Sümbül Efendi Hak noktasında Allahın arzusunu temsilen kapıyı açan olarak gözüküyor.
“Kapıya dayandı” demek, kapıya yed/kudret eli destek veriyor. Diyor ki,
- “kapı dediğin de Ben’im” - “Put ettiğin şeriatta Ben’im” - “O putlarda Ben’i göreceksin.”
“El vesile” sırrının zuhuru olan Reisül Mürşid makamı, zamanın Manevi gönül sahibi Ademi Muhammedi Sümbül Efendi, Musa bin Muslihuddin’in zahiri, maddi bilim tefekkürüne müdahale ediyor.
“Senin zahir anlayışını alıp, yerine ötekini vereceğiz,” diyor.
“Nalınlarını çıkar” beyanının Ademiyetteki görünüm… (Ta-Ha 20/12)
(kesin ben ki, Rabbin ena/benim Bu halde ahla’ na’ley/pabuçlarını çıkar. kesin sen ki, vadi’l mukaddes/mübarek, kutsal bir vadide, Tuvadasın.)
***
Düşündükçe ufku açıldı ve bu rüyanın büyük bir mana ifade ettiğini bildi:
- Biz, meğer ne büyük gaflet içindeymişiz!..
Gece vakti kalkınca tefekkür çok olur. Gece vakti kalkınca teheccüd yapılıyor. “ben ne yaptım” “keşki yapmasaydım” diyerek, daha irfaniyetinde olmasa da Nesf-i levvame zevki üzere sabah ezanı ile evden çıkıp Sümbül Efendi Dergah’ına vardı.
Demek ki özür, tevbe hele Rabbından aldığın kelimeler ile olursa, aynı zahirde olduğu gibi vücudda da “hayyalel felah, hayyalel felah” nidası üzre Ezan-ı Muhammedi okunması gibi olur. Böylece “esmayı ilahiyi” cismani mülk edinme teferruatlarından Allah kulluğuna firar edilip, rucu edilir.
Dostları ilə paylaş: |