Tefekkürde Kazâ ve Kader (2)
Hz. Terzi Baba’dan gelen bu tefekkür konusunda “KAZÂ bunun neresinde?’’ diye sorulabilir. Kazâ hükmü tefekkürün geldiği ana kaynaktadır. Burada KAZÂ insânoğlunun beyinle, akılla techizatlandı-rılmasıdır değiştirilemez. Gece, gündüz, uykuda veya uyanık bütün para sempatik, sempatik, korteks sistemleriyle durmadan çalışan, akıllara durgunluk veren, bir saniyede 100 milyar hücresiyle 6,5x1 trilyon defa sinir akımını harekete geçiren müthiş bir mekanizmadır. Bizlerde, Esfel-i sâfilinden gönül semâlarına doğru duvarlardaki resimler gibi, inşa edilen Yüce Allah’ın irfaniyyet mertebeleri ancak bu tefekkürle mümkündür. Dünya tarihinde yeni ufuklar açan icatlar da bir tasavvurun, bir tefekkürün eseridir. Yine dünya tarihinde yaşanan Hiroşima olayı, atomun babası dedikleri Oppenheimer’in tefekkürünü içine alan “KAZÂ’’ olarak inen bir hükümdür. “Kün’’ emridir.
Hz. Kûr’ân’da sık sık akla ve tefekküre vurgu yapılmaktadır. Bu düşünce ve tefekkür insânda önce tasavvurun, sonra irâdenin, sonra tahakkuk olarak inen sistemin bir parçasıdır. Dolayısıyla tefekkür, KAZÂ ve KADER bahsi içindedir. Bu tefekkür konusu Hz. Terzi Baba’dan geldiğine göre bunu yerine getirmekle mükellefiz; zira Hz. Kûr’ân’da tavsiye bâbında ifade edilen Âyetlerin bir emir hükmünde olduğunu unutmamak lâzımdır.
Dostları ilə paylaş: |