"Kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın "buyuruyor.
Kul kendisini tehlikeye atmamak için aklını kullanır. Cüz’î aklını. Ya da kullandığını sanır. “Kaderimi değiştireceğim” derken farkında olmasa da kaderine yürümüş olur.
Derslerde öğrencilere sık sorduğum bir sorudur. “Hırsızlıktan vazgeçen şahsın kaderi için ne söylenebilir?
Cevaplar her zaman farklıdır. Bilmeyenler, kaderi aklımızla değiştirdik derler. Oysa hüküm mutlak olsaydı takdir gerçek olurdu elbette. Kulun gerekçeleri ise onu rahatlatacak cinsten.
-Arkadaşım nasihat etti, ona hak verdim.
-Kamera olunca vazgeçtim.
-Çocuklarımı düşündüm.
-Yakalanma riskini göze alamadım.
-Günaha girmekten korktum.
………..
Gerekçeler uzayabilir. Ama bir gerçek var ki; mutlak olan vuku bulmuş, muâllâk ise mutlaklaşmıştır. Artık geri dönüşü yoktur.
Sebeplere yukarıdan bakabilmenin kula sağlayacağı tefekkür ise bambaşkadır.
Niye ben?
Neden böyle oldu?
Bu soruları bir kenara bırakabilmenin en kolay yolu da olaylara yukarıdan bakabilmek, beşeri benlikten sıyrılarak değerlendirebilmektir.
Dostları ilə paylaş: |