GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (5) doğdular, yaşadilar, ÖLDÜRDÜler



Yüklə 1,01 Mb.
səhifə53/184
tarix07.01.2022
ölçüsü1,01 Mb.
#80530
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   184
(22) RE: BU SENEKİ HİKÂYE.

Ta……. Ka….. 11 Ocak 2013 11:47:28

Efendim, saygıyla ellerinizden öpüyorum. Bu seneki “kendi hikâye-miz” konusu için yazdıklarımı gönderiyorum, sağlıcakla kalın.

Ta……. Ka……

*************

Kendi hayatımızdan bir bölüm.

Üniversite yıllarına kadar bulunduğum aile ortamı ve çevremizdeki şartlar içerisinde oruç, babaannemin kıldığı namaz ve geçen cenazeler için ayağa kalkmaktan başka din konusunda dikkatimi çeken bir şey ve bir uğraş içinde bulunduğumu hatırlamıyorum.

Nihayet üniversite hayatının başlaması ile bulunduğum çevreden ilk defa dışarıya çıktım. İlk zamanlar telâş içerisinde başlayan bu yeni yaşantı yavaş yavaş oturmaya başlayınca, yeni arkadaşlar da hayatıma girdi. Eğitim gördüğüm şehir uzak bir şehir olduğu için yurtta kalıyordum. Orada aynı odada kaldığımız yeni arkadaşlardan biri sürekli elinde Neyzen Tevfik kitabı ve dilinde İnsân-ı Kâmil hikâyeleri, o anlatı-yor ve ben de hayranlıkla dinliyordum. Bu şekilde başlayan manevî âleme yolculuk, okulda diğer namaz kılan ve dinî işlerine yatkın olan arkadaşlar ile olan yakınlaşmalar ile üniversite yaşantısı bitene kadar çok ileri düzeyde olmasa da sürdü. Üniversite sonrası da bir müddet devam eden bu yaşantı, iş hayatı, sosyal hayat derken bir müddet sonra geride kaldı. Ancak kitaplıktan Neyzen Tevfik kitapları ve gönlümden İnsân-ı Kâmil hikâyeleri hiç çıkmadı. Tabi ki genellikle her başım darda kaldı-ğında düşünüyordum bunları. Yoksa normal yaşantı rahatsızlık vermeden ve neşe içinde geçerken çok aklıma geldiklerini söyleyemeyeceğim.

Neyse, yıllar geçti, bir kızım oldu, ve onunla ilgilenme süreci başladı. Bir gün onunla alışveriş için Ki-pa markete gitmiş idik (Kudret (ق) Kaf’ının takdir edilene bağlantısı (ب) ile). Kitaplar ve çizgi film videolarının olduğu reyonda kızım kendisi için birşeyler araştırırken, ben de ayakta durmuş olduğum yerde çevreye bakıyordum. Birden kitap rafında “Sufizm’in Gizli Öğretisi” isimli bir kitap gördüm ve aldım. Hemen okudum tabi. Daha sonra, kitabın içeriğinden ziyade, Hz. Mevlânâ (k.s.) ve Cenâb-ı Şeyh-i Ekber Muhyîddîn İbn-i Arabî hakkında bu kitapta geçenler ile ilgilendim, bu vesileyle onlara yöneldim. İki-üç yıl süren bu ilgi sonucunda, günümüzde tasavvuf hakkında bilgi sahibi daha birçok kişiyi de takip ile öğrendiklerimden yola çıkarak yoğun riyâzet, ibâdet ve zikir dönemi başladı ve 85 kilodan 65 kiloya kadar zayıfladım. Fakat bunları yaparken, “ne zaman bu ilimler hakkında okumaya başlaya-cağım, ne zaman ilmi olarak bir şeyler kazanacağım,” diye de sürekli düşünce hâlindeydim.

Bir müddet sonra nihayet Abdülkerîm Cîli hazretlerinin İnsân-ı Kâmil isimli eseri hakkında araştırma yapmaya başladım. Okuduğum Mesnevî-i Şerîf şerhleri duygusal olarak benim için gerçekten anlaşılabilir nitelikte idi. Muhyîddîn İbn-i Arabî hazretleriyle ilgili ise anlatmak istediklerini iyi bir şekilde ifâde edecek bir eser okumamıştım. İnsân-ı Kâmil isimli kitabın ibâreleri Türkçe, güzel ve anlaşılabilir olmasına rağmen mânâ yönünden hiçbir şey anlamıyordum. Bu şekilde bir şeyler anlama uğraşında iken internette 100 sıfırlı bir sayıyı kısaltmak için kullanılan kelimeden ismini alan (Google) sitesinde yani 1’in kesret hâli içinde “İnsân-ı Kâmil” diye yazarak arama butonuna bastım.

İşte gerçek anlamda her şey bundan sonra başladı. Çorlu’da ikâmet ettiğim için çıkan sonuçlar içerisinde ilgimi çeken ilk şey “Necdet Ardıç Tekirdağ” ibâresiydi. Siteyi açtım ve bu şekilde ulaştığım sohbetleri dinlemeye ve kitapları okumaya başladım.

Zannediyorum 4 ay gibi bir süre, hemen hemen her gün bu sohbetleri dinliyor ve kitapları okuyordum. Nihayet Tekirdağ’a gidip, Terzi Baba ile tanışıp, sohbetlerine katılmaya karar verdim. 2009 yılının aralık ayının ilk haftası kendisini ziyârete gittim ve hâlimi anlattım, dinledi, ikrâmda bulundu. “Bundan sonra ne yapayım Efendim,” dedim. İrfan mektebi kitabını vererek birinci dersten başlamamı söyledi.

O güne kadar aşırı riyâzet, ibâdet ve zikir ile ne kadar yol aldım bilmiyorum fakat o günden beri oturduğum yerden sürekli değişen manzaraları seyrediyorum. O güne kadar olan bütün hayat silindi gitti, artık yepyeni, her ânı, her zerresi, İnsân-ı Kâmil muhabbetiyle dolu bir hayat başladı (Allah’ım ayırmasın).

Ne zaman ilim öğreneceğim diye düşünürken, öyle bir deryâya girdim ki, “şu dünyâda 1.000 sene ömrüm olsa her ânını bu ilim deryâsı doldurur, hatta bir o kadarı daha olsa yine de bu vakit yetmez,” diye düşünüyorum.


Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   184




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin