GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (4) Bİr ressam hiKÂyesi necdet ardiç



Yüklə 1,28 Mb.
səhifə213/255
tarix10.01.2022
ölçüsü1,28 Mb.
#99827
1   ...   209   210   211   212   213   214   215   216   ...   255
*************

(61) Fı….. M…..

Selâmün aleyküm Terzi Babam, Halifem,

Bismillâhirrahmânirahîm.

Bir gün denerek tam bir zaman tasvir edilmemiş. Çünkü Allah’a ulaşmak için zaman kavramı da bırakılmalı. Gün hem geceyi hem de gündüzü içinde barındırarak ikiliden birliğe ulaşıyor. Hikâye de geçen kişi de gene sayı itibari ile birdir. Burada da tevhit üzere gidildiğinin işareti vardır. Gidilme amacının ziyaret olduğu özellikle belirtilmiştir. Burada misafirlik ya da uğramak ifadelerinin kullanılmamış olması da düşündürücüdür. Zâhir de dahi manevi bir zâta giderken –ister ölü ister sağ olsun- ziyaret kelimesi kullanılır. Bu da bahsi geçen kişinin ziyaret ettiği şahsın manevi bir gönül sultanı olduğunun habercisidir. İçeriye girer girmez resimlere bakmaz önce dinlenir. Burada ki dinlenme dervişlerin zamanla yetiştiğini gösterir. Çünkü resimleri yani manevi görüntüleri hemen fark edemez. Zaman geçtikçe gördüğü şeyler değişir. Manevi bakış açısı kazanır.

Resimlerin hepsinin ortak bir özelliğinin olması onların hepsinin bir yerden yani Allah’tan geldiğini gösteriyor. Buradaki sayının bir olması tevhit üzere olunduğunun işareti. Duvarlardaki ve her yerdeki resimler Allah’ın her yerde olduğunu her yer de gözükeceğini anlatıyor.

Bir başka tefekkürle de gelen Cebrâîl (a.s.)’dır. Tasvirci ressam beş duyu organımıza hitap ediyor. Beş duyu organımız İslâm’ın beş şartı ve hazerat ı hamseyi tasvir ediyor. Bu kişi hem tasvirci hem ressam yani ikilikten birlik olmuş. Tıpkı Allah –Muhammed (s.a.v.) gibi. İçeri giren Hızır da olsa şeytanda olsa gözüken gene Allah’ın kendisidir. Çünkü ikisi de Rabbimizin izniyle görevlerini yapmaktadır. İçeri kim girerse girsin herkes kendi görebildiği, anlayabildiği kadarıyla isimlendirir. Yani herkes kendi mertebesince geleni kabul eder. Tıpkı yağmur gibi. Yağmurda herkese eşit yağar ama herkes kendi halince bunu Rahmete de zulmete de dönüştürebilir.

Yine başka bir tefekkürle içeri giren de içerideki de İnsân-ı Kâmil mertebesindedir. Mevlânâ’yla Şems gibi birbirine örtü olmuşlardır. İçeri giren cevabı bilse de sanki aşığın sevgilisine yaptığı cilve gibi cilvelene-rek soru soruyor. Hakk makamından sorduğuna da yine aynı mertebeden cevap geliyor.

Resimlerin hayvân resmi olması içimizde ki hayvâni nefisimizdir. Burada yapan başkasıdır deyince edep etmiş filin faili Allah’tır demiştir. Bu olay Cebrâîl (a.s.) mağarada peygamber efendimize “ıkra” demesi üzerine Peygamber Efendimizin “okuyamam” demesi gibidir. Ancak Rabbinin ismiyle “ıkra/oku” dediğinde okumuştur. Çünkü fiilin fâili Allah’tır.

“Yukardaki çiziyor ben içini dolduruyorum” denildiğinde Rabbi’mizin çizdiği insân-ı kâmil yolunda farklı yollarla ama tek yere ulaşılması anlatılıyor.

Rabbimizin çizdiği resimler şeyhin neşesi ile farklı renklerde doldurulabilinir. Her hayvâna kendi nefis mertebesince renk verilir. Yılan da yeşil renk olabilirken inek de olmaz çünkü hepsinin farklı manası ve farklı mertebesi vardır. Tasvirci-Ressam bu figürlerin içlerini boyamak zorundadır. Lâkin renklerini Rabbinden aldığı ilhamla belirler. Ressam Şeyhi Muhammed makamındadır. Kendisi insân-ı Kâmil mertebesindedir.

Allah razı olsun. Hürmetle ellerinizden operim.


Yüklə 1,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   209   210   211   212   213   214   215   216   ...   255




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin