TÜRK HARİTACILIĞI TARİHİ
(1895 - 1995)
Türk Haritacılığının 100. kuruluş yılı Anısına
Prof.Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ
İSTANBUL 1999
Bu kitabı Türk haritacılığının 100. yılı olan 1995 yılındaki seviyeye gelinmesinde katkıları olan ve bu alanda emek vermiş sivil asker herkese, özellikle bu uğurda canını vermiş şehitlere, birçok isimsiz kahramanların anısına adıyorum.
ÖNSÖZ
Haritacılık Dünya'nın en eski bilimlerinden biridir. Bu bilimin gelişmesine birçok bilim dallarının özellikle matematik, geometri, trigonometri, coğrafya, astronomi, fizik gibi bilimlerin katkıları olmuştur. Bu nedenle bu yayında yukarıda sayılan bilim dallarındaki gelişmelerden de bazı kesitler alınmış, bu konuda katkıları olanlardan bilgiler sunulmuştur.
Türkiye'de haritacılık çalışmaları olarak 1895 yılı nirengiye dayalı, astronomik ve gravimetrik gözlemlerle pekiştirilmiş modern haritacılığın başlangıcı alınmıştır. Harita Genel Komutanlığı bu nedenle 1970 yılında yayınladığı kitaba "Türk Haritacılığında 75 Yıl" adını vermiştir. Bunu 1975 de yayınladığı "Türk Haritacılığında 80 Yıl" izlemiştir. Benzer şekilde 1980 yılında yayınladığı "Haritacılar Albümü ve Harita Y.Teknik Okulu" kitabının kapağına Türk Haritacılığının 85. yıl anısına ibaresini yazmıştır. Bu yüzden 1995 yılı Türk haritacılığının 100. yılı olarak kutlanacaktır.
6. Bölümde verilen Türkçe yayınlanmış kitaplar listesinin arkasında yazarların, soyadı alfabetik sırada bir listesi verilerek isimlerinin hizasında yazdığı (veya çevirdiği)kitapların sıra numaraları verilmiştir. Böylelikle kimlerin hangi kitapları yazdıkları da kolayca görülmektedir.
Kitabın arkasında Türk haritacılığına emeği geçenlerden 177 kişinin çok çeşitli kaynaklardan edinilen kısa biyografileri alfabetik sırada sunulmuştur. Bu konuda yazılı belge olmayışı nedeniyle bu listenin eksik ve yanlışlarla dolu olduğunu kabul ediyorum. Belge eksikliği nedeniyle bu liste öğretim üyesi ağırlıklı görünmektedir. Bunun nedeni ise bu kimselerin yaşam öykülerinin akademik aşama için başvuru dosyalarından ya da doktora tezlerinden kolayca elde edilmesindendir. Bundan sonraki çalışmalara ışık tutacak bu konudaki bu başlangıç çalışmanın, belli aralıklarla güncelleştirilmesi gerekeceğine inanıyorum. Hatta birer resim de konarak bir haritacılar albümü yapılabilir.
Konu ile ilgili tüm Türkçe kaynaklar dipnotu olarak verilmiştir. Böylelikle daha fazla bilgi gereksinimi duyanlar kaynaklar listesinden arama yerine ilgili yayınları çabucak sayfasından alabilirler.
Kitabın yazımında, özellikle sabır ve özverili yardımları ve önerileri için Dr. Veysel ATASOY ve Dr. Mualla ÜNVER'e, çizimler için teknik ressam Yaşar YAVUZ'a ve kitabın basımında emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Trabzon, 1995 Prof. Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ
2. baskı için Önsöz
1995 de yayınlanan bu kitabın 1. baskısı tükendiğinden bu 2. baskıda, kitaptaki bilgiler yeniden gözden geçirilerek güncelleştirilmeğe çalışılmıştır. 1. baskıda oda yönetim kurulu tarafından konulan önsöz ve yeni sayfa numaraları, kitabın arkasındaki dizini altüst etmişti. Bu baskıda aynı hatanın yinelenmeyeceğini ümit ediyorum. Mesleğimizle ilgili yayınlanan kitaplar yeniden taramalarla ve aradan geçen 5 yılda yayınlanan yeni kitaplarla hacım olarak bu kitabın amacı dışına çıktığından bu bölüm kitaptan çıkartılarak “Türk Haritacılığı Bibliyografyası-1 Kitaplar-Tezler” ismi ile yayınlanacaktır. Bunun yerine Türk haritacıları tarafından 1990 yılından sonraki son 10 yılda yayınlanmış kitap listesi verilmiştir.
1. baskıda kitabın arkasında haritacılığa katkıları olan bazı meslektaşları, biyografilerini bulmanın çok güç olmasına rağmen kısa özgeçmişleriyle anlatarak, bunları yeni kuşağa tanıtmak istemiştik. Bu konuda özellikle üniversitelerde doktora yaparak akademik kariyerlerini kanıtlamış olanların sayısı -sevinerek söyleyebilirim ki- büyük rakamlara ulaştığından bu kişileri çıkararak Doçent ünvanını alan kişiler listeye alınmış,. mevcut biyografiler güncelleştirilmiş ve yeni kişiler eklenmiştir. Bu kişilerin birer küçük fotograflarının özgeçmişlerin yanına konabilmesi gelecek baskıya kalmıştır. Kişilerin kısa özgeçmişlerini bulmak Türkiyede oldukça zor bir olaydır. Gerçi 1988 yılından itibaren Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası “Mesleğimizde 30 yılını dolduranların Özgeçmişleri” adında her yıl yayınladığı kitapçıkta üyelerin tamamı olmasa da büyük bir kısmının özgeçmişlerini yayınlanmaktadır. Ancak 1958 öncesi YTÜ mezunları ve 1. Kuşak Haritacılar olarak adlandırdığımız Avrupada eğitim görmüş Haritacılar ve diğer değerli meslektaşların özgeçmişlerine ulaşmak pek kolay olmadı. Türkiyede insana kıymet verilmediğinden bu kişilerin bir kuşak sonra unutulması doğaldı. Buna da gönlüm razı gelmediğinden bu kişilerin bazılarının özgeçmişlerini büyük çabalar sonucunda elde edebildim. Yinede bu bilgilerin eksik ve hatta yanlış olduğunu kabul ederek ilgili kişilerden özür diliyorum.
Kitabın 2. baskısını üstlenen Harita Kadastro Mühendisleri Odası yöneticilerine ve emeği geçenlere teşekkürü bir borç bilirim.
İstanbul 1999 Prof. Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ
1.1 Haritanın Tanımı
1.2 Ölçü Birimlleri
1.2.1 Uzunluk Ölçü Birimi
1.2.2 Eski Ölçü Birimleri
1.2.3 Takvimler
2. 800-1895 YILLARI ARASINDAKİ ÇALIŞMALAR
2.1 Matematik ve Astronomi Çalışmaları
2.2 Eski Türklerde ve Osmanlılarda Haritacılık
2.3 Ölçme Aletlerine Tarihsel Bakış
3. MODERN TÜRK HARİTACILIĞI
3.1 Modern Türk Haritacılığının Başlaması (1895)
3.2 İstanbul'da Harita Çalışmaları
3.3 Jeodezik Çalışmalar
3.3.1 Türkiye Ulusal Nirengi Ağı
3.3.2. Türkiye Ulusal Nivelman Ağı
3.3.3 Türkiye Ulusal Gravite Ağı
3.4 Kartografik Çalışmalar
3.5 Fotogrametrik Çalışmalar
4. HARİTACILIK İLE İLGİLİ KURUMLAR
4.1 Harita Genel Komutanlığı
4.2 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
4.3 İller Bankası
4.4 Diğer Kurumlar
4.5 Kuruluşlar, Birlik, Cemiyet, Oda vb. Faaliyetler
4.6 Harita, Tapu ve Kadastro İşlemleri İle İlgili Yasa ve Yönetmelikler
5. EĞİTİM-ÖĞRETİM KURUMLARI
5.1 Türkiyede Öğretim Kurumları
5.2 Haritacılıkla İlgili Öğretim Kurumları
6.HARİTACILIKLA İLGİLİ TÜRKÇE YAYINLAR
7. DOKTORA TEZLERİ
8. BİYOGRAFİLER
9. DİZİN
Kısaltmalar:
AÜ:Ankara Üniversitesi
AVN:Allgemeine Vermessungs-Nachrichten
BuL: Bildmessung und Luftbildwesen
BÜ: Boğaziçi Üniversitesi
DGSA: Devlet Güzel Sanatlar Akademisi
DPT:Devlet Planlama Teşkilatı
DSİ:Devlet Su İşleri
DTCF: Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi
Dz.KK.:Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
EİE:Elektrik Etüd İdaresi
FIG: Federation Internationale des Geometres
HD: Harita Dergisi
HGK (HGM) : Harita Genel Komutanlığı (Eski:Harita Genel Müdürlüğü)
HKMO:Harita ve kadastro Mühendisleri Odası
İB:İller Bankası
İDMMA:İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi (şimdi Yıldız Teknik Üniversitesi)
İETT:İstanbul Elektrik Tünel Tramvay işletmesi
ITC: International Training Center
İTÜ: İstanbul Teknik Üniversitesi
İÜ:İstanbul Üniversitesi
IUGG: Internationale Union of Geodesy and Geophysics
İYTO:İstanbul Yüksek Teknik Okulu (şimdi Yıldız Teknik Üniversitesi)
Kart. Nachr. : Kartographische Nachrichten
KDMMA:Konya Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi (şimdi Selçuk Üniversitesi)
KTÜ:Karadeniz Teknik Üniversitesi
MEB: Milli Eğitim Bakanlığı
MTA:Maden Tetkik Arama Enstitüsü
ODTÜ:Ortadoğu Teknik Üniversitesi
STFA: Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya
SÜ: Selçuk Üniversitesi
TH: Technische Hochschule (şimdi Technische Universitaet)
TKGM: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
TMMOB:Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
TUFUAB: Türkiye Ulusal Fotogrametri ve Uzaktan Algılama Birliği (önce TUFB)
TUJJB:Türkiye Ulusal Jeodezi ve Jeofizik Birliği
TUJK: Türkiye Ulusal Jeodezi Komisyonu
TTK:Türk Tarih Kurumu
Verm. Ing.: Vermessungsingenieur
Verm. Techn.: Vermessungstechnik
YTÜ:Yıldız Teknik Üniversitesi
ZDMMA: Zonguldak Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi
ZKÜ: Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
ZfV: Zeitschrift für Vermessungswesen
1. GİRİŞ
1.1 HARİTANIN TANIMI
Antik çağda ARİSTO, metafizik kitabında geometriyi, yer ölçümü için, jeodeziyi ise yerin bölünmesi anlamında kullanmıştır1). Ünlü Alman bilim adamı F.R.HELMERT (1843-1917), 1880 de jeodezi, yeryüzünün ölçümü ve projeksiyon bilimidir demiştir. Aynı yıllarda yaşayan Alman astronomu ve matematikçisi H.BRUNS (1838-1919) bu tanıma yerin gravite alanının da ölçülmesini ekleyerek fiziksel jeodezinin de jeodezinin ayrılmaz bir bütünü olduğunu vurgulamıştır. Bu tanıma uygun olarak yine bir başka Alman bilim adamı S. HEITZ (doğ.1929) "Jeodezi, yeryuvarına ilişkin gözlemlerin elde edilmesi ve bunların fiziksel modele dönüştürülmesidir" şeklinde tanımlamıştır. FIG (Federation İnternationale des Geometres=Uluslararası Haritacılar Birliği), tüzüğünde haritacıların mesleki etkinlikleri olarak"Haritacı, yapılı ya da yapısız olan hem yer üstünde hem de yer altında bulunan taşınmazlara ilişkin tüzel ve özel iyeliği dökümleyen, sınırlarını belirleyen, ölçen ve değerlendiren, bu çalışmalarında toprak iyeliğinin yasal kayıtlanması önlemleriyle onunla bağlantılı hakları gözeten bir meslek ilgilisidir. O, bunlardan başka kırsal ve kentsel toprakların kullanılmasını araştırır, planlar ve yönetir. Haritacı sözü edilen konuları ilgilendiren teknik, tüzel, ekonomik, tarımsal ve sosyal bilgileri edinir" diye tanımlamıştır. IAG (İnternational Association of Geodesy = Uluslararası Jeodezi Birliği) ise 1975 Grenoble ve 1979 Canberra toplantılarında jeodezi için "Jeodezi, üç boyutlu ve zaman değişkenli uzayda çekim alanı da kapsamda olmak koşulu ile, yerin ve diğer gök cisimlerinin temsil edilmesi ve ölçülmesi ile ilgilenen bir bilimdir" demiştir. Ölçülen yeryüzünün büyüklüğüne göre yapılan işe arazi ölçümü, ülke ölçümü, yer ölçümü denir. Büyük ölçekte yapılan işlemler "Jeodezi" veya "Yüksek Jeodezi" konularına girmektedir. Küçük çapta yapılan ölçüler ise "Ölçme Mühendisliği" veya "Haritacılık" olarak isimlendirilir 2) 3)3a) Haritacılıkla ilgili kavramlar diğer dillerde şöyledir:
Türkçe
|
Almanca
|
İngilizce
|
Fransızca
|
Jeodezi
|
Geodäsie
|
Geodesy
|
Géodésie
|
Haritacılık
|
Vermessung
|
Surveying
|
Mensuration veya Topographie
|
Haritacı, ölçmeci
|
Landmesser,Geodät, Trigonometer
|
Surveyor,Geodesist, Land surveyor
|
Géodésien, (Ingenieur)geometer
|
Harita
|
Landkarte
|
Map
|
Carte
|
Bu mesleğin lisans ve lisansüstü eğitimini veren okullar, Türkiyede Jeodezi ve fotogrametri mühendisliği adı altında olup Almanya'da Geodäsie veya Vermessungswesen, İngiltere'de Surveying veya Geodesy, Fransa'da ise Ecole Polytechnique'de okutulan Mensuration veya Topographie'dir 4)5)6)7)8)
Halk arasında Haritacı veya Ölçme Mühendisi olarak da bilinen jeodezici bu görevini yaparken çeşitli bilim dalları ile karşılıklı ilişki içindedir. İlişkili olduğu bu bilim dallarına kısaca göz atacak olursak:
Haritacı, matematik bilgilerini çok fazla kullanmaktadır. Çünkü bilim dalı olarak zaten uygulamalı matematik alanına girmektedir. Ünlü Alman matematikçisi G.LEIBNIZ (1646-1716), “Jeodezi, matematiğin mükemmel bir uygulama alanıdır” demiştir. Çeşitli hesaplama teknikleri için zaman içerisinde gelişen hesaplama araçlarından logaritma cetvelleri, sürgülü hesap cetvelleri, kollu ve elektrikli hesap makinaları ve bilgisayarlar haritacının sürekli olarak kullandığı aletlerdir. Bunun dışında yine matematiğin birer alt dalı olan geometri ve trigonometri haritacının en çok çalıştığı alanlar olup bazı ülkelerde haritacı için "Ingenieur Geometer" (Geometri Mühendisi) veya "Trigonometer" (Trigonometrici) kavramlarının kullanılışı bu konulara ne kadar yakın olduğunun bir kanıtıdır. Ayrıca olasılık hesabı, istatiksel kuramlar ve En Küçük Kareler Yöntemi matematikçilerden çok haritacıların geliştirdiği konular olup bunlar yoğun biçimde jeodezi öğretiminde yer almaktadır.
Astronomi konusunda haritacı, haritasını yaparken kurduğu iskeletin (ülke nirengi ağının) bazı noktalarının enlem, boylam, azimut gibi büyüklüklerini ölçmek ve bunları büyük ağ dengelemesinde dikkate almak, bu değerlerden çekül sapması miktarını hesaplayarak bunu çok hassas olması gereken elipsoid üzerindeki hesaplamalarda kullanmak zorundadır. Daha önceleri yapılan tüm yerel ağlarda Kutupyıldızı gözlemlerinden yararlanarak nirengi ağının bir kenarının coğrafik kuzeyden olan ve azimut diye adlandırılan açısını ölçmek ve hesaplama sonunda bulduğu değerle haritasını yönlendirebilmesi gerekmekteydi. Bunun için gerek Kutupyıldızı ve gerekse diğer gök cisimlerinin koordinatlarının verildiği yıldız kataloglarına gereksinim vardır. Diğer taraftan yer elipsoidinin büyüklüğünü saptamak amacı ile jeodezik çalışmalara ek olarak astronomik çalışmaların da yapılması gerekir. Bir meridyen uzunluğu nirengi ile ölçülürken bu uzunlukların uçlarında enlem ölçerek ve bu işlemi en az iki yerde yaparak elipsoid boyutları saptanmıştır. Yeryuvarının biçimine en uygun geometrik şekil olarak bir dönel elipsoid düşünülmüş olup halen kullandığımız Uluslararası Hayford elipsoidinde jeodezik ölçülere ek olarak 381 enlem, 131 boylam ve 253 ü azimut olan toplam 765 astronomik gözlem dikkate alınmış ve 32 Laplace noktası başlangıç azimutunun düzeltmesinde kullanılmıştır. Son zamanlarda yapılan ölçülerde Doppler ölçüleri ve bu amaç için atılan uydulardan yararlanarak GPS (Global Positionig System) ile konum saptanmaktadır.
Coğrafya bilim dalı da yüzyıllarca haritacılık ve keşiflerle bir arada ele alındı. Yunanca Geo = yer, graphhein = yazmak, çizmek anlamına gelmektedir. Bugün haritacılık, hala coğrafya için büyük önem taşımasına karşın ayrı bir disiplin oluşturmuştur. Keşifler ise artık sona ermiş, yeryüzünde bulunacak yer kalmamıştır. Haritacı bu yüzden eskidenberi coğrafyacının tanımlamasından ve tarifinden de yararlanmış, yapılan keşif ve gezileri değerlendirmiştir. Bu nedenle haritacılık coğrafya ile yakın bir bilim dalı olarak kabul edilmiştir.
Fizik alanı da haritacılığın çok gereksinim duyduğu bir alandır. Ölçülerimiz fiziksel ortamda yapılmakta, hava sıcaklığı ve atmosfer koşulları etkisi dikkate alınmaktadır. Ölçü şeridinin sıcaklıktan etkilenmesinin dikkate alınmadığı durumlarda hatalar belirlenmiş sınırları geçebilmektedir. Ölçü şeridindeki bu uzamaya karşın bulunan invar9) tellerle eskiden baz uzunluğunun hassas bir şekilde ölçülebilmesi fizikçilere borçlu olan bir olaydır. Bunun gibi hava basıncından yararlanarak yükseklik saptanmasında kullanılan barometre ve aneroid birer fizik aletidir. Haritacının kullandığı nivo, takeometre veya teodolit gibi optik aletler hassas mekaniğin, bunların dürbünleri ve içlerindeki mercek, prizma ayna vb parçalardaki ışığın izlediği yol tamamen fiziğin optik alanına girmektedir. Son yıllarda elektro optik ve elektro manyetik dalgalarla yapılan uzaklık ölçerler tamamen fizik alanının buluşlarıdır. Benzer şekilde sesten yararlanarak yapılan uzaklık veya deniz derinlikleri ölçülmesi, kesitlerin çıkarılması da fizik konularıdır. Işık yolunun sapıncı (refraksiyon) da bir fiziksel olaydır. Ayrıca serbest düşme ve sarkaçlarla yapılan mutlak ve bağıl gravimetrik ölçüler ve bunları ölçen sarkaç ve gravimetre aletleri fizik alanının vazgeçilmez konularıdır. Pusulanın gösterdiği manyetik kutup konusu tamamen yer fiziğini ilgilendirmektedir. Bu yön ise haritalarda belirtildiği gibi arazide harita yönlendirmede yardımcı olur. Pusulanın takıldığı birçok haritacı aleti mevcuttur. Bunun gibi daha bir çok fizik alanını ilgilendiren ve jeodezide kullanılan konular sıralanabilir.
Geometrik ölçülerin yanında yerin fiziksel alanının da saptanması amacı ile jeofizik dalında gravimetre ile yapılan yerçekim ivmesi jeodezide vazgeçilemiyen bir olaydır. Haritalarda üçüncü boyut olarak yüksekliklerin de bilinmesi gerekir. Bu amaç için seçilen sıfır yüzeyi karaların altından geçmektedir. Karaların altındaki kitle dağılımı ise yükseklik kavramını etkilemektedir. Bundan başka bazı noktalarda hesaplanan çekül sapması için belli uzaklıklardaki kitle etkisini hesaplamak amacı ile çeşitli noktaların üç boyutlu koordinatlarının yanı sıra gravite değerlerinin de bilinmesi gerekir. Ekvatordan kutuplara doğru enleme bağlı olarak değişen normal yerçekimi ile ölçülen yerçekiminin karşılaştırılması sonucunda elde edilen anomaliler, yer altı kitle dağılımı ve yoğunluğunu belirleyici ve çekül sapmasının elde edildiği büyüklüklerdir. Jeodezinin tanımında bile jeofiziksel ölçüler geometrik ölçülerin tamamlayıcısı olduğu vurgulanmaktadır.
Haritacı çok kullandığı tüm bu bilim dallarından başka az da olsa diğer bazı bilim dallarına da gereksinim duyar. Büyük ölçekli haritalarda mülkiyet kavramı sınırlarla oluşur. Buralarda ortaya çıkan problemler için sağlam bir hukuk bilgisi gerekir. Benzer şekilde tapu, kadastro ve imar çalışmalarında, arazi düzenleme çalışmalarında, kamulaştırma problemlerinde miras işlemlerinde yasa ve yönetmeliklerin iyi bilinmesi gerekir. Bunlardan başka söz gelimi fotogrametri yöntemi ile yapılan haritalarda uçuş bilgileri ve navigasyon veya haritanın çiziminde kullanılan projeksiyon ve kartografik bilgiler, çizim tekniği, haritaların çoğaltılmasında reprodüksiyon ve baskı teknikleri, harita çiziminde gerekli olan arazi oluşumu bilgisi (jeomorfoloji) gibi konular diğer mesleklerde de olduğu gibi haritacılıkla az veya çok ortak kesitleri olan bilim alanlarıdır.
Diğer bilim dalları ile yukarda sayılan ilişkilerinden dolayı bu bilim dallarındaki gelişmeler haritacılığı yakından ilgilendirmekte olup haritacılık tarihi bu bilim dallarının tarihi ile çok yakından ilgilidir. Bu nedenle haritacılık tarihinde katkıları olan diğer bilim dallarından matematikçi, astronom, fizikçi, jeofizikçi, hukukçu vb. bilim adamlarının yaptıklarından bahsedilmesi de gerekmektedir. Zaten başlangıçta bilim adamları bugünkü gibi küçük bir alanda uzmanlaşmak yerine çok sayıda bilim alanında çalışmak zorundaydılar. Söz gelimi İBNİ SİNA ünlü bir hekim olduğu kadar iyi bir filozof ve fizik, kimya, matematik, astronomi, jeoloji konularında da katkıları olmuş bir bilim adamıdır. Benzer şekilde FARABİ felsefe, mantık, musiki, astronomi ve geometri konularında derinleşmiştir. Bu nedenle kitabın arkasında tarihsel bir sıra içerisinde aslen haritacı olmayan, ancakharitacılığa katkıları olan Türk bilim adamlarından da bahsedilmiş ve bu kişilerin soyadı alfabetik sırasında biyografilerine yer verilmiştir.
Haritanın Yararları
Harita bir ülkenin kartvizitidir. Haritanın bir estetik, bir güzellik sembolünün ve araziyi doğru olarak temsil etmesinin yanında bir haritanın bir çok proje çalışmalarında altlık olarak kullanılması, bir çok işlemlerde el atılan ilk gereksinimlerden biri olması ve haritasız hiç bir teknik projenin yapılamaması ve yürütülememesi haritanın ne denli önemli bir araç olduğunu göstermektedir. Aşağıda haritaların hangi alanlarda yararlı olduğu sıralanmıştır:
-
Yurt savunması ve güvenliğin sağlanması,
-
Sınır anlaşmazlıklarının çözümlenmesi,
-
Taşınmazmallara ilişkin hakların devlet güvencesi altında tutulması ve bu haklara ilişkin işlerin yürütülmesi,
-
Baraj yerlerinin seçimi, inşaatı ve gerekli teknik ve parasal durumun, su örtüsünün ve dolayısı ile su altında kalacak ve sulanacak alanın ve parsellerin saptanması,
-
Arazi düzenleme çalışmaları, arazi toplulaştırılması, birleştirilmesi veya ayrımının bilimsel, ekonomik, enuygun ve duyarlı biçimde yapılması,
-
Toprak reformunun uygun, geçerli ve öncelikle gerçekleşmesinin sağlanması,
-
Sulama ve kurutma çalışmaları için gereken ön projelerin hazırlanmasında ve sonraki uygulamasında enuygun ekonomik, duyarlı yararlı ve olumlu sonuçların alınması,
-
Kara ve demiryolu geçkilerinin seçiminde ve yapımında teknik ve parasal hesaplarında uygun, bilimsel ve ekonomik yolun seçiminin sağlanması,
-
Hava alanlarının seçiminde ve yapımında en teknik ve uygun durumun saptanması,
-
Orman sınırlarının saptanmasında, amenajman çalışmalarında, sahil düzenlemelerinde, fidanlık ve parkların tasarlanmasında, projelerin hazırlanmasında ve yersel aplikasyonlarında rehber ve dayanak olarak kullanılması,
-
İmar planlarının düzenlenmesi ve uygulanması,
-
Kanalizasyon, elektrifikasyon ve içme suyu şebeke projelerinin hazırlanmasında ve yersel aplikasyonlarında gerçekleşmenin ve ekonominin elde edilebilmesi,
-
Taşınmazmal sahiplerinin mülklerinden kredi ve rehin gibi yollarla kanuni haklardan tam olarak yararlanabilmelerinin sağlanması,
-
Kamulaştırma işlemlerinin düzgün ve hakça yapılmasının sağlanması,
-
Sahip olunan arazinin yeterince değerlendirme olanaklarının yaratılmasının ve kolaylaştırılmasının sağlanması
-
Turistik alanlarda yatırım yapılabilmesi ve değerlendirilebilmesi,
-
Turistik yaya ve benzeri gezilerin yapılabilmesi için şehir planları ve kırsal alanlarda güzel manzaralı gezi rotalarının düzenlenmesi
-
Çevre düzenlenmesi vb..
Harita Yapan ve Kullanan Başlıca Kamu Kuruluşları:
Bazı kamu kuruluşları tarafından üretilen ve proje altlığı olan harita diğer bazı kamu kuruluşları tarafından da kullanılmaktadır. Aynı bir bölgede çeşitli kamu kuruluşlarının harita yaparak gereksiz yere zaman ve para kaybını önlemek için 1961 yılında çıkan 203 sayılı yasa ile Bakanlıklararası Harita İşlerini Koordinasyon ve Planlama Kurulu oluşturulmuştur. Aşağıda harita yapan ve kullanan başlıca kamu kuruluşları sıralanmıştır:
1.Harita Genel Komutanlığı (HGK)
2.Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM)
3. İller Bankası Genel Müdürlüğü (İB)
4. İmar ve İskan Bakanlığı
4.1-Belediyeler Teknik hizmetler Genel Müdürlüğü
4.2-Afet İşleri Genel Müdürlüğü
4.3-Mesken Genel Müdürlüğü
4.4-Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü
5. Bayındırlık Bakanlığı
5.1-Demiryolları Limanlar ve Havameydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü (DLH)
5.2-Karayolları Genel Müdürlüğü (TCK)
6. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
6.1-Maden Dairesi Başkanlığı
6.2-Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Direktörlüğü (MTA)
6.3-Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğü (TEK)
6.4-Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ)
6.5-Etibank Genel Müdürlüğü
6.6-Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPO)
7. Köy İşleri Bakanlığı
7.1 Topraksu Genel Müdürlüğü
7.2-Toprak ve İskan Genel Müdürlüğü
7.3-Yol-Su-Elektrik Genel Müdürlüğü (YSE)
8. Ulaştırma Bakanlığı
8.1 Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü (TCDD)
8.2-Posta Telefon Telgraf Genel Müdürlüğü (PTT)
9. Orman Bakanlığı
9.1-Orman Genel Müdürlüğü
10. Milli Emlak Genel Müdürlüğü
11. Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TKİ)
12. Toprak ve Tarım Müsteşarlığı
13. Belediyeler
14. Emlak Kredi Bankası Genel Müdürlüğü
15. Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü (EİEİ)
16. Makina Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE)
17. Turizm ve Tanıtma Bakanlığı
18. Demir-Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü
19. Meteoroloji Genel Müdürlüğü
20. Garp Linyitleri İşletmeleri Genel Müdürlüğü
21. İstanbul Elektrik, Tünel, Tramvay İşletmesi (İETT)
1.2 ÖLÇÜ BİRİMLERİ
Haritacılıkta ölçü birimi olarak kullanılan uzunluk ve alan ölçü birimleri önceleri, her ülkede farklı büyüklüklerde hatta her ülkenin farklı yerlerinde de farklar göstermekteydi. Her obje için farklı ölçü birimi kullanmanın dışında bunların kendi aralarında 10 luk olmayan bir sistemde büyüyüp küçülmesi bunlarla ilgili hesapları oldukça zorlaştırıyordu. Toplumlar arasındaki ilişkilerin yoğunlaşması ile bu farklılıklar rahatsız edici boyutlara ulaştı ve gerek ticari hayatta ve gerek bilimsel alanda ortak bir ölçü birimi kullanma gereği kendiliğinden ortaya çıktı.
1.2.1 Uzunluk Ölçü Birimi 10)
İnsanlar ilk zamanlardan beri yaşamları boyunca uzunluk ölçme gereksinimini duymuşlar ve bu amaç için ölçü birimlerini parmak, karış, ayak, adım, kulaç gibi vücut organlarından üretmişlerdir. Bu ölçü birimlerinin onluk sistemde olmayan katlarını veya askatlarını da yerine göre daha büyük veya daha küçük ölçülerde kullanmışlardır. Parmak, ayak ve adımdan başka vücut ölçülerinden "Elle" özellikle terziler arasında kumaş ölçüleri için rağbet buldu. Bizde eski ölçülerden arşına karşılık gelen bu uzunluk orta parmak ucundan dirseğe (bazı yerlerde omuza) kadardır. Kolları açılmış bir insanın iki elinin parmakları arasındaki uzunluğa 1 kulaç denmiştir . 1.80-1.90 m arasında ve 6 ayak olarak kabul edilen bu uzunluk daha çok su, kuyu, deniz derinlikleri, ip uzunluğu için kullanılmıştır11) 12)
Kısaca özetlenirse metrik sistemden önce ölçülecek her objeye göre ayrı birim kullanmak adet haline gelmişti. Kumaş için başka, sokak uzunluğu için başka, bina yüksekliği için başka, kuyu veya su derinliği için başka, yol uzunluğu için daha başka birimler kullanılıyordu. Aynı birimin çeşitli ülkelerde hatta aynı bir ülkenin çeşitli yörelerinde farklı uzunlukta olması, bunların da kendi aralarında 10 luk olmayan bir sistemde büyüyüp küçülmesi, bunlarla ilgili hesapları oldukça zorlaştırıyordu. Ama yine de toplumlar arasındaki ilişkilerin yoğun olmaması dolayısı ile bu farklılıklar fazla rahatsızlık vermiyordu. Ne zaman ülkeler ve toplumlar arasındaki ilişkiler çoğaldı, başka bir deyişle global dünya kavramı ortaya çıkarak göreceli anlamda dünya küçüldü o zaman ölçü birimlerinin bu farklılıkları özellikle 18. yüzyıl sonlarında rahatsız edici boyutlara ulaştı ve gerek ticari hayatta ve gerek bilimsel alanda ortak bir uzunluk birimi kullanma gereği kendiliğinden ortaya çıktı. Bu fikir daha önceleri de çeşitli Fransa kralları hükümetleri zamanında da düşünülmüştü. Nitekim HUYGENS (1629-1695), 1664 de saniye sarkacı boyunun 3 ayak olarak uzunluk birimi kabul edilmesini önermişti. Bu uzunluk daha sonraları Peru'da meridyen boyu ölçen BOUGUER (1698-1758) ve LACONDAMIN (1701-1774) tarafından da önerilmiştir. Bu nedenle Paris'te yapılan ölçü birimi saptanması toplantısında saniye sarkacının boyu ölçü birimi olarak yinelenmiştir.
Bu uzunluk: Ekvatorda = 991 mm; Londra-Berlin-Paris enlemlerinde 994 mm; enlemi 78olan Spitzbergen'de ise 996 mm dir.
1790 da kurulan komisyon, her ne kadar belirli sıcaklık, enlem ve deniz seviyesi ile sarkaç boyunun sabit olabileceğini, ancak bu uzunluğun ortalama Güneş gününün 86 400 de biri olan saniyenin saptanmasındaki sakıncalarını öne sürdüğünden bu öneriden de vazgeçilerek önerilecek birimin hiçbir faktörden bağımsız, dünya durdukça değişmeyecek ve gerektiğinde denetlenebilecek bir uzunluk olan (Fransız bilim adamı BORDA'nın önerisi) Paris'ten geçen çeyrek meridyen uzunluğunun (kutuptan ekvatora kadar olan kısmının) 10 milyonda birinin alınması önerisi kabul edildi. İngiliz fizikçisi MAXWELL dünyanın da henüz soğumadığını ve bu nedenle bu önerinin de pek geçerli olmaması gerektiğini savundu ise de bu itirazı dikkate alınmadı. Sarkaç boyu önerisi sadece İngiltere tarafından benimsenerek 1790 yılında Londra enleminde 16 C o sıcaklık ve deniz seviyesinde saniye sarkacı boyu saptanmış ve 1824 yılında da İngiliz parmağının sarkaç boyu ile ilişkisi olarak sarkaç boyu = 39.1393 parmak= 994.14 mm şeklinde ortaya konmuştur.
Diğer taraftan Paris meridyeni uzunluğu ölçümü görevi Fransız astronomlarından MECHAIN (1744-1804) ve DELAMBRE'e (1749-1822) verilmiş ve bu çalışma 1792-1799 yılları arasında tamamlanarak Dünkirk ile Barselona arasında yapılan nirengi çalışmalarından ve astronomik gözlemlerden 1797 de 120 üçgenden oluşan zincirin kapsadığı meridyen uzunluğu 551585 toisen (tuvaz) = 1075.058 km ve enlem farkı 940'26" elde edilerek bu bilgilerden basıklık 1:334 ve çeyrek meridyen uzunluğu 5 130 740.7 tois bulunmuş ve bu değere 10 milyon metre denmiştir. Buna göre Peru'da kullanılan tois cinsinden 1 metre = 0.51307407 tois veya 1 metre = 3 ayak (Paris) + 11.296 çizgi (Paris) = 443.296 çizgi olması gerekli olduğu hesaplandı ve bu uzunluk 10 Aralık 1799 da metre birimi olarak saptandı. Bu uzunluk fizikçi LENOIR tarafından 25 mm x 4 mm kesitli, platinden 0C de boyu 1 m olan bir çubuk yapılarak Fransa devlet arşivinde arşivmetre olarak saklanmaktadır.
Bu çubuğun kesiti yüzünden eğilmeğe uygun olması ölçü denetimini ve ölçü alınmasını zorlaştırıyordu. Bunun yerine 1875 de kurulmuş olan uluslararası metre komisyonu % 90 platin ve %10 iridyum alaşımından X kesitli metre prototipini yaptı ve bu çubuk üzerine iki çizgi çizerek bunun aralığının 1 m olduğu belirlendi. Bu iki çizgi arasındaki uzunluk 0C de fiziksel atmosfer altında ve simetrik olarak altına yerleştirilmiş ve birbirlerinden 571 mm uzakta, en az 1 cm çaplı küreler üzerinde tam 1 m dir. Bütün uzunluk ölçülerinin kaynağı olan bu birim Paris yakınlarında Sevres'de (Sevr) uluslararası ölçü ve ağırlık bürosunda saklanmaktadır. Uluslararası metreden döküm yoluyla çeşitli kopyalar çıkarılarak kura ile üye ülkelere dağıtılmıştır.
Yeni ölçü birimi metre, doğduğu ülkede bile bir süre uygulanamamış, ayak ve tois pratik hayatta görevlerine devam etmişlerdir. Hatta Napolyon Bonapart'ın 1812 de bir kararnamesi ile bu eski ölçülerin metre ile kullanılmasına resmen izin verilmiş, ancak 1 Ocak 1840 yılında metrik olmayan ölçü ve ağırlıkların kullanılması yasaklanmıştır. Bunu izleyen yıllarda 1846 da Belçika, Hollanda, Lüksemburg, 1849 da İspanya, 1868 de Kuzey Almanya ve 1872 de tüm Almanya ve daha sonraları diğer ülkelerde uygulanmağa başlanmıştır. Metrik sistem Türkiye'de 1931 de kabul edilmiş ancak 1 Ocak 1933 de uygulanmağa geçilebilmiştir13). 1966 da Japonya 71. ülke olarak metrik sisteme geçebilmiştir. İngiltere ve ABD'de metrik sisteme geçme aşamasındadırlar.
Metre, 1927 de 7. ölçü ve ağırlıklar konferansında kadmiyum ışığının kırmızı tayftaki dalga boyunun 1 553 163.5 katı; yeşil tayftakinin 1 966 249.7 katı ve mavi tayftakinin 2 083372.1 katı olarak tanımlanmıştır. 1945 den sonra izotopların ayrılması sayesinde kadmiyum çizgilerinden daha ince ve daha basit optik ışınımlar elde edilebildi ve 14 ekim 1960 da yapılan 11. ölçü ve ağırlıklar genel konferansında metrenin tanımı "Kripton 86 atomunun boşlukta 2P ve 5dseviyeleri arasındaki geçişte saldığı oranj dalga boyunun 1 650 763.73 katı" olarak değiştirilmiştir. 20 ekim 1983 de Paris'te yapılan 17. ölçü ve ağırlıklar genel konferansında metre, ışığın boşlukta 1/299 792 458 saniyede aldığı yoldur şeklinde tanımlanmıştır.
1.2.2 Eski Ölçü Birimleri
Dostları ilə paylaş: |