Ve bir hâkimi müfettiş efendidir.
Ve bir hâkimi bâb naibi ve bir hâkimi muhtesib naibidir. Ve örfî hâkimi kapukulu yeniçeri ağasıdır ki 6 oda çorbacıla-rıyla kapukulu odaları vardır.
Ve bir hâkimi de kapukullarmdan yeniçeri dizdar ağadır. Bir hâkimi de sipah kcthüdayeridir. Bir hâkimi 3 oda kapukulu topçular ağasıdır. Bir hâkimi kapukulu cebeciler ağasıdır. Bir hâkimi Budin'in yerli yeniçeri ağasıdır ki Süleyman Han kanunu üzere sekbanbaşılar ile kalma kapukulları idi.
Daha sonra yerli kulu olmak ferman olunup hâlâ 12.000 kul olmak üzere Süleyman Han defterinde yazılı olup tamamı 60 adet kuka zerdûz süpürge giyip divan kovar muhteşem çorbacıları vardır.
Bütün yeniçerileri çeşit çeşit çuka dolamalı ve zerdûz üsküf-lü yeniçeriler haftada 4 kere alay ile divan kovarlar. İstanbul'da yeniçeri odaları gibi anayol üzerinde Çin kâşîsi gibi ay yüzüne benzer nakışlı odaları var. İslâm mehabeti için dosta düşmana karsı süslenmiş altın toplu, şahnişin ve pencereli kat kat odaları var.
Bir hâkimi dahi kapukulu yeniçeri çorbacılarından paşanın yanında her cuma yürür ve her divan mevcut durur muhzır ağadır.
Ve bir hâkim yeniçeri çorbacısından asesbaşıdır.
297
Ve bir hâkim yerli kulu subaşısıdır.
Bir hâkimi çavuşlar ağasıdır ki 300 adet allı, başlan mücev-vezeli ve başları telli divan çavuşları var.
Bir hâkimi de yerli divan kapucu ağası var, 100 adet kapu-culardır ki her an vezir hizmetinde mevcutlardır ki nice yerlere acele hizmetlere giderler.
Bir hâkimi sağkol ağası, bir hâkimi solkol ağası, bir hâkimi yerli gönüllü ağası, bir hâkimi hisar azebi ağası, bir hâkimi mar-tolosan ağası, bir hâkimi yerli topçular ağası, bir hâkimi yerli cebeciler ağası, bir hâkimi kumbaracıbaşı, bir hâkimi barutçubaşı, bir hâkimi meremmatçıbaşı, bir hâkimi mimarbaşı, bir hâkimi top dökücübaşı, bir hâkimi kale mehter [79b] basısı, bir hâkimi lağım kazıcıbaşı ve bir hâkimi de (—) (—) (—) (—)
Kısacası bu yazılan 48 adet askerî ağalarının her birinin neferlerini tek tek yazsak sözü uzatmış oluruz.
Bu 48 ağanın yönetimleri altında Süleyman Han kanunu üzere 12.000 adet gaziler mevcuttur. Tüm ağalar sancak ve bayrak sahipleridir, ama sağ ve sol, azebistan ve gönüllüyan askerleri sancak ve bayraktan başka kanun üzere beylerbeyi paşasry-la ikişer adet tuğ çekerler. Budin Eyaleti'nde bir sancakbeyi vefat etse bu 4 ağanın en yeteneklisine boş sancak verilir.
Bir hâkim de Tuna kaptanıdır ki başka sancak, bayrak ve tuğ sahibidir. Bu da sancakbeyi olur. 50 adet firkatelere 2.000 adet kaptan kullarını gemilere doldurur, Tuna üzerinde tâ Beç'e Prag'a kadar cennet Belgrad'a kadar yönetimi geçerli olup haydut kâfirlerinin gemilerini alıp kâfirlerini kırıp Tuna yüzünü güvenli hale getirir iyi kaptanlıktır.
Bir hâkimi muhtesib ağadır ki tüm sanayi ehline zabıttır.
Ve bir hâkimi bâcdardır ki tüm gelen geçenlerin mallarında köprü üzerinde ve kale kapılarında bâc u pazar alır.
Bir hâkimi çetebaşıdır ki kâfirler bir tarafta ayaklansa bu çe-tebaşının 300 adet yiğitlerinden kâfiristana beş on kişi seğirtip kâfirden baş ve dil getirip kâfirleri söyletip haber alıp ona göre hazırlık görürler. Tüm çaşıtlar, bütün yarar kılavuzlar ve tüm Amr-ı Ayyâr gibi yarar ve namlı yiğitler bu çetebasının bayrağı altındadır ki her biri ateş parçası cambaz ve korkusuz yiğitlerdir.
298
Bir hâkimi kalafatçıbaşıdır ki kaptan beye dair nice yüz parça gemileri ve Tuna Nehri üzerindeki köprü tombaz gemilerini kalafat ederler, 300 adet neferlerdir.
Ve bir zabiti cerâhorbaşıdır ki kalenin bakım onarımına 12.000 reaya memurdtır. Onları işletip Budin Kalesi'ni beyaz inci gibi imar ettirir.
Kısacası, Koca Süleyman Han bu Budin Kalesi'ni bir eksiksiz Öyle mamur ve bakımlı etmiştir ki Osmanoğlu elinde böyle bir sağlam set yoktur.
Ungums Kızılelması Budin Kalesi'nin zemini ve
şeklini bildirir
Evvelâ btı Budin Kalesi büyük Tuna Nehri'nin batı tarafı kenarında bir yüksek tepede, yalçın kayalı sarp sert taş üzerinde doğudan batıya uzunlamasına kurulmuştur. Hazret-i Peygamber'iıı doğumundan 882 sene evvel Büyük İskender'in doğumunda Nemçe krallarından 610 yıl yaşamış olan Koca Grondi Mikloş Kral yapısıdır. Sağlam hisar, dayanıklı set, bir büyük hisar, bir eski sur, süslü şehir, bir ortak taht merkezi, yüksek yapı, şeddadi taş yapı, dayanıklı ve şanı yüce kaledir ki sanki Acem'de Kahkaha Kalesi, Van Kalesi veya Büyük İskender Seddi'dir.
Bu kaleye Gül Baba bayırından bakılsa, badem şeklinde görünür; ama Gerz İlyas Baba Dağı'ndan bakılsa, sanki Osmanoğlu'nun bastarda kadırgası gibi görünür. Meselâ Kızıl-saray tarafı kadırganın yüksek kıçıdır ve kalenin ortasında olan çarşının iki tarafındaki dükkânlar kadırganın sağında ve solundaki mankalarıdır. Ortasındaki ulu yolu kadırganın orta güver-tesidir. Hünkâr Camii minaresi orta direk gibidir. Mustafa Paşa minaresi trinketa direğidir. Beç Kapısı tarafı kadırganın başında karinası gibidir. Ve Ulama Paşa Kulesi burnuna doğru kadırganın kayalığı gibidir.
Kısacası bu Budin Kalesi asla farkı yok tıpatıp hemen padişahın bastarda kadırgası gibidir, seksiz ve şüphesiz.
Büyüklüğü fırdolayı 10.000 adımdır. Kızılsaray'dan tâ Ovakapısı'na dek iki kat kalın, sağlam ve yüksek şeddadi duvardır. Geri kalanı yalm kattır, ama öyle rıhtım ve Şeddad-ı Adî yapı duvardır ki üzerinde iki araba yan yana gidip atlar ile cirit oyna-
299
mak mümkündür. Zira bu hakirin ayaklarıyla tam 50 ayak enli bir şeddadi yapı güzel bir kaledir.
Ama bu kalenin batı tarafı uçurum bayırlı zemin olduğundan hendeği yoktur, olmak da mümkün değildir ve lâzım da değildir. Zira o tarafı tamamen kesme yalçın kayalar üzerindedir, ama Beç Kapısı'ndan taşra kalenin tam 1.000 adım yeri derin, sarp ve enli kesme kaya hendeği var.
Bu Orta Kale'nin fırdolayı 1.000 adım duvarında toplam 90 adet sarp, sağlam ve sanatlı kuleler vardır ki her birinin birer ayrı isimleri ve başka nöbetçileri var.
Yine bu Orta Kale'de anılan kuleler aralarında gerekli olan yerlerde 17 adet büyük tabyaları var ki her birine biner adanı sığar Atmeydanı kadar meydana çıkmış meydanlı tabyalardır ki her biri birer Mardin Seddi'dir.
Her biri birer çeşit hendese ilmi ile geçmişin yapı ustaları bunların [80a] sert taşlarına öyle Ferhat külünkleri vurup öyle parlak ve cilâlı duvarlar inşa etmişler ki zamanımız ustaları ona denk bir külünk vurmaya kadir değillerdir.
Her kule ve tabyanın güzelliği, zarifliği ve yapısının temizliğinde benzerleri olmadığından başka sonrasını düşünen becerikli usta bu kale bir daha kuşatılırsa kale döven top gülleleri tesir edip duvarlara zarar vermesin için tüm tabya duvarları kaplumbağa arkası gibi içeri eğri yapmıştır. Eğer top gülleleri gelse kayıp sekip gider, asla duvara tesir etmez.
Bu anılan tabyaların her birini Osmanoğlu vezirleri birer eserimiz olup kale sağlam olsun için bir hayrat etmişler, ama Ali Paşa Tabyası biri biri içinde iki kat İskender Seddi'dir.
Karakaş Paşa Tabyası, Ulama Paşa Tabyası, Balı Paşa Tabyası, Süleyman Paşa Tabyası, San Kenan Paşa Tabyası, Siyavuş Paşa Tabyası ve Kara Murad Paşa Tabyası, bunların her biri birer değişik tarz üzere yapılmış Kahkaha burcu gibi birer çeşit sağlam tabyalardır. Her birinde onar, on beşer adet yedi başlı ejder gibi kırmızı çuka çullu çıdtutmaz, kundak tutmaz, balyemez, aman vermez, Deli Balı adlı balyemez topları var.
Her cuma gününde bu tabyalar üzerinde filandıra, sancak ve bayraklar dikilip her birinin nöbetçileri dua ve senalar edip gülbâng-ı Muhammedî çekilir. Her tabyaların yeraltında olan
temelleri kayalar üzerinde olup tüm temellerin altı boştur. Hatta "Kuşatmada lağım gelmesin" diye bu kalenin fırdolayı temelleri baştan başa sokak sokak boştur ve nice sokaklarda saçma toplar vardır.
Bu Orta Kale bütün tabya ve burçlanyla sanki inci gibi beyaz
ve cilâlı yüksek bir kaledir.
Budin Orta Hisarı kapıları
Tamamı 7 adet demir, sağlam ve dayanıklı kapılardır. Evvelâ lodos tarafında Ova Kapısı, üç kat paçarız, sarp ve eğri büğrü yollu demir kapılardır. Her kapının iki yanlarında büyük balyemez, kâfire aman vermez ve dur otur bilmez topları var ve bu kapılar arasında tamamen cebehaneler, silâhlar, gözcü ve bekçilerle dolu olup hazırdırlar. Hatta gece gündüz bütün bekçilerin ellerinde tüfengler hazırdır ve fitilleri yanıp bir sese bakarlar. Bu Ova Kapısının taşrasında tamam olmamış sahra gibi bir ibretlik tabyaya Gürcü Kenan Paşa başlayıp üç adam boyu yerden yükselmiş, ama tamamlanmamış. Eğer bu tamamlansa Budin Kalesi henüz taze can bulup zeminin kilidi olurdu. Zira bu tarafa karşılık bağlar içinde Muhanad Bayırı hayli eğimlidir. Eğer bu büyük burç tamam olsa kalenin yarısında olan burcunun yarısını koruturdu. Fırdolayı 200 adım sağlam tabya temelidir.
Yine bu Orta Hisar'ın bir kapısı da batı tarafında Gül Baba tarafına Beç Kapısı'dır ki 4 kat demir kapılardır. Bu kapıların araları tamamen toloz kemerlerdir, asla gök görünmez, Temmuz'da serin yerlerdir. Ve kapının araları ellişer germe levent adımıdır, tiryaki adımı değildir, adam adımıdır.
