Tekelci burjuvazi, onun en güçlü ve emperyalizmle en bütünleşmiş kesimlerinin temsilcisi olarak TÜSİAD, teslimiyet ve tasfiye çizgisine itilmiş Kürt hareketinin belli tavizlerle tümüyle düzene eklemlenmesini istiyor; bunu Kürt sorununu uzun dönemli olarak yatıştırmanın, düzen için bir tehlike olmaktan çıkarmanın bir olanağı sayıyor. Ayrıca Kürt sorunundaki tavizsiz tutumun parasal faturasının da gereksiz yere çok pahalıya çıktığını düşünüyor. Dinsel gericiliğe karşı alınan tedbirlerin tadında bırakılmasını; dinin genel olarak ve özellikle de tarikatlar yoluyla, toplum yaşamı üzerindeki özel ağırlığını ve işlevini korumasını istiyor. Bunu emekçileri ve ezilenleri denetim altında tutmanın temel bir imkanı sayıyor (Haziran sonundaki MGK toplatısının basına yansıyan sonuçları generallerin de çok farklı düşünmediğini gösteriyor). Baskı ve terörün gerekli kurumsal ve yasal altyapıya kavuşturulduğu bir zeminde, bazı iğreti ve aldatıcı düzenlemelerle rejimin bir parça “demokrasi” makyajından geçirilmesini istiyor; bunu rejimin meşruiyeti ve aldatıcı imajı için gerekli görüyor. Yakın zamanda ABD dönüşü katıldığı bir televizyon programında Sabancı’nın açıkça dile getirdiği gibi, Kıbrıs işgalinin astarı yüzünden pahalı bir(337)maceraya dönüştüğünü görerek, bu alanda daha uzlaşmacı ve tavizkar olunmasını istiyor. Kaynakların bu kadar kıt ve pahalı hale geldiği bir ortamda, bir içsavaş için muazzam ölçülerde ve bir dış savaş için asgari ölçüde donanımlı olan ordunun aşırı silahlanma projelerine bir ölçü getirilmesini istiyor, vb...