Öte yandan, güç ve eylem birliği sorunu 1 Mayıs’ın ardından özel bir ağırlıkla gündeme oturmuş olsa bile, onu besleyen ve örgütlerin önüne genel planda çözülmesi gereken bir sorun olarak çıkaran bir pratik birikim (ve dolayısıyla deneyim) süreci de var. Semtlerde, öğrenci hareketinde, kitle eylemlerinde ve 1 Mayıs’ta, zindanlarda, legal alanda, kamu çalışanları kesiminde ve nihayet(404)yurtdışında yaşanan, son 6 ay içinde belirgin sonuçları görülebilen güç ve eylem birliği süreçleri var. Bu birikim ve deneyim, neyin nasıl olabileceği konusunda ayrıca açıklıklar sunuyor. Açıklıkların ötesinde bu, gerçekte güç ve eylem birliği sorununun pratikte şimdiden kısmi bir çözümüdür de. Bu somut adımlardan güç alarak, bu adımların deneyimlerinden en iyi biçimde yararlanarak, uygulamayı genelleştirmek ve merkezileştirmek çok mu zor? Örgütlerin ortak merkezi inisiyatifleriyle bizzat tabandan gelişen bu sürece yeni bir kuvvet kazandırmanın, onu sürekli, sistemli ve tüm alanları kapsayan somut bir işbirliği haline dönüştürerek yeni bir düzeye çıkarmanın, bugüne kadarkiyle kıyaslanmayacak bir etkinliğe kavuşturabilmenin ne gibi bir güçlüğü var? Diyelim ki var. Peki nedir bu güçlükler? Neden açıklıkla ortaya konulmuyor ve illa tartışılacaksa bunlar üzerinden tartışılmıyor? Hiç değilse bu aşamada kaba bir sorumsuzluktan sözedilemeyeceğine göre, belli ki üzerinde henüz gerekli açıklıkla anlaşılmayan bazı sorunlar var. Bunlar her ne kadar yeterli açıklıkta ortaya konulamıyorsa da, bazı öneriler üzerinde gösterilen ısrar, bu sorunların bazılarının neler olduğu konusunda belli ipuçları sunuyor. Bunlara ilişkin düşüncelerimizi ortaya koymak istiyoruz.