Hedefler Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Sendikaların Türkiye’deki Tarihi Gelişimi Sendikaların Dünyada’ki Gelişimi Sendikaların Tanımını Sendikaların Unsurlarını



Yüklə 162,9 Kb.
tarix17.01.2019
ölçüsü162,9 Kb.
#98517


Üçüncü Bölüm

Sendikalar
Ders: Toplu İş Hukuku Yrd. Doç.Dr. Serdar ORHAN

c:\users\sau\desktop\set\13.png


Hedefler
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


  • Sendikaların Türkiye’deki Tarihi Gelişimi

  • Sendikaların Dünyada’ki Gelişimi

  • Sendikaların Tanımını

  • Sendikaların Unsurlarını

  • Sendika Türlerini

  • Türkiye’de Sendikal Örgütlenmelerin Temel Özellikleri hakkında bilgi sahibi olacaksınız


Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için;


  • Ünitenin sonunda yer alan değerlendirme sorularını çözebilirsiniz

  • Ünitenin sonunda verilen kaynaklar listesinden de yararlanarak ünitede ele alınan konularla ilgili daha geniş okumalar yapabilirsiniz.


Anahtar Kavramlar

  • Sendika

  • İş kolu Sendikası

  • İşyeri Sendikası

  • Sendikal Örgütlenme


İçindekiler

  1. Sendikaların Tarihi Gelişimi

1.1.Dünya’daki Gelişimi

1.2.Türkiye’deki Gelişimi

  1. Sendika ve Unsurları

  2. İşçi Sendikalarını Etkileyen Düşünce Akımları

  3. Sendika Türleri

  4. Türkiye’de Sendikal Örgütlenmenin Temel Özellikleri

Özet

Değerlendirme Soruları

Kaynakça

1.Sendikaların Tarihi Gelişimi

1.1. Dünyadaki Gelişimi:

Tarihte çalışan insanlar sürekli kötü çalışma koşullarının iyileştirilmesi için çaba sarf etmişlerdir. Örneğin Mısır’da İ.Ö. 1949 yılında tığla işlerinde çalışan İbrani işçiler daha iyi çalışma şartları için topluca işi bırakmışlardır. Yine Mısır’da piramitlerin yapımı sırasında da işçilerin kötü çalışma koşullarına tepki amacıyla çalışmama eylemi, grev olarak değerlendirilir(Çelik, 2011:114).

Sendikacılığın tarihi loncalara kadar uzanır. Avrupa’da her meslek sınıfının bir loncası bulunuyordu. 14 yy. başlarında ücretlerini arttırmak, çalışma saatlerini azaltmak, sanatlarını bir türlü kalfalara bırakmak istemeyen ve bu nedenle ustalığa geçişi zorlaştıran ustaların bu davranışlarını kırmak için kalfalar örgütlenerek eylemlere başvurmuşlardır. Gerçek anlamda sendikacılık 18 yy. sonunda Avrupa’da başlayan sanayi devriminden sonra oluşmuştur. Sanayi devrimi ekonomik alanda iktisadi liberalizm doğurmuştur. Bu görüş üretimin arttırılması çalışma hayatını kayıtlamaya yönelik her türlü girişimi reddetmekteydi, yani aktif serbesti ve mesleki örgütlenme yasağına dayanmaktaydı. Hızlı sanayileşen Batı Avrupa ülkelerinde başta İngiltere olmak üzere liberalizm savunucuları, işçilerin sendikalaşma çabalarına karşı sendikalaşma hareketini, bireyin sözleşme ve ticaret yapma özgürlüğüne gayrimeşru sınırlama olarak nitelendirmişlerdir. 19 yy. başlarında, Avrupa’da işsizlik artmış, çalışma süreleri günde en az 16 saat olmuş, binlerce kadın ve çocuk dokuma tezgahlarında veya maden ocaklarında çalışır hale gelmiştir. Ülkelerdeki iktidarlar da işverenlerle liberal iktisadi düşünce sahiplerinin görüşlerine katılarak işçilerin örgütlenme haklarını yasaklayan kanunlar çıkartmaktadır.

