Efendim bu hikâyeden anlayabildiğim kadarı ile;
Ressamın resimlerde hep hayvâni sûretler çizmesi, kişinin kendi içindeki ruhsal durumunu manevi yapı olarak hangi mertebede olduğunu ve vasıflarını ortaya çıkarıyor.
Çünkü insân kendisinde bulunan cevheri ortaya koyabilir. Yani Hâdi ismine mazhar olan bir mahalden hidâyet yansıyacağı gibi Mudil ismine mazhar olan bir mahalden de delâletin yansıyacağı aşikardır.
Ressam’ın sürekli hayvâni sûretteki resimleri yapması onun üzerinde mutlak sûrette hayvâni özellikteki duyguların, kuvvelerin yani nefsi emmâre’nin hükmü altında olduğunu söyleyebiliriz.
Ressam’ın resimleri “yukarıdaki çiziyor” demesi bu duyguların ve düşüncelerin Cenâb-ı Hakk’tan kendisine geldiğini, mutlak bir tasarrufun kendisinde tecelli ettiğini dolayısı ile kadere imân-ı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu yönüyle de kader çizgisi içerisinde (külli irâde) kişiye sunulan bir programın olduğunu bu programın dışına kimsenin çıkamayacağını “fakat ben içlerini boyuyorum” ifadesi ile kendisinde cüz-i bir irâdenin de mevcut olduğunu söylemek istemektedir.
Şeriat mertebesinde ve ikilik anlayışı (gizli şirk) içerisinde bir anlayıştadır.
Dostları ilə paylaş: |