Bu iki akım son “ulusal güvenlik” tartışmalarında birbirlerine karşıt konumda yer aldılar. İP “Cumhuriyet” savunuculuğu üzerinden ordunun arkasında saf tutarken, teslimiyetçi Kürt cephesi “demokrasi” savunuculuğu üzerinden TÜSİAD’ın arkasında saf tuttu. Çürüme içindeki reformist solda özellikle 28 Şubat’tan beri kendini daha belirgin bir biçimde gösteren bu sahte Cumhuriyet ve demokrasi kutuplaşması, bu konumdaki akımları; düzenin tüm temel iktisadi ve siyasi tercihlerde anlaşan, fakat yalnızca izlenen politikanın biçiminde ya da tonunda farklılaşan işbirlikçi düzen cephesinin uzantıları konumuna düşürmüştür. Burada artık tarafların kendilerine göre önemser göründüğü “bağımsızlık” ya da “demokrasi” mücadelesinden eser yoktur. Yapılan şey, düzen cephesinin gerici iç çelişki ve çatışmalarında taraf olmaktan ibarettir.