Gerçek Sünnet Ehlİ Şİa'dir


- Osman b. Affan (Zinnureyn)



Yüklə 1,34 Mb.
səhifə28/51
tarix09.03.2018
ölçüsü1,34 Mb.
#45305
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   51

3- Osman b. Affan (Zinnureyn)


Ömer b. Hattab ve Abdurrahman b. Avf'ın yaptırımlarıyla hilafet makamına oturan üçüncü kişidir. Abdurrahman b. Avf, "Allah'ın kitabı, Peygamber'in sünneti ve daha önceki iki halifenin yöntemine göre" halifelikte bulunması şartıyla hilafeti ona sunmuş, o da kabul etmişti.

Ben bizzat ikinci şart konusunda, yani Peygamber'in (s.a.a) sünnetine amel edilmesi konusunda samimiyetin olduğuna pek inanmıyorum. Çünkü Abdurrahman b. Avf, Ebubekir ve Ömer'in Peygamber sünnetine amel etmediklerini herkesten iyi biliyordu. Onlar şahsî görüşlerine dayanarak hilafet ediyorlardı. Eğer Hz. Ali'nin çabaları olmasaydı, Peygamber'in sünneti o ikisinin zamanında gitgide yok olacaktı. Aynı şart Müminlerin Emiri Hz. Ali'ye de sunuldu. Yani Allah'ın kitabı ve daha önceki iki halifenin sünnetine göre hilafet edilecekti. Ama İmam Ali (a.s) "Peygamber'in sünneti ve Allah'ın kitabına göre hilafet ederim" deyince ondan imtina edildi. Zira Hz. Ali (a.s), Peygamber'in sünnetini yeniden diriltecekti.

Sonunda Osman kazandı. Böylece Ömer ile Ebubekir'in yolunu tuttu. Zira onlar defalarca "Peygamber'in sünnetine ihtiyacımız yok; Allah'ın kitabı bize yeter; onunun helalini helal, haramını da haram sayarız!" demişlerdi.

Abdurrahman, "Öncekilerin sünnetine göre hareket et" derken Osman bunun ne anlama geldiğini gayet iyi biliyordu. Önceki halifeler gibi hüküm verirken şahsî içtihatlarına göre amel etmeliydi. Zira önceki iki halifenin de Peygamber'den sonraki yöntemi buydu. Ancak Osman bu konuda iki arkadaşından daha da öteye gitti ve özgürce fetva vermeye başladı. Bu duruma sahabeler daha fazla tahammül edemediler. Abdurrahman b. Avf'a müracaat ederek, "Bunlar hep senin yaptıkların yüzünden başımıza geldi!" dediler. İtiraz ve muhalefetler çoğalınca Osman, sahabeler arasında bir konuşma yaptı. Onlara "Ömer içtihat ederken neden itiraz etmiyordunuz? Yoksa sizi kır kırbacıyla korkuttuğu için mi sesiniz çıkmıyordu?" diye çıkıştı.

İbn-i Kuteybe şöyle rivayet eder: "Halk Osman'a itiraz etmeye başlayınca Osman da minbere çıkarak şöyle seslendi: Ey muhacir ve ensar! Sizin bana itiraz ettiğiniz ve bu yüzden düşmanlık güttüğünüz konulara bakıyorum da, aynılarını Ömer yapınca kabul etmiştiniz. Ama o sizi alt ediyor, geri püskürtüyordu. Hatta kimse ona gözünün ucuyla bile bakamıyordu. Bilesiniz ki benim arkam ondan daha güçlü ve çoktur!"258[258]

Benim şahsî inancıma göre sahabe, muhacir ve ensarın itirazı onun içtihatlarına yönelik değildi. Çünkü onlar daha ilk günden bu tür içtihatlara alışıktı. Bilakis onların itirazı, Osman tarafından kendilerinin bir kenara itilmesi ve onların yerine önemli devlet makamlarına yakınları ve akrabalarını getirmiş olmasıydı. Nitekim Osman da onları bir bir azlediyor, daha düne kadar İslam ve Müslümanlarla savaşan Ümeyye oğullarını işin başına getiriyordu.

Muhacir ve ensar, Ebubekir ve Ömer karşısında susmuştu. Çünkü onlar devlet işlerinde her makamı muhacir ve ensara bırakmıştı. Ama Osman onların çoğunu kenara itip Ümeyye oğullarına hadsiz hesapsız bağışlarda bulundu. Bu yüzden de sahabeler, daima ona itirazda bulundu ve o öldürülünceye kadar da itirazlarına devam ettiler.

Nitekim Peygamberimiz, bu olayları daha önceden haber vermiş ve şöyle buyurmuştu: "Benden sonra müşrik olmanızdan korkmuyorum, dünya işleri yüzünden birbirinizle rekabet içerisinde olmanızdan korkuyorum."

İmam Ali (a.s) buyuruyor ki: "Onlar sanki Allah'ın şu ayetini hiç duymamışlardı: 'İşte ahiret yurdu; biz onu yeryüzünde böbürlenmek ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere veririz. (En iyi) sonuç, sakınanlarındır.'259[259] Evet, Allah'a ant olsun ki onlar bunu duymuşlardı ve biliyorlardı. Ama dünya onların gözünde güzel görünüyordu ve dünya süsü onların gönlünü fethetmişti."

Bu bir gerçektir. Muhacir ve ensarın sırf Peygamber'in sünnetiyle muhalefet ettiği için Osman'a itiraz ettiğini düşünecek olursak, o zaman "Ebubekir ve Ömer'e neden itiraz etmediler?" diye düşünmemiz gerekecektir.

Diyelim ki Osman'ın da dediği gibi onun Ebubekir ve Ömer'den daha çok yardımcısı vardı. Her halükârda Osman, Ümeyye oğullarının önderiydi ve Ümeyye oğulları, Peygamber'e Ebubekir ve Ömer'in kabilelerinden daha yakındı. Ayrıca nüfuzları ve güçleri daha çoktu. Soy-sop bakımından da daha üstün idiler.

Diğer taraftan, sahabeler, bile bile sünneti ayaklar altına alan Ebubekir ve Ömer'e hiç itiraz etmemiş, bilakis onların sünnetine uymuşlardı. Dolayısıyla Ebubekir ve Ömer'in içtihatlarına göz yumdukları gibi Osman'a da göz yummamayı gerektiren bir neden yoktu.

Bunun delili ise şudur: Sahabeler, Osman'ın Peygamber sünnetini değiştirdiği birçok yerde hazır bulunuyordu. Örneğin, Osman yolculukta namazı tam olarak kılar, halkı lebbeyk demekten men eder, namazda Allah-u Ekber demez, hacda temettü etmeyi yasaklar ve kimse de ona itiraz etmezdi. İleride de göreceğimiz gibi Hz. Ali'den başkası ona bu konuda muhalefet etmemiştir. Sahabeler, Peygamberimizin sünnetini bildikleri halde açıkça onunla muhalefet ediyor, böylece Osman'ı razı etmeye çalışıyordu.

Beyhakî, Sünen-i Kübra adlı kitabında Abdurrahman b. Yezid'den şöyle rivayet eder: "Abdullah b. Mesud ile beraberdik. Mina Mescid'ine varınca 'Müminlerin emiri (yani Osman) kaç rekât namaz kıldı?' diye sordu. 'Dört rekât' denilince o da dört rekât namaz kıldı."

Ravi diyor ki: Ona, 'Sen Peygamber'in burada iki rekât namaz kıldığını ve Ebubekir'in de böyle yaptığını söylememiş miydin?' diye itiraz ettik. Bunun üzerine 'Evet, şimdi de öyle diyorum; ama Osman imamdır, ben onunla muhalefet edemem, ihtilaf kötüdür!' diye cevap verdi."260[260]

Okuyun da görün! Nasıl oluyor da sahabelerin önde gelenlerinden biri olan bu şahıs, Osman ile muhalefeti kötü sayıyor da iş Peygamber'le muhalefete gelince bunu bir güzellikmiş gibi görebiliyor. Bunca şeyden sonra yine de sahabelerin Peygamber sünnetini korumak için Osman'a itiraz ettiklerini söyleyebilir miyiz?

Süfyan b. Uyeyne, Cafer b. Muhammed'den şöyle rivayet ediyor: "Osman, Mina'da hastalandığında Ali (a.s) onun yanına gitti. Derken, 'Namazı sen kıldır' dediler. Ali (a.s) 'Ben, Peygamber'in namazı gibi iki rekât kıldırırım' dedi. Orada bulunanlar, 'Hayır, müminlerin emiri Osman gibi dört rekât kıldır' deyince Ali onlarla namaz kılmayı kabul etmedi."261[261]

Ne kadar şaşırılacak bir olay, değil mi? Binlerce sahabenin bir arada olduğu hac mevsiminde, Mina'da, apaçık bir şekilde Peygamber'in sünnetini ayaklar altına alıyorlar ve Osman'ın bidatlerinden başka bir şeyi kabul etmiyorlar. Eğer Abdullah bin Mesud, Osman ile muhalefeti kötü saymış ve bizzat kendisi Peygamberimizin Mina'da namazı iki rekât olarak kıldığını rivayet etmesine rağmen iki rekâtlık namazı dört rekât olarak kılmışsa, belki de Osman'ın içtihadını kabul eden ve nebevî sünneti kenara iten binlerce kişilik bu sahabe topluluğundan çekindiğinden dolayı yapmıştır!

O halde yat kalk da, halkın kınamasına ve dışlamasına aldırış etmeyerek canı pahasına Peygamber'in (s.a.a) sünnetinden başka bir şeyi kabul etmeyen İmam Ali'ye dua et, selam gönder.

Belki şu rivayeti de hatırlatmak gerekir: Abdullah b. Ömer der ki, "Yolculukta namaz iki rekâttır. Kim bu sünnetle muhalefet ederse kâfirdir."262[262]

Abdullah b. Ömer'in bu rivayetine göre halife Osman ve onunla birlikte bu bidate uyarak yolculukta namazı tam kılan tüm sahabeler kâfir olmuş oluyor. Ama ileriki konularda da göreceksiniz ki, Abdullah b. Ömer başkaları hakkında böyle derken kendi de aynı suçu işlemiş, bu hüküm onu da içine almıştır.

Buharî, Sahih'inde aynen şöyle nakleder: «Duyduğuma göre, Osman ile Ali (radiyallahu anhuma) Mekke-Medine yolu arasında sohbet etmişler. Osman, Temettü haccı ile hac ve umre için lebbeyk demeyi yasaklamış. Ali bunu duyunca her ikisi için de lebbeyk demiş ve lebbeyk demenin her ikisi için de gerekli olduğunu savunmuş. Osman, "Neden benim engellediğim şeyleri yapıyorsun?" diye sorunca Ali şöyle cevap vermiş: "Ben kimsenin sözünü dinleyip de Resulullah'ın sünnetini terk etmem."»263[263]

Müslümanların halifesinin apaçık bir şekilde Peygamber sünnetiyle muhalefet etmesi, halkı onu yapmaktan alıkoyması ve Ali b. Ebu Talib'den başka kimsenin buna karşı çıkmaması ilginç değil mi? Ali (a.s) ölümü pahasına dahi olsa Peygamber'in sünnetini terk etmezken diğerleri nerede?

Allah aşkına söyleyin: Peygamber sünnetinin İmam Ali'den başka bir temsilcisi var mıydı? Her ne kadar hükümet ona zorluk çıkardıysa ve sahabe onun arkasında durmadıysa da o, Peygamber'in sünnetini terk etmedi. Allah'ın selamı onun üzerine olsun.

Peygamber'in sünnetini yeniden canlandırabilmek ve halkı onun etrafında toplayabilmek için Hz. Ali'nin (a.s) ne denli çaba harcadığına Ehlisünnet'in kendi sahih kitapları dahi şahitlik etmiştir. Ne var ki kendi deyimiyle, "İtaat edecek kimsesi olmayanın çaresi de yoktur."

O günlerde İmam'ın (a.s) sözünü dinleyen ve amel eden kimse yoktu. Sadece Şiîler onun sözünü dinliyor, ona itaat ediyor ve bir sorunları olduğunda ona müracaat ediyordu.

Buraya kadar sahabenin, "Peygamber'in sünnetini değiştirdiği için" Osman'a itiraz etmediklerini öğrenmiş olduk. Bilakis, Ehlisünnet'in sahih olarak addettiği kitaplar aracılığıyla onların da çoğu zaman Peygamber sünnetiyle muhalefet içerisinde olduklarını ve hatta Osman'ın bidatleriyle dahi uyum sağladıklarını gördük. Kısaca, dünyevî makamları ellerinden gidince ona karşı ayaklandıklarını; biraz ekmek elde etmek, biraz şöhret kazanmak, biraz da insanları komuta edebilmek için onunla muhalefet ettiklerini anlamış olduk.

İmam Ali'ye (a.s) fırsat tanımadan ona karşı savaş açan işte bu kimselerdir. Çünkü Ali (a.s) onlara makam vermemiş, arka çıkmamış, üstüne üstlük Beytü'l-Mal'dan haksız yere almış oldukları paraları ihtiyaç sahiplerine verebilmek için onlardan geri istemişti. O halde elinizi vicdanınıza götürün de kendiniz karar verin.



"Allah, size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Böylece Allah size ne güzel öğüt veriyor. Doğrusu, Allah işitendir, görendir."264[264]

Yüklə 1,34 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin