Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem Yasama Yılı 26. Birleşim 09 Aralık 2013 Pazartesi



Yüklə 0,56 Mb.
səhifə4/10
tarix27.12.2018
ölçüsü0,56 Mb.
#87596
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

Tam gün yasası, dayatmacı değil, katılımcı olmalıdır, seçme hakkı vermelidir; özlük hakları yönünden adaletli ve tatminkâr olmalı, hekimlik mesleğinin önemini göz ardı etmemeli, meslek onuruyla bağdaşabilmelidir; sistem içinde çalışacak olana da, özel çalışacak olana da saygıyla bakmalıdır, saygıyla yaklaşmalıdır. Özel çalışmak isteyeni yok etmek hedefleneceğine sistemin bunlardan nasıl faydalanacağının yolları aranmalıdır. Ruhsatsız sağlık hizmetleri sunmak ya da "ruhsatsız hekimlik" adı altında serbest çalışan hekimleri cezalandırmak için suç

75

yaratılacağına, genel hukuk kuralları çerçevesinde bir hukuk devleti duyarlılığı gösterilerek onların da hakları korunmalı ve SGK anlaşmalı özel hastanelerde hastalarını tedavi etme hakkı teslim edilmelidir. Böyle olmasında kamu yararı vardır.

Hekimlik mesleğinin icrasına yönelik sınırlandırmalar sağlık hizmetinde hiçbir zaman olumlu sonuç vermez.

Değerli arkadaşlar, doktorların bağımsız çalışma hakları bu yasayla yok edilmiştir. Doktorların emekleri ve alın terleri sömürülmekte, amele hâline getirilmektedirler. Bu yasa tasarısı bu hâliyle yasalaşmamalıdır. Bu yasa taslağında yer alan maddelerin çoğu, mecburi hizmetten serbest çalışma haklarının yok edilmesine kadar olan bütün bölümler geri çekilmelidir. Bunların yasalaşması birçok sorunu beraberinde getirecektir, bu sorunları düzeltmek için yeniden yasa tasarısı hazırlanacaktır ama sorun giderek derinleşecek, vatandaş gerçek bir mağduriyet yaşayacaktır. Görevimiz sorun yaratmak değil, sorun çözmektir. Şimdiye kadar çıkarılmaya çalışılan her tam gün yasası eskisinden daha büyük sorunlarla ortaya çıkmıştır. Üniversite hastanelerinde çalışan hekimlerle diğer kamu hastanelerinde çalışan hekimler arasındaki farklı uygulamalar ortadan kaldırılmalıdır. Evrensel hukuk kurallarına uygun, anayasal hakları koruyan, meslek onurunu ve saygınlığını zedelemeyen, adil ve hakkaniyetli, hasta hakları ile çalışanların haklarını aynı ölçüde koruyan, hekimlerin çalışma özgürlüğünü kısıtlamayan, insan haklarına uygun bir yasa yapılmalıdır.

Üniversiteler, eğitim hastaneleri ve büyükşehir hastaneleri çok büyük bütçelerle yönetilmektedir. Bu tür kurumları yönetmek oldukça zordur ve hem mesleki bilgi hem de profesyonellik gerektirmektedir. Bu yöneticilerin sırtında oldukça büyük yük oluşmakta ve ciddi sorumluluk almaktadırlar. Ancak, bu sorumluluğun ekonomik bir karşılığı yoktur. Bu kişilere yönettikleri bütçeler göz önüne alınarak ayrıcalık tanınmalı ve bu doğrultuda ücretleri artırılmalıdır.

Son beş, altı yıl içinde sağlık giderleri yüzde 100 artmıştır. Ancak, doktor ve sağlık çalışanları maaşları bunun tam tersine azalmıştır. Bu tasarı yasalaştıktan sonra eğer nitelikli sağlık hizmeti almak istiyorsanız mutlaka ek ücret ödeme durumunda kalacaksınız. Üniversitelerdeki profesör ve doçent arkadaşlarımızın bu yasayla almış olduğu ayrıcalığın karşılığı yine vatandaşın cebinden zorla alınacak paradır. Bu uygulamalar, sosyal ve demokratik bir devletin uygulamaları olamaz. Her doktor, tek bir işte çalışarak yani tek mesai yaparak insanca yaşama şansına sahip olmalıdır, bunu sağlamak Hükûmetin görevidir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

27'nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

480'e 1'inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 27. Maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Eğitime başladıkları tarihte çalıştıkları aile hekimliği birimini en az iki yıl değiştirmemek şartıyla ve de gönüllü olarak bu süreyi üç yıla tamamlamak isteyenler bu maddeye göre uzmanlık eğitimini başarıyla tamamlayanlar, 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 3 üncü maddesi uyarınca yapmakla yükümlü oldukları Devlet hizmetini ifa etmiş sayılırlar"

İdris Baluken Nazmi Gür Demir Çelik

Bingöl Van Muş

Erol Dora Adil Zozani

Mardin Hakkâri

BAŞKAN - Diğer iki önerge aynı mahiyettedir.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 27. Maddesinin Tasarıdan kaldırılmasını ve maddelerin yeniden sıralanmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu Reşat Doğru

Mersin Osmaniye Tokat

Celal Adan Oktay Vural D.Ali Torlak

76

İstanbul İzmir İstanbul

Aynı mahiyetteki önergenin imza sahipleri:

Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir

Mersin Manisa Muğla

Süleyman Çelebi Selahattin Karaahmetoğlu Mehmet Ali Ediboğlu

İstanbul Giresun Hatay

BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Mehmet Ali Ediboğlu, Hatay Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27'nci maddeyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetin ilan edilmesinin ilk yıllarından itibaren ülkemizdeki bugünkü sağlık teşkilatlandırmasının ve sağlık hizmetlerinin temeli atılmıştır. Cumhuriyetin ilanı sonrası çok sayıda bulaşıcı hastalık ile mücadele edilmiş ve bu hastalıklarla mücadeleyle ilgili kuruluşlar kurulmuştur.

1961 yılında çıkarılan 224 sayılı Kanun ile sağlık ocakları kurulmuş ve sağlık ile ilgili tüm verilerin hızla düzeldiği bir döneme girilmiştir. Bu yasa, önce kırsalda başlayan sağlık hizmetlerini sosyalleştirme, dönemin oldukça ilerisine ve hâlen dünyanın pek çok ülkesine örnek oluşturan bir yaklaşım olmuştur. Önüne konan türlü siyasi engellemelere ve ayak sürümelerine karşın ülke halkı sosyalizasyona da sahip çıkmıştır. Sağlık ocakları, kamu yatırımlarının tümüyle dışında tutulmuş olmasına rağmen kentsel bölgede de halkın sağlık hizmetine en kolay eriştiği mekânlar da olmuştur.

Değerli milletvekilleri, 12 Eylül 1980 askerî darbesiyle uygulamaya konan 24 Ocak kararları ile tüm alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da hızlı bir özelleştirme dönemine girilmiştir. Sağlık hizmetlerinde taşeronlaşmaya gidilmiş, döner sermaye ile ilgili çalışma barışı bozulmuş, sağlık hak olmaktan çıkarılarak alınır satılır bir metaya dönüştürülmüştür.

Avrupa Birliği ve Dünya Bankasının direktifleri doğrultusunda Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulamaya sokulmuş, sağlık ocakları aile sağlığı merkezlerine, devlet hastaneleri de kamu hastane birliklerine çevrilerek birer işletme hâline dönüştürülmüşlerdir. "Muayenehaneleri kapatacağız." diye yola çıkan zihniyet, 20 bin aile hekimine muayenehane açtırarak bu konuda ne kadar ikiyüzlü politika uyguladığını da gözler önüne sermiştir.

Ülkemizde, Eylül 2005 tarihinde aile hekimliği pilot uygulamasına Düzce ilimizde geçilmiş, bunu diğer iller takip etmiş, Aralık 2010 tarihinde de 81 ilimizde birinci basamakta aile hekimliği modeli uygulanmaya başlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, evrensel tanımında: "Aile hekimliği, bireylere yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmadan sağlık hizmeti vermek, ailelere yaşadıkları toplumla birlikte birincil ve sürekli bir sağlık bakımı sunmak, fiziksel, psikolojik ve sosyal problemleri yönlendirmek, diğer uzmanlık dallarına ihtiyaç olduğunda da kapsamlı sağlık bakımı verilmesini koordine etmektir." demektedir.

Çağdaş sağlık hizmetleri yaklaşımı, sağlık hizmetlerinde farklı eğitimlere sahip, farklı meslek gruplarının bir arada çalışmasını önermektedir. Bu yaklaşıma göre hekim, hemşire, ebe, sağlık memuru, çevre sağlığı teknisyeni, tıbbı sekreter gibi farklı meslek grupları bir araya gelerek ortak bir amaç doğrultusunda sağlık hizmeti sunmaktalar.

Aile hekimliği modeli, sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerinin temel unsurlarından biri olan "ekip" kavramına yeni bir yaklaşım da getirmiştir. Yeni model, aile hekimi, aile sağlığı elemanından oluşan yeni bir ekip tanımlamaktadır. Daha önceleri 6 sağlık çalışanının yaptığı görevi, şimdi 2 sağlık çalışanı yapmaktadır. Aile hekimliği pilot uygulamasından beklenen temel yarar, önerilen modelin ülke geneline yaygınlaştırılması öncesinde belirli bir bölgede denenerek değerlendirilmesi ve elde edilecek çıktılar doğrultusunda gerekli iyileştirmelerin yapılmasıdır. Sağlık Bakanlığı, birinci basamak sağlık hizmetlerinde ve sağlık göstergelerinde ne tür değişiklikler yarattığını açıklama gereği dahi duymadan aile hekimliği uygulamasını tüm ülkeye yaygınlaştırmıştır. Sağlığı koruyucu ve geliştirici hizmetleriyle sağaltım ve esenlendirme hizmetlerinin planlı ve entegre bir biçimde sunulması çağdaş sağlık hizmetleri anlayışının temel ve vazgeçilmez bir öğesidir. Bu hizmetlerden herhangi birisinin fırsat buldukça verilmesi toplum sağlığını tehdit edici özelliğe sahiptir. Aile sağlığı çalışanları, aile hekimliği çalışanlarıyla birlikte sağlık eğitimi risk gruplarının periyodik izlenimleri, kanser tarama, aile planlaması ve bağışıklama gibi koruyucu hizmetlerin yanında, poliklinik, kayıt, enjeksiyon, pansuman, sütür atma gibi tıbbı uygulamalar yapmakta, ayrıca kira, elektrik, yakıt, telefon, İnternet, tıbbı malzeme alımı, personel çalıştırma ve sigortasını ödeme gibi işlerle de ilgilenmektedir. Bunun yanında, aile hekimleri, görev tanımı dışında olmasına rağmen otopsi nöbetlerine, adli nöbetlere, defin nöbetlerine zorunlu olarak da gitmektedirler.

77

Değerli milletvekilleri, aile hekimliği başladığı günden bugüne planlama ve organizasyonda hata üstüne hata yapmayı marifet olarak gören Sağlık Bakanlığı, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının hastanelerde keyfiyete açık tüm zaruri hâller de nöbet yazmaktadır. Aile hekimleri, zorunlu meslek sigortalarının tamamını kendi ceplerinden ödeyerek karşılamakta ve bu sigorta yalnızca çalıştıkları aile sağlık merkezlerinde geçerli olmaktadır. Bu çalışanların karşılaşabilecekleri herhangi bir kazanın sorumlusu kim olacaktır?

Değerli milletvekilleri, aile hekimliği çalışanları güvenlik ve gelecek kaygısı yaşamadan görevlerini icra etmek istemektedir. Aile hekimliği çalışanları sözleşmeli statüden çıkarılarak iş güvencesine kavuşturulmalıdır. Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetin önüne geçilmelidir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 480 sıra sayılı Yasa'nın 27'nci maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle alakalı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii ki şimdi her şeyi iyice karıştırmaya başladık. Yani, aile hekimliği modelinin Türkiye'ye gelmesi bir avantaj. Aile hekimliği modeli dünyanın çoğu yerinde uygulanan ama tabii ki altyapısı, eğitimi, kimin aile hekimi yapılacağı önceden belirlenmiş… O şekilde uygulandığı zaman elbette ki memleketin sağlık politikası yönünde doğru bir yaklaşım olduğunu herkesin kabul etmesi gerekiyor. Fakat biz ne yaptık? Biz öncelikle işe şuradan başladık: İlk düğmeyi yanlış ilikledik. Önce, Türkiye Cumhuriyeti devletinde aile hekimliği uzmanlığını tanımladık, tıp fakültesi mezunlarını Tıpta Uzmanlık Sınavı'na yabancı dil ağırlıklı olarak girdikten sonra, üç yıllık bir yerinde eğitimle aile hekimi uzmanı yetiştirdik ama bir de baktık ki günün birinde, yetiştirdiğimiz uzman sayısı yetersiz. O zaman dedik ki bu toplum sağlığı merkezlerinde pratisyen hekimlerin hepsini, acillerde veya sağlık ocaklarında çalışan hekimleri alalım, bunların adını aile hekimi koyalım; hayırlı, uğurlu olsun, nur topu gibi aile hekimlerimiz oldu.

Değerli arkadaşlarım, eğer bu şekilde bir uygulamaya geçeceksek aile hekimi uzmanlığını en azından özendirici bir şekilde, ana branşta, mutlak suretle yerinde, örgün eğitimle bütünleştirmemiz lazım. Yani bakın, memlekette yaşayan 76 milyon insanın sağlığından sorumlu olan, özellikle, tedavi edici kısımların değil, önleyici hizmetler veya hastalıkların önceden tanınması, ortaya çıkmasının engellenmesi noktasında, özellikle iktidarın da son on bir yıldır övündüğü, anne ölüm hızları, bebek ölüm hızlarındaki azalma, aşılama programlarındaki başarı ve yoğunlaşma aile hekimi olarak tanımlamış olduğunuz arkadaşların göstermiş olduğu performansla ilgili.

Şimdi ne yapıyoruz? Şimdi de yasayla yeniden, aile hekimlerine hem bir "mecburi hizmet muafiyeti" diye bir şey tutturduk, "Yurt dışında eğitim yapmışsan, eğitimini orada tamamlamışsan ülkenin hekim ihtiyacı var, seni mecburi hizmetten muaf tutuyoruz." diyorsunuz. Öbür taraftan, atandığı ilk yerde aile hekimliği uzmanlığını uzaktan eğitimle tamamlamış olanı mecburi hizmetten men tutuyorsunuz. Yani bu şekilde, her alanda farklı farklı uygulamalarla, hekimler arasında gurur kırıcı olan, incitici olan ayrılıkçı bu anlayıştan vazgeçmenizi özellikle sizden rica ediyoruz. Bunlar doğru yaklaşımlar değil.

Türkiye'nin aile hekimliği modeli doğru uygulanması gereken bir model ama şu anda kendi kendinize sormanız lazım: "Bizim aile hekimliği uygulaması için şimdiki yaptığımız mı doğru? Daha önce aile hekimi uzmanlığını bir sınavla alıp, belli süre yerinde eğiterek aile hekimi uzmanı yapıp bunlardan istifade etmemiz mi doğru? Veya da pratisyen hekimlere bir anda, 'Aile hekimi oldunuz, hayırlı olsun.' demek mi?" doğruyu tekrardan tartışmak lazım.

Burada, eskiden uygulanan sağlık ocaklarındaki hizmetleri, hekimlerin sadece adlarını değiştirerek, kendilerine birtakım sorumluluklar yükleyerek, "Sizi ekonomik olarak da çok rahata erdireceğiz, nöbet tutturmayacağız." diye gerekçelerle aile hekimliği statüsüne sokarak bugün de tam o gün yaptıklarınızın tersine bir uygulamayla onların karşısına çıkmak doğru yaklaşım değil.

Dünyanın hiçbir yerinde aile hekimliği modeli Türkiye'de uygulandığı şekliyle uygulanmıyor. Bakın, şimdi, ileriki maddelerde tartışacağız, aile hekimlerine dünyada, hiçbir Batı ülkesinde olmayan şekilde nöbet uygulaması getiriyorsunuz.

Bunun da kabul edilebilir hiçbir tarafı yoktur. Aile hekimi uzmanı hangi alanda hangi görevi yapacak, yetkisi, sorumluluğu; birlikte çalıştığı elemanlarının ne kadarının ne derecede sorumluluğu olacak, bunları bilmesi kâfidir. Aile hekimlerinin kendileriyle beraber, özellikle sözleşmeli olarak yanlarında çalıştırmış oldukları yardımcı sağlık personellerinin de günün birinde kapının ağzına konulmayacağının garantisi yoktur. Orada çalışan sözleşmeli statüdeki insanların da mutlak surette devlet güvencesi altına alınması gerekiyor diyor, bu düşüncelerle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum…

78

Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MUHARREM İNCE (Yalova) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın İnce, Sayın Atıcı, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Şeker, Sayın Dibek, Sayın Ediboğlu, Sayın Acar, Sayın Öz, Sayın Dinçer, Sayın Küçük, Sayın Kesimoğlu, Sayın Bulut, Sayın Demirçalı, Sayın Düzgün, Sayın Oyan, Sayın Gümüş, Sayın Aydın, Sayın Demiröz, Sayın Güven ve Sayın Öğüt.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

3.- Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049) (S. Sayısı: 480 ve 480'e 1'inci Ek) (Devam)

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

480'e 1'inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 27. Maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Eğitime başladıkları tarihte çalıştıkları aile hekimliği birimini en az iki yıdeğiştirmemek şartıyla ve de gönüllü olarak bu süreyi üç yıla tamamlamakisteyenler bu maddeye göre uzmanlık eğitimini başarıyla tamamlayanlar, 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 3 üncü maddesi uyarınca yapmakla yükümlü oldukları Devlet hizmetini ifa etmiş sayılırlar"

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Katılamıyoruz.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN - Gerekçe okutuyorum:

Gerekçe:

Düzenleme ile aile hekimliği birimindeki uzmanlık eğitiminin aynı zamanda en az üç yıl gibi bir sürede zorunlu çalışma ile yükümlü olunan devlet hizmetinin ifa edilebileceğinden söz edilmektedir. Zorunlu devlet hizmetinin başarılı olunan uzmanlık eğitimiyle birlikte üç yıl gibi zorunlu çalışma süresine bağlanma koşulu Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir durumdur. Mevcut sistemde hekimlerim zorunlu devlet hizmeti zaten ortalama bir veya iki yıl arasında değişmektedir. Dolayısıyla zorunlu olarak belirtilen üç yıllık sürenin iki yıla eşitlenmesi ve gönüllü olarak üç yıla tamamlanabilmesi koşulu daha eşit bir yaklaşım olabilir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

28'inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin

79

Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)'nun 28 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını teklif ederiz.

Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir

Mersin Manisa Muğla

Süleyman Çelebi Selahattin Karaahmetoğlu Arif Bulut

İstanbul Giresun Antalya

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Arif Bulut, Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

ARİF BULUT (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan yasanın 28'inci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

"Sağlıkta dönüşüm" adı altında sağlık piyasalaştırıldı, devlet kontrolünde özel sağlık kartelleri oluşturuldu. Sonra, bu kartellere uluslararası sermaye sahipleri ortak oldu. Organ ve doku transplantasyonları, yoğun bakım hizmetleri ve buna benzer çok ödeme yapılan hizmetler bu uluslararası ortaklı sağlık kartellerine peşkeş çekildi. Kamu hastaneleri yavaş yavaş bu alanlardan çekilmeye başladı. Üniversite hastanelerinde bu hizmetleri yapan kadrolar bu karteller tarafından transfer edildi. Bunların hepsi AKP tarafından planlandı, yapıldı ve hâlen yapılmaya devam ediliyor.

Anayasal bir hak olan sağlıklı olma hakkı ötelenemez bir hizmet olmaktan çıkarılarak serbest piyasa koşullarına terk edildi. Çok iyi yetişmiş, kendi alanında en iyiler mertebesine ulaşmış hekimler kamu hastanelerini terk ettiler. Bu anlamsız ve içi boş tam gün yasası nedeniyle tüm bunlar oldu ve olmaya devam ediyor. Şimdi, bu kadrolar zor tedavileri, zor ameliyatları, özellikli invaziv işlemleri, organ ve doku nakillerini, ciddi yoğun bakım hizmetlerini çok özel kartel hastanelerinde vermektedirler. Organ ve doku naklinde dünyada ön sıralarda olan üniversite hastaneleri sıralarını bu kartel hastanelerine kaptırdılar. Başbakan ameliyatını yaptırmak için bunlardan birisini kamu hastanesine, daha önce afiliye edilmiş, Sağlık Bakanlığının el koymuş olduğu bir hastaneye çağırdı. Sağlık Bakanı, bir başkasını bir başka hastaneye çağırdı ve ameliyatları yapıldı ama bu ülkenin normal vatandaşları bunu yapamazlar, yapacak gücü olana da yaptırmazlar.

Neden bunları çağırıyorlar değerli arkadaşlar? Nedeni şu: Kamu hastanelerinde artık böyle kişiler çalışmıyor. Tam gün dayatması var. Çalışanlar tehdit altında, korku içinde, darbediliyorlar, öldürülüyorlar. Çünkü bu AKP Hükûmetinin en tepesindekiler doktorları vatandaşa hedef olarak gösterdiler, doktorlara intikam duyguları içinde yaklaştılar. Çünkü Dünya Bankasının önlerine koyduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı uygulayabilmek için engel gördükleri en önemli halka doktorlardı. Doktorları sindirmenin yolu itibarsızlaştırmaktan geçiyordu, sistematik olarak buna yöneldiler ve bunu başardılar. On bir yılda adım adım bir meslek grubunun tüm hakları nasıl elinden alınır, serbest çalışma özgürlükleri nasıl yok edilir, doktorların ortaya koyduğu özel girişimleri nasıl engellenir bunu gösterdiler ve doktorların sistemdeki en değersiz halka olmasını sağladılar, doktorlar âdeta amele oldular. Doktorların çalışanı da, emeklisi de nasıl yokluk ve yoksulluk içinde yaşanır bunu öğrendiler. Tam gün dayatması esas olarak bu uygulamadaki son halkadır. Can çekişmekte olan, çene atan sağlık sistemine vurulan son darbedir, bundan sonrası ölümdür.


Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin