GöNÜlden esiNTİler: (6) peygamber (6) hz. Muhammed rasûLÜllah


De ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, o takdirde bana tâbi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin. Ve Allah "Gafur"dur, "Rahîm"dir.”



Yüklə 1,36 Mb.
səhifə106/155
tarix07.01.2022
ölçüsü1,36 Mb.
#78591
1   ...   102   103   104   105   106   107   108   109   ...   155
De ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, o takdirde bana tâbi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin. Ve Allah "Gafur"dur, "Rahîm"dir.”

-------------------

Bu âlemlerin ilk dokusu sevgidir ve her şeyin mayasında kendi istikametinde vardır. Ancak varklıklar ve kişiler, bu sevgiyi genelde nefisleri itibariyle kullanırlar. İşte fıtrî olan bu sevgiyi çalışarak, Hakk’a yöneltmek sûretiyle işlerlik kazandırmak istiyorsanız, Allah’ı sevmeye bakın. Eğer bunu yapabiliyorsanız bana tabi olun, denmektedir. Çünkü bu âlemin en geniş sevgi kaynağı benim, diyerek bu kelâm peygamberimizin mübarek lisanından bizlere ulaşmaktadır.

Allah’ın bir kulunu sevmesinin nişanesi peygamberini sevmesi’dir. Çünkü peygamberimiz “Bana bakan Hakk’ı görür” diye buyurmuştur. O halde kendisinde Hakk zuhurda olduğundan, onu seven doğrudan Hakk’ı sevmiş olur. Hakk’ı sevmek gıyaben olur. Çünkü Hakk, bütün âlemlerde tecellidedir, bu genişliğin sevilmesinin idraki oldukça zordur. Ancak saha daraltılır ve hedef belirli hale gelirse orası ile muhabbet daha kolaylaşır. İşte bu sebeple beni sevmek

177

daha kolaydır ve beni sevmek ise özümde hakikatimde bulunan Hakk’ı sevmektir. Böylece aynı makamda hem Hakk ve hemde peygamberi sevilmiş olmaktadır.



Böylece daha evvelden bu hali idrak edemediğiniz zamanlarda nefsiniz ile işlemiş olduğunuz günahlarınızı affetsin. Allah zaten gafur/günahları örtücüdür, yeter ki siz günahta ısrar etmeyin. Rahim’dir, günahlarınızı gizler ve size bu sevginizden dolayı merhamet eder. Zâten habibinin de gelmiş geçmiş günahlarını affetmiş idi.

-------------------



Âl-İ İmrân-3/132- (Ve atîûllâhe ver resûle lealleküm turhamûn.)

Ve Allah'a ve Resûl'e itaat edin, umulur ki böylece siz rahmet olunursunuz.”

-------------------

Görüldüğü gibi âyet-i kerîme’de, itaatin iki makama olması belirtiliyor. Aslında bunlar iki makam olmakla beraber aynı zamana tek makamdırlar. Bunların zâhirine bu makamda “Muhammed” (s.a.v.) bâtınına ise, “Ulûhiyyet/ Allah” denmektedir. İtaat etmesi istenen makam da, “Abd/Kulluk” makamı’dır. Eğer kulluk/abdiyyet makamı olmaz ise, ulûhiyyet ve risâlette olmaz idi. Çünkü ulûhiyyet kendine bağlı zuhur mahalli, abdiyyeti gerektirir ki, kendinde varolan Esmâ-i İlâhiyye bu vasıta ile zuhura çıksın.

İşte bu gerçeği idrak edip uyana “umulur ki böylece siz rahmet olunursunuz.” Ümidinin kapıları, her iki dünyada da, kendilerine açılmış olur.

Bu rahmet neticesinde, bir Hadîs-i Şerif’de bildirilen. (Men eta Allah’u etaehu külli şey’in/kim Allah’a itaat ederse Allahda, ona her şeyi itaat ettirir.) Hükmüne zemin hazırlanmış olur.

-------------------

178





Nisâ- 4/80- (Men yutiır resûle fe kad atâallâhe,)

Kim Resûl'e itaat ederse, böylece andolsun ki Allah'a itaat etmiş olur.”

-------------------

Yukarıda da ifade edildiği gibi, Rasûlün varlığında/bâtınında Ulûhiyyet mertebesi bulunduğundan bu sebeple, rasûle itaat eden, Hakk’a itaat olmuş olur. İşte peygamberimizden ümmetine ve bütün insanlığa olan bu ilmi armağan, daha bugünden peygamberimizin kendine yönelenlerine ne kadar büyük bir ilmi şefeatidir ki, bütün âlemlerde geçerlidir. Böyle bir vesileyi bizlere ve insanlık âlemine hediye eden Rabbı’mıza teşekkür ederiz.

-------------------





Nisâ-4/166- (Lâkinillâhu yeşhedu bi mâ enzele ileyke enzelehu bi ılmih, vel melâiketu yeşhedûne ve kefâ billâhi şehîdâ.)

Öyle ki, Allah sana indirdiği şeyi (Kur'an'ı), kendi ilmi ile indirdiğine şahitlik eder. Ve melekler de şahitlik ederler. Ve Allah şahit olarak kâfidir.”

-------------------

Enzele ileyke” Kur’ân’ı, sana indirdiğine! Bilindiği gibi, Kur’ân zattır ve Furkan sıfattır. Allah, içinde kendi Zâtî bilgileri olan Kur’ân’ı, peygamberine indirdiğine Zâtı ile zat mertebesinden ilmi olarak şahit olmakta, sıfat ve esmâ, melekût mertebesinden, melâike ile şahit olmakta. Ef’âl, mülk mertebesinden ise “Ve Allah şahit olarak kâfidir.” hükmü ile bütün mertebelerden kendisine indirilen ilme, Kur’ân’a, zâhir bâtın şahit olunmaktadır. Bir şeyin şahidi Allah ise onun hakkında artık söylenecek bir şey yoktur. O

179


şahitlikte, şahitlik edilenin, şahitlik edenin yanında ne kadar değerli ve güvenilir olduğunu anlamak hiçte zor değildir.

-------------------

…………..



En'âm-6/90- (Kul lâ es’elukum aleyhi ecren, in huve illâ zikrâ lil âlemîn.)

Ben, ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O ancak âlemler için bir zikirdir.”de.

-------------------

Kendisine verilen bu ilmî ve fizikî hakikatleri insanlık âlemine aktarmak için kimseden de bir ücret/karşılık beklememektedir. Çünkü O âlemleri anlatan bir tefekkür/düşünce/zikir/âlemlerin hakikati olan bir hatırlatma ilmidir.

-------------------





Tevbe- 9/128- (Lekad câekum resûlun min enfusi-kum azîz, aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm.)

Andolsun ki; size, sizin içinizden azîz bir Resûl geldi. Sizin üzüldüğünüz şey, O'na ağır gelir. Size çok düşkün, mü'minlere şefkatli ve merhametlidir.”

-------------------

Min enfusikum” ifâdesinin iki yönü vardır, bir yönü “sizin cemaâtiniz içerisinden sizin benzeriniz bir peygamber geldi”, diğer yönü ise “öz varlığınız olan nefsinizden size bir resûl geldi” dir. Kişilerin özünde bulunan “venefahtü” haki-

180


kati ile ulûhiyet ve risâlet mertebelerini, abdiyyet mertebesinden idrak ettiğinde ve bu hakikatin risalet mertebesinden yansıdığını da, idrak ettiğinde kendi nefsinden/içinden kendisine rasul gelmiş olur. İşte bu anlayış gerçek ma’nâda bireysel risâlet hakikatinin kendi idrakinde ve sadece kendine ait bir zevkî yaşantı olmasıdır.

-------------------







Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   102   103   104   105   106   107   108   109   ...   155




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin