Sosyal demagojiden ve gerici ütopyalardan oluşan bu programın uygulanma şansı yoktu ama, düzen için emniyet sübabı ve devrime karşı dalgakıran rolünü fazlasıyla oynayabilirdi. Bu nedenle doğuşundan itibaren sermaye tarafından sempatiyle karşılandı.
Ecevit’in genel başkan oluşuyla birlikte CHP’ye egemen hale(373)gelen burjuva reformist akım, işçi sınıfının ve emekçi yığınların sola açılan kesimleri üzerinde hızla etkinlik kurmaya başladı. Mücadelenin yükselişi ve reformist demagojilerin pratikte açığa çıkışı ölçüsünde bu etkinlik 1970’lerin sonuna doğru bir süre için gerilese de, bugün gücünü koruyarak devam ediyor. Kuşkusuz yığınların reformist akıma eski canlı, coşkulu, umut yüklü bağlılığı sözkonusu değildir artık. Zengin olaylara sahne olan son 15 yılda yaşanan tecrübeler yığınların, özellikle de işçilerin bilincinde belli izler elbette bıraktı. Fakat reformist ekinliğin hala sürdüğü de bir gerçektir. Her şey bir yana, sol harekette güçlü SHP solculuğu bile bunun göstergesidir.