Konuya ilişkin değişiklikler bundan ibaret kalsa da, ulusal hareketin düzenle bütünleşme yolunu tuttuğu bir dönemin ardından toplanan bir kongreyle yüzyüze bulunduğumuza göre, Kürt sorunuyla bağlantılı konuların ve dolayısıyla program maddelerinin bu çerçevede bir bütün olarak gözden geçirildiğini varsayabiliriz. Böyle bir varsayım ise karşımıza önemli bir soru çıkarıyor. Adında “marksist-leninist” tanımlaması taşıyan ve işçi sınıfının bağımsız öncü partisi olduğunu iddia eden bir parti olarak o, ezilen ulusun hakları konusunda gösterdiği hassasiyeti, tam da bu aynı konu (ulusal sorunun programatik formülasyonu) üzerinden, proletaryanın dünya görüşü ve temel sınıf çıkarları açısından da gösterebilmiş midir acaba?