Bu sunulan politik mücadele çerçevesinin, revizyonistlerin(45)yeni “politik açılımlarına, TBKP programına, onun reformist-parlamentarist politik çizgisine nasıl denk düştüğüne, onun “gençlik özgülü”ne nasıl bir uyarlaması olduğuna özellikle dikkat edilmelidir.
Devrimci grupları, öğrenci hareketine devrimci siyasal ilkeler dayatarak onun birliğini engelliyorsunuz, öğrenci örgütlerinin “mesleki-sendikal örgütler” olduğunu unutuyorsunuz, “demokratik öğrenci hareketinin birliğini sendikal düzlem yerine, politik ilkelerde anlaşmakta arıyorsunuz” diyerek, suçla. Fakat öte yandan, kendi reformist politik hedeflerini, öğrenci örgütlerinin olağan görevleri arasında çaktırmadan sırala. İşte bu siyasal kaçakçılıktır! Öğrenci örgütlerine temel devrimci talepler ve hedefler uğruna mücadele yasak; ama, TBKP'nin reformist hedefleri uğruna mücadele serbest!
Bu siyasal kaçakçılığa, bu modası geçmiş, bayatlamış hileye, revizyonist baylarımızınkiyle aynı olan gerekçelerle -öğrenci örgütlerinin mesleki niteliği- başvuranlara, Lenin’in yüzyılın başında (1903) verdiği cevabı dinlemek aydınlatıcı olacaktır:
"Uygar ülkelerde, en geniş ve en sağlam biçimde kurulmuş öğrenim ve meslek birliklerinin muazzam değerini kavramayan hiçbir parti yoktur. Ama partilerin her biri bu birliklerde kendi etkisinin hakim olmasına çalışır. Şu ya da bu kurumun partisiz oluşu hakkında konuşmanın, genellikle, mevcut kurumların, yüzde doksan dokuzunun zaten, çok belirli bir siyasal ruhla doldurulmuş olduğu gerçeğini örtmek isteyen hakim sınıfların hilesinden başka bir şey olmadığını kim bilmez?" (“Devrimci Gençliğin Görevleri”, Marksizm ve Gençlik, Koral Yayınları, s. 105)
Ama bizim revizyonistlerimiz, “herkesi kör, alemi sersem” sanırlar! Bu bayatlamış hakim sınıf hilesini, 1980'lerin Türkiye’sinde cüretle kullanırlar. Akademik nitelikte bir hareket kendilerinin liberal-reformist çizgilerine zaten uygun bir temeldir. Bunu bir de burjuva parlamento sahnesinin ihtiyaçlarına cevap veren siyasal hak istemleriyle (18 yaşa oy hakkı, 21 yaşa seçilme hakkı, siyasal partilere, elbette yasal partilere üye olmak hakkı vb.) birleştirdin mi, ötesindeki siyasal eğilimlere, devrimci parti ve gruplara politik çalışmayı yasaklayabilirsin artık. Elbette “sendi(46)kal düzlem”, “mesleki-sendikal örgütlenmenin niteliği" vb. yalanların arkasına gizlenerek...
Yığın örgütlerini “parlamento içi muhalefetin dayanak noktaları” olarak tanımladıktan sonra, şöyle devam ediyordu Yarın'ın başyazısı: “Parlamento içi muhalefetin, yığın örgütlerinin toplumsal alternatif programlarına kulaklarını tıkamaları ise ancak kendi güçlerini sınırlama sonucunu doğurur.”
Gençlik örgütlerinin Yarın'ın çizdiği sınırlar içinde kalacağından emin olsalar, Yarın'ın düşündüğü ve önerdiği “toplumsal alternatif program”la yetineceğine gerçekten inansalar, “kulak tıkamaları” için elbette bir sebep kalmaz. Buna inansa ve bundan emin olsa ANAP iktidarı bile “kulak tıkamayı” bir yana bırakır. Neyleyelim ki şu son 30 yıllık “yerli” tecrübe bile, gençlik örgütlerinin nasıl bir rol oynayabileceklerini onlara yeterli açıklıkta göstermiştir.
Onların korkusu, revizyonist baylarımızınkiyle aynıdır: Gençlik hareketinin ve örgütlenmesinin devrimci politik bir çizgiye kayması!
Sonuç: Revizyonistler devrimci bir öğrenci hareketinin itfaiyecileridir. Tıpkı genelde devrimci kitle hareketinin de itfaiyecileri oldukları gibi. Her şey bir yana, gelişecek bir devrimci öğrenci yangınının kendilerinin bugün halen var olan sınırlı etkinliğini de silip süpüreceğini en iyi onlar biliyor. Akademik öğrenci hareketi ve “mesleki-sendikal örgütlenme” üzerine bunca mürekkep harcamaları boşuna değil. Revizyonistler öğrenci hareketinin liberalleridir; komünistlerden, devrimci demokratlardan ve devrimci Kürt yurtseverlerinden oluşacak devrimci öğrenci hareketi içinde onların yeri yoktur, olmamalıdır. Zira onlar artık, sıradan bir yurtseverin savunduğu temel anti-faşist, anti-emperyalist istemleri bile savunmuyorlar; ki, gelenekselleşmiş bu istemleri olmadan, devrimci öğrenci hareketi hiçbir şeydir. Onların yeri, SHP, DYP ve RP’den oluşan parlamenter burjuva politik muhalefetin yanıdır. Devrim kampıyla bu gerici burjuva kampı arasında köprü olmaya çalışarak, onlar, gerçekte bu ikinci kamptan yana tutum almış oluyorlar.
Herkes kendi kampına!(47)
Devrimci demokrasi ve bugünkü gençlik hareketi
Devrimci gençlik hareketinin son yirmi yılına tartışmasız bir şekilde sosyalizm adına devrimci demokrasi -küçük-burjuva sosyalizmi- egemen oldu. Damgasını vurdu ve önderlik etti. ‘60’ların devrimci gençlik hareketi, temel bir siyasal akım olarak devrimci demokrasiyi doğuran esas zemin olmuştu. Devrimci demokrasi, nesnel ve öznel bir dizi nedene bağlı olarak çok sayıda gruba bölünmüş ve temel bir siyasal akım kimliği kazanmasıyla orantılı olarak tüm diğer toplum katları içinde de kendine güç ve etki alanı sağlamış olsa da, bir blok olarak gençlik içindeki etkinliğini hep sürdürdü. Devrimci gençlik hareketi, devrimci demokrasinin doğduğu, yeşerdiği ve yaşamını sürdürdüğü temel alanlardan biri olma özelliğini bugüne kadar korudu.
Devrimci demokrasi, kuşkusuz çeşitli tutarsızlıklar, zaaflar ve nesnel yetersizliklerle iç içe olarak, gençlik hareketi saflarında burjuva-reformist ve revizyonist etkinliğe karşı hep mücadele etti. Bu mücadele ve çabasıyla gençlik hareketinin düzen içi sınırlarda tutulması çabalarını geriletti, hareketi ileri itti. Ama öte yandan, kendi tutarsızlıklarını, zaaflarını ve küçük-burjuva ideolojik-siyasal yetersizliklerini devrimci gençlik hareketine egemen kıldı. Bizzat taşıdığı revizyonist ve reformist ideolojik etkiyi, gençlik hareketine de yansıttı.