Fakat bu aynı kongre, son derece önemli bir konuda, reformist solla ilişkiler sorununda tümüyle farklı bir tutum alıyor. Bu, MLKP’nin 2. kongresinde PKK ile ayrı düştüğü biricik sorundur ve bu yönüyle gerçekten dikkatleri hak ediyor. İlgili pasajı buraya olduğu gibi aktarıyoruz:
“Yursever devrimci önderliğin, batıda oluşan ve biriken devrimci olanakları oldukça küçümseyen, buna dayalı olarak hesaplarını birleşik devrim olanağına yöneltmeyen yaklaşımı dikkat çekicidir. Kuşkusuz son yıllarda yoğunlaşan ‘siyasi çözüm’, ‘anayasal çözüm’, ‘demokratik çözüm’ talepleri bu bakımdan önemli. Batıdaki komünist ve devrimci güçlerle, egemen sınıfların(259)yedeği ve sömürgeci savaşın suç ortağı burjuva demokrasisi güçlerinin ve küçük-burjuva yasalcı parlamenlarist güçlerin ‘sol birlik’ yapmalarını öngören strateji, özünde komünist ve devrimci güçleri burjuva demokrasisinin yedeğine bağlamaktan başka bir şey önermiyor. Sol birlik’e, Ankara’yı ‘siyasi çözüme’ zorlama rolü biçiliyor. Ulusal kurtuluşçu hareketin yedekleri kazanma ve yine sömürgeciliğin saflarında bölünmeler yaratma çaba ve yöneliminin anlaşılmaz bir yanı yoktur. Fakat bu uğurda, batıdaki komünist ve devrimci güçleri burjuva demokrasisinin yedeğine bağlayarak kurban etme yönelimi, ideolojik ve siyasal bakımdan kabul edilemez olduğu gibi, birleşik devrim olanağından umudun kesildiğine işaret eder. Bu oportünist yönelim batıdaki devrimci güçlerin zayıf ve zaaflı durumuyla izah edilemez.”(MLKP II. Kongre Belgeleri, Sun Yayıncılık, s.253)