İngiltere’de 1799 ve 1800 yıllarında çıkarılan (Combination of Workmen Acts) kanunlar bunlardandır. 1791 tarihinde Fransa da çıkartılan bir kanun (Loi le Chapelier) ücret ve çalışma saatlerinin belirlenmesinde taraflar arasına her türlü aracının girmesini yasaklamaktaydı. 1884 yılına kadar bu yasak yürürlükte kalmıştır.

İngiltere aynı zamanda Avrupa’da sendikalaşmayı yasaklayan kanunları ilk kaldıran ülkedir. Combination Act’ler 1824 yılında kaldırılır. Bu tarihten itibaren ülkede grevler başlamıştır. 1825 yılında çıkarılan kanun grev özgürlüğüne kısıtlamalar getirmişse de sendika özgürlüğüne her hangi bir müdahale getirmemiştir. Ayrıca İngiltere’de polis dışında kalan memurların da 1946 yılından beri sendika özgürlüğü verilmiştir.

Almanya da 1869 yılında Sanayi Kanunuyla örgütlenme yasağı kaldırılınca sendikalaşma hareketi hızlandı 1933 yılında Nasyonal Sosyalistler tarafından kesintiye uğratılmıştır. Bu tarihten II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadarki dönemde tüm sendikalar kapatılmış ve tüm işçi ve işverenler çalışma cephesine katılmaya zorlanmıştır. Savaş sonrası yeniden başlayan sendikacılık hareketinin temeli sosyal tarafların ayrı cephelerde serbest irade ile örgütlenmeleri, devlete ve birbirlerine karşı bağımsız ve işkoluna göre sendikalaşma ilkeleri üzerine kurulmuştur.

Sanayileşen Avrupa’da ilk yıllarda sendikalaşmayı yasaklayan kanunlar çıkartılmışsa da işçiler uzun mücadeleler ile bu yasakların kaldırılması konusunda başarıya ulaşmışlardır. Sonuç olarak sendikal örgütlenmeye başlangıçta şiddetle karşı koyan devletler daha sonra buna göz yummuş, sonunda da bunu bir hak olarak tanımıştır. Sendikalaşma fikrinin temelinde birlikten güç doğacağı, güce güçle karşılık verme düşüncesi bulunmaktadır. bu şekilde işçiler örgütlenerek güçlenmiş ve işverenlerin iktisadi gücüne karşı koyar hale gelmişlerdir. Bu sayede de ekonomik eşitlik sağlanmış olur.

Tarihsel süreçte işçilerin örgütlenme hareketleri grev eylemlerinden sonra başlamıştır. İngiltere’de 1816 Nottingam, 1819 Lancashire grevleri sonucunda 1824’de sendikaları yasaklayan kanunlar kaldırılmıştır. Fransa’da 1749 grevi, 1831 Lyon grevi, 1848 genel grevlerinden sonra 1864’de sendikaların açılmasına yasa ile izin verilmiştir. Almanya’da ise 1731’de grev yapan kalfalar ağır cezalara çarptırılmış, 1844’de işçilerin makinalara saldırısı, 1847’de genel grev ve ayaklanmadan sonra ilk kez 1869’da sendikalara izin çıkmıştır(Tuncay, 1999:5-6).

Avrupa’da sendikaların gelişimi, I Dünya Savaşı ve 1929 Ekonomik Krizi’nden, kriz sonrası yaygınlaşan otoriter devlet sistemlerinden olumsuz biçimde etkilenmiştir.

II. Dünya Savaşı da sendikal hareketi olumsuz etkileyen bir gelişme olmuştur. Ancak savaş sonrası dönemden 1970’li yılların sonuna kadar sendikacılık altın çağını yaşamıştır. Bu dönemde Keynezyen ekonomik politikalar, refah devleti anlayışı ve Fordist üretim tarzı çerçevesinde, demokratik çoğulcu sistemler altında, hem kurumsal hem de ekonomik ortamın uygun olması nedeniyle hızlı bir gelişme göstermiş, kurumsal ve hukuki yapılarını güçlendirmiş, siyasi ve toplumsal etkinliklerini arttırmışlardır. Bu dönemde sendikalar gelişme stratejileri ile uyumlu neo-korporatist yapılara dönüşmüşlerdir. Sendikalar 1960’lı yıllarda uzlaşmacı ve sorumlu sendikacılık kimlikleri ile 1970’li yıllarda ise toplumsal sözleşmelere taraf siyasi ortak görünümde faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

1970’li yılların ortalarından itibaren özellikle 1980 sonrasında; sendikalar, ekonomik durgunluk sonucu artan işsizlik, kayıt dışı sektörün gelişmesi, Neo-liberal politikalar, küreselleşme, Çok Uluslu Şirketlerin güçlenmesi, hizmet sektörünün önem kazanması, yeni teknolojiler, esneklik, doğu blokunun çözülmesi, bireyselleşme eğilimlerinin artması, kadınların iş piyasasına girmesi, gibi nedenler sendikaların gücünü azaltan faktörler olmuştur(Tokol, 2014:78).

1.2. Türkiye’deki Gelişimi:


  • Öz Bilgi

Osmanlı İmparatorluğunda ilk sendikacılık hareketi 1871 yılında başlamıştır..
Osmanlı İmparatorluğu döneminde çalışma hayatı genellikle tezgah ve el işlerine dayanmaktaydı. Pamuklu ve ipekli dokumacılıkta 18 yy. sonunda görülen gelişme, Avrupa’da makinenin sanayi alanına girmesi ile bol olarak üretilen ucuz malların yurda sokulması sonucu gerilemeye başlamıştır(Çelik, 1998:299).

Osmanlı İmparatorluğunda Avrupa’dakine benzer sanayileşme hareketi de olmamıştır. Bunda önce aralıksız süren savaşlar, ekonomik kapitülasyonlar de bu gelişmede rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde sendikacılık hareketinin başlangıcı 1871’de Ameleperver Cemiyeti ile başlar. Ancak bu cemiyet esas itibariyle işçilere yardım kurumu olup sendika niteliğinde değildir. İkinci meşrutiyetin ilanından sonra birbirini izleyen grevler grevler üzerine çıkarılan Tatili Eşgal Kanunu (1909) kamu hizmeti görev müesseselerde sendika kurulmasını yasaklamış ve grev özgürlüğünü sınırlamıştır. Aynı yıl çıkan Cemiyetle Kanunu ise bir yandan dernek kurma hak ve özgürlüğünü düzenlemiş ve kamu kesimi dışında kalan örgütlenme hakkının yasal çerçevesini belirlemiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra çıkan 1924 Anayasası toplanma ve dernek kurma hakkını tanımış ancak sendika ve toplu pazarlık hakkına ilişkin hüküm içermemiştir. 1925 yılında Takriri Sükun Kanunu, 1926 yılında Türk Ceza Kanunu örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını sınırlayan hükümler içermiştir. 1938 yılında Cemiyetler Kanunu, aile, cemaat, ırk, cins ve sınıf esasına dayalı cemiyet kurulamayacağını düzenleyerek sendikalaşma hakkını ortadan kaldırmıştır. 1946 yılında bu yasak kaldırılmış, 1947 yılında ise 5018 sayılı İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkında Kanun çıkmıştır. Bu ilk sendikalar kanunu sendika özgürlüğünü tanımış olmakla birlikte sendikal faaliyetleri sınırlamıştır. O dönemde de grev yasağı devam etmiştir. 1952 yılında ilk üst düzey işçi kuruluşu “Türk-İş” kurulmuştur(Tuncay, 1999:6).

Türk-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu), 1946-1952 döneminde doğan ve gelişen sendikaların doğal birleşme sürecinin doğal sonucudur ve Türkiye tarihinde ülke çapında hemen hemen tüm işkollarını kapsayan ilk örgütlenmedir.

Sendikal örgütlenmelerin yaygınlaşmasıyla birlikte merkezi bir yapıya duyulan gereksinim daha da arttı. Çeşitli görüşmelerin ardından, Bursa’da Nisan ayında yapılan bir toplantıda bir konfederasyonun kurulması kararlaştırıldı. Konfederasyon, 31 Temmuz 1952 tarihinde Ankara’da resmen kuruldu(Koç,2010:169).

Türk-İş’in kurulmasında ABD’nin ve ABD sendikacılık hareketinin AFL ve CLO’nun etkisi olduğu yönünde görüşler olmasına rağmen bu gerçekçi değildir. Türk-İş’in kuruluşu, gelişen işçi sınıfı ve sendikacılık hareketinin çok karmaşık ilişkileri ve devletin, hükümetlerin ve siyasal partilerin ayrı ayrı etkileri çerçevesinde ele alınmalı ve incelenmelidir. Sendikaların kuruluşu ve yönetilmesinde son derece karmaşık ilişkiler vardır. Devletin, hükümetlerin ve siyasal partilerin denetime alma ve dış güçlerin yönlendirme çabaları önemlidir. Ancak, sendikacılar arasında etnik, köken, hemşerilik, siyasal görüş ve mezhep bağları ve sendikaların yanı sıra sendikacıların kısa ve uzun dönemli çıkarları ve hatta kişisel ilişkileri de bu süreçte etkilidir. Bu nedenle, sendikalardaki gelişmeleri yalnızca veya ağırlıkla bir dış etmene bağlı olarak açıklamaya çalışmak yetersizdir(Koç,2010:170).

Türk-İş’ten ayrılan sendikalar 13Şubat 1967 yılında Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu kurdular. Türkiye Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş, Türkiye Gıda-İş ve Türk Maden-İş kurucu sendikaları oldu. Bu tarihten önce Türk-İş’e tepki olarak Türk Hür-İş Konfederasyonu ve Türkiye İşçi Sendikaları Dayanışma Konseyi kurulmuş ama başarısız kalmışlardı.


  • Öz Bilgi

Türk-İş 1952,

DİSK 1967,

Hak-İş 1976 yıllında kurulmuştur.
DİSK’in kuruluş bildirisinde “devrimciliğin” ihtilalcilik olmadığı vurgusu yapılarak, “devrimcilik” anlayışını şu şekilde özetlemişlerdir. ”İşte biz, devrimciliği; bugünkü tutucu, gerici ekonomik, sosyal ve politik ilişkilerin Anayasa uyarınca değiştirilmesi ve hayata uygulanması anlamına alıyoruz. Devrimcilik, hepimizin mülk sahibi olması ve uygarlık nimetlerinden eşitçe yararlanma olanağı sağlayacağı için bizim sendikacılık çalışmalarımızın özünü kapsayacaktır”(Koç, 2010:212).

22 Ekim 1976 yılında Hak-İş Konfederasyonu kuruldu. Ülkemizde bu üç büyük işçi konfederasyonu faaliyette bulunmaktadır. Türk-İş’e bağlı 35 sendika, Disk’e bağlı 19 sendika ve Hak-İş’e bağlı 18 sendika bulunmaktadır.



2. Sendika ve Unsurları:

Sendika kavramı, ilk defa İngiltere’de bir şehir veya bölgede işçilerin genel çıkarlarını korumak için kalfalar arasında kurulup, geliştirilen dostluk örgütlerinin ortak eylemlerini anlatmak amacıyla kullanılmıştır. Bir süre sonra işçilerin mesleki örgütlerine “Sendika Odaları” adı verilmiş, sendika günümüzdeki anlamını 1839 yılında almıştır.

İngiltere, ABD ve Almanya’da sendika denilince sadece işçi örgütleri akla gelmektedir. Ülkemiz ve Fransa gibi ülkelerde hem işçi hem de işveren örgütlerini ifade etmek için kullanılır(Tokol, 2014:76).

Sendika kavramının ifade ettiği anlam ve önem ülkeden ülkeye, ülkelerin ekonomik, sosyal ve politik hayatında oynadıkları role, hatta zamana göre az çok değişiklik gösterir. Gerçekten, kökeni eski Yunancaya kadar uzanan sendika kelimesi aynı sınıftan olan kişilerin iş ve kazanç koşullarını korumak ve iyileştirmek için kurdukları mesleki birlik anlamına gelir. Fransızca, İtalyanca, İspanyolca gibi latin dillerinde birbