feiza sevveytühü ve nefahtü fiyhi min ruhıy feka’u lehü sacidiyne
Artık ben ona sevvey/düzeltip, şekil verdiğim
ve ona zati ruhumdan nefh/üflediğim zaman
hemen onun için sacid/secde ediciler olarak kaaye/yere kapanın.
(ve nefahtü min ruhiy) (ve zati ruhumdan nefh ettim) diye
beyan olunan Sultan Ruh
(sevvey ettim ve zati ruhumdan nefh ettim,
bu halde sacidiyn/secde edenler olarak kapanın) tatbikatında
Sırrı Ademiyyet gereği Sultan Ruh’un göründüğü Adem’e
Melekler secde edip, İblis karşı koyup, direnmiştir.
Yani İblis, eba/direnmiş, karşı koymuş, kibirlenmiş
ve böylece kafirlerden olup, huzurdan ihrac edilmiş, lânetlenmiş
ve (Adüvvün Mübin/beyan olan_olunan düşman) ilân edilmiştir.
Neticede Sultan’lık Sırrı Ademiyyet üzre illâ Adem’e tahsis edilmiştir.
Sultanlık (kudreti), meleklik (kuvveti) ifade eder.
Kudret sahibi olan Sultan, hüküm verebilen hükümdardır,
kuvvetler (melekut) ona tabidir.
O meleklerle şey’iyyet âleminde
irfan kemâlâtı ikmal ve şehadet hakikatine varmak üzere
cihad kemalatı için gerekli fiilleri yerine getirir.
Allah’ın lutfettiği isimler kendisinde bihakkın kullanıma Allah’ın izni ile müsadedirler.
Nitekim Kur’anı Kerim’de işaret edildiği üzre,
RAHMAN (55)/33
ya ma’şere’l cinni ve’l insi
inisteta’tüm en tenfüzu min aktari’s semavati ve’l ardı
fenfüzü la tenfizune illa bisultanin
Ey cin ve insan ma’şer/cemaati!.
Eğer göklerin ve ard/yerin aktar/çevrelerinden
enfüz/çıkıp gitmeğe isteta/gücünüz yeterse hemen enfüz/çıkıp gidiniz.
Halbuki, bir sultan/kuvvet olmadıkça siz enfüz/çıkıp gidemezsiniz.
Yine MUSEVİYETTE (Sırrı Ademiyet) gereği,
Hz. Musa ve Hz. Harun’daki tatbikatta da…..
KASAS (28)/35
kale seneşüddü ‘adudeke biehıyke
ve nec’alü leküma sultanen
fela yesılune ileyküma biayatuna
entüma ve menittebe’aküme’l galibune
Allah buyurdu: Senin adude/pazunu ahi/kardeşin ile şedid/kuvvetlendirecegiz (Yani Seni kardeşinle destekliyeceğiz) ve size öyle bir sultan/yetki ca’l/vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde, onlar size asla vasıl/erişemiyecekler İkiniz de ve size tâbi olanlar da elbette galip olanlardır.
NİSA (4)/153
……. ve ateyna musa sultanen mübiynen
ve Musa'ya sultanen mübiyn/apaçık bir saltanat (delil/yetki) atey/verdik
MÜMİNUN (23)/45
sümme erselna musa ve ehahü harune
biayatina ve sultanin mübiynin
Sonra Musa'yı ve ahi/kardeşi Harun'u ayati/âyetlerimizle
ve bir sultanin mübiyn/apaçık bir saltanat (delil/yetki) ile ersel/gönderdik.
HUD (11)/96
ve lekad erselna musa
biayatina ve sultanin mübiynin
Ve and olsun ki. Musa'yı ayati/âyetlerimizle
ve bir sultanin mübiyn/apaçık bir saltanat (delil/yetki) ile ersel/gönderdik
Görüldüğü üzere (Sultan) lık sadece Adem’in şahsına değil,
(Sırrı Adem) gereği
kendisinden sonraki mertebe ve makam isimlerini peygamberlerde de görünmektedir.
(Musa) Kıssasında gönderilen makam FİRAVUN…..
ZARİYET (51)/38
ve fiy musa iz erselnahü ila fir’avne bisultanin mübiynin
Mûsa'da da (onun kıssasında da ibret vardır) o vakit ki: Onu Fir'avun'a
sultanin mübin/apaçık bir saltanat (delil/yetki) ile ersel/gönderdik
Demek ki, (Sultan) ın arzdaki gönderilme muhatabı (Firavun) imiş.
İBLİS’in (Şey’iyet alemi itibariyle de ŞEYTAN’ın)
SULTAN’iyetinin olmaması
HİCR (15)/42
inne ‘ıbadiy leysa leke ‘aleyhim sultanün
illa menittebe’ake mine’l gaviyne
Şüphe yok ki, benim ibad/kullarımın üzerinde senin için bir sultan/hakimiyet_gücü yoktur,
ancak gavey/azgınlardan sana tabi/uymuş olanlar müstesnâ.
NAHL (16)/99
innehü leyse lehü sultanün ‘alelleziyne amenu
ve ‘ala rabbihim yetevekkelune
Muhakkak ki, amenu/îmân etmiş olanların
ve Rab'lerine tevekkül (vekil/dayananlar) üzerine
onun için bir sultan/hâkimiyeti_gücü yoktur
NAHL (16)/100
innema sultanühü ‘alelleziyne yetevellevnehü
velleziyne hüm bihi müşrikune
Şüphesiz ki, onun sultan/hâkimiyeti_gücü ancak
onu tevellev/dost edinenlerin ve ona müşrik/ortak koşanların üzerinedir.
İSRA (17)/65
inne ‘ıbadiy leyse leke ‘aleyhim sultanün
ve kefa birabbike vekiylen
Şüphesiz benim ıbad/kullarım var ya,
senin için onların üzerinde bir sultan/hakimiyeti_gücü yoktur.
Vekil olarak da Rabbin kafidir.
Hz. Kuranda İBLİS’in (ŞEYTAN’ın) SULTAN’iyetinin olmaması açıkça bildiriliyor
Ve yine,
İBLİS’in de (Şey’iyet alemi itibariyle de ŞEYTAN’ın)
SULTAN’iyetinin olmamasını açıkça beyan etmesi
İBRAHİM (14)/22
ve kale’ş şeytanü lemma kudıye’l emrü
innallahe ve’adeküm va’de’l hakkı
ve ve’adtüküm feahleftüküm
ve ma kane liye ‘aleyküm min sultanin illa en de’avtüküm
festecebtüm liy fela telumuniy ve lumu enfüseküm
ma ena bimusrihıküm ve ma entüm bimusrihıyye
inniy kefertü bima eşrektümuni min kablü
inne’z zalimiyne lehüm ‘azabün eliymün
22. ve ne zaman ki kudıye’l emrü (emir/iş kaza/hükme bağlandığında)
(iş bitirilince) şeytan kale/dedi ki,
innallahe/kesin allah va’de’l hakkı/hakk vaadini size ve’ad/vaad etmişti
ve ben de size ve’ad/vaad etmiştim
bu halde ben size ahlef (ihtilaf/muhalefet ettim, caydım)
ve liye/benim için
sizin üzerinize (size) sultan (delil/kudret, yaptırım gücünden) kane/olmadı
illa/ancak (müstesna) ki, benim sizi de’av (davet/çağırmış olmam) diyedir ki,
bu halde benim için (bana) siz esteceb (cevab/icabet ettiniz)
bu halde siz beni levm/kınamayın ve (oysa) sizin enfüs/nefislerinizi levm/kınayın
ena/ben sizi musrih (sareha/yardıma yetişen, kurtaranlar) ile değilim
ve (yine) entüm/siz de musrih (sareha/yardıma yetişen, kurtaranlar) ile değilsiniz
inniy/kesin ben ki, kablü/önceden de
sizin beni eşrek (şirk/ortak koştuğunuz) ma/şey ile ben kefer/tekfir etmiştim
inne/kesin zalimiyne/zalimler ki,
onlar için (onlara) ‘azabün eliym/elim azab vardır
Ve kudıye’l emr/iş bitirilince şeytan kale/der ki
innallahe/Şüphesiz Allah size va’de’l hakkı/hak bir vâd ile ve’ad/vâd etmişti
Ben de size ve’ad/vâd etmiştim, sonra size ahlef/vadimden caydım
Ve benim zaten size karşı bir sultan/hakimiyetim_gücüm yoktur.
Ben sizi ancak de’av/davet ettim, siz de benim davetimi esteceb/kabul ettiniz
Artık beni levm/kınamayınız, kendi enfüs/nefislerinizi levm/kınayınız.
Ve ben sizi musrih/kurtarıcı değilim, siz de beni musrih/kurtarıcı değilsiniz.
Şüphe yok ki beni kablü/evvelce şirk/ortak koşmanızı ben kefer/inkâr etmiştim
Muhakkaktır ki, zalimiyne/zalimler için ‘azabün eliym/pek acı bir azap vardır.
***
Dört anasır (toprak (turab) – su (mai) – ateş (nar) – hava) dan
meydana getirdiği beşeriyete, Allah zat-i ruhundan nefha ederek,
(İNSAN) ismi ile halkettiğini, kendisine döndürmesi ile
onda (ADEM)lik, (SULTAN) ismi ile tatbikata geçmektedir.
Bu (SULTAN) sırrı Hz. Kur’anda (….. yı zikredin) diye
gönderilen peygamber isimleri belirtilerek
kendini kul gören emri ilahiyi, Allah izni ile ve nizamullah üzere,
yerine getirme gayret ve cihad neticesinde
tüm Peygamber hakikatlerinden hissement kılınmaktadır.
Nitekim Kur’anı Kerim’de işaret edildiği üzre,
FATİHA (1)/6
Dostları ilə paylaş: |