Bu kapıların arasında duvar yüzü binlerce çeşit silâhlarla donatılmıştır. Bütün kale neferleri devamlı pür-silâh hazır durur, bir gezinti ve dinlenme yeridir.
Her kapı üzerinde olan kemerlerde türlü türlü hile ve şeytanlıklarla yapılmış kalın demir kafeslerin aşağıları harbe ve şişler ile hazır zincirler ile asılmış demir kafeslerdir ki yürüyüş sırasında düşman üzerine bırakıp tüm kâfirler şişlere saplanıp yolları kapanır.
Savaşla ilgili türlü türlü silâh ve âletlerden demir katlavîler, geyimler, zırh, zereh-külâh tuğulka, ser-penah, şiş, mızrak, har-
300
301
be, teber, balta, zemberek ve tüfeııg cinsi şeyler mevcuttur, zira üçüncü kuşatmada kâfirler bu kapıdan yürüyüş edip kaleyi ele geçirecekleri sırada,
Hoş hikâye: Tüm Yahudiler ellerine birer sikcmbin (?) ze-hiri ve sıçanotu alıp kâfir kaleye girerse yılan ve fare zehiri yalamaya hazır olup "Pençe-i gurab elimizde iken yalayalum öle-lüm mü? Yohsa kurtulalum mu?" diye Yahudi lehçesiyle bu sözleri söylerler imiş. Hâlâ Budin Yahudilerine ve diğer Yahudilere "Yalayalum mu?" diye darb-ı mesel olup nice kimseler Yahudilere üleşirler. Yahudiler de "Düşmaıılarumuz yalasun da ge-bersin" derler,
Allah'ın hikmeti bu anılan Beç Kapısı'nın iç yüzünde hâlâ durur kâfir zamanından kalmış, içine adam sığar bir sıkıh top var. Yere gelesi kâfirler bu Beç Kapısı'ndan içeri omuz omuza kat icat yürüyüş edip gelirken bir Yahudi karısı anılan topa ateş eder. Hemen bu kapılar arasında sıkışık olan ve taşrada duran kâfirlere bu [80b] toptan çıkan siyah barutun Nemrud ateşi, mavi dumanı, demir güllesi, büyük zincirleri, nal parçaları ve çakıl makıl taşları tamamen isabet edip bütün kâfirler canlarını cehennemde zebanilere teslim ederler. Bunun üzerine kâfirlerin gerisi işlemeyip diğer Müslüman gaziler kâfirlerin kalanlarına sataşıp kıra kıra kaleyi kâfirlerden kurtarırlar.
Kâfirlerin kendileri "Bu Beç Kapısı'nda Yahudi karısının attığı top sadmesinden 15.000 seçkin Hıristiyanlarımız İsa'ya can verdiler" diye naklederler.
Bu hâl üzere Budin Kalesi bir Yahudi karısı sebebiyle kâfirlerden kurtulur. Hâlâ o yüzden Budin Yahudileri tüm Örfî vergilerden muaftırlar ve kurtulmuşlardır. Hâlâ Beç Kapısı'nın iç yüzünde kat kat saray gibi kârgir yapı evlerde tüm Budin Yahudileri otururlar, ama Macar, Nemse ve Çek kâfirlerinin ellerine bir Budin Yahudisi girse cızbız kebabı ederler.
Ve adı geçen karı topu hâlâ Beç Kalesi'nin iç yüzünde araba üzerinde kükremiş yedi başlı ejder gibi Beç Kapısı'nın yoluna doğru bakıp sıkılı durur. Her kim sokaklarda bir demir parçası veya bir yuvarlakça taş bulsa sevabına bu karı topu içine atar. Ve hâlâ bu top yanında 4 adet balyemez toplar daha vardır. Her biri birer kale değer.
