(3) Gene, Yukarıdaki cevap gerçekten hiçbir şey ayırmaksızın bütün “enfüsi beden âlemi içinde” de her yönden geçerlimi’dir?
Öncelikle bilindiği üzere nefis tektir. Tek olan nefsin birbiri içine geçmiş yedi farklı görünümü, idraki söz konusudur. Şu noktada sorulan soru ile anlatılmak isteneni iki farklı şekilde ele alabiliriz: Tek olan nefsin yedi farklı mertebesi olması halinde bir değişikliğe gitmek ya da nefs-i emmâreden nefs-i sâfiyeye giden yolculukta birbirine zıt görünen mertebelerin zıt olma/anlaşılma halini ortadan kaldırmak.
Tek olan nefsin yedi olan mertebe sayısında değişikliğe gitmek: Bu hususta teorik olarak yapılacak değişiklikler ancak ya mertebe sayısını arttırmak ya azaltmak ya da mertebeyi ortadan kaldırmak olabilir. Allah nefsin tanımı için yedi mertebeyi koymak yerine daha az ya da daha fazla mertebe ile tanımlayamaz mıydı? Elbette tanımlayabilirdi. Ama bu yediyi anlatabilmek için göğü yedi kat üzere halk etmiş, vücuttaki deriyi yedi kat üzere meydana getirmiş, Kuran-ı Kerîm’i açan Fâtihâ Sûresi’ni yedi ayet üzere oluşturmuş ve daha nicelerini yine bu yedilik sistem üzere işleme koymuştur. O halde sadece yedi mertebeyi azaltmış olmak ya da arttırmış olmak o yedi üzere halk etmiş olduklarının açıkta kalmasına sebebiyet verecektir.
0Enfüsi vücudu cismani vücuttaki derinin yedi kat olması ile anlatan, dünyanın dış tabakası, bir anlamda dünya vücudunun derisi, olan semânın yedi kat olarak halk edilmesi ile anlatan Allah’ın bizim daha bilemediğimiz nice yedileri de mevcuttur. Bizim görebildiğimiz ve göremediğimiz, bilebildiğimiz ve bilemediğimiz, idrak edebildiğimiz ve edemediğimiz birbiri içerisine geçmiş nice düzenlerine nefsi anlatmak üzere yediyi yerleştirmiş, bütün bu nizamın sahibi olan Allah dilerse nefsi mertebeyi arttırır ya da azaltır ve bunu yaparken de tüm nizam da ona göre yine Allah ile şekillenir. Bu hususta nefsimizin yapacağı değişiklik ancak kendi idraki ölçüsünde olacak. Algılayamadıklarının ise açıkta kalmasına sebebiyet verecektir.
Nefsin mertebelerinin tümden kalkması ise zaten arzunun tam tersi bir durumdur. Allah “küntü kenze mahfiyyen, feahbebtü en u’refe, fehalaktül halka liu’ref – ben gizli bir hazine idim, bu halde irfan olunmayı zevk ettim, bu halde halkı bana arif olsun diye halak ettim” hadis-i kudsisi üzere Ahadiyet mertebesini esfelde fark üzere bilinir kılıyor iken nefsin mertebelerini kaldırmak nefsi bilinemez hale sokmuş olacaktır.
Nefs-i emmâreden nefs-i sâfiyeye giden yolculukta birbirine zıt görünen mertebelerin birbirlerine zıt olma/anlaşılma halini ortadan kaldırmak: Allah nizamında fark âlemini zıtlık üzere kurdu. Adalet nasıl anlaşılır? (Bir şeye göre) Adaletsizliğin olması, bunun üzerine adli güçlerin (o şeye göre) harekete geçmesi ve belli bir sürecin sonunda (yine o şeye göre) arzulanan adaletin sağlanması ile adalet kelimesi o nokta üzere kemâl bulur. Eğer bu zıtlık olmamış olsa o zaman adalet kendisini anlatamaz. İşte bu zıtlık sayesinde her yerde kendi hakkını arayan emmâreden hakkı Hakk’a teslim ederek hakikati arayan sâfiyeye olan seyahat ile nefis de kendisini anlatabilir, tanıyabilir. Hatta emmâreye göre zıt görünen sâfiyenin, esasında zıttı değil de tamamlayıcısı olduğu da yine bu zıt görünme haline göre yapılan yolculuk ile idrak edilebilir. O halde bu noktada da yapılacak herhangi bir değişiklik merkezinden koparmaktan başka bir işe yaramamış olacaktır.