu oluşmuştur ve "bilig"le beraber "saadet, mutluluk veren bilgi/ilim" anlamını taşımaktadır. Edebiyatımızda aruz ölçüsünün ilk kullanıldığı eser olarak kabul edilmektedir. Eserde adaleti, aklı, saadeti ve devleti temsil eden dört kahramanın çevresinde gelişen olaylarla yazar, devlet idaresinin ve sosyal düzenin nasıl olması gerektiğini anlatır.
Eser, insanlara dünyada tam anlamıyla kutlu olmak için gereken yolu göstermek amacıyla kaleme alınmıştır. Yusuf Hâs Hacib, eserinde aruz ölçüsünü kullanmıştır. İlâveler ile birlikte yaklaşık 88 başlık altında toplanan eserin esas kısmını oluşturan bölüm kısaltılmış mütekarip yani fa'ulun fa'ulun fa'ulun fa'ul ve vezniyle yazılmıştır (eserde yalnız bir dörtlük içinde tam mütekarip geçmektedir: bk. 3800-3801). 1.-6520. beyitler mesnevi tarzında kendi arasında kafiyelidir. Eserin sonuna eklenmiş olan parçalardan gençliğine acıyıp ihtiyarlığından bahseden 44 beyitlik bir kısım (beyit 6521-6564) tam mütekarip (fa'ulun fa'ulun fa'ulun fa'ulun) vezninde olup, kaside tarzında ve aa ba ca şeklinde devam etmektedir. Zamanenin bozukluğundan ve dostların cefasından bahseden 40 beyitlik bir parça (beyit 6565-6604) ise evvelki parçanın vezninde ve tarzındadır. Kitap sahibi Ulu Hâs Hâcib Yusuf'un kendi kendisine nasihat vermesinden bahseden 41 beyitlik parça da (6605-6645. beyitler) eserin aslı gibi, kısaltılmış mütekarip vezninde ve kaside tarzındadır.
O dönem için Türk edebiyatında yeni olduğu tahmin ve tasavvur edilen aruz ölçüsünün ilâve parçalardaki kafiye dışında, şair tarafından pürüzsüz bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Eser, yarı hikâye ve yarı temsil tarzında yazılmış olup, arada hareketi hazırlayıcı ve izah edici monologlara ve canlı tasvirlerin bulunduğu sahnelere yer verilmiştir.
Kaşgârlı Mahmut ve onun eseri Divânü Lügati't-Türk ile çağdaştır, hatta hemen hemen aynı yıllarda yazılmış olması o dönem Türkçenin gördüğü itibar açısından da dikkate değer.
DİVÂNÛ LUGÂTİ’T-TÜRK
Eserin adı, "Türk Dili'nin toplu(genel) Sözlüğü" anlamına gelir. Adından da anlaşılacağı gibi, eser bir sözlüktür; Araplara Türkçe'yi öğretmek amacıyla yazılmıştır. Bundan dolayı, Türkçe'nin Arapça karşısında savunulduğu bir eser olarak değerlendirilir. Eserde Türkçe sözcüklerin anlamları Arapça'yla açıklanmakta ve her maddeden sonra birtakım Türkçe metinler örnek olarak verilmektedir.Kaşgarlı Mahmut tarafından XI. yüzyılda yazılan eserin asıl önemi de, işte bu derleme Türkçe metinlerden ileri gelmektedir. Eserine bir de Türk illerinin haritasını koyan Kaşgarlı Mahmut, Türkçe sözcüklerin açıklamalarını yaparken dört yüze yakın dörtlükten oluşan şiirlerle atasözlerini (sav) örnek olarak verir. Divan-ı Lügat-it Türk, Türk dilinin ana eseri, Türk edebiyatının ve folklörünün bir hazinesi olarak kabul edilmektedir.
Hakaniye Türkçesiyle yazılmış olan eserde 7500 civarında Türkçe sözcük Arapça olarak açıklanmıştır. Ayrıca Türk boylarının dilleri ve Türk illeri hakkında bilgi verir.
ATABETÜ’L-HAKÂYIK
12. yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından aruz ölçüsü ve dörtlüklerle yazılmıştır.
Atabetü'l Hakayık (Gerçeklerin Eşiği) , Edip Ahmet Yükneki'nin, Karahanlı beylerinden Muhammed Dâd Sipehsalar'a hediye ettiği, hadis ve Arapça beyitlere dayanarak yazdığı şiirlerle, ahlaklı insan olmanın yollarını, ahlak ilkelerini açıklamış, çeşitli ahlakî öğütlerde bulunmuş, İslamî düşünce ve görüşlere yol gösterici olmuştur. 'Hibetü'l-Hakayık', veya 'Aybetü'l-Akayık' olarak da isimlendirilir.Eserde dünyayı, tanrıyı, insanı bilmenin sadece bilim yoluyla olabileceği anlatılır. Bilginin faydası ve bilgisizliğin zararı hakkında olan konuyu işlemiştir.
Türk nazım birimi dörtlüklerle oluşan bu eserini şair, Yusuf Has Hacib'in 'Kutadgu Bilig'i gibi aruz vezniyle ve Kaşgar diliyle yazmıştır. Şairin bu eserini nerede ve ne zaman yazdığı kesin olarak bilinmemektedir. Atabetü'l Hakayık'ın Kaşgar diliyle, Uygur harfleriyle yazılmış ilk yazması İstanbul'da Ayasofya Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
Özellikleri:
. Gerçeklerin eşiği anlamına gelir.
. Konusu din ve ahlaktır.
. Didaktik (öğretici) bir eserdir.
. Mesnevi tarzında yazılmıştır.
. Nazım birimi olarak beyit ve dörtlük kullanılmıştır.
. Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
. Arapça ve Farsça kelimeler vardır.
. Telmih (hatırlatma) sanatı kullanılmıştır.
. Eserin Konusu:Eser 14 bölümden oluşur.Baştaki 5 bölüm giriş,şairin adını verdiği 8 bölüm asıl konu, sondaki 1 bölüm de bitiriş bölümüdür.
Giriş bölümleri {kaside}biçimiyle(aa ba ca da...) ,asıl konu ile ilgili bölümler ve bitiriş bölümü (dörtlüklerle) [aaba]yazılmıştır. Giriş bölümünde 80 beyit, asıl konu ve bitiriş bölümlerinde 101 dörtlük vardır.Eserin tamamı 484 dizeden oluşur.
DİVÂN-I HİKMET
12. yüzyılda Ahmet Yesevi tarafından dörtlüklerle ve hece ölçüsüyle yazılmış dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. Dörtlüklerin her birine "hikmet" adı verilmiş ve bu hikmetler Orta Asya ve Anadolu'da yayılarak halkı derinden etkilemiştir. Yesevilik tarikatının da kurcusu olan Ahmet Yesevi daha sonra Anadolu'da kurulan pek çok tarikata kaynak olmuştur.
Genel olarak dervişlik hakkında övgülerden bu dünyadan şikayetten cennet ve cehennem tasvirlerinden, peygamberin hayatından ve mucizelerinden bahsedilir. Dini ve ahlaki öğütler veren şiirlere de yer vermiştir. Hece ölçüsü olarak 4+3 ve 4+4+4 kullanılmıştır.
Özellikleri:
*Kitapta Allah aşkı Peygamber sevgisi işlenmiştir.
*Hikmet: Hoş, hayırlı anlamlarına gelir
*Sade ve yalın bir dil kullanılmıştır.
*Aruz ve hece ölçüsü kullanılmıştır.
*Dörtlük ve beyitle yazılmıştır.
*144 hikmet ve 1 münacaat 'tan oluşur.
*Eser Karahanlı Türkçesi’nin Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır
*İstifham (soru sorma) ve Tecâhül-i Arif (bilmezlikten gelme) sanatları kullanılmıştır.
*Ahmet Yesevi’nin hikmetlerinin birleşmesiyle oluşmuştur.
*Ahmet Yesevi hikmetleri Karahanlı Türkçesiyle söylemiştir.
*Hikmetler dini tasavvufi şiirlerdir.
*Allah'a yakın olma isteği vardır.
*Şiirlerde millî ögeler(ölçü,nazım biçimi,yarım uyak)ile İslamlıktan gelme yabancı ögeler(din ve tasavvuf konuları, yabancı sözcükler)bir arada kullanılmıştır.
*Eserin kafiyelenişi abcd dddb eeeb şeklindedir.Dördüncü dizelerin birbiriyle uyaklı oluşu hatta zaman zaman aynen tekrarlanışı bu şiirlerin musiki ile okunmak için söylendiğini gösterir.
*Divan-ı Hikmet'i Ahmet Yesevi yazmamıştır. Ahmet Yesevi'nin kurduğu tarikattaki Şaban Durmuş, Ahmet Yesevi'nin görüşlerini ve düşüncelerini kitap haline getirmişlerdir.
*Didaktiktir ve manzum bir eserdir.
13.YÜZYIL
Ahmed Yesevi (Orta Asya Sahası): Mutasavvıf şair. Divan-ı Hikmet isimli eseriyle bilinir.
Hacı Bektaş-ı Velî (Anadolu Sahası): Bektaşiliğin kurucusu kabul edilir. Makâlât isimli eseriyle bilinir; Makâlât dört bölümden oluşur, bunlar sırasıyla Tarikat, Şeriat, Hakikat ve Marifet’tir. . Nefes adı verilen ilahiler de yazmıştır.
Mevlana Celaleddin-i Rûmî(Anadolu Sahası): Mutasavvıf şairdir. Bütün eserlerini Farsça yazmıştır. Şems-i Tebrizî’den etkilenmiştir. Eserleri: Mesnevi (altı cilt), Divan-ı Kebîr, Fihi Ma Fih, Mecâlis-i Seb’a, Mektubât
Sultan Veled(Anadolu Sahası): Mevlana’nın büyük oğludur. Mutasavvıf şairdir. Eserleri: Divan, İbtida-nâme, Rebab-nâme, İntiha-nâme
Ahmed Fakih (Anadolu Sahası): Çarh-nâme (100 beyitlik bir kaside) 14.Yüzyıl şairi olduğu iddia edilir.
Hoca Dehhanî(Anadolu Sahası): Divan şiirinin Anadolu sahasındaki kurucusu ve ilk şairi kabul edilir. Biri kaside altısı gazel yedi şiiri bugüne kadar gelmiştir.
Şeyyad Hamza(Anadolu Sahası): En ünlü eseri Yusuf u Züleyha isimli mesnevisidir. 14.Yüzyıl şairi olduğu da iddia edilir. Tartışmalıdır.
Yunus Emre(Anadolu Sahası): Mutasavvıf şairdir. Aruz ölçüsü ve heceyle yazdığı İlahi’leriyle tanınır. Divan’ı vardır. Risaletü’n-Nushiyye (didaktik, dinî bir eser) isimli mesnevisi vardır.
14.YÜZYIL (Anadolu Sahası)
Nesimi (Azeri Sahası): Mutasavvıftır. Hurufîlik mezhebine mensuptur. Hurufîliğin kurucusu Fazlullah’ın halifesidir. Türkçe ve Farsça Divan’ları vardır.
Gülşehri(Anadolu Sahası): Mutasavvıf şairlerdendir. Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr isimli eserini Farsça’dan Türkçe’ye tercüme etmiştir. En ünlü eseri de budur. Bu eser tasavvufî ve alegorik-sembolik bir eserdir.
Âşık Paşa (Anadolu Sahası): Mutasavvıf şairlerdendir. En önemli eseri Garib-nâme’dir. Bu eser 12.000 beyitlik, dinî-tasavvufî-ahlakî bir mesnevidir.
Şeyhoğlu Mustafa (Anadolu Sahası): En önemli eseri Hurşid-nâme’dir. Bu eser 7640 beyitlik bir mesnevidir. Diğer eseri Marzuban-nâme (Farsça’dan tercüme etmiştir) ise içinde öğretici hayvan hikayeleri olan mensur bir eserdir.
Eflakî(Anadolu Sahası): Ahmed Eflakî olarak da bilinir. En ünlü eseri Menâkıbü’l-Ârifîn adlı eseridir.
Ahmedî(Anadolu Sahası): Eserlerinin çoğunu Süleyman Şah’a sunmuştur. Eserleri: Divan, İskender-nâme (8.000 beyitten fazladır, mesnevidir, eser İranlı şair Nizamî’nin eserinin Türkçe’ye tercümesidir), Cemşid ü Hurşid (mesnevi), Tervihü’l-Ervâh (tıpla ilgili bir mesnevi), Esrâr-nâme Tercümesi (İranlı şair Feridüddin Attar’dan tercüme edilmiş bir mesnevi), Mirkatü’l-Edeb (Arapça-Farsça manzum sözlük)
Kadı Burhanettin(Anadolu Sahası): Devlet adamıdır. Divan’ı vardır.
15.YÜZYIL (Anadolu Sahası) (KLASİK TÜRK EDEBİYATI-DİVAN EDEBİYATI-SARAY EDEBİYATI- YÜKSEK ZÜMRE EDEBİYATI- GAZEL EDEBİYATI gibi isimler verilir.)
Ali Şir Nevâî (Çağatay Sahası): Divan (Türkçe ve Farsça), Hamse (Hayretü’l-Ebrâr, Ferhad u Şirin, Leyla vü Mecnun, Sedd-i İskenderi, Seb’a-i Seyyâre mesnevilerinden oluşur), Mecâlisü’n-Nefâis (Türk edebiyatında ilk tezkire), Lisanu’t-Tayr (Feridüddin Attâr’ın Mantık’ut-Tayr eserine yazılmış nazîre), Hadis-i Erbain Tercümesi, Muhakemetü’l-Lugateyn (Farsça ile Türkçe’yi karşılaştırdığı sözlük), Mahbubu’l-Kulub, Mizâzü’l-Evzân
Ahmed-i Daî: Divan, Çeng-nâme, Teressül
Şeyhî: Divan, Hüsrev ü Şirin (mesnevi), Har-nâme (mesnevi; alegorik ve sembolik bir eser); Mesnevi türünde ustadır.
Ahmed Paşa: Nazire yazma geleneğinin önde gelen temsilcisi. Kaside türünde ustadır.
Necatî: Divan, Münazara-yı Gül ü Hüsrev (mesnevi). Gazel türünde ustadır.
Avnî: Fatih Sultan Mehmed’in mahlasıdır.
Adlî: 2. Bayezid’in mahlasıdır (Fatih’in oğlu, Yavuz Selim’in babası)
Cem Sultan: Divan, Cemşid ü Hurşid (mesnevi) (Fatih Sultan Mehmed’in en küçük oğlu)
Şehzade Korkut: 2.Bayezid’in oğludur. Harimî mahlasını kullanmıştır.
Adnî: Fatih dönemi sadrazamlarından Mahmud Paşa’nın mahlasıdır.
Nizamî (Karamanlı Nizamî): Divan
Melihî
Mesihî
Ümmi Kemal
Eşrefoğlu Rûmî: Mutasavvıf şairlerdendir. Divan’ı vardır. Hacı Bayram Veli’ye mürid olmuştur. Yunus Emre’den etkilenmiştir.
Mesneviciler
Süleyman Çelebî: Bu yüzyılda ilk akla gelen mesnevicidir. Ünlü eseri Vesiletü’n-Necât (Diğer adıyla Mevlid; Hz.Muhammed’in (s.a.v.) doğumundan vefatına kadar olan olayları anlatır)
Yazıcıoğlu Mehmed: Muhammediye (dinî mesnevi)
Hamdullah Hamdi: Anadolu Sahasının ilk hamse sahibi mesnevicisidir. Akşemseddin’in oğludur. Hamsesinin içindeki mesneviler: Yusuf u Züleyha, Leyla vü Mecnun, Mevlid, Kıyafet-nâme, Tuhfetü’l-Uşşâk
16.YÜZYIL (Anadolu Sahası)
Fuzûlî (Azeri Sahası): Divan (Türkçe, Farsça, Arapça), Leyla vü Mecnun(mesnevi), Beng ü Bade(mesnevi), Sakinâme(Farsça mesnevi), Hadis-i Erbain Tercümesi (Kırk Hadis), Hadikatü’s-Süeda(mensur-manzum, Kerbela’yı anlatır), Şikayetname(mektup türünde), Rind ü Zahid (Farsça mensur eser), Sıhhat ü Maraz (Farsça mensur), Matlau’l-İtikâd (Arapça mensur)
Zâtî: Divan, Şem u Pervâne (mesnevi)
Hayalî: Divan
Bâkî: Divan, Fezailü’l-Cihad, Fezail-i Mekke, Hadis-i Erbain Tercümesi, Kanuni Mersiyesi
Nev’î: Divan,
Bağdatlı Rûhî: Divan, Terkib-i Bend (sosyal hiciv örneği)
Lamîi Çelebi: Divan, Şehrengiz (Bursa’yı anlatır), Vamık u Azra (tercüme), Absal u Salaman (tercüme), Nefahatü’l-Üns (tercüme)
Kemal Paşazade: Tevarih-i Âl-i Osman (tarih)
Figânî:
Muhibbî: Kanuni Sultan Süleyman’ın mahlasıdır.
Mesneviciler
Taşlıcalı Yahya
Kara Fazlî
Hakani Mehmed Efendi
Nâsirler ve Nesir Eserleri
Lamî’i Çelebi:
Sehî Bey: Heşt Behişt(tezkire) Bu tezkire Anadolu sahasındaki ilk tezkire kabul edilir.
Latifî: Tezkiretü’ş-Şuara (tezkire)
Bağdatlı Ahdî: Gülşen-i Şuara (tezkire)
Âşık Çelebî: Meşairü’ş-Şuara (tezkire)
Kınalızade Hasan Çelebi: Tezkiretü’ş-Şuara (tezkire)
Kınalızade Ali Çelebi: Ahlak-ı Alaî(ahlak)
Gelibolulu Ali: Künhü’l-Ahber (tarih)
17.YÜZYIL (Anadolu Sahası)
Edebî Üsluplar
Sebk-i Hindî: Divan Şiirinde 17.yüzyılda etkili olmuştur. Hint Tarzı anlamına gelir. Şiirde anlam derinliği, inceliği ve giriftliğine önem verilmiştir. Anlatımda gerçekten çok hayale önem verilir. İnsan ruhunun çektiği acılar, ızdırap gibi konulara ağırlık verilmiştir. Tasavvufa yönelim vardır. Daha önce kullanılmamış yeni mazmunlara yer verilmiştir. Kısa fakat özlü anlatıma dikkat çekilmiştir. Dil daha da ağırlaşmıştır. Divan Şiirindeki belli başlı temsilcileri Nailî, Neşatî, Fehim ve Şeyh Galib’dir.
Hikemî Şiir: Hayat tecrübesine dayalı dünya görüşü, insana doğruyu, güzeli göstermeye yönelik düşünce ve görüştür. Düşünce ağırlıklı ve okuyucuyu uyarma, yol gösterme amaçlı bir şiir tarzıdır. En güçlü temsilcisi Nâbî’dir. Bu sebeple “Nâbî Ekolü” (Hakîmâne Şiir) ismiyle de bilinir. Nâbî’den sonra en güçlü temsilci Koca Ragıp Paşa’dır. Namık Kemal ve Ziya Paşa dahi bu akımdan etkilenmiştir. 17.yüzyılın ikinci yarısı ile 18.yüzyılda etkili olmuştur.
Şairler
Nef’î: Nefi , 17. yüzyıl şairlerindendir. Edebiyatımızdaki en ünlü kaside şairi olarak bilinir. Övgülerindeki ve yergilerindeki aşırılıklarıyla ünlüdür. Yazdığı hicviyelerindeki aşırılık, boğdurulmasına neden olmuştur(Bayram Paşa tarafından). Hayal gücü çok zengin olan Nefi’nin somut benzetmelerden yararlanması da belirgin bir özelliğidir. Türkçe ve Farsça Divan’ı olan Nefi’nin ayrıca hicviyelerini topladığı Sihâm-ı Kazâ adlı bir eseri de vardır.
BEN TÜRK DEDİYSEM EĞER
Türkler dediğimde göndermelerim
Süprüntüleri şırfıntıları hamamoğlanlarını
Kapsadı kapsayacak
Sanıyorsan yanılırsın
Türklük şiir
Türkün eni Türkün boyu
Müslümanlığı kadar
Baksan bulacak mısın
Koskoca İstanbul’da
Nef’î diye bir semt
Ama Bayram Paşa var. (İsmet Özel)
Şeyhülislam Yahya: Divan’ı vardır.
Şeyhülislam Bahayî:
Nailî (Nailî-i Kadîm): Tasavvufla da ilgilenmiştir. Türkçe Divan’ı vardır.
Neşâtî: Sebk-i Hindî temsilcisidir. Türkçe Divan’ı vardır. Gazelleriyle bilinir.
Fehim (Fehim-i Kadîm): Divan’ı vardır. Sebk-i Hindî temsilcisidir.
Cevrî: Mevlevî şairlerdendir. Eserleri: Divan, Selim-nâme (mesnevi), Hilye-i Çihâr-ı Yâr-ı Güzîn
İsmeti: Şair ve bilim adamıdır. Tasavvufa ilgisi vardır. Mevlevîdir.
Nedim-i Kadîm: Lale devri şairi Nedim’le karıştırılmamalıdır.
Azmizâde Hâletî: Rubaileri ile şöhret kazanmıştır. Edebiyatımızda rubai türünün en ünlü temsilcisidir. Kendisini bu konuda İranlı şair Ömer Hayyam’la karşılaştırır.
Nâbî: Hikemî Tarz (Nâbî Ekolü) şiir akımının kurucusu ve en önemli temsilcisidir. Urfalıdır. 17. yüzyıl şairlerindendir. Divan edebiyatında didaktik şiirler yazmasıyla bir yenilik olarak kabul edilmektedir. Din, töreler ve sosyal yaşamla ilgili öğütler verir. Nâbi’nin Türkçe Divan’ından başka Hayriyye(mesnevi- oğlu Ebulhayr için yazmıştır- didaktik-öğretici bir eser), Hayrâbâd(aşk konulu mesnevi) adlı eseri, gezi notlarını içine alan Tuhfetü’l Harameyn’i ve Münşeat adlı eserleri vardır. Terceme-i Hadis-i Erbain(Hz.Muhammed aleyhisselamın sözleri, hadisleri) ve Sur-nâme(mesnevi) isimli iki eseri daha vardır.
Sâbit: Bosnalıdır. Eserleri: Divan, Zafername, Edhem ü Hümâ, Berbername, Derenâme, Hadis-i Erbain Tercüme ve Tefsiri
Mesneviciler
Nev’îzâde Atâyî: Hamse sahibidir.
Ganizâde Nâdirî: Mi’raciye ve Şehnâme’siyle tanınmıştır.
Nâsirler- Nesir Eserler
Riyâzî: Riyâziü’ş-Şuara (tezkire)
Kafzade Fâizî: Zübdetü’l-Eş’ar (tezkire)
Rıza: Tezkiretü’ş-Şuara veya Rıza Tezkiresi (tezkire)
Yümni Tezkiresi
Güftî: Teşrifâtü’ş-Şuara(tezkire)
Evliya Çelebî: On ciltlik Seyahatnâme’si vardır.
Kâtip Çelebî: Fezleke (Genel tarih kitabıdır, Arapça yazılmıştır), Keşfü’z-Zünûn(bibliyografya ve biyografik eser; on bin şair ve yazardan ve on dört binin üstünde kitap ve risaleden bahseder), Cihannümâ, Takvimü’t-Tevârih, Tuhfetü’l-Kibar, Düstûru’l-Amel, Mîzânü’l-Hak.
Nâimâ: Nâimâ Tarihi’yle ünlüdür.
Peçevî: Peçevî Tarihi’yle ünlüdür.
Koçi Bey: Koçi Bey risalesi sade nesrin örneğidir.
Veysî: Süslü nesir üslubuyla yazmıştır. Eserleri: Hab-nâme, Şahadet-nâme, Dürretü’t-Tâc.
Nergisî: Süslü nesir üslubuyla yazmıştır. Mensur Hamse’si vardır. Bu Hamse’nin içindeki eserler şunlardır: Nihalistan, İksir-i Saâdet, Meşâku’l-Uşşâk v.b.
18.YÜZYIL (Anadolu Sahası)
Nedim: 18.yüzyıl şairlerinden olan Nedim, Lale Devri’nin şairi olarak bilinir. Eserlerinde aşk, içki, zevk ve sefayı işler. “Mahallileşme akımı”nın önderi olan şairin Halk edebiyatından da etkilendiği bilinmektedir. Şiirlerinde halkın ağzından alınma deyimler olduğu gibi, halkın konuşma diline de oldukça yaklaşmıştır. Samimi ve içten bir söyleyişi olan Nedim, şarkılarıyla tanınmıştır. Divan şiirindeki klişeleri (mazmunları) bir ölçüde yıkmış olan şairin Divan’ı vardır. Gazel ve şarkılarının konusu aşk, sevgili ve şaraptır. Maddî ve beşerî aşkı işlemiştir.
Osmanzade Tâib: Divan, Hadikatü’l-Vüzerâ, Hadikatü’l-Mülûk, Hadis-i Erbain Şerhi
Seyyid Vehbî: Nedim’le dostluğu vardır. Türkçe Divan’ı ve Surnâme isimli mesnevisi vardır.
Kâmî: Lale Devri’nde yaşamıştır. Türkçe Divan, Tuhfetü’l-Vüzera, Firuz-nâme, Asaf-nâme
Sami: Lale Devri’nde yaşamıştır. Şiirlerinde Nedim ve Nâbî’nin etkisi görülür.
İzzet Ali Paşa: Lale Devri’nde yaşamıştır. Nedim tarzında yazmaktadır.
Nahifî: Mevlevidir. Eserleri: Divan, Mesnevi Tercümesi, Habibü’s-Siyer (Farsça’dan)
İsmail Beliğ: Lale Devri şairlerindendir. Eserleri: Bursa Şehrengizi
Haşmet
Fıtnat
Neş’et
Sünbülzâde Vehbî: Nedim tarzında yazmaktadır. Türkçe Divan’ı vardır. Nâbî’nin Hayriyye mesnevisi örnek alınarak yazılmış Lutfiyye isimli didaktik mesnevisi vardır.
Kânî: Tokatlıdır. Mevlevilik tarikatına mensuptur. Eserleri: Divan, Münşeat, Hırre-nâme.
Koca Ragıp Paşa: Divan ve mektuplarından oluşan Münşeat’ı vardır. Nedim ve Şeyh Galip’ten sonra 18. yüzyılın en önemli şairidir. Nâbî tarzını (hikemî şiir) sürdürür. Şiirleri didaktik ve ahlakî içeriklidir.
Şeyh Gâlib: Divan edebiyatının 18.yüzyılda yaşamış son büyük şairidir. Galatasaray Mevlevihanesi’nde şeyhlik yapmıştır. Nabi’nin “Hayrâbâd”ından üstün bir mesnevi yazılabileceğini göstermek için ve Mevlânâ’nın mesnevisinden etkilenerek yazdığı “Hüsn ü Aşk”(2001 beyitlik) adlı meşhur mesnevisinde, tasavvuf konusundaki düşüncelerini ortaya koyar. Tasavvuf yolunda fenafillah mertebesine erişebilmenin zorluklarını anlatmıştır. Bu eserinde alegorik (sembolik) bir anlatım kullanan şair hayal gücünden ve masal ögelerinden de yararlanmıştır. Diğer bir eseri Şerh-i Cezire-i Mesnevi’dir. Divan Edebiyatı’nın son büyük şairidir. İlhamını Mevlana’dan almıştır. Şiirlerinin ekseninde aşk ve özellikle İlahî aşk, tasavvufî aşk yer alır.
Enderunlu Fâzıl: Eserleri: Divan, Defter-i Aşk (mesnevi), Hubân-nâme(mesnevi), Zenan-nâme (mesnevi), Çengi-nâme (mesnevi)
Mensur Eserler
Sâlim Tezkiresi
Bursalı İsmail Beliğ: Güldeste-i Riyaz-ı İrfan
Esrâr Dede Tezkiresi (Tezkire-i Şuara-yı Mevleviyye)
Seyyid Vehbi: Sur-nâme (süslü nesir)
Safayî Tezkiresi
Bursalı İsmail Beliğ: Nuhbetü’l-Âsâr (tezkire)
Râmiz Tezkiresi
Nâimâ bu yüzyılda da hayattadır. Tarihi önemlidir.
Küçükçelebizade Âsım Tarihi(Lale Devri için önemli bir kaynaktır)
İbrahim Hakkı(Erzurumlu): Marifetname (tasavvufî bir eser)
Aziz Efendi: Muhayyelât (Muhayyelât-ı Aziz Efendi)
*Sefaret-nameler(Elçilerin gezi ve hatıra eserleri) bu yüzyılda ortaya çıkmıştır.
Dürri-i Yek-çeşm’in İran Sefaretnâmesi
28 Mehmed Çelebi’nin Sefaret-nâme-i Fransa isimli eseri
19.YÜZYIL (Anadolu Sahası- Tanzimat Öncesi Divan Şiiri)
Enderunlu Vâsıf: 18.Yüzyılda Nedim’in başlattığı Mahallileşme Akımı’nın bu yüzyıldaki temsilcisidir. Şiirlerinde İstanbul’un önemli bir yeri vardır. Divan’ı vardır.
Keçecizade İzzet Molla: Gülşen-i Aşk (300 beyitlik mesnevi, Hüsn ü Aşk’tan etkilenerek yazılmıştır), Mihnet-Keşân (mesnevi, şairin Keşan’a sürgününü ve çektiği sıkıntıları dile getirir), Divan, Layihalar (devlet yönetimiyle ilgili düşünceleri)
Aynî: Eserleri: Divan, Saki-nâme(mesnevi), Nazmu’l-Cevâhir, Nusret-nâme(Yeniçeriliğin kaldırılmasıyla ilgili; tarih konulu mesnevi), Manzum Tarih’leriyle de ünlenmiştir.
Yenişehirli Avnî: Eserleri: Divan, Mesnevi Tercümesi, Ab-nâme, Mir’at-ı Cünûn, Ateşgede, Nihân-ı Kazâ
Şeyhülislam Ârif Hikmet:
Leyla Hanım
Şeref Hanım
Not:
Arşivini bizimle paylaşan Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenimiz Sayın Emir Hüseyin Yiğit’e teşekkür ederiz.
www.edebiderya.com
Edebiyat, Eğitim ve Sanat Sitesi - Edebi Derya | Edebiyat, Eğitim ve Sanat Adına Her şey Olmasa da Birçok Şey...
Dostları ilə paylaş: |