Tüm yanıtı kesintisizi olarak aktarıyoruz: “Özelleştirmeci, rantçı, ayrımcı bir belediyecilik karşısında demokratik, halka denetim imkanı sağlayan, doğrudan halkın katılımının olanaklarını sunan bir belediyeciliktir. Yani bir kısım sermaye partilerinin ve onların çevrelerinin, şirketlerin çıkar sağladığı, kamu kaynaklarını kendi lehlerine kullandığı bir belediyeciliğe karşı, bu kaynakları ayrım gözetmeksizin herkese adil bir şekilde aktaran, karşılığında kâr ve menfaat gözetmeyen bir belediyecilik, bizim savunduğumuz. Böyle bir belediyecilik, bölgesel ayrımcılığı ve dengesizliği ortadan kaldırmaya, temel problemleri çözmeye dönüktür. Belediye hizmetleri bugün, belediye başkanı, yardımcıları, belediye başkanının siyasal partisi ve o partiye yakın kesimlerin istekleri doğrultusunda belirleniyor. En küçük bir imar düzenlemesi, altyapı çalışması dahi birilerinin haksız kazanç sağlaması gözetilerek yapılıyor. İhtiyacı olana değil de, parası olana hizmet götürülüyor. Oysa hizmetler ve ona ayrılan kaynaklar, halkın denetimine açık olması gerekir. Böyle bir(96)yönetim anlayışını yerleştirmenin tek yolu, katılımı sağlamaktır. Bunun için de halkın kendi içerisinden seçtiği temsilciler aracılığıyla belediyenin bütçesini, harcamalarını, hizmetlerini denetleyen bir meclisin, oluşumun kurulması lazım. Ancak bu şekilde katılım demokratik olur, şeffaf olur. Ancak bu şekilde belediye bir kesimin rant kapısı olmaktan çıkabilir.”
Dostları ilə paylaş: |