Burada söz konusu olan akademik mücadelenin ve akademik ajitasyonun küçümsenmesi, önemsenmemesi değildir. Yanlış olan, gençlik mücadelesinin bugünkü geriliği veri alınarak akademik mücadelenin öne çıkarılması, temel faaliyet ve ajitasyonun bununla sınırlanmasıdır. Mücadelenin seyri içinde zaman zaman politik talepler, zaman zaman da akademik talepler öne çıkabilir. Bu başka bir şeydir. Ama gariptir, politik mücadelenin akademik mücadeleyi izleyeceği türünden ilkel-ekonomist aşamalı bir bakış ortaya konabilmekte, mevcut gerilik de buna dayanak yapılmaya çalışılmaktadır.
Kitlelerin bilinci akademik-ekonomik mücadelenin sınırları içinde geliştirilemez. Bu çerçeve sanıldığının tersine çok dardır. Genellikle “akademik-demokratik zemin” gençliğin harekete geçirilebileceği en geniş alan olarak görülüyor. Ancak siyasal mücadelenin yerine “akademik-demokratik zeminde” bir gelişme çizgisi izlemeye kalkışmak mücadeleyi aşamalara bölmek anlamına gelecektir ki, bunun en kabasından bir ekonomizm olduğu(65)biliniyor.
Mücadelenin geri ve durgun olduğu dönemlerde başlayan bir akademik harekete katılmak gerektiğini, bunun zorunluluk olduğunu ifade eden Lenin şöyle devam eder: “Böyle bir hareketin içinde, ilk siyasi çatışmalarını yaşayan yığınların üzerinde ideolojik ve örgütlendirici bir etki yaratılmalıdır. Akademik bir hareket de olsa böylesi bir hareket, buna katılan yığınlar anlasa da anlamasa da politik bir çatışmanın başlangıcı olacaktır... Devrimcilerin görevi bu akademici protestocu yığınına çatışmanın nesnel olarak önemini açıklamaktır. Bu çatışmayı bilinçli bir politik çatışmaya dönüştürmektir. Bu yoğun bir siyasal ajitasyonu gerektirir. Ve siyasal ajitasyon hiçbir zaman boşa gitmez. Ve bu ajitasyonun başarısı da derhal çoğunluğun politik bir eyleme çekilip çekilmemesiyle ölçülemez. Hareket ne kadar geri, zayıf da olsa sorun ondan yararlanmak sorunudur."
Burada sorun oldukça açık ve özlü bir biçimde konmuştur. Lenin'in burada söyledikleri, mücadelenin “akademik-demokratik çizgide” gelişebileceğini savunanlara olduğu kadar, suni eylemliliklerle, “iradi müdahaleler”le kitle hareketinin canlandırılabileceğini savunanlara da iyi bir cevap durumunda.
Devrimcilerin başlıca ve temel görevi, gençlik hareketinin politik gelişimini hızlandırmak, gençliği politik olarak eğitmek, politik bilinç vermek, düzen karşıtı bir gençlik hareketi yaratmaktır. Diğer tüm görevler -akademik mücadele vb.- buna tabi olmak durumundadır. Bugün tartışılması gereken de, gençliğin genel devrim mücadelesi içindeki yeri ve önemi, bu amaca yönelik olarak gençlik içinde nasıl bir faaliyet sürdürüleceği, geniş gençlik kesimlerinin militan ve örgütlü bir devrimci mücadeleye nasıl çekileceği, akademik mücadeleden bu doğrultuda nasıl yararlanılacağı, akademik ve demokratik istemlerin kendi programımıza ve hedeflerimize nasıl bağlanacağı vb. olmalıdır.
Bugün en radikal kesimlerce bile akademik talepler uğruna mücadele temel siyasi hedeflere değil, "özerk-demokratik üniversite” hedefine bağlanıyor.
“Özerk-demokratik üniversite” hedefiyle sınırlı bir mücadele,(66)burjuva-demokratik zeminde bir öğrenci hareketi demektir. Bu, burjuva demokratik hak ve özgürlükler mücadelesiyle, aynı anlama gelmek üzere reformlar uğruna bir mücadeleyle sınırlanmanın ifadesidir. Öğrenci hareketinin bugünkü geri düzeyine uygun politika yapmayı da anlatır ki, böyle bir mücadele programının reformlar uğruna mücadeleyi aşamayacağı açıktır.
“Akademik-demokratik çerçeve” sanıldığının tersine, oldukça dar olan bir alandır. Oysa gençliğin harekete geçirilebileceği en geniş zemin olarak yaklaşılmaktadır buna. Gençliğin daha geniş, özellikle de geri kesimlerini mücadeleye çekmede sağladığı olanaklar bu yanılgıyı yaratıyor. Biz gençliği bu dar alana değil, çok daha geniş bir alana, siyasal mücadele alanına çekmeyi ve politikleşmiş bir gençlik hareketi geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu nedenle gençliğin dikkatini öncelikle yönelteceğimiz sorunlar, akademik sorunlar değil, toplumsal ve siyasal sorunlar olmalıdır. Bu da yoğun, canlı ve sistemli bir propaganda ve siyasal ajitasyon faaliyetini gerektirir.
Gençlik hareketinin bugün içinde bulunduğu koşullarda akademik ajitasyonun önemi göz ardı edilemez. Gençliğin biriken ve çözümlenmesi de uzun bir mücadele sürecini kapsayacak olan pek çok somut sorununun önemini dikkate almamak, hareketi geliştirmenin bu alandaki olanaklarına sırt çevirmek olur. Bütün sorun bunu siyasal ajitasyonla birleştirebilmek, doğru bir biçimde temel hedeflerimize bağlayabilmek sorunudur. Akademik mücadele siyasal ajitasyon için pek çok olanak sunar kuşkusuz. Akademik istemler etkin bir tarzda savunulmalı ve bundan siyasal ajitasyon için yararlanılmalıdır. Ancak hiçbir zaman gençlik yığınlarını mücadeleye çekmenin en uygun zemini olarak görülmemelidir. Bu, dar akademik alana sıkışmayı, temel siyasi faaliyetin sınırlanmasını getirir, siyasal ajitasyonun kapsamını daraltır. Akademik mücadele ile doğrudan ilişkisi olmayan, ancak siyasal ajitasyon için, gençlik yığınlarını siyasal mücadeleye çekebilmek için akademik alanın dışında son derece geniş olanaklar içeren bir alan vardır. Siyasal propaganda ve ajitasyon faaliyetimiz, bu geniş alanı kapsayan ve akademik sorunlarla bir(67)leştirilebilen sürekli, sistemli ve canlı bir faaliyet olmalıdır. Gençliği mücadeleye çekmenin en etkili yolu budur.
Sonuç olarak; gençlik mücadelesinin gelişmesi, moda tabirle “eylemliliğinin yükselmesi”, çarpık “iradi müdahale”lerle ya da suni eylemliliklerle değil, ancak böyle bir temelde, akademik alanla sınırlı olmayan, en geniş temelde sürdürülen siyasal ajitasyon ve siyasal teşhir faaliyetiyle mümkün olacaktır.