302
Bu Beç Kapısı aşağı varoşa işler anayol olduğundan bütün gelen geçenler seyretsinler diye Bağdad Fâtihi Sultan Murad 6 adet zincir kökü kalkanları bir yere yapıştırıp bir Dahhak mızrağı ile öyle darp eder ki bir yanından 6 adet kalkanın iki karış kadar geçip mızrağın yalmanı belli olup hâlâ o kalkan hıştıyla bu Beç Kapısı'nın iç yüzündeki kemerlerde demir zincirler ile asılıdır.
Gerçekten de çok güçlü sahip-kıran pehlivanlıktır. Hatta bu güzel darbı Cevrî Çelebi tarih demiştir: Sıdk ile Cevrî dua edip dedi tarihini Kuvvet-i bâzû-yı sultam ede Mevlâ füzûn
Sene 1041.
Ve bu mazrup kalkanların yanında Gazi Gerz İlyas Baha'nın bir sapan demirini mızrak ile deldiği pulluk demiri, yüz okka
eelir eürzü ve on altı haneli sahip-kıranlar salısı var ki bu Şalice o JT o
ğın her tanesi onar okka gelir bir tuhaf salıktır. Yine bu mahalde Tuna atının başı demir zincirler ile asılıdır, ama Tanrı'nın hikmeti acayip, garip ve heybetli çok iri baştır.
Bu Beç Kapısı arasında nice yüz seyirlikler var, ama yazımından âciz olup sözü uzatmak olur. Yine bu Orta Kale'nin Tuna'ya bakar kuzeyi tarafında, Kafesli Kapı, bir küçücük dar kapıcıktır. At ve araba girip çıkamaz. Bu kapıdan aşağı büyük varoş kalesine taş merdiven ile inilir, ama kaç basamak merdiven indiği hatırımda değildir, ama gayet sarp kapıdır. Buna Kafesli Kapı ve Uğrun Kapı da derler, yaya adamların yoludur.
Yine bu Orta Hisar'ın Saray Kapısı'dır ki tüm divan erbabı bu kapıdan girip Paşa Sarayı'na giderler. Saraya yakın olduğundan Saray Kapısı derler. Kuzey tarafa açılır iki kat sağlam ve dayanıklı demir kapılardır. Bu kalabalık kapıdan da aşağı varoşa inilir geniş kapıdır.
Yine bu Orta Hisar'da Tophane Kapısı, bu da kuzey tarafa açıktır. Bu kapıdan at zorlukla girer çıkar, ama araba ve at yüküyle girip çıkamaz. Zira bir tarafı 10 ayak taş merdivendir ki aşağı varoşa bundan da inilir. Tuna'ya bakar ve Peşte ile Keç-kemet sahraları görünür, ileri gelenlerin mesire yeri bir kapıdır.
Bir kapı da Tophane Meydanı'na gider bir geniş kapıdır, ama ağaç kapıdır. Bu kapıdan Balı Paşa Meydanı'na ve Kızılelma Sarayı'na gider doğu tarafa bakar bir kapıdır.
Bu kapıya yakın sağ tarafta Hisarpiçe Kapısı, doğuya bakan anayol değil bir küçük kapıdır. Ve yukarıda yazılan 7 adet Orta Kale kapılarının içinde,
İleri gelen sarayları ve diğer haneler
Bu Orta Hisar'da tamamı 1.060 adet beşer ve altışar kat şeddadi yapı nice devletten devlete kalmış bukalemun nakışlı, ibret verici, Freng usulü yapılı güzel evler vardır ki her birinin övgüsünde dil kısadır. Nice kere kuşatmalarda ve nice kere büyük yangınlarda yıkılıp yine imar olmuş kârgir yapı evlerdir ki tamamı şindire tahta örtülüdür, ama Paşa Sarayı kırmızı kiremit örtülüdür.
Paşa Sarayı'nın özellikleri: Bu Orta Hisar'm kuzeyinde kale duvarı üzerinde Tuna Nehri'ne, Peşte Ovası'na ve Keçke-met Vadisi'ne bakar pencereli ve şahnışinli bir daracık ufak tefek divanhaneli, [81a] 200 adet daracık odalı, bir dar avlulu ve bir hamamlı bahçe saraydır. Hatta Kara Murad Paşa bu saraya sığamayıp daha genişletip bakım yaptığında divanhanesinde bu tarih yazılmıştır:
Eyâ ey memleket-pîm beşaret ehl-i İslâm'a
Mübarek-bâd ııferruh-bâd kurrem hem-çünîn bâda
Huda dâd eyleyip munzam dedi Haddi ana tarih
Adaletle Murad Paşa sarayı eyledi ihya.
Sene 1065.
Gerçi bu sarayı Murad Paşa imar etmiştir, ama Budin'e göre bu saray dardır ve tüm odaları kale duvarı üzerine yüktür, ama havadar cihan-nümadır.
Sonra Paşa Kethüdası Sarayı (—) (—) (—) (—) (—)
Yeniçeri odaları, her biri birer mükellef saraylardır ki çarşı pazarın iki tarafına dizilmiş kat kat eski hanelerdir. Her bir sarayların altında birer kat zir-i zeminleri vardır. Kuşatma sırasında top darbelerinden yeraltına girerler.
..................(1,5 satır boş)....................
Orta Kale'nin mahallelerinin isimleri: Evvelâ Paşa Mahallesi,
..................(1.5 satır boş)....................
Bu mahalleler içinde olan evler Süleyman Han'ın ilk fethinde öyle bakımlı ve süslü olmuş ki tüm çarşı pazarı, bütün ha-
304
neleri, baştan başa şahnişin ve revzenleri billur, necef ve moran camlar ile süslü, tüm evlerin çatılan ve damları mavi has kurşun ile bezeli pirinçten sarı teneke ve kırmızı bakır tahta ve kalaylı tenekeler ile örtülü evler İmiş.
Bu evlerin duvarları zer-ender-zer ibretlik bukalemun nakışlı evler imiş, ama hâlâ bu gibi garip nakışlar bazı hanelerin kapılarında ve duvarlarında nice yüz bin çeşit garip şekiller ve sanatlı resimler vardır.
Bu şehrin her köşe başında karşı karşıya 3-4 kat kalın pranka demir zincirler çekilirmiş, hâlâ yerleri bellidir. Her köşe başında evlerin birer kemerleri var. Kefere zamanı o kemerler içinde sokaklara bakar iri saçma toplan hazır etmiş ki "Her hangi sokağa düşman yürüyüş ederse, bu zincirlerden atlı geçemeyip yayanları topların güllelerinden helak olalar" diye yoluna hile ve şey-tanlıkh, hazırlıklı kale etmiş. Hâlâ her köşede top delikleri açık seçik bellidir.
Hamd olsun bu tedbirle hazır olan kale Süleyman Han'ın eline kolaylıkla girip hisar içinde olan köşe topları ateş edip îslâm askeri kırılmadan İslâm eline girip hileleri kötü tedbir olup kâfirlerin her işleri işlemez oldu, zira "Kul tedbir alır, Allah takdir eder." Cenâb-ı Halck'ın ezelî takdirinde bu kalenin İslâm eline girmesi mukadder imiş ki elhamdülillah bu da Rabbimin bir fazlıdır.
Ama tarihçilere göre Süleyman Han bu kaleyi 4. kerede fethedip Süleyman Paşa'yı vilâyet valisi edince bu şehri gönüllerinin istediği gibi haneleri, yapıları, seyirlikleri, krallara özgü Meram bağlarını, avlık ağaçlık, gülistan ve gölgelikleri gezince bu Budin şehrini sevip tâ Alman diyarlarını fethedinceye kadar asla İstanbul'a gitmeyip Budin'i Osmanoğlu tahtı edip sikke kestirip darphane kurmak isteyince hemen akıllı vezir bir gece Budin'in bu Orta Hisar'ına 70-80 yerden ateş edip harap eder. Süleyman Han "Emir Allah'ın" deyip Rum'a gider, ama yine bu şehir içinde eski eserlerden nice bin çeşit ibretlikler çoktur. Yüce Allah daha fazla imar ede.
Budin Tophanesi
Bu Orta Hisar'da anılan Paşa Sarayı'ndan çıkıp kıble tarafına 300 adım gidip Tophane Meydanı Kapısı'na varılır. Bir çeşit balvan meşe direklerinden ağaç kanatlı sağlam kapıdır. Bu sağ-
305
lam kapıdan içeri bir tertemiz büyük meydan çevresinde toplar dökecek işlikler, tophaneler, kumbarahane ve cebehaneler var. Damlar altında 50 adet balyemez toplar var ki her biri birer Rum haracı değer ve 50 adet şayka toplar var ki içlerine adam sığar toplardır. Bunlardan başka kolumburna, darbzen, havan, şahı pranka, saçma ve kumbara toplarının hesabını Allah bilir.
Bu meydan çevresinde olan demir ve taş top güllelerinin domuzayağı, makas, mekik, muşkat ve kazan kumbaraların nice bin çeşitleri dağlar gibi bu Tophane Meydanı'nda yığılıdır ki bu meydanı görmeyen ve bu tophaneye dikkatle bakmayan dünyada bir şey görmüş değildir. Hatta bu Tophane Meydanı Önünde iç kale hendeği üzerinde iç kaleden bu meydana bakan top mazgallarında hazır toplar var ki her biri yedi başlı ejder gibi [81b] başlarını kaldırıp durur.
Bu topları ileriyi düşünen, güngörmüş, işbilir, cengâver, dilâver ve yiğitler bu meydana bakar şekilde onun için koymuşlar ki Allah saklasın, dış Orta Hisar'ı düşman alıp bu tophaneye ve bu iç kaleye gelirse bu Tophane Meydanı'na yönelik olan toplara ateş edip düşmanı dağıtıp karınca yiyeceği yaptırmak düşüncesiyle koymuşlar. Gerçekten de isabet etmişler. Budin İç Kalesi'nin özelliği
Bu Tophane Meydanı'nda İç Kale hendeği üzerindeki taş köprü ile İç Kale kapısı iki kat sağlam ve dayanıklı demir kapılardır. Dış kapının kemeri üstünde 2 adet kükremiş arslan heykeli var, mermer ustası bir arslan timsali eylemiş ki heybetiyle görenler o arşlardan canlı sanır, tâ bu derece sanatlı arslanlardır.
Bu İç Kale'nin iki kapısı arasında gayya kuyusu ve cehennem çukurundan haber verir bir zindanı var id Allah'a sığınırım tüm suçluları, tüm kanlıları ve bütün şehir seçkinlerinin esirlerini burada hapsederler. Her sabah yine lâzım olan esirleri, asılacak ve öldürülecek katil ve haramileri kement ve dolaplar ile zindandan çekip esirleri sahiplerine ve katilleri cellatlara teslim edip cellatlar da katilleri ruh teslim ettirirler. Bütün serhatlerin zindanları arasında Budin Zindanı gibi derin ve karanlık olanı, zindancıları gibi zalim, gaddar, merhametsiz, vicdansız ve acımasız zindancılar yoktur. Ve bütün paşa cellatları da burada sakinlerdir.
306
Ve bu İç Kale'nin iki kapısı arası bir hayli geniş yer olup bu zindan çevresinde her gün bir bölük ağası 500 adet cebe ve cev-şene gömülmüş silâhlı kale kulları bir gün bir gece hazır olup nöbet beklerler. Ertesi sabahleyin bir başka bölük ağası gelir, kanun budur.
Ve bu zindan kapısından içeri asla evler yoktur, bir geniş vadidir ki Balı Paşa Meydanı adıyla tanınan bir çatışma alanıdır ki ara sıra Budin ktıllan paşaya karşı ayaklandıklarında bu Balı Paşa Meydanı'na toplanıp ayaklanıp karışıklık çıkarırlar. İstanbul'da sanki Atmeydanı ve Etmeydanı gibi bir dernek ve dedikodu yeridir.
Bu Balı Paşa Meydanı'nda iki adet havan topları var ki çok acayiptir. Bir hamam kubbeciği kadar taştan bir top güllesi var, seyirliktir ki meydanın tam ortasında kubbe gibi durur cilâlı ve parlak büyük bir gülledir.
Bu Balı Paşa Meydam'nın çevresinde topçular ve cebeciler odaları sıralı olarak yapılmış odalardır. Bütün yiğitleri daima pür-silâh mevcutlardır.
Bu meydanın kuzeyinde Balı Paşa Kapısı, bir küçük ağaç kanatlı kapıdır. Aşağı varoşa iner, ama bir gizli kapıdır, herkes bilmez ve herkes gelemez, zira asla yol değildir. Ancak kuşatma sırasında bundan aşağı varoşa yardım gidip gelmek için Balı Paşa açmış, bir kapıdır, ama açmış, meğer kapanmış, gerekmiş. Ama bu kapıdan aşağı tâ Suluk Kapısı'na dek iki kat sağlam kale duvarında sağlam ve dayanıklı biribiri içinde gömlekli kuleler ve sağlam tabyalar üzerinde karakolhaneler ve nöbet-haııeler vardır.
Bu Balı Paşa Meydam'nın kıbleye bakar bir sağlam demir kapısı var, İç Kale kapısıdır ki bu kapıdan içeri bir büyük meydan daha var, asla evler yoktur, Kral Sarayı Meydanı derler.
Budin Kızılelma Sarayı'mn özellikleri Bu Saray Meydanı'nda bir beyaz tek parça mermerden hoş bir havuzu var, onun içinde iri küpler kadar kabuklu sümüklüböcek heykellerini Macar ustası tunçtan döküp kabuğundan sümüklüböcekler boynuzlarını çıkarıp baş göstermiş. Bir şekilde sanatlı betimlemeler etmiş ki görenler gülmeden hayran olur. Sonra bu tunçtan sümüklüböceklerin şekilleri üzerine yine
307
tunçtan büyük bir kadeh yapıp bir sanat ile anılan böcekler üzerine oturtmuş ki insanın yapacağı iş değildir, zira bu tunç kadehin içine otuz kırk adanı sığar, belki daha fazla küçük ve büyük adam sığar, ama on tane sığır sığmaz. Ta bu mertebe geniş tunçtan ibret verici nakışlı sarı bir kadehtir. Bu kadehin kenarlarında akan sulara uygun Macarca şiirler yazılmıştır.
Ve yine bu kadehin çevresinde heybetli ve korkunç çirkin yüzlü beyaz dev kellelerinden aşağı mermer havuza taraf taraf saf sular akıp orada bulunanlar tatlı suyundan alıp içip kullanırlar.
Hatta kefere zamanında bu şadırvanın dev kellelerinden her pazar günleri, her önemli günlerinde ve Hıristiyan bayramlarında şerbetler akıp bütün kâfirler içip susuzluklarını gide-rirlermiş. Hâlâ şeker şerbeti mahzenleri durur. Bu mahzenlerde çeşit çeşit şerbetler yapıp aşağıda bu havuzun fıskiyelerinden fışkırıp havuzdan gelen geçenler içerlermiş, ama yılda [82a] bir kere kâfirlerin haçlarını suya bıraktıkları günler İsvet Niko-la ruhu için bu havuz u şadırvanlarından saf kızıl şarap fışkırıp içenler mest ve sarhoş olurlarmış. Ama bu havuzdan hâlâ akan saf sular bu Saray Meydanı altındaki su sarnıçlarına gidip ağzına kadar dolduğunda Temmuz ayında içenler ölümsüz hayat bulurlar, ama bol bol sarf etmezler, zira kuşatma sırasında kale halkına su lâzımdır, diye oldukça az harcarlar.
Ve dahi Tophane Meydanı, Balı Paşa Meydanı ve bu Saray Meydanı'nm altı tamamen Kisra kemerleriyle yapılmış yeraltı sarnıçlarıdır.
Ve bu meydanların, çevresinde olan imaretlerin ve Kızılel-ma Sarayı'nm tüm dam ve çatılarından inen yağmur suları bu yeraltı sarnıçlarında toplanıp kuşatma sırasında dolaplar ile çekilip şehir halkı içerler, büyük hayrattır.
Dostları ilə paylaş: |