Fat1ma bint alâeddin es-semerkandiyye



Yüklə 1,26 Mb.
səhifə40/42
tarix17.11.2018
ölçüsü1,26 Mb.
#83271
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42

Başlangıçta Ahmed Han'ın liberalist görüşlerine ilgi duyan Emîr Ali İslâmî düşünceye bağlılık bakımından ondan çok ileridedir. Emîr Ali, insanlığın ahlâkî ve manevî kemali için Hz. Peygamber'in en güze! örnek olduğunu söylüyor ve Ba­tı biliminin temellerinin İslâm'da bulun­duğunu savunuyordu. Emîr Ali içtihad ilkesine işlerlik kazandırılarak müslü-manların kendi dinî, hukukî ve İçtimaî problemlerini rahatlıkla çözebilecekleri­ni ısrarla vurguluyordu. İslâm'ın öngör­düğü doğru düşünme, doğru söyleme, doğru yapma, dürüstçe yaşama, bütün insanlığı kucaklayan adalet ve eşitlik, karşılıksız sevgi ve saygı gibi evrensel ilkeler toplumun kalkınma ve ilerleme­sinin temel dinamikleridir. Esasen modernizm de insanlığa bundan farklı bir şey vaad etmemektedir. Diğer dinlere nisbetle İslâm'ın safiyet ve evrenselliği­ni her vesileyle vurgulayan Emîr Ali'nin İslâm'a bakışı ve tarihi yorumlayışı o gü­nün müslüman entellektüelleri arasın­da çok geniş ilgi uyandırmıştır.

Muhammed İkbal'e gelince, İkbal âlim ve şair oluşunun yanında bir filozoftur. Zengin bilgi birikimi, engin iç dünyası ve geniş felsefe kültürüyle XX. yüzyılın başında İslâm'ın dünya görüsünü çağ­daş felsefî kavramlarla yeniden ifade et­mesi bakımından öncekilerden çok fark­lıdır. Onun asıl amacı, Kur'an'ın dünya görüşüyle Batı düşünce ve bilimi ara­sındaki uyumu göstermektir. Bunu He-gel. VVhitehead ve Bergson'dan aldığı kavramlarla ifade eder. İngiltere ve Al­manya'da bulunduğu yıllarda Avrupa top­lumlarının ulaştığı refah seviyesi ve sa­hip olduğu dinamizme karşılık kapita­lizmin manevî ve ahlâkî değerleri tahrip ederek insanı basit bir nesne haline getirdiğini görünce İslâm'a olan hayranlığı daha da arttı. Grek bilim ve felsefesinin deneye yer vermeyerek sadece teoriye ağırlık tanıyan yapısına rağmen İslâm'­da deneye öncelik tanındığı gerçeğini ısrarla vurguladı. Ona göre bilimlerde yeni araştırma yöntemini Roger Bacon'ın geliştirdiğini savunan ilim tarihçileri ya­nılmaktadır: zira Batı bu yöntemi İslâm bilim ve düşüncesinin Latince'ye çevril-mesiyle tanımıştır.

Teşkîl-i Cedîd-i İlâhiyyât'i İslâmiy-ye adlı eserinde varlık üzerinde düşünme ve araştırmayı emreden, onu daha derinden kavrayıp anlamayı öğütleyen Kur'ânî düşünceyle felsefenin bağdaşıp uzlaşacağını savundu. Ancak Grek men­şeli felsefenin amacı orantı ve estetik olduğu halde İslâm düşüncesinin gayesi sonsuza ulaşmak ve ebedî hazzı onda tatmaktır. Din. felsefe, hukuk, tasavvuf ve topyekün medeniyet unsurlarıyla İs­lâm'ı Batı karşısında savunan ve onunla çetin bir hesaplaşmaya giren İkbal'in XX. yüzyıl İslâm toplumunun bilinçlenmesinde çok olumlu etkisi olmuştur.

Batı düşünce ve kültürünün hâkim ol­duğu bir çağda yaşadıkları ve modernist görüşleriyle tanındıkları halde bu düşü­nürler İslâmî dünya görüşünün ve ha­yat anlayışının üstünlüğünü her vesiley­le savunmuşlardır.

XX. yüzyıla Batı'nın ağır siyasî, iktisa­dî ve kültürel hegemonyası altında gi­ren İslâm toplumlarındaki fikir adamla­rının Batı düşüncesi karşısındaki tavrını ona karşı çıkanlar, onu kabul edenler ve seçmecilikten (eklektisizm) yana olan­lar şeklinde üç grupta değerlendirmek mümkündür. İlk grubu teşkil edenler. Batı'nın İslâm düşünce ve medeniyetini küçümseyen, görmezlikten gelen ve hat­ta bazan karalayan olumsuz tavrı karşısında İslâm felsefesini yeniden canlan­dırmak, orijinalitesini göstermek ve onun İslâm kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğini ortaya koymak istiyor­lardı. Bunlar bir yandan. İslâm felsefesi denen olayın eski Yunan felsefesi me­tinleri üzerine yazılmış şerhlerden iba­ret olduğunu, dolayısıyla orijinaliteden yoksun bulunduğunu iddia eden bir kı­sım oryantalistlere cevap vermek, Öte yandan felsefeyi bid'at sayan bazı ule­mâya karşı onu savunmak durumun­daydılar. Bu akımın başında Ezher eski şeyhlerinden Mustafa Abdürrâzık bu­lunmaktadır. Mustafa Abdürrâzık, bu doğrultudaki görüşlerini temellendir-mek üzere kaleme aldığı Temhîd Htârihi'l-felsefeti'I-İslâmiyye adlı eserin­de ortaya koymuş, bu konuda aleyhteki fikirlerin yanlış yöntem kullanmaktan ve İslâm felsefesinin özünü kavrayama-maktan ileri geldiğini göstermeye çalış­mıştır. Ona göre tarih metodu kullanıl­dığı takdirde, henüz Yunan felsefesiyle temasa geçmeden önce rasyonel İslâm felsefesinin kelâm ve fıkıh usulü şeklin­de kurulmuş olduğu görülecek ve bili­nenden bilinmeyene gitmek suretiyle metodik akıl yürütmenin başlangıçtan beri İslâm'da mevcut olduğu anlaşılaçaktır. Talebesi Ali Sâmî en-Neşşâr onun bu görüşlerini geliştirdiyse de gerçek İslâm felsefesinin sadece kelâm ve fıkıh usulünden ibaret olduğunu iddia etmek­le hocasından ayrılarak koyu bir Selefçi tavır benimsedi. Neş3etü'l-fikri'1-felse­fî fi'I-İsIâm ve Menâhicü'1-bahs "inde müfekkiri'l-İslâm adlı eserlerinde Ali Sâmî, İslâm toplumunun sahip olduğu zengin düşünce ve bilim mirasıyla ken­disine yeterli olduğunu, bu sebeple ne geçmişte ne de gelecekte Yunan kaynak­lı felsefeye ihtiyacı bulunmadığını sa­vunmaktadır. Daha mutedil sayılan Mus­tafa Abdürrâzık'ın görüşleri, bugün özel­likle Arap alemindeki felsefe araştırma­larında bir ekol şeklinde devam etmek­tedir.

XX. yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye'de hukuk reformu tartışmalarında, metot olarak fıkıh usulünü öneren ve bu ko­nudaki görüşlerini temellendiren Said Halim Paşa'yı, yayımladığı Hikmet mec­muasında Batı felsefesine ciddi eleşti­riler yönelten Filibeli Ahmed Hilmi'yi ve Yeni îlm-i Kelâm adlı eseriyle İzmirli İsmail Hakkı'yı da bu kategoride müta­laa etmek mümkündür.

İkinci grup İse Batı'da ortaya çıkan po­zitivizm, materyalizm, liberalizm, sosya­lizm, marksizm ve egzistansiyalizm gibi her çeşit düşünce hareketine açık olan, onlan benimseyen, kendi toplumuna ta­şıyan ve sözcülüğünü yapan bir kısım entellektüellerden oluşmaktadır. Kendi milletlerinin tarihî misyonunu, manevî, ahlâkî ve sosyal yapısını yeterince dik­kate almadan, toplumsal ve kültürel bir krize yol açacağı endişesini taşımadan, âdeta, "Bir fikir Batı kaynaklıysa iyidir" ön yargısıyla hareket eden bu kesimin, toplumlarını çağdaş dünyadaki fikir ha­reketlerinden haberdar etmenin ötesin­de şimdiye kadar özgün denebilecek bir düşünce geliştirdikleri söylenemez. Ba-zan da katı bir ideolojik saplantı şeklin­de sergilenen bu tavır, toplumun yeni fikir ve gelişmelere açılmasına engel ol­duğu için büyük sakıncalar taşımakta­dır. Bugün İslâm toplumunun açmazını bir dereceye kadar bu noktada görmek gerekir.



Üçüncü kategoride yer alan seçmeci-lere gelince, bunlar kendi düşünce ve kültür değerleriyle felsefî veya moder-nist düşünce akımları arasında tesbit ettikleri benzerlik ya da paralellikten yo­la çıkarak yeni bir sistem kurmayı ya­hut yeni bir yorum getirmeyi amaçlayanlardır. Meselâ aynı zamanda bir felsefe tarihçisi olan Yûsuf Kerem, el~eAkl ve'l-vücûd adlı eserinde Aristo ve İslâm Meş-şâîleri'nden aldığı kavramlarla yeni bir bilgi teorisi, et-Tabî'a ve mâ bacde't-tabta'da ise fizik ve metafizik hakkın­daki düşüncelerini temellendirmeye ça­lışır. Muhammed Azîz el-Habâbî'nin ye­ni bir kelâm ilmi geliştirmek amacıyla kaleme aldığı eş-Şahşâniyyetü'I-İslâmiyye'sinde Kant başta olmak üzere Yeniçağ filozoflarından motiflere rast­lamak mümkündür. Geleneksel anlayış­la modernist telakkiler karşısında Kur'an ve Sünnet'i yeniden yorumlamak gerek­tiği düşüncesiyle yola çıkan ve bu doğ­rultuda kaleme aldığı eserler İslâm dün­yasında çeşitli yankılara sebep olan Faz-lurrahman da bu kategoride değerlen­dirilebilir. Bugünü geçmişin ışığında oku­mak gerektiği ilkesinden hareket ede­rek ortaya koyduğu Mine'l-'akide He's-sevre adlı hacimli eserinde Hasan Ha­nefî de yer yer eklektisizme başvurmuş­tur. Düşünce tarihiyle olduğu kadar bi­lim ve kültür tarihiyle de yakından ilgile­nen, çalışmalarında İşrâkl-tasavvufî eği­limleri ağır basan Seyyid Hüseyin Nasr'ı da bu grupta değerlendirmek müm­kündür.

1 cl-Mektcbeti'l-ıVİerkeziyyetü'l-âmme

2 Bk. Ümmehatü'l-Mü'minin

3 İbn Sa'd, VIII. 222

4 Koksal, İslâm Tarihi. |Medi-nel, IV, 135

5 Zübeyrî, s. 40

6 ibnü'1-Esîr, VII, 217

7 nşr M Nâyif ed-Düleym

8 İbn Kayyım el-Cevziyye, XII, 31 ; İbn Hacer, Fethul-bârt, XII, 91; Aynî, XIII, 115

9 Buharı, "Hudûd", 13

10 Müslim, "Hudûd", 9

11 nşr. İzzeddin Ali es-Seyr

12 nşr İzzeddin Ali-M. Kc-mâlcddın İzzeddin

13 îrr Ömer Rıza Doğrul

14 Zubeyrî, s. 51, 52

15 10 Muharrem 61/ 10 Ekim 680

16 Ahmed Emîn, s 216-217

17 nşr. Abdüssamcd Şerefeddin

18 Kehhâle, IV, 59

19 15 Kasım 1203

20 nşr Mustafa Cevâd

21 nşr. F. Codera

22 Kehhâle, IV, 62-64

23 29 Eylül 1308

24 Şehristânî, l, 149

25 İdrîs b. Hasan, ct!yû-nut-ahbâr,V, 160-161

26 Uyûnü'l-ahbâr. IV, 351-404

27 15 Ocak 910

28 Kasım - Aralık 968

29 21 Aralık

30 5 Şubat 960

31 Temmuz 969

32 31 Ağustos 971

33 13 Şubat 1021

34 Mart - Nisan 1045

35 Aralık 1121

36 11 Şubat 1122

37 2 Zilkade 524 / 7 Ekim 1130

38 8 Aralık 1131

39 3 Rebtülev-vel 526/ 23 Şubat 1132

40 16 Cemâziyelâhir 529/ 13 Mart ! 135

41 Cemâziyelevvel 531/Şu­bat 1137

42 el-Kâmil, XI, 185

43 18 Ocak 1169

44 Aralık 1131

45 Şubat 1132

46 Nisan 979

47 el-Httat, 1, 440

48 a.g.e.. II, 12

49 İbn Hacer, I, 407

50 a.e., I, 210

51 a.e., I, 407

52 Ekim 1136

53 Makrîzî, el-Hıtat, II, 363

54 Makrîzî, el-Hıtat. I, 103

55 a.e., i, 107

56 a.e, I, 104-105

57 ibn Mem-mâtî, s. 326; Mahzûmî. s. 45-46

58 İbn Memmâtî, s. 327

59 Makrîzî, el-Hıtat, I, 107

60 et-Minhâc, s 42-45; Kauânînü'd-de-uâuîn, s. 308-317

61 et-Hıtat, I. 108

62 el-mevâ-rîsü'l-haşriyye

63 Makrîzî, el-Hıtat, I, 85; ibn Müyesser, s. 163

64 nşr. el-Habîb el-Fıkl v.dğr

65 nşr. Eymen Fuâd Sey-yid

66 nşr. F.ymen Fuâd Seyyid

67 nşr. A. Ferre

68 nşr FuaL Sezgin

69 nşr. Eymen FuAd Seyyid

70 nşr Beşîr el-Bekkûş

71 nşr. Muham-med Hilmî

72 nşr can kudâü Mtşrlnşr Hamîd Abdulhamid

73 Bk. Ez-Her

74 Bk. Hakim Camii

75 Bk. Cüyûş! Ca­mii

76 Bk. Akmer Camii

77 trc. Nuran Yavuz

78 Bk. Zemahşerî, III, 489; Beyzâvî, IV, 119

79 İbnü'l-Cevzî, I, 239-242 ;Zerkeşî, 1,432

80 nşr. Abdurrahman Muhammed Osman

81 el-Keşşâf içinde

82 Bk. İstanbul

83 Bk. Ortahisar Camii

84 Bk. Ayasofya Camii

85 trc. Nihai Akbulut

86 Mart 1463

87 Aralık 1470

88 31 Temmuz 1767

89 Nisan 1771

90 Kunter-ülgen, I, ıs. 71

91 Köprüm KtP., nr. 2441/1 'den detay

92 Bk. Nakşıdıl Valide Sultan Türbesi

93 Bk. Fatih Kü­tüphanesi

94 Bk. Çukur Hamam

95 Haz. İhsan Erzi

96 nşr. Vakıflar Umum Müdürlüğü

97 nşr. A. Süheyl Ünver

98 13. bs., İstanbul 1993

99 Ünver, s. 51; Şehsuvaroğlu, s. 29; Baltacı, s. 351; Cunbur, Vl/4, s. 7-9; Emsen, !X/l-2, s. 16-17

100 Tscü't-teuârîh, 1, 580

101 Konunun geniş bir tartışması için bk. Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi II, s. 23-27

102 Erünsal, Erdem, Ay­dın Saydı Armağanı |baskıda|

103 9 Ocak 1561

104 Eylül 1742

105 Fâtih Camii Kütüpha­nesinin 1155 Tarihli Sayım Defteri, Süley-maniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 244

106 31 Mayıs 1742

107 Târih, vr. 219b

108 Mahmud'un Fâtih Kütüphanesi Katalogu, Süleymaniye Ktp., Yazma Bağış­lar, nr. 252;TSMA, nr. D 3310

109 nşr. Va­kıflar Umum Müdürlüğü

110 Bk. Sahn-ı Semân

111 Bk. Millet Kütüphanesi

112 trc. Oktay Aslanapa

113 İstanbuler Mitteilungen, sy. 8, Tübingen 1958den ayrı basım

114 Bk. Mehmed II

115 Bk. Sahn-ı Seman

116 Vahidî, s. 19-20; Zer-keşî, I, 207; Süyûtî, I, 30, 34; M. Abdüla-zîm ez-Zürkânî, I, 88-89

117 Vahidî, s. 19-20; Fahreddin er-Râzî, I, 177; Süyûtî, I, 35, 43; Âlûsî, I, 33

118 Buhârî, "Tefsîr", 1/1; Vahidî, s. 19-20; Fahreddin er-Râzî, I, 177; Şevkânî, I, 15

119 Dârimî, "Şalât", 36; İbn Mâce, "İkâme", 11; Tirmizî, "Mevâklt", 69, 115, 116

120 Vahidî, s. 19-20; Süyûtî, I, 34-35; Şevkânî, I, 14

121 Râgıb el-lsfahânî, el-Müfredât, "fth" md.; Lisâ-nü'l-'Arab, "fth" md

122 Rûhu'l-me'ânî, I, 34

123 Taberî, 1, 107-110; Âlûsî, I, 34; Elmalılı, I, 5-6

124 Reşîd Rı­zâ, l, 36

125 Kitâbü't-Tes­hil, 1, 57

126 Şalât", 38, 40

127 Bk. Müsned, III. 450; Dârimî, "Fe-zâ'ilü'l-Kur'ân", 12; Buhârî, "Tefsir", 1/1, 15/3, "Fezâ'ilül-Kur'ân", 9, "Tıb", 34; Müslim, "Selâm", 66; Ebû Dâvûd, "Tıb", 19; Nesâî, "İftitâh11, 26

128 Meselâ bk. Fahreddin er-Râzî, I, 173-290; Elmalılı, 1, 3-145

129 Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 2141/1

130 Bağdat Evkaf Ktp., nr. 2316-2317

131 Süleymaniye Ktp., Yenicami, nr. 62

132 Süleymaniye Ktp., Ayasof-ya, nr. 79/1

133 Süleymaniye Ktp., Amcazade Hüseyin Paşa, nr. 33

134 Süleymaniye Ktp., Şâzelî, nr. 103/2

135 Sü­leymaniye Ktp., Câruliah Efendi, nr. 2074/ 1

136 Sü­leymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2096/1

137 İstanbul 1327

138 Süleyma­niye Ktp., Fâtih, nr. 2855

139 Bk bibl

140 nşr. İsâm b. Abdülmuhsin el-Humeydân

141 nşr. M. Abdülmün'im el-Yûnusî-İb­rahim Atve İvaz

142 Müslim, "Şalât", 34-36, 38, 41; Ebû Dâvüd, "Şalât", 132; Tir-mizî, "Şalât", 116

143 el-Müzzemmil 73/20

144 Müslim, "Şalât", 45

145 Allah'ı her türlü noksanlıktan tenzih ile ona hamdederim. Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah bü­yüktür, her türlü tasarruf ve kudret ancak yüce Allah'a aittir

146 Atlahıml Bana merhamet et. bana rızık ver, afiyet ihsan et ve beni hi­dayete erdir. Ebü Dâvûd, "Şalât", 135; Ne-sâî, "îftitâh", 32

147 Mese­lâ bk. Yûsuf 12/2; Tâhâ 20/113; Fussilet 41/3

148 Bk. Amin

149 Da­ha fazla bilgi için bk. Besmele

150 Bk Cenaze

151 Bk. Necahller

152 Hâtimetü'l-eş'âr, s. 104

153 Divan, "Kaside­ler", s. 6

154 Divan, "Kasideler", s. 32-33

155 Divan, "Kasi­deler", s. 8-10

156 22 Şevval 1261 / 23 Ekim 1845

157 Divan, s. 21

158 Divan, s. 58

159 19 Temmuz 1846

160 Diuan, s. 23-24

161 Divan, "Ga-zeliyyât", s. 7

162 Divan, "Gazeliyyât", s. 7

163 Diuan, "Tarihler", s. 46

164 Divan, "Kasideler", s. 6-7

165 Divan, "Tarihler", s. 19

166 Bunların sonuncula­rından olan biri için bk. Mecmûa-i İbretnü-mâ, nr. 13, Şevval 1282, s. 21

167 Rûznâme-i Cerîde-i Hauâdis, nr. 415, 14 Muharrem 1283

168 22 Haziran 1866

169 Rûznâme-i Cerîde-i Ha-üâdis, nr. 435, 17 Safer 1283/ 30 Haziran |İ866|

170 Lutfî, Târih, XI, 52

171 "Ziya Paşanın Evân-ı Tufûliyyeti Hakkındaki Maka­lesi", Mecmua-i Ebüzziyâ, II, nr. 15. 15 Re-biülâhir 1298, s. 457; ayrıca bk. Muallim Naci, "Heyhat", Mecmûa-i Muallim, nr. 3, 9 Safer 1305, s. 10: Ebüzziyâ Tevfik, /Vu-mûne-i Edebiyyât-ı Osmâniyye, 6. bs., İs­tanbul 1329, s. 256; İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, 1941, XI, 2029

172 Özellikle bk. Ticârethâ-ne-i Âmire tercümanı Yanko hakkında bü­tün bir şiiri "Mösyö Yanko tercüman" diye bir redife bağladığı gazel, Diuan, s. 54

173 Dîaân-ı Fa­tîn, İstanbul, 3 Cemâziyelevve! 1283

174 Cerfde-i Havadis, nr. 730, 14 Cemâziyelâhir 1271

175 ilâ­ve nr. 92, 2.IV. 1855

176 istanbul 127l

177 İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, 1940, X, 1793

178 Mayıs 1850

179 Krş. Hatime-tü'l-eş'âr, s. 223

180 Meselâ Çelebi-zâde Âsim ve Vâsıf tarihleri

181 Me­selâ bk. İsmail Hakkı Bıırsevî, Neccârzâde Şeyh Rızâ, Mustafa Halîmî, Hekimbaşı Aziz, Nûman Enîs, Şeyh Abdullah Salâhî

182 Divan, "Kıtalar", s. 56

183 Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Bayburtlu Zihnî, İstan­bul 1950, s 61-62; İbnulemin, Son Asır Türk Şairleri, 1941, XI, 2017

184 Cerîde-i Hava­dis, nr. 802, 8 Muharrem 1273

185 Tasvîr-i Efkâr, nr. 135, 27 Rebîülâhir 1280

186 Ayrıntılı bilgi için bk. Akün, TDED, XI II961I, s. 67-98; a.mlf., TM, XIV (1965), s. 277-336

187 Bu son İki yerde Fatîn Efendi hakkında yazılmış olanlar, divanın başındaki hat tercümesi metninin bir­kaç kelime değişikliğiyle aynen tekrarından ibarettir

188 Ağustos 1929

189 Bk. Fatıma

190 31 Kânunusâni 1305/12 Şubat 1890

191 5 Receb 1307/25 Şu­bat 1890

192 23 Safer 1308/8 Ekim 1890

193 İstanbul 1311

194 İstanbul 1307

195 İstanbul 1309

196 Paris 1894

197 BA, Yıldız Tasnifi, Ks. 18, Zrf. nr. 93, Kar. nr. 38, Evr. nr. 553/612

198 Beyrut 1309

199 Bk. Kızıltan-Gençtürk, s. 27

200 İstanbul 1314

201 İstanbul 1315

202 İstanbul 1900

203 istanbul 1315

204 İstanbul 1316


Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin