H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə88/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   127

Başlangıçta belki masumca bir budalalığın ürünü olan bir düşüncede yıllar sonra hala ısrar etmek, bunu yapanları içinden çıkamayacakları bir batağa sürükleyebilir. Nitekim ister devrimci ister reformist Kürt hareketinin kuyruğuna her biçimiyle yapışmayı bir değişmez çizgi haline getirenlerin bu davranışının gerisinde aynı zamanda bu türden orijinal düşüncelerin kaçınılmaz politik sonuçları vardır. Aynı şekilde, “Kürt ulusu”nu bir bütün olarak devrimci ilan eden ve stratejik saflaşmanın devrimci kutbuna yer(293)leştiren programatik düşünce de bu orijinal saplantıdan çok ayrı değildir; onunla aynı mantığa oturmakta, benzer sonuçlara çıkmaktadır.

Devrimin gelişme çizgisi” ve etnik/dinsel çatışmalar

Bu orijinal düşünceyi daha yakından görelim ve buna öncelikle yapılan düzeltmeden başlayalım. Karar metni, konuya ilişkin olarak “Birlik Kongresi’nin perspektif, analiz ve kararlarını teyit” ettiğini, bununla birlikte ilgili pasajın bir “ifade eksikliği” de taşıdığını, bu eksikliğin “sorunun konuluşunun özüne uygun tarzda giderilmesi” durumunda ortada sorun kalmayacağını söylüyor. Pasajın ilk biçiminde; “Türkiye’yi antiemperyalist demokratik devrime ve bu devrimin zaferine götürecek olan yolun” sınıfsal karşıtlıkların yanısıra, fakat bundan daha çok, Türk-Kürt, sunni-alevi, laik-şeriatçı gibi somut biçimler üzerinde yükselen bir iç savaş ya da savaşlar serisinden geçerek gelişeceği” söyleniyor. Yani ilk biçim, devrimin, sınıfsal karşıtlıkların yanısıra, fakat ondan da çok, etnik ve dinsel karşıtlıklardan doğacak çatışmalardan, bunlar ekseninde gelişecek bir iç savaşlar serisinden geçerek gelişeceğini ve zafere ulaşacağını söylüyor. Burada yapılan düzeltmelerin ilki, “fakat bundan daha çok” ifadesinin atılmış olmasıdır. Ne var ki bu düzeltme, sorunun özünü değiştiren, akıl almaz anormallikteki düşünceyi bir nebze olsun hafifleten herhangi bir yenilik getirmiyor. İlkinde asıl ağırlık etnik ve dinsel karşıtlıklardan doğacak çatışmalara, bunların yolaçacağı “iç savaş ya da savaşlar serisi”ne verilirken, yapılan düzeltmeyle, devrimin zaferine giden yolda, sınıfsal çatışmalar ile etnik ve dinsel çatışmalara eşit şans tanınmış olunuyor. Yani saçmalık özü yönünden tüm görkemiyle yerli yerinde duruyor.

İkinci düzeltmede, etnik ve dinsel çatışmaların kaynağına işaret eden bir ilave yapılmış ve bu yolla kışkırtılacak iç savaş ya da(294)savaşların gerici niteliği vurgulanmış (eklenen ifadeleri siyah olarak veriyoruz): “...faşist diktatörlüğün kışkırtıp örgütleyeceği Türk-Kürt, sünni-alevi, laik-şeriatçı gibi somut biçimler üzerinde yükselen gerici bir iç savaş va da savaşlar serisi...”

Türk-Kürt, sünni-alevi, laik-şeriatçı” çatışmasının gerici kaynağına ve bundan doğabilecek iç savaşların kesin gerici, karşı-devrimci niteliğine yapılan bu vurgular kuşkusuz yerinde olmuştur. Fakat işte tam da bu sayede, stratejik plan ve “devrimimizin gelişme çizgisi” tanımı içinde bunlara yer vermenin tüm akıldışı saçmalığı da böylece açığa çıkmıştır. Zira hiçbir devrim, hele de onun zaferine giden yol, “faşist diktatörlüğün kışkırtıp örgütleyeceği Türk-Kürt, sünni-alevi, laik-şeriatçı gibi somut biçimler üzerinde yükselen gerici bir iç savaş ya da savaşlar serisinden geçerek” gelişmez. Bu tamı tamına karşı-devrimin yoludur. Emekçilerin etnik ve dinsel temellerde birbirine kırdırtılması ve onyıllarca giderilemeyecek düşmanlıklar içine itilmesi sayesinde, devrimin belki de uzun onyıllar için imkansızlaştırılması yoludur. Bunun ne demek olduğunu anlamak istiyorsak, basitçe eski Yugoslavya cumhuriyetlerinde olup bitenlere bakmamız yeterlidir.

Dolayısıyla, bu ikinci düzeltmenin yarattığı açıklık temelinde, MLKP 3. Kongresinin bu saçma düşünceyi temelden reddetmesi, “Strateji belgesi”nden onu ve onu tamamlayan herşeyi çıkarıp atması gerekirdi. Oysa o böyle yapmak yerine, tutup bu düşünceyi ve onu üreten “perspektif, analiz ve kararları” yeniden onaylama yoluna gitmiştir!

Egemen sınıfların değirmenine su taşımak

90’lı yılların ortalarından itibaren devrimci akımlara yönelik ağır ve bayağı saldırılara yeniden başlayan Perinçek, Birlik Kongresi Belgeleri’nin yayınlanmasının ardından MLKP’nin bugün hala sürdürmekte ısrar ettiği bu görüşleri bulunmaz bir fırsat olarak anında diline doladı; bir başyazısını bu konuya ayırarak, yukarıdaki(295)saçmalıkları devrimci akımların MİT’in, kontrgerillanın oyuncağı haline geldiğinin kanıtı saydı. Bu alçakça bir karalamaydı; fakat “Türk-Kürt, sünni-alevi, laik-şeriatçı” çatışmasından geçerek gelişecek bir devrime ilişkin o aptalca düşünceler buna fazlasıyla malzeme sağlıyordu.

Ardından, 1995 Mart’ında, devletin Gazi provokasyonu yaşandı ve bu geri teperek devlete karşı büyük bir halk direnişine yolaçtı. Atılım o bildiğimiz ataklığı ile, konuya ilişkin yazılarının birinde, doğrudan devlete karşıtlık çizgisinde gelişen bu halk hareketini tutup tartışmakta olduğumuz orijinal saçmalığın bir doğrulanması saydı (sayı: 27, 8-15 Nisan ‘95). Tam da, MLKP’nin hala sıkıntısını çektiği ve 3. Kongresinde revizyona tabi tuttuğu o tartışmakta olduğumuz pasaja dayandırılan bu yorum, tepeden tırnağa saçma ve gerçek dışıydı. Gazi’de bir Alevi-Sünni çatışması değil, bunu kışkırtmaya yönelik bir kontrgerilla provokasyonu yaşanmıştı. Fakat provokasyon ters tepmiş, Gazi Mahallesi halkı öfke ve tepkisini faşist katillere ve devlete yöneltmişti. Yani Gazi’de, “Strateji belgesi”nde “özgün karşıtlıklar” adı altında (s.91) pek bilimsel tanımlamalara da konu edilen türden bir çatışmayla değil, tipik bir halk-devlet çatışmasıyla, tam da “açık sınıfsal ve siyasal karşıtlığa” dayalı bir çatışma ile yüzyüzeydik.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin