"Ekimci komünistler siyasal mücadele sahnesine sınırlı güçlerle çıktılar ve bu sınırlı güçlerini öncelikle sınıf çalışması içinde değerlendirme yoluna gittiler. Fakat onlar daha en başından itibaren gençliğe ve gençlik hareketinin sorunlarına da belli sınırlar içerisinde bir ilgi gösterdiler. Görüşlerini ortaya koymanın ilk safhasında ve Ekim'in daha ilk sayılarında gençlik hareketi üzerine değerlendirmelerini de ortaya koymaları, bu ilginin bir parçası ve bir göstergesiydi.”
Bunları yeni yılda yayın yaşamına başlayan aylık Ekim Gençliği dergisinden aktarıyoruz. Elinizdeki derleme incelendiğinde bu sözlerin fazla alçakgönüllü kaldığı görülmektedir. Komünistler gençlik içerisindeki somut pratik çalışmaya öncelik tanımamış, bu alanda özel bir yoğunlaşma yaşamamış olabilirler. Fakat elinizdeki kitap onların yeni dönem gençlik hareketinin gerçek ve can alıcı sorunlarını daha en başından isabetle ele aldıklarını göstermektedir. Soruna başarılı bir müdahale için onun doğru bir tarzda ele alınmasının önemi tartışılamaz. Yıllardır gençlik içerisinde özel bir yoğunlaşmayla çalışan, fakat hala da gençlik hareketini bir adım ileriye çekemeyen çok sayıda grubun yeterince açık olan başarısızlığına, bu gerçeğin ışığında da bakılabilmelidir.
Gençlik hareketi bugün hala belirgin bir durgunluk yaşamakta, devrimci gençlik hareketi küçük devrimci gençlik çevrelerinin dar etkinlikleriyle sınırlı kalmaktadır. Sorunlar yıllardır tartışılan aynı sorunlardır. Bu nedenle elinizdeki kitapta yer alan yazıların elbette ayrıntılarda değil ama temel içerikleri bakımından güncelliğinden bir şey kaybetmediği inancındayız.(8)
Bugüne kadarki toplumsal mücadele tarihi gençliğin, özelde de öğrenci gençliğin son derece önemli bir mücadele dinamiği taşıdığını yeteri açıklıkta ortaya koymaktadır. Mücadele isteği ve dinamizm açısından, atılganlık ve sonuna kadar gitme kararlılığı açısından alt sınıfların en diri kesimleri onun genç unsurlarıdır. Zira genç olmak demek güzel bir gelecek ütopyasına en kuvvetli tarzda sahip olmak demektir. Bu temel üzerinde her şeyi, yerleşik değerleri, içinde bulunulan toplum yapısını en yoğun biçimde sorgulamaya tabi tutmak demektir.
Şu içinde yaşadığımız dönemin olgularına baktığımızda da bu saptamaları doğrulayan bir dizi veriyle karşılaşmak mümkün. Büyük kentlerin emekçi varoşlarında yılların biriktirdiği öfke bir patlamaya dönüştüğünde, barikatların en başında yoksul semt gençliği yer almaktadır. İşçi sınıfı kesikli dalgalanmalar halinde de olsa yıllardır bir eylemlilik içinde; ve bu eylemliliğin en ön saflarına baktığımızda yine işçi sınıfının genç unsurlarını görüyoruz. Kürt gençliği ise, ulusal kurtuluş mücadelesinin yükünü omuzlayan en temel güçtür. Komünistler gençlik çalışmasına her şeyden önce bu nedenle özel bir önem verirler ve sınıfın genç unsurlarını örgütlemeyi kritik önemde bir sorun olarak görürler. “Saflarımıza daha fazla genç işçi!” parolası komünistlerin gençlik çalışmasının ve örgütlenmesinin ana doğrultusunu oluşturur.
Öğrenci gençlik açısından da, gençliğin sahip olduğu tüm bu özellikler mevcuttur. Ayrıca öğrenci gençlik söz konusu olduğunda bu özelliklere biri olumlu, diğeri de olumsuz olmak üzere iki özellik daha eklenir. Öğrenim süreci içerisinde yer almanın getirdiği yarı-aydın olma özelliği öğrenci gençliğe toplumu(9)daha bütünsel olarak sorgulama olanaklarını sunar. Bu yarı-aydın karakter özellikle alt sınıftan gelen öğrencilerin düzenden kopuşması için önemli bir avantaja dönüşür. Ne var ki, bu yarı-aydın karakterin ve bununla bağlantılı olarak üretim süreci içerisinde yer almıyor olmanın getirdiği küçümsenmemesi gereken olumsuz özellikler de söz konusudur. Öğrenim işiyle uğraşıyor olmak, şu ya da bu ölçüde sınıf atlama olanağı anlamına da geliyor. Bu durum ise, öğrenci gençlik içinde burjuva yaşam düşlerini ve kişisel kurtuluş eğilimini besleyerek, öğrenci gençliği politik olarak tutarsızlaştırıyor.
Bütün bu temel sınıfsal/politik gerçekler yerli yerine oturtulmak kaydıyla öğrenci gençliğin bir toplumsal muhalefet odağı ve devrimci dinamizm olduğunu söylemek fazla abartılı bir değerlendirme olmaz. Öğrenci gençliğin bir örgütlenmesi olan Dev-Genç, aynı zamanda burjuva sosyalizminden devrimci demokrasiye doğru gerçekleşen kopuşun da bir simgesidir. Daha sonraki yıllarda ise öğrenci gençlik, döneme damgasını vurmuş olan devrimci demokrat akımların temel kitlesel tabanı ve kadro kaynağı durumundadır. Bu somut gelişme süreci, öğrenci gençliğin taşıdığı devrimci potansiyel hakkında, yerini daha sonraki süreçlerde kaçınılmaz biçimde hayal kırıklıklarına bırakacak olan yanılsamalı, abartılı değerlendirmeleri besledi.
“12 Eylül, öteki şeyler yanında, gençlik sorununu çözmek gibi temel bir hedefe sahipti. Bu doğrultuda siyasi, idari, iktisadi, ideolojik, kültürel sözün kısası yaşamın tüm temel alanlarını kapsayan bilinçli politikalar izledi.” Başka temel faktörlerle birlikte, düzenin bu bilinçli politikalarının da bir sonucu olarak, 80’li yıllar öğrenci gençlik hareketi açısından yeni ve zorlu bir dönem oldu. ‘86-‘90 arasında görülen nispi canlılığa karşın, ‘80’lerin başlangıcından bugüne kadar öğrenci gençlik hareketine hakim olan tablo durgunluktur.
Bu dönemde devrimci demokrat hareketin, öğrenci gençlik alanında sübjektif beklentilerle hayal kırıklıkları arasında savrulan bir pratik içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bu savruluşun arkasında ise, öğrenci gençlik hareketini ve 12 Eylül’le açılan yeni süreci(10)sınıfsal-politik planda doğru bir yere oturtamamak gibi, devrimci demokrasi açısından yapısal bir zaaf alanı vardır. Elinizdeki broşür, komünistlerin sahip olduğu farklı ideolojik/sınıfsal platformun ve yaklaşımın, gençlik alanındaki somutlanmasıdır. Bu yaklaşım farklılığı, komünistlere süreci anlamak, açıklamak ve doğru bir temelde müdahale imkanları sağlamıştır. Devrimci Gençlik Hareketi broşürünün iddiası ve en temel işlevi bu noktada somutlanmaktadır.