- Fransa'nın isteğini AB liderleri de onayladı (Sabah-14.12.2007)
AB devlet ve hükümet başkanları, AB dışişleri bakanlarının hafta başında genişleme konusunda aldığı kararları değiştirmeden onayladı. AB Zirvesine hazırlık kararları almak için 10 aralıkta toplanan AB dışişleri bakanları, genişlemeye ilişkin kararlarda, Fransa'nın ısrarı nedeniyle ''katılım konferansı'' yerine ''hükümetler arası konferans'' ifadesini tercih edilirken ''müzakerelerin amacının üyelik olduğu'' ifadesini kullanmaktan kaçınmışlardı. AB dışişleri bakanlarını buluşturan Genel İşler Konseyi kararlarında, ''genişleme stratejisi'' başlığı altında Batı Balkanlar için kuvvetli ifadeler kullanılırken Türkiye'ye yer verilmiyor. ''Teknik hazırlıkları tamamlanan fasılların, Müzakere Çerçeve Belgesi'ne uygun şekilde mevcut prosedürler uyarınca açılması gereği hatırlatılır'' denilen kararlarda, AB Konseyinin Türkiye ve Hırvatistan'la ''bu ay içinde düzenlenecek Hükümetler Arası Konferanslarla'' yeni fasılların açılmasını beklediği dile getiriliyor.Belgede Türkiye başlığı altında, ''bu yıl daha önce karşılaşılan siyasi ve anayasal krizin çözülmesinden'' memnuniyet duyulduğu vurgulanarak, Türkiye'nin bu süreçten ''demokrasisini güçlendirerek'' çıktığı kaydediliyor.
- Wilson: PKK gerçeği anladı(Sabah-14.12.2007)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, "PKK uzun süredir ilk kez şu gerçeği anlıyor ya da anlamaya başladı; ne Kuzey Irak'ta ne Türkiye'de hoş karşılanıyorlar. ABD'de, Avrupa'da ve burada düşmanları var" dedi. Eskişehir'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Wilson anlık istihbaratla ilgili olarak da halkın korunmasına yardımcı olmak için faydalı bilgiler sunduklarını belirterek, "Amacımız verebileceğimiz her türlü yardımı vermek" şeklinde konuştu.
- Babacan: AB çocuk oyuncağı oldu (Sabah-14.12.2007)
AB liderleri bugün açıklanacak sonuç bildirgesinde Fransa'nın isteği doğrultusunda "katılım" kelimesine yer vermezken, Ankara AB Dışişleri Bakanları'nın aldığı kararı değiştirmek için dün de girişimlerini sürdürdü. Başbakan Erdoğan, Babacan ile siyasi kararı birlikte aldı. Hükümet, AB ile müzakere sürecinde Türkiye'ye karşı tutumun değişmemesi halinde tepkisini kısa sürede gösterme kararı verdi. Babacan muhataplarına, Fransa'nın tutumuna boyun eğen AB'nin 26 üyesinin önceki kararlarla çeliştiğini belirterek "Bu bir çocuk oyuncağına döndü. Sil baştan mı başlanacak? AB, Türk kamuoyunu kaybediyor. Türk kamuoyundaki en aklıselim insanlar dahi AB karşıtı oldu" mesajı verdi.
- MHP'den "Türban" desteği (Sabah-15.12.2007)
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın, üniversitelerde türban yasağının uygulanmayacağı yolundaki açıklamaları MHP tarafından destek gördü. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Prof. Dr. Özcan'ın türban ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi. Şandır, Prof. Dr. Özcan'ın, "üniversitelerde türban yasağının uygulanmayacağı" yönündeki açıklamalarına katıldıklarını belirterek, "İlkesel olarak türbanın serbest olma görüşünü önemli buluyorum. O zaman üniversiteler özgür düşüncenin mekanı olurlar. Yök Başkanı bu sözünün gereğini yerine getirmelidir. O zaman ok iyi sonuç olacaktır" dedi.Özcan'ın, Meclis Başkanı Köksal Toptan'ı ziyaretinde kameralara yansıyan ve Başbakan Erdoğan tarafından "türban" konusunda konuşmaması şeklinde uyarıldığına ilişkin sözlerini ise Şandır şöyle değerlendirdi : "YÖK Başkanı bir takım beyanlarda bulundu. Hangilerinin kalıcı olduğunu neyi kastettiğini göreceğiz. YÖK Başkanının şuana kadar derli toplu bir açıklamasına rastlamadık. Ciddiye alınmasına gerek yok. Ayak üstü demeç verilmemeli. O artık bir hoca bir profesör değil tüm üniversitelerin temsilcisidir, böyle davranması gerekir. Verdiği sözün gereğini yapmasını umuyoruz."
- "Köşk'te türban" savcıdan döndü (Sabah-15.12.2007)
Cumhuriyet Başsavcılığı, bir vatandaşın, Gül'ün eşinin türbanı için yaptığı "kamusal alan" suç duyurusu konusunda "kovuşturmaya yer olmadığı" yönünde karar verdi.. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in türbanlı eşleri davet etmeyerek gündeme getirdiği "Çankaya Köşkü'nün kamusal alan olup olmadığı" konusunda tartışılacak bir karara imza attı. 29 Ekim resepsiyonuna türbanla katılan Hayrünnisa Gül'le ilgili, Ankara'dan Meliha Selmanpakoğlu, Adapazarı'ndan Orhan Severcan, Osmaniye'den Galip Bıyıkoğlu adlı 3 vatandaş, savcılıklara suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunda Gül'ün "kamusal alanda türban taktığı", Cumhurbaşkanı Gül buna "göz yumduğu" belirtilmiş, First Lady'nin Suriye Devlet Başkanı'nı karşılama töreninde türban takması ve Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde türbanlı fotoğraflara yer verilmesi de örnek gösterilerek, bunun anayasaya, Türk Ceza Kanunu'na, İnkılap Kanunlarına, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına aykırı olduğu savunulmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üç ayrı dilekçeyi birleştirip yaptığı incelemenin sonunda, "Kovuşturmaya yer olmadığına" karar verirken, anayasanın 105'inci maddesi uyarınca cumhurbaşkanının "vatana ihanet" dışında yargılanmasının mümkün bulunmadığı, adli mercilerce hakkında soruşturma açılabileceği yönünde açık bir hüküm olmadığını vurguladı.
- 'Türban yasağını rektörler kaldırır' (Sabah-15.12.2007)
YÖK Başkanı Özcan "Konu sadece türban değil. Ben üniversitenin özgürlüğünden bahsediyorum. Rektörler serbest bırakılırsa yasaklar kalkar " dedi.. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, dün ilk kez rektörlerle bir araya geldi. Toplantının ardından açıklama yapan Özcan, türban yasağını kaldıracağına dair açıklamalarını eleştiren rektörlere yanıt verdi. Yeni YÖK Başkanı Özcan dün ilk kez rektörlerle bir araya geldi. Rektörler Komitesi, Özcan başkanlığında Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampusu'nda toplandı. Tanışma amaçlı 15 dakika süren toplantıda yeni YÖK Başkanı, rektörlere "Kapım her zaman açık, birbirimize uzaklığımız bir telefon kadar olacak. Birlikte çalışıp beraber olursak başaracağız" dedi. Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, toplantının ardından türban yasağıyla ilgili kendisini eleştiren rektörlere yanıt verdi. Özcan, "Bilmeden konuşuyorlar. Ben oldukça demokrat bir adamım. Hakkımda her şeyi konuşabilirsiniz. Yeter ki terbiye sınırları aşılmasın. Üniversiteler için istediğim de bu" dedi. SERBESTLİK ORTAMI
Üniversitelerdeki yasaklardan bahsedilirken yalnızca "başörtüsü'' konusunun ele alınmasını eleştiren Özcan, şöyle devam etti: "Hiç alakası yok. Ben üniversitelerin özgürlüğünden bahsediyorum. Bağımsızlıkla ilgili birçok fikrim var. Bu idari, mali bağımsızlık olabilir. Bilimsel bağımsızlık olabilir. İçini doldurmanın bin yolu var, konu sadece başörtü ve katsayı değil. Bu, üniversiteleri serbest bırakarak sağlanabilir. Bu, serbestlik ortamı yaratarak, rektörleri soruşturmaya tabi tutmayarak, küçük nedenlerden dolayı onları baskı altında tutmayarak, kendi hallerine bırakarak sağlanabilir. Rektörleri kendi hallerine bırakarak mükemmel işler yapacaklarını düşünüyorum. Konu edilen yasaklar da kendi kendine ortadan kaldıracaklardır. Hiç kimse o işlerle (türban ve katsayı) uğraşmayacak.'' KARARLAR DIŞARIDAN Özcan, başörtüsü sorunuyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarının hatırlatılması üzerine de sorunun çözümü için bunlara gerek olmadığını savundu. Özcan, şunları söyledi: "Onların savlarını biliyorum. Bunlar, üniversitenin dışında konmuş yasaklardır. Mahkemelerle ilgilidir. Bu bakış meselesidir. Öyle bir kural olabilir. Ama siz onu önemli görmeyebilirsiniz, bir sürü insanı rahat ettirirsiniz. Biz öyle bir sonucun çıkacağını ümit ediyoruz. Olayın algılanması iyi. Beni iyi karşıladılar. Beni destekleyenler, eleştirenlerden daha fazla. Sivri olarak eleştiren birkaç eski YÖK Başkanı ve onun etrafındaki birkaç kişi var. Ama tanıdıkça onlar da vazgeçecekler diye düşünüyorum.''
Dostları ilə paylaş: |