Resimlerin bir kısmı duvarda bir bölümü de her yerde.
Her yerde olan resimler sırat-ı mustakîmde duvarda olanlar da seyrullahta olma halini anlatıyor. Yani dervişlerden bir kısmımız yolun başında ve bazıları da çok ileri mertebelerde.
Bir müddet dinlendikten sonra,
yani sorgulama, inceleme, tesbit ve bağlantı kurma yapıldıktan sonra, içten içe, mânâlar üzerinde düşündükten sonra.
Tasvir resimlerin hep hayvân sûretinde olması üzerine,
sorulan soruya ressamın verdiği cevapta, başka resimlerin de çizilebileceği, ama şu anda nefis mertebelerinin çalışması bitmeden diğer çalışmaların yapılmasının mümkün olmadığı, sistemin buna izin vermediğini belirtmek için yukarıdaki çiziyor ifadesini kullanıyor.
Ama “ben içlerini dolduruyorum” diyor.
Yani, Allah arzu ettiği isimleri kullanmam için veriyor ve ben de, bende olan duruma, iç sesime- ilhamıma göre onları kullanıyorum, diyor. Nefis gelişimime göre hâlime göre onları kullanıyorum diyor. Aynı zamanda tam kabulde içi rahat olarak (mutmain olarak). Ve rızalıkta, gönderilenleri sorgulamadan alıyor.
Nerden geldiğini biliyor. Rızalık durumunda razı olan ve razı olunan artık ayırd edilemez.
Soruda hikâyenin Kazâ ve Kader mevzuunda olduğu belirtilmişti. Tasvir resimlerin çizili olması, belirlenmişlikleri, ilk yaratılış özellikleri
- a’yân-ı sabiteleri KAZÂ’dır. Tasvirci ressamın belirttiği gibi bu sûretleri değiştirme mümkün değildir. Bu sûretler âlemlerde ki tasavvurlardır. Bunların harekete geçmesi ve bunların kullanılmasını sağlayacak oluşum hareketlenme lâzımdır. Âlemlerde görülmesi lâzımdır. Tasavvur tatbikata konmazsa şuhud olmaz. İlim, malûma tabidir. Sûretler ne kadar çok olursa olsun daha da çizilir (denizler mürekkeb, ağaçlar kâlem olsa…) Belirlenen sûretlerin içlerini doldurmak için, renk ve düzenlemelerin daha sonra yapılması da KADER’dir. Kazânın harekete geçme düzenidir. Kazânın, etap etap oluşmasıdır “Kader üzere indirilir…”
Renk ve düzenlemeyi ben yapıyor, içlerini ben dolduruyorum demesi bulunduğu mertebeye bağlı olarak zannî bir durumdur. Renk ve düzenlemeleri yapmak, muhayyer gibi görünmesine rağmen, bu düzenlemeyi yapan da bir tasavvur olduğuna ve değişmez özellikler taşıdığına göre “ben yapıyorum” dese de dileyen gene sûretleri çizendir.
Mümkünü mümkün kılan Hakk’ın kendisidir. Âlemleri mümkün kılan onun nefesidir, Rahmânî nefesi. Neticede yapılan sûretler ve düzenlemeler ve boyamalar Hakk’tan ayrı olamaz. Biz biz de oldukça, ben yapıyorum-sen yaptın, bu böyle-şu şöyle, iyi- kötü ayırımları vardır.
Dostları ilə paylaş: |