Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Der-beyân › ahvâl i melâmet i Budin



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə27/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   72

Der-beyân › ahvâl i melâmet i Budin

Çünki asâkir i İslâm'›n Budin alt›ndan gitdikleri gibi cümle muhâfazaya me’mûr olanlar Budin Kral› Yanofl ile kald›. Pes sene i âtiye kim sene 935 târî­hinin mâh › Ramazân'›nda evvelbahâr olmadan dahi bârân u selc ü berf alaca iken Nemse ban› Fer­di­nand Kral ve Çeh ban› ve Leh ban› ve Korol ban› ve Tot ban› ve Kallevine ban› ve Fiyameng ban› ve Lonçat ban› ve Donkarkiz ban› ve Danimarka ban› ve K›z kral ban› ve D›fl Françe banlar› cümle Zirin hersek ve Dodoflka hersek ve Moran hersek ve Began hersek ve Nadaj hersek ve Kepan hersek ve Mekemorya ve Pirmorya ve İslovin beğleri ve niçe bin H›rvadistan segleriyle yedi kral yedi kerre yüz bin asker ile kâmil yedi yüz balyemez toplar ile Budin üzre gelüp alâ melei'n-nâs Budin'e mûr [u] mâr-vâr asel zenbûru-vâr üflüp meterise kat-ender-kat girüp Budin'e ol kadar top güllesi ururlar kim gûyâ bârân › la‘net yağar.

Bu hâl üzre k›rk gün Yanofl Kral muhâsarâya tahammül edüp görse kim dahi henüz vakt i flitâ bir tarafdan dahi imdâd gelme­yeceğin ve geç geleceğin müflâhede edüp derûn › hisârda olan muhâfazac› ümmet i Muhammed ile müflâvere edüp bi'z-zarûrî kal‘an›n dendân › bedenlerine amân bayraklar› di­küp amân ile Yanofl Kral ve gayriler silâhlar›yla Budin'den ç›kup Peflte kal‘as› cisrin geçüp vilâ­yet i Erdel kral› olan kay›natas›na gidüp ahvâl i pür-melâlin Erdel irflekleriyle sa‘âdetlü pâdiflâha hedâ­yâlar›yla bildi­rüp Erdel'de bafl›na iki kerre yüz bin asker cem‘ etmeğe bafllad›. Çünki bu haber i mûhifl pâdiflâh › cem-cenâb›n ma‘lûm › sa‘âdetleri olup hemân ol ân tuğ › flâhîleri cebehâne i flâhî önüne ç›karup evvel­bahârda cümle cüyûfl › muvahhidîn ile kat‘ › me­râhil ve tayy › menâzil ederek flehr i Sofya y› sâfi­yeye dâhil olunca Nemse çâsâr› olan Ferdinand Ban'a bir nâme yazup,

"Er isen Lagofl Kral gibi seninle Mihaç sah­râs›nda yâhûd Budin alt›nda Kile sahrâs›nda görü­flüp kar›flal›m" deyü nâmeyi bir kapucuya verüp Budin'e gönderdi.

Bir nâme dahi diyâr › Er[de]l'e giden Budin ban› Yanofl'a gönderüp "İki kerre yüz bin asker ile ordu y› İslâm'›ma gelesin" deyü te’kîdnâme gitdi.

Ve Tatar hâna çizme-bahâ on iki bin altun gi­düp "İki kerre yüz bin asker ile gelüp Budin alt›nda bana mülâkât olas›n" deyü Tatar hâna da nâmeler gitdi.

Ba‘dehu Sofya'dan Rûmeli vezîri ile Sadr›­a‘zam ve serdâr › mükerrem k›rk bin asker ile mu­kad­demce talî‘a i asker olup gitdiler.

Akîblerince pâdiflâh › gerdûn-vakâr on birinci gün Belgrad › behiflt-âbâda andan sekizinci gün kal‘a i Ösek'den k›rk pâre gâzî toplar› alup [76a] on üçüncü gün Mihaç sahrâs›na var›lup Süleymân çerâğ› olan Yanofl Kral iki kerre yüz bin asâ­kir i Nasârâ ile sahrâ y› Mihaç'da ordu y› İslâmda meks edüp ba‘dehu sa‘âdetlü pâdiflâh › gerdûn-va­kâr›n müflâ­hede i cemâline kral gelüp serâperde i Süley­mânî önüne piyâdece gelüp cemâl i bâ-ke­mâl i flehinflâ[hî]yi müflâhede edince yedi sekiz yerde ser ber-zemîn ederek pâdiflâh › sâhib-k›rân›n huzûr › sa‘âdet-iktirânlar›na vüsûl buldukda hemân fakîr Yanofl Ban bafl yere koyup ›nçk›ra ›nçk›ra ağlayup pâypûfl › pâdiflâhî bûs edüp ba‘dehu bir taht › zerîn üzre karâr etmesi fermân olunup ba‘de'lletî ve'lletî niçe musâhabetden sonra bir hil‘at i zerîn ile ser-firâz olup çetr i mülammâ‘›na gider.

Yine ol gün iki kerre yüz bin Tatar › sabâ-ref­târ › adû-flikâr ile Âl i Cingiziyân'dan Semiz Me­hem­­med Giray Hân gelüp ol dahi âdâb [u] erkân ile deryâ-misâl asâkir i Âl i Osmân içre güzer eder­ken otağ › hümâyûna müteveccih olup, ammâ mü­flâhede i asâkir i nusret-me’serden bir vecihle dem-beste ve mest [ü] medhûfl olmufldu kim gûyâ Süley­mân › zamân›n serâperdesi kendüye Hazret i Süley­mân'›n bârgâh› idi.

Bu hâl ile hân › âlîflân huzûr › Süleymân Hân'a berg i hazân gibi dir dir ditreyüp geldikde Süley­mân Hân kanûn › kadîmeleri üzre hâna ayağa kal­kup öpüflüp görüflüp,

"Safâ geldin, hân kar›ndafl›m" deyüp bir zerrîn ve mücevher taht üzre karâr-dâde olup niçe keli­mât­lardan sonra Süleymân Hân buyururlar kim,

"Hân kar›ndafl›m, sana fermân›m olmufldur kim hemân bugün bu sahrâda konmayup Budin'den içeri Ungurus diyârlar›n harâb u yebâb etmeğe gi­desin" deyüp Hân'a bir semmûr lipâçe ve iki zerdûz girân-bahâ hil‘at i flâhî ve serine bir otağa i flehri­yârî koyup Hân taflra ç›kup ol ân nefîr i Efrâsi­yâb­lar›n çalup kâfiristâna çapula gitmede.

Beri tarafda Hazret i Süleymân › zamân hemân ol ân sahrâ y› Mihaç'dan kalku[p] beflinci gün kal‘a i Budin alt›nda deryâ-misâl asker ile meks olundukda Kile sahrâs› benî Âdem ile dolduğundan mâ‘adâ dağ› ve tafl› ol mertebe asker i İslâ[m] zeyn eder kim her mahal yürüyüfl sâyesinde yüz âdem meks etmifl bulunur. Tâ bu mertebe âdem deryâs› cem‘iyyeti olur. Hattâ yine pederimiz merhûm Ser-zergerân › dergâh › âlî olmağile bu sefer i azîmde dahi mevcûd bulunup pederimiz nakl eder:

"Kaçan kim vakt i gurûb karîb oldukda cümle hayvânâtlar› Tuna suyuna saky etmeğe götürüp cümle hayvânât def‘ i atflân ederken nehr i Tu­na'n›n aflağ› cânibinde ordu y› İslâm'›n ni­hâyetidir, anda nehr i Tuna befl alt› zirâ‘ eksilirdi. Tâ ol mertebe devâbbât › kesîre var idi" deyü nakl ederdi.

"Ve cümle hayvânâtlara tobralar ile yemler veri­lecek zamânda at ve kat›r ve deve [ve] h›mârlar›n sa­dâs› (   ) âye[t]: 1 nass› üzre, savt › bâğal ve savt › çemender ve asvât › gölük feryâd ü süheylleri evce peyveste olurdu" deyü pede­rimiz hikâye ederdi. Çünkim,

Feth i diğer der-kal‘a i Budin bâ ceng i azîm fî gurre-i mâh › Muharremü'l-harâm sene 936

Mâh › mezbûrun gurresinde pâdiflâh › âlem-penâh Budin alt›nda deryâ y› bî-pâyân asker i Âl i Osmân ile gelüp meks etdikde cemî‘i cüyûfl › mu­vahhidîn ile vakt i fiâfi‘îde kat-ender-kat k›rk kat kufladup ol gece meterislere girilüp ve balyemez toplar› kemâkân yerlü yerlerine koyup ale's-seher flehr i Muharrem'in dördüncü günü cemî‘i toplara bir fitilden âtefller edüp niçe yerden kal‘a dîvârlar› arabalar girecek kadar yerleri münhedim olup her tarafdan yürüyüfller olacak mahalde derûn › hisârda mahsûr olan küffârlar bildiler kim bu kal‘a dest i Âl i Osmân'dan halâs olmaz. Hemân derûn › hisâr­dan cümle küffâr,

"El-amân, el-amân, ey flehinflâh Süleymân Hân › Âl i Osmân" deyüp kal‘an›n cümle burc [u] bârûla­r›na beyâz amân bayraklar› diküp istîmân etdiler. Amânlar› kabûl olup cümle küffâr uryânen silâhs›z dâr › menhûs­lar›na gitdiler.

Hemân ki küffâr kal‘adan ç›kd›lar birkaç guzât › müslimîni dâğ › de­rûnlar›ndan flehîd etdiler. Meğer hikmet i Hudâ var imifl. "Bire küffâr âdem flehîd etmifl" deyince cümle guzât › kerrâr he­mân dal sâtûr › hûnkâr olup bir ânda yetmifl bin küffâr› Kassâb › Cömerd köçekleri gibi flemflîr i âtefl-tâbdan geçirüp bir tâb [u] tüvânl› küffâr ber-zemîn kal­ma­yup cümle ser ber-zemîn kelleleri galtân olup kal‘a i Budin tekrâr üçüncü kerre yine feth olup kal‘a muhâfazas›na yigirmi oda yeniçeri ile Elbasan beği Hasan Beğ ta‘yîn olunup yine krall›ğ› mukad­demâ çerâğ › efrûhte ola[n] Yanofl Kral'a sadaka ve ihsân olundukda cümle hay›rhâh › devlet,

"Pâdiflâh›m bu kal‘ay› bir vezîrine ihsân edüp ber-karâr olsun, [76b] tâ ki asâkir i İslâm bir gayri feth [u] fütûhda bulunsun" derler.

Süleymân buyururlar kim "Bi-emrillâhi Ta‘âlâ an›n da zamân› var" deyüp Budin alt›ndan ordu y› İslâm ile kalkup Budin'in öte garbîsi tara­f›nda Eski Budin zemîninde meks eder.

Andan azm i râh › kal‘a i Beç edüp yetmifl alt› pâre k›lâ‘ › metînelerden kal‘a i Tata ve kal‘a i Papa ve kal‘a i Pirespirim ve kal‘a i Polata ve kal‘a i Çavga ve kal‘a i Çobaniçse ve kal‘a i Sen­mar­tin ve bunun emsâli niçe gûne k›lâ‘ ve palan­kalar› feth edince fliddet i flitâ karîb olup kal‘a i Beç'e sar›l›r. Hattâ gerüden gelen asâkir i İslâm kal‘a i Gör'ü ya‘nî Yan›k kal‘as›n ›hrâk etdiklerinde ismi Yan›k kal›r.

Ba‘dehu Süleymân Hân Beç'i muhâsara etdikde kemâl mertebe sarp kal‘a olmağile günden güne flitâ ve berf ziyâde olup cümle guzât › müslimîn kar alt›nda kalup âhirü'l-emr yigirminci gün kal‘adan fâriğ olup derd ü belâ ve meflakkat çekerek mâh › Saferü'l-muzafferde bî-zafer meflakkat i sefer çeke­rek Cânkurtaran nâm mahalle gelüp andan Budin üzre cür’et edüp avdet etdiler.

Budin ban› Yanofl Kral, pâdiflâh›n rikâb›na yüz sürüp hil‘at i husrevânî ile irtifâ‘ › kadr buldu ve beyne'l-akrân mu‘azzez ve mükerrem oldu. Ve bu sefer i meserretde kal‘a i Üstürgon'dan tâc › İsken­der al›nup Budin Kral› Yanofl'a ihsân olu­nup bu kerre be-dürüstî kral › müstakil oldu.

Ba‘dehu Süleymân Hân kal‘a i Peflte önünden nehr i Tuna'y› ubûr edüp ol fliddet i flitâda Keçkemet sahrâs›yla gidüp kal‘a i Varadin cisrin­den ubûr edüp Âsitâne i sa‘âdete dâhil olunca beri tarafda yine küffâr › Alaman Süleymân Hân'›n Beç kal‘as›n alamayup bî-feth avdet etdiğinden asâkirin za‘af›na haml edüp yine cümle küffâr tek durma­yup bu kerre üç kral ile Budin üzre üç kerre yüz bin küffâr ile gelmede. Tekrâr,



Yanofl Kral'›n Budin'de mahsûr olduğun beyân eder

Pes Yanofl Krala çafl›tlar gelüp Beç Kral› Ferdinand Kral'›n üç kral ile Budin üzre geleceğin haber alup tâc › İskender Budin kral›nda olmak ile dörd aded krallar kendüye mutî‘ [u] münkâdlar olup Budin alt›nda ve derûn › hisârda cenge âmâde oldu­lar. Çünki Ferdina[n]d Kral Budin kurbunda K›z›l Sahrâ nâm mahalle küffâr gelüp meks etdikde he­mân Yanofl Kral ale'l-gafle Alaman Kral› Ferdi­nand'› basup eyle flifl ve harba ve top ve tüfeng i pür-ceng urur kim cümle küffâr fliflden geçüp mâl [u] menâl­lerin b›rağup kaçup dâr › menhûslar›na giderler.

Ferdinand Kral güc ile kal‘a i Üstürgon'a dü­flüp anda dahi irflekler ken­düyi kal‘aya komayup Tuna'dan geçüp Ciğerdelen kal‘as›nda kalup ciğeri harâreti anda sehel teskîn olur, ammâ Yanofl Kral bu kadar mâl › ganâ’imle kal‘a i Budin'e gelüp al›nan mâl › ganâ’imin zî-k›ymetlerinden ve kendünün il­tizâm›n­da olan harâc›yla cümle hedâyâlar› Süley­mân Hân'a gönderü[p] kal‘a i Budun'da adl [ü] adâlet ve cümle re‘âyâ vü berâyâlar ile hüsn i ülfet edüp kal‘an›n amâr›na cidd ü ihtimâm ederek (   ) sene kâmil ve mükemmel Süleymân Hân devletinde müstakil kral oldu.

Hikmet i Hudâ sene 948 târîhinde Yanofl Kral Budin içre âsûde-hâl iken bir gece mürd olup anda muhâfazaya me’mûr olan Elbasan beği ve sekbân­bafl› ve k›rk oda yeniçeriler kral›n cemî‘i mâmeleki ve hazînesin kabza i tasarrufa alup der i devlete "Kral mürd oldu" deyü haber gönderdiler.



Der-beyân › diğer muhâsara i felâket i kal‘a i Budun

Çünki Yanofl Kral'›n mürd olduğu haberi Beç Kral› Ferdinand'a ve Nemçe çâsâr› olan kar›ndafl› Karol Krala ve Çeh çâsâr› olan Vinkofl çârnâsâr­lara Budin krals›z kald›ğ› haberi var›nca hemân cemî‘i küffâr,

"Bire meded fursat ganîmetdir. Îsâ ve Meryem Ana bize himmet ede[ce]ği gün geldi. Budin flimdi bir avret elinde kald›" deyüp cümle krallar yine bafl kald›rup,

"Bire Osmânl› gelmeden ve Türk'ün ellerine Budin girmeden" deyüp ale'l-acele dörd kerre yüz bin küffâr Budin üzre gelüp yetmifl yerden kal‘aya havâle toplar koyup Gerz İlyâs'dan ve Muhanad bay›r›ndan kal‘ay› döğmeğe bafllarlar.

Hemân derûn › hisârdan mürd olan kral›n kar›s› ve anas› ve sekbânbafl› ve Elbasan beği kal‘adan kemendler ile âdemler endirüp ve su yollar›ndan Tuna ile yüzgeç âdemler gönderüp der i devlete ve Bosna ve Rûmeli'ne haberler var›nca Rûmeli askerin cümle Ösek'de râst gelir, Sadr›a‘zama Belgrad'da râst gelir. Sa‘âdetlü pâdiflâh dahi mukaddemâ giden ha­berden âgâh olup Edirne'de bulunur, hemân ki Budin'in bu mahsûr olduğu haberin istimâ‘ edüp gece ve gündüz flitâb ile yürüyüp gitmede.

Ammâ yigirminci gün Bosna ve Rûmeli ve Sadr›a‘zam Budin alt›na varup karâr-dâde olurlar, ammâ derûn › Budin'de mahsûr olanlar kemâl mertebe muztar[ib]-hâl olup sademât › top › kûpdan [77a] kal‘n›n niçe yerden burc [u] bârûlar› rah­ne­dâr olup arabalar gi­recek kadar dîvârlar harâb u yebâb olmufldu. Çünki Sadr›a‘zam İbrâhîm Pafla deryâ-misâl asker ile zîr i kal‘ada meks etdiğin kal‘ada mahsûr olanlar gö­rünce mürde cisimlerine tâze cân gelüp mürd olan kral askeri ve bizim muhâfazac› askerleri dâmen der-miyân edüp henüz cenge âheng edüp kal‘an›n münhedim olan yer­le­rine flarampa[v]lar çatup içlerin r›ht›m ile doldurup gece ve gündüz kâfire göz aç­d›rmaz oldular.

He­mân mezkûr krallar asâkir i İslâm'›n Budin alt›na gelüp konduklar›n görünce cümlesi domuz topu olup asâkir i İslâma bir hücûm [u] mehcûm › azîm edüp bir savafl › perhâfl edüp alak bulak kar›fl kat›fl yaka yakaya keflâkefl ceng ederler­ken hemân derûn › hisârda olan asâkir i İslâm ve mürd olan Yanofl Kral askeri cümle kal‘a­dan ç›kup küf­fâr›n me­terislerin basup cümle cebe­hâne ve top­lar›n tar­fetü'l-ayn içre kal‘aya tafl›­yup andan küffâr›n ard›na düflüp kâfire gerüden k›l›ç ur­mağa bafllad›lar. Küf­fâr gördü kim iki asker mâ­beyninde kalup ceng-bâzâr› içinde topa tutulmufl maymuna dönüp bir ker­re kaçamak verüp meterisleri taraf›na asâkir i İslâm› sarpa çekerler. Sadr›a‘zam dahi metânet edüp küffâr› sarp kemîngâh yerlerine komaz.

Hemân küffâr bu hâli görüp yine asker i İslâm üzre hücûm edüp tâ vakt i zuhra dek bir ceng i S›ffîn olur kim dillerde destând›r, ammâ küffâr › hâksâr › bed-girdâr›n hadd [ü] pâyân› olmamak ile niçe kerre s›klet gösterirlerdi, ammâ serdâr › ekrem yine var kuvveti bâzûya getirüp Ali i Kerrâr-vâr be-tekrâr be-tekrâr kâfirin gözlerine girüp niçe bin küffâr› hâk i mezellete salup niçe bin kelle ve bafl dil alup merkezinde karâr ederdi.

Hikmet i Cenâb › Bârî yârî k›lup bu bezm [ü] rezm esnâs›nda Hazret i Hilâfet-me’âb âfitâb › âlem-tâb-misâl flitâb ederek elli bin aded "Benem, diğer nîst!" diyen asâkir i İslâm'›n salt ve sebükbâr güzîdesiyle bu ceng-âflûb üzre gelüp cümle dal sâ­tûr › Muhammedî olup küffâr › murdâr› ortaya alup eyle k›l›ç › Süleymânî ururlar kim küffârda tâb u tü­vân ve eli dutar bir bî-îmân kalmayup meterislerine firâr ederler.

Görseler kim cümle meterislerinde top ve tü­feng ve cebehâneden bir fley kalmayup meterisle­rinde kendülere cây › menâs olmadan kalm›fl.

Ba‘dehu görürler kim asâkir i İslâm'›n ilerisi geliyor. Hemân ol ân küffâr › bî-îmân havf [u] hafl­yete düflüp cümle bâr [u] büngâhlar›n b›rağup firâren an tevâlîyi'l-kesürât deyüp Üstürgon'a ve Ustolni-Belgrad dağlar›na yüzü kara zâğlar gibi ağ­layarak ve ciğerlerin dâğlayarak firâr ederler.

K›rk elli bin kâfir nehr i Tuna'ya atlar›yla ve pi­yâdegânlar›yla cân pâzâr›na düflüp Tuna'ya bir bafl urup gark olup kimi halâs olam derken guzât › müs­limîn Tuna içinde flinâverlik eden küffâra eyle kurflum ururlar kim anlardan dahi bir cân halâs ol­maz.

Ve niçe bin küffâr dahi Eski Budin'de olan gemilerine varup her gemiye tahammülünden zi­yâde girüp alarka olunca asâkir i İslâm'›n salt atl›lar› gelüp keferelerin karada kalan atlar›n ve yat u ya­raklar›n ve hayme misilli duraklar›n ve bî-hisâb mâl › ganâ’imlerin alup Tuna içinde yokufl yukaru gitmeğe iktidârlar› olmayan gemiler içre sepiflmifl kâfirlere nehr i Tuna'n›n karflu Peflte kal‘as› ve karflu Vaç kal‘as› taraflar›ndan ve beri Eski Budin taraf›n­dan cümle guzât › müslimîn dalyan boylu uzun tü­fenglerle Tuna içre olan kay›kl› ve flaykal› kâfirlere eyle kurflum yağd›r›rlar kim küffâr kürek çekmeğe bafl gösteremeyüp cümle gemileri Tuna kenârlar›na geldikde cümle yigirmi alt› bin küffâr› dest ber-kafâ bağlayup esîr der-zincîr edüp cümle bin pâre gemi­leriyle Budin kal‘as› dibine yanaflup cemî‘i esîrleri Süleymân Hân'a arz edüp Süleymân Hân dahi kendü kemâl i keremlerinden cümle üsâ­râlar› mâl u menâlleriyle getiren gâzîlere ihsân eder.

Hulâsa i kelâm bu gazâ y› ekber dahi bir pâdi­flâh › âlî-tebâr zamân›nda olmayup kâmil on iki gün on iki gece dağlara firâr eden küffârlar›n kelle ve paçalar› ve esîr der-zincîrleri serâperde i Süleymânî önüne gelüp kelleler galtân olup gelen üsârâlar› cümle getiren gâzîlere ihsân edüp niçesinin bafl›na ç›ğalar ve turna telleri ve zî-k›ymet hil‘atler ve tîmâr u ze‘âmetler ihsân u in‘âmlar edüp bu uslûb üzre sene 948 târîhinin mâh › Rebî‘ulâhir'inin yigirmi tokuzuncu gün kal‘a i Budin'i yedi kral › bî-dîn elinden halâs edüp ta‘mîr [ü] termîmine sa‘y [ü] ihti­mâm edüp cemî‘i asâkir i İslâm› Budin'e üflürüp eyle amâr etdi kim hâlâ sedd i İskender-vâr bir h›sn › hasîn i üstüvârd›r.



Der-beyân › nasb › mîr i mîrân › kal‘a i Budun i kâr › füsûs, ya‘nî (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) dârü'l-mülk i K›z›lelma y› taht › Ungurus fî 8 Cemâzilevvel sene 948

Çünki Süleymân Hân Budin'i dördüncü ker­rede bu vartadan halâs edüp feth etdi, evliyâ(?) ikide birde Budin imdâd›na yetiflmede. Guzât › müslimîne [77b] kayd › azîm derd i ser olmas›n içün kal‘a i Budin'i bir vezîr i dânâya vermeğe murâd › flerîfleri oldukda müflâvere edüp ba‘de'l-müflâvere mürd olan Yanofl Kral'›n lâflesin K›z›lsarây deyrinden ç›ka­rup sene 932 târîhinde Budin'i feth i evvel etdükde Lagofl Kral'›n hazînesinde bulunan vasiyyetnâme­sinde Lagofl'un tahrîr etdiği üzre Süleymân Hân bu Yanofl Kral'›n lâflesin Ustolni-Belgrad'a gönderüp babas› Lagofl Kral yan›nda meflâd etdirir.

Ba‘dehu Budin dîvân›nda Lagofl Kral'›n anas›n ve avreti olan İzarila Ason nâm avretin ve Yanofl oğlu Zidmon Yanofl nâm üç yafl›nda oğlun dîvân › hümâyûna getirdüp kral›n kar›s› olan İzarila nâm avrete buyururlar kim,

"Senin kral›n Yanofl benim çerâğ›m ve ma‘nâ oğlum idi. Bu küçük oğlu Zidmon Yanofl dahi be­nim çerâğ›m oğlu olmak ile bu da benim oğlum ol­sun. Bu oğlana Erdel vilâyeti banl›ğ›n› ihsân etdim. Sen an›n anas›s›n, yine Erdel kral›n›n k›z›s›n. Baban hâlâ Erdel'de kocayup kötürüm olup vilâyet i Erdel'in zabt u rabt›na kâdir olmaz oldu. Sen oğlu­nun vekîli olup vilâyete nâz›ru'n-nuzzâr olup her sene Erdel diyâr› harâc›n› gönderesin ve kocan›n anas› olan kay›nanan› bile alup Erdel'e gidesin" deyü İzarila Ason nâm avrete niçe nasîhat [u] va­siyyetler edüp oğlu olan küçük Zidmon Yanofl gu­lâma bir sorguç kuka y› zerdûz ve bir murassa‘ is­kemle ve bir topuz › murassa‘ ve bir çetr i mü­lammâ‘ ihsân edüp İzarila Ason melikenin bafl›na bir tâc › murassa‘ › kiyânî geydirüp zer-ender-zer hil‘atleri kay›nanas›na dahi geydirüp, "Yürü Allâh iflini âsân ede" dedikde hemân müdebbire âk›le av­ret eydir:

"Pâdiflâh›m, dahi çerâğ›n olan oğlum dahi kü­çükdür, vilâyet i Erdel'e yaln›z gitmek olmaz. Pâdiflâh›m›n devletinde oğlum sencileyin bir azî­mü'fl-flân pâdiflâh›n çerâğ› ola ve Budin K›z›lelmas› kral› oğlu ola ve flimdi devletinde Erdel kral› ola, bize k›rk elli bin asker ver. Diyâr › Erdel'e oğlumu bir dârât, azamet [ve] ihtiflâm ile götürsünler kim eyle bir kral diyâr › Erdel'e girmifl ve gelmifl ve mu­ta­sarr›f olmam›fl ola" dedikde Süleymân Hân bu mü­deb­bire âk›le avretden bu re’y i hüsn i tedbîr keli­­mâtlar›n istimâ‘ edince cümle Rûmeli eyâleti as­ke­riyle Kâs›m Pafla'y› diyâr › Erdel'e kral götürmeğe me’mûr edüp pâdiflâh › âlem-penâh bu müdebbire avrete "Sad hezârân tahsîn âferîn" deyüp bir zerdûz hil‘at i fâhire dahi geydirüp "Âferîn sad âferîna Kraliçe Bânû" deyü nâm verdiler.

Hattâ lisân › H›rvad ve S›rf ve Latin ve Bofl­nak'da "kraliçe"yi demek kral k›z› ve kral kar›s› demekdir.

Ba‘dehu bu kraliçe dest bûs › pâdiflâhiyle fleref-yâb olup üç yafl›nda oğluyla Budin'den bir alay › azîm ile vilâyet i Erdel'e revâne olup hamd i Hudâ kal‘a i Budin çirkâb küffârdan tâhir olup henüz Süleymân Hân sâhib i K›z›lelma y› Ungurus oldu.

Ve cümle burc [u] bârûlar› üzre cemî‘i ulemâ ve e’imme ve hutabâ ve mü’ezzinânlar; ç›kup niçe bin yerde ezân › Muhammedîler verilüp yedi nevbet cemî‘i guzât › müslimîn gülbâng › Muhammedî çe­küp yedi yayl›m toplar ve yedi yayl›m tüfengler at›lup zemîn ü âsumân dir dir ditreyüp yedi gün yedi gece feth [ü] fütûh donanmas› fermân olunup cemî‘i kenîselerin içlerinde olan lâfle i murdârlar›n ç›karup bâğlar içinde bir hafr i ma‘lûme lahd etdi­ler.

Ve cemî‘i putlar› ve nâkûs ve erganon ve to­rom­pete nâm Deccâl sazlar›n ve cümle salîbe ve çelipa ve es­nâm › hafleblerin pâre pâre edüp kerâ­het i bed-âyîn ve k›ssîs [ü] ruhbândan cümle düyûr­lar› tathîr edüp mihrâb › münhariflerin Mekke i Mü­ker­reme'ye doğru etdiler kim sûre i Bakara'da âye[t]: 1 nass› üzre mihrâb ve minberler olup ibtidâ hutbe i flerîfi Hünkâr imâm› olan Ebussu‘ûd Efendi telâmîzi Nûrullâh Efendi tilâvet edüp teberrüken imâmeti ol as›rda kad›asker olan Ebussu‘ûd Efendi Hünkâr câmi‘i ki hâlâ ana Fethiyye câmi‘i derler, anda imâmet eder.

Ammâ pederimizin nakli üzre asâkir i İslâm bu evvel Cum‘ada ol kadar vefret üzre imifl kim kal‘a i Budin mâl-â-mâl olduğundan gayri bir sâ‘at yer dağlarda ve bâğlarda tâ Gül Baba depesine var›nca cemâ‘at i kesîre ile leb-ber-leb imifl.

Hikmet i Hudâ bu salât › Cum‘a Gül Baba bu­yururlar kim:

"Cümle cemâ‘at hâz›r iken dağ›lmas›nlar. Fursat ganî­metdir emânetimiz teslîm edelim. Beni ›l›ca suyiyle fi'l-hâl yaykas›nlar ve Süleymân'›m beni Bu­din'e dinsinler(?), İslâmbol'a s›hhatle gitsinler ve cümle oğullar›n öpsünler" deyü vasiyyet edüp ol Cum‘a cemâ‘ati aras›nda bir kerre "Yâ cemâlallâh" deyüp rûh teslîm edince der-akab Süleymân Hân gelüp cenâzesine hâz›r olup ol ân techîz ü tekfîn ›s­kât salâtiyle gasl edüp bizzât namâz›n Ebussu‘ûd Efendi k›lup ibtidâ i fetihde hâk i pâk i [78a] Budin'de defn olunan ve iki kerre yüz bin cemâ‘at i kesîre ile cenâzesi namâz› k›l›nan fukarâ y› Bekta­fli­yân'dan Gül Baba hazretleridir kim Ebü'l-feth Sul­tân Mehemmed ve Bâyezîd ve Selîm i Evvel ve Süley­mân Hân ile cemî‘i gazâlarda mevcûd olan Gül Baba y› Âl i Abâ'd›r, kaddesenâllâhu bi-s›rr›­hi'l-azîz.

Andan ol Cum‘a gün Süleymân Hân kendi karîhalar›ndan,

Der-tahkîk i nasb › vezîr i hâkim i Budin

Hemân ol yevm i mübârekde mukaddemâ Dârü'l-hilâfe, ya‘nî Bağdâd › behiflt-âbâd vezîri olan Süleymân Pafla'y› huzûruna k›ğ›rup bafl›na bir sor­guc › flâhî sokup eynine üç kat hil‘at i fâhireler geydirüp ve destine devât ve kalem ile tuğrâ y› garrâ verüp,

"Üç aded tuğ ile serdâr › mükerremim­ ve müflîr i mufahham›ms›n. Tâ İslâmbol'uma gelince cemî‘i diyâr › Rûm menâs›blar› senin arz›nla olup cümle mîr i mîrânlar ve cümle mîr i livâlar senin fermân-berin ola. Hattâ benim İslâmbol'umda Yedi­kulle dizdârl›ğ› mahlûl oldukda senin arz›nla tevcîh oluna. Vallâhümme âfinâ kaçan kim üzerine bir düflman gelüp mahsûr olduğunda ale'l-acele bana bir ulak gönder. Ben dahi emrine fermân-ber olup hidmetine gelem.

"Evlâdlar›ma ve cümle vüzerâlar›ma bu vasiy­yet­­nâmem pendnâme olsun. Bu pend [ü] nasîhat ve kanûnum bozanlar›n üzerine Fir‘avn ve Kârûn ve Yezîd'in la‘neti üzerlerine olsun, zîrâ bu Budin K›z›lelmas›'na çok emeğim geçüp Budin uğuruna alt› kerre yüz bin ümmet i Muhammed flehîd olup bu hâk i amber pâk kân › flühedâ olmufldur. Budin sedd i İslâm › hasîn hasretü'l-mülûk K›z›lelma y› taht › Ungurus'dur.

"Bu kal‘ay› Allâh'a emânet etdim. Ve Süleymân Pafla hakîr Süleymân'a seni Budin'e nâz›ru'n-nuzzâr vekîl etdim. Basîret üzre olup re‘âyâ-perver olup herkes ile hüsn i ülfet edüp cümle gâzîlere ni‘met ve ihsân›n mebzûl olsun. Ve kal‘a i Budin'imde sâ­kin olanlar mu‘ammer ve bay olsun" deyü kâmil bir sâ‘at i nücûmî Süleymân Hân hayr du‘â ve nasîhat­ler edüp yarl›ğ › belîğ i flâhîyi ve tuğrâ y› garrây› Süleymân Pafla'n›n eline verüp,

"Vezâret ve tevliyetin mübârek olup Cenâb › Kibriyâ cümle Budin vüzerâlar›n›n ve cümle asâkir i İslâm h›fz › amân›nda ola. Ve Gül Baba Budin göz­cüsü olup himmetleri hâz›r ve nâz›r ola, bu niyyete el-Fâtiha" deyüp Fâtiha i Ümmü'l-kitâb tilâvet olu­nup ale'l-akîb Hayreddîn Efendi nâm bir fâz›l › be­nâm bir âlim ve fuzelâ y› hümâm› befl yüz akçe [ile] mevleviyyet i molla eder.

Ve sekbânbafl›y› alt› bin yeniçeriye ağa eder.

Ve elli bir cemâ‘atden odabafl›y› Budin'e dizdâr eder.

Ve cümle k›rk sekiz aded kal‘a ağalar› edüp on iki bin kal‘a mustahf›zânlar› ve on iki bin erbâb › tîmâr ve zu‘amâ neferâtlar› edüp kal‘a i Budin'i kemâ yenbağî her eksiği ve gediğin ve cebehânesi ve sâ’ir mühimmât [u] levâz›mât zahâ’ir ve ma‘û­nât­lar›n görüp kâmil ve mükemmel olmak [üzre] bin altm›fl pâre top koyup üç yüz adedi dendân › [be]den­lerde ve ebrâc ve tabyalar üzre zeyn edüp mâ‘adâs›n der-hazîne ederler. Hâlâ tophânede mâl-â-mâl top­lar yat›r.

Hâs›l › me’âl i kelâ[m] Süleymân Hân › hümâm bu kal‘a i Budin'i cemî‘i mühimmât›yla bi't-tamâm edüp andan sene 948 târîhinin mâh › fia‘bânu'l-mu‘azzam›n›n sekizinci gün kal‘a i Budin'i ve cümle guzât›n Allâh'a ›smarlayup Dârü's-saltanati'l-aliyyelerine revân olurken kal‘a i Budin'den "Var safâ ile" deyü bir fitilden bin pâre toplar atup el-vedâ‘ iflâreti ederler, ve's-selâm.

İmdi azîz i men, men hakîr u fakîr bu Budin hakk›nda bu kadar tatvîl i {kelâm} edüp dörd kerre muhâsaras›yla tahrîr etdiğimiz cümle peder i azî­zimizden istimâ‘ etdiğimiz üzre ale'l-ihtisâr tahrîr etdik, zîrâ elbette gayri tevârîhlerde cemî‘i ceng [ü] cidâl ve harb [ü] kıtâl ve muhâsara ve feth [ü] fü­tûh­lar›n yazm›fllard›r. Ancak bu hakîr ü pür-taksîr pederimizi ve Fâtih i Budin Süleymân Hân'› hayr ile yâd eylemek içün fütûhât › Budin'i bu kalîlü'l-bizâ‘a bu yüzden tahrîr etdik.

Süleymân Hân aleyhi'r-rahmetü ve'l-gufrân rû­hiyçün ve bu gazâlarda bulunan pederimiz Ser-zer­gerân › Dergâh › âlî, ya‘nî Dervîfl Mehemmed Z›llî ibn Kara Ahmed ibn Kara Mustafâ ibn Yavuz Er ibn Ece Ya‘kûb ibn Germiyânzâde Ya‘kûb ilâ Türk i Türkân Hoca Ahmed i Yesevî ibn Muham­med Hanefî ve ilâ İmâm Zeyne'l-âbidîn ve ibn İmâm Hüseyin ve ibn İmâm Ali ve Fât›matü'z-Zeh­râ ve bizzât cedd i ›zâm›m›z Hazret i Risâlet-pe­nâh rûhiyçün Allâh r›zâs›yçün el-Fâtiha ma‘a's-sa­lavât.

Gerçi merhûm ve mağfûrun leh {pederimiz} nakli üzre bu kal‘a i Budin gazavâtlar[›n] tahrîr edüp tazyî‘ i evkât olundu, ammâ yine sadede gelüp bu hakîr dahi kal‘a i Budin'i gördüğümüz gibi niçe gûne evsâflar›n tahrîr edelim ve billâhi't-tevfîk.


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin