***
Sümbül Efendinin canlarından “gönlü, gözü aydınlansın” diye talep ettiği, toprağın bağrından renk renk, türlü türlü, çeşit çeşit çiçekler” konusu özetlersek.
Sümbül efendi (Talep eden/TALİB) dedi ki, “canlarım toprağın bağrından çıkan renk renk, türlü türlü, çeşit çeşit çiçeklerden Her biriniz bana bir top çiçek getirin de. O miskler saçan çiçeklerle gönlümüz, gözümüz aydınlansın”
Canlar kendi mertebelerinin halleriyle koştular, toprak bağrından muhtelif çiçeklerden
demet demet toplayıp (Talep eden/TALİB) e getirdiler. Orası (Huzur) adeta çiçek bahçesine döndü. Şüphesiz ki Sümbül efendi (TALİB) sözünün yerine gelmesi bakımından getirilen demet demet çiçeklerden memnun kaldı. Gözü aydınlandı.
Ama Merkez Efendi (Talep edilen) Mürşidin istediği “bir top çiçek” için “elinde bir tane, tek bir tane solmuş, kurumuş, cevheri gitmiş papatya getirmişti. Huzura boyun bükük varıp, “Ey tertemiz canların ışığı! Hangi çiçeğe el atsam, onu zikr-i İlahi ile titrer buldum. Allah Allah diye feryad eden o güzelleri koparmak elimden gelmedi. Onun için yüksek huzuruna şu kupkuru papatya ile geldim! Kusurum af ola!” dedi.
Hadiseye diğer ihvanın baktığı gibi zahiri olarak bakmayıp deruni olarak bakarsak;
bu çiçeği getiren esasında halini ortaya koydu. Kurumuş papatya esas halinde sapı yeşil, kenarları beyaz, ortası sarıdır.
Böylece (Talep eden/TALİB) e mealen dedi ki, “gönlüme düşürdüğün muhabbette, duyup da düçar olduğum aşkın ile (Yeşil sap) Mülhime (ya hu) makamının neşesi üzere (Beyaz yapraklar) Hakk (ya hak)’a vuslat ettim. (Sarı Orta) Radiye makamınında (ya hayy) zikrini yapıyordum. “Hayy” zikrinde fani oldum Marziye makamının (ya kayyum) zikrinden himmet eyle.
Diyebiliriz ki, Merkez Efendi (Talep edilen) bu tatbikatıyla (Talep eden/TALİB) halini zuhura çıkarmıştır. Yukarıda bilvesile bahsedildiği gibi, Risaleti Gavsiye’de “Talib ene” buyruluyor. Kendinden kendine evlâdı hakikisini ayna kılmıştır.
Hadisenin devamında, “Sümbül efendi (TALİB) ona derin derin baktı.” Çünkü olay zahiri rüyet dediğimiz gözle görünme üzere anlaşılacak bir şey değildir. Ancak mana gözü ile derin derin bakılırsa anlaşılacak birşeydir. Aslında gönül, yüzeyde değil gönülde ayna olanla gönüllenir.
Nitekim önceden de, “Her biriniz bana bir top çiçek getireceksiniz. O miskler saçan çiçeklerle gönlümüz, gözümüz aydınlanacak,” buyurmuştu.
Denebilir ki, bu tatbikatta Sümbül Efendi’nin hem gönlü hem de gözü aydınlanmıştı.
Dostları ilə paylaş: |