GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (6) her şey merkezinde’mi?


El-İnsân’ül Kâmil -Abdülkerîm Cîlî -Terzi Baba Şerhi 4.Bölüm Ulûhiyyet



Yüklə 1,83 Mb.
səhifə216/314
tarix07.01.2022
ölçüsü1,83 Mb.
#86787
1   ...   212   213   214   215   216   217   218   219   ...   314
El-İnsân’ül Kâmil -Abdülkerîm Cîlî -Terzi Baba Şerhi 4.Bölüm Ulûhiyyet :

Vücûda âit hakîkatlerin hepsine ve o hakîkatleri gerçek yüzleri ile mertebelerinde korumaya ulûhiyyet derler. İlâhî mertebelerin ve varlıksal mertebelerin hepsine kapsam olmak ve bunlardan her birine vücûd mertebesinden hakkını vermek, ulûhiyyetin ma'nâsıdır.

Uluhiyyet mertebesinin bütün bu âlemlerde üstlendiği iş “bu varlığa kendisinin vermiş olduğu gerçek yüzleriyle onları korumasıdır”. “Fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh” ya’nî “ne tarafa dönerseniz Allah’ın vechi oradadır” (Bakara, 2/115) âyet-i kerîmesi ile belirtilmek istenen de budur. Eşyânın sâdece eşyâ sûreti olarak görülmesi hâlinde bu âyet-i kerîme takdîr edilmiş olmaz. Bizler Allah’ın onlara vermiş olduğu gerçek yüzleriyle çevremizde bulunanları tespît ettiğimiz ve müşâhede ettiğimiz zaman onların vechinin Hakk’ın vechi olduğunu görürüz. Bu nedenle bize gerekli olan eşyânın görülen kısımlarını aşarak özünde olanı idrâk edecek bir bakıştır. Seyr-ü sülûk yolunda yapılanlar çalışmalar da bu bakışın açılmasına yönelik olan çalışmalardır. 

“Allâh’ın ahlâkı ile ahlâklanmak”  ifâdesiyle de belirtilen bu mertebede neden, niçin gibi sorular olmaz, sâdece o fiilin o mertebenin gereği olduğu anlaşılıp, sükût edilir. Bu mertebenin verişleri küfür ehli veyâ îmân ehli vb. gibi ayrımlar olmadan verilir ki bu mertebenin adâletidir. 

Bâtın olarak bakıldığında Hakk, zâhir olarak bakıldığında halk olmaktadır. Cenâb-ı Hakk’ın esmâ-i ilâhiyyesindeki isimlerin Zâhir ismi kapsamında âlemde açığa çıkmasının aldığı isim halktır. İşte bu nedenle “yaratma” kelimesinin ifâdesi doğrultusunda yukarıda ayrı bir varlığın bu âlemleri kendisinden ayrı olarak yarattığını düşündüğümüz anda “ulûhiyyet” kelimesi ile anlatılmak istenileni anlamamız mümkün değildir. Çünkü bu düşünce eşyânın gerçek yüzlerini bize göstermez. Oysa bâtından zâhire çıkan bu şehâdet âlemi bir müddet sonra Zâhir ismi kapsamından çıkarak tekrâr Bâtın ismi kapsamına dönmektedir. Bu nedenle halk ismini verdiğimiz bu zâhir âlemin bâtını Hakk’tan başka bir şey değildir.

Hak kelimesinin ortasına ilâve edilen “lâm” harfi onu “halk” yapmaktadır. Bu “lâm” harfi şekli i’tibârıyla da görüldüğü gibi hem bâtın hem zâhir olarak bu âlemleri kucaklamıştır, sâdece zâhir olarak kucaklamış olsa bâtınsız olmaz, sâdece bâtın olsa âlem görüntüye gelmez. Ya’nî sâdece Hak olarak bakarsak bu durumda halk ortaya gelmez, ulûhiyyet “lâm”ının ilâvesiyle halk ortaya gelir ki, bu âlemde ne kadar zuhûr yeri varsa hepsi Cenâb-ı Hakk’ın bir vechidir ya’ni isimlerinden bir ismin özelliğidir. İşte bizlerde varlıkları kendi mertebelerinde tutup o mertebeden hakkını vermeye çalıştığımız sürece aynı işi yapmış oluruz ya’nî ulûhiyyet hakîkatinden bizde olan tecellîyi zuhûra çıkarmış oluruz.




Yüklə 1,83 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   212   213   214   215   216   217   218   219   ...   314




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin