GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (6) her şey merkezinde’mi?



Yüklə 1,83 Mb.
səhifə84/314
tarix07.01.2022
ölçüsü1,83 Mb.
#86787
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   314
İşleri merkezinde bırakmak

Bu gün aynı soru bizlere sorulsa çok azımız müstesna hemen hemen hepimiz ben olsaydım şöyle şöyle yapardım diye cevap vereceğimizden hiç kuşkum yok. Bunun sebebi ise bugüne kadar almış olduğumuz dînî eğitimdir. Çünkü bugün bize anlatılanlarla Cenâb-ı Hakk’ı tanımak veya anlayabilmek çok zor.

Bugünkü anlayışa göre Allah (c.c.) her şeyi halk ettikten sonra bir kenara çekilmiş ve kıyâmet gününü bekliyor. O gün gelince kıyâmet kopacak ve herkese yaptığının karşılığını verecek. Yâni her şeyi âhirete bırakmış hiçbir şeye müdahale etmiyor. Bu dünyada herkesin yaptığı yanına kâr kalıyor. Ve insanları kendi haline bırakmış gibi bir inanç hâkim. Halkın %99’u böyle inanıyor. Tabi bu inananlar için geçerli. Bir de inanmayanlar var. Onlar ayrı. Bundan dolayı herkes kendi aklınca dünyaya çeki düzen vermeye kalkıyor. Ve her geçen gün daha kötüye gidiyor, insanlar önceki günleri özlüyor. Dünyayı yaşanmaz bir hale getiriyorlar.

Mesnevî-i Şerif’i okuyuncaya kadar bende aşağı yukarı böyle düşünüyordum. Mesnevî’yi okuduktan sonra bu güne kadar hiçbir şeyin farkında olmadığımı farkettim. Araştırmaya ve değişik kitaplar okumaya başladım ve araştırdıkça birçok güzellikle karşılaştım. Bu arada Fusus’ul-hikem’i de okudum ve internetten Terzi babamın bu konudaki birçok kitaplarını okudum,  sohbetlerini de dinledim ve hâlâ dinlemekteyim. Bütün bunlardan sonra işlerin hiç de öyle olmadığını ve Cenâb-ı Hakk’ın bir an dahi olsa hiçbir şeyi başıboş bırakmadığını anlamaya başladım.

Kâinatta ne varsa her şey yerli yerindedir ve ne bir fazlalık ne de bir eksiklik söz konusu olamaz. Kâinatta lüzumsuz hiçbir şey yoktur. Çünkü Allah abesle iştigal etmez. Eğer falan şeyler lüzumsuz dersek Allah’a eksiklik isnat etmiş oluruz. Burada konu insan olduğuna göre şöyle söyleyebiliriz. İster Allah’a inansın isterse inanmasın herkes her an O’na yönelmekte ve O’na sığınmaktadır. İster farkında olsun ister olmasın bu böyledir. Herhangi bir insan hasta olduğunda ya hastaneye gider veya birtakım ilaçlarla tedâvi olmaya çalışır.

Aslında bu kimse bu hareketiyle Allah’ın eş-Şâfi ismine sığınmaktadır. Veya karnı acıkınca hemen bir şeyler yeme ihtiyacı hisseder bu ise Allah’ın er-Rezzak ismine sığınmaktır. Bir suç işlediğinde kimsenin bilmemesini ister bu da Allah’ın el-Settar ismine sığınmaktır. Çok çalışıp zengin olmak ve kimseye muhtaç olmamak ister bu da Allah’ın el-Ganiyy ismine sığınmaktır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bundan hiç kimse kaçamaz mutlaka O’na sığınır. İşte Allah (c.c.) bu ihtiyaçları kendisine perde yapmış ve kendisini gizlemiştir. Bunu da ancak ehl-i irfan yolunda gidenler fark edebilir. Yoksa şifayı doktordan veya ilaçtan bilirler, tokluğu yedikleri şeylerden bilirler, kazanmayı kendi çalışmalarından bilirler ve şirke düşmüş olurlar. Zâhire bakıp aldanırlar. O’nun mülkünün dışına çıkmaya imkân ve ihtimal yoktur. Çünkü Allah (c.c.) buyuruyor ki: “ona kendi ruhumdan üfledim” ve yine başka bir âyette de “insanları ve cinleri ancak ban kulluk etmeleri için halkettim”. Allah’ın sözünün hilâfı yoktur. O ne demişse öyledir. Herkes kendi istidadı neyi gerektiriyorsa onu işler. Ama farkında olur veya olmaz.

Burada Enes b. Mâlik (r.a.) efendimizin bir sözünü hatırlatmakta fayda var. Şöyle buyuruyor: “Tam on yıl Allah Rasülüne (s.a.v.) hizmet ettim. Bir gün olsun benim yapmış olduğum bir işten dolayı şunu niçin şöyle yaptın dediğini duymadım.” Çünkü Efendimiz (s.a.v.) Allah’ı ve işlerin merkezinde olduğunu en iyi bilen kimsedir. ve Efendimiz (s.a.v.)in bir duâsı şöyledir. "Ya Rabbi bana eşyadaki hikmeti olduğu gibi göster" demek ki bu hikmeti görmek o kadar kolay değil.

İşleri merkezinde bırakmak ;

Cenâb-ı Hakk’ın eşyadaki tecellilerini görmektir, eşyadaki hikmeti anlamaktır, hiçbir şeyin O’nun iradesinin dışına çıkamayacağını anlamaktır, O’nun işine karışmamaktır. Haddini bilmektir.

Hayır ve şerr her şeyin Allah’tan geldiğine inanmaktır. Her şeyin O’nun dilemesiyle olduğunu bilmektir. O’nun her an yeni bir işte olduğunu bilmektir. Ve bu konularda çok çok tefekkür edip düşünce ufkunu genişletmektir. O zaman hiçbir şeyin rastgele olmadığı daha net bir şekilde idrak edilecektir. İşlerin hepsi merkezindedir. İnsanoğlu onu merkezinden çıkarmaya uğraşıyor (tabi düzelteceğini zannederek). Fakat bu mümkün değil. Her şeye gücü yeten sadece Allah’tır (c.c.).

Kâinatta hiç bir şey tesadüfi değildir. Erzurumlu İbrahim Hakkı (k.s.) hazretleri şöyle buyuruyorlar:


Yüklə 1,83 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   314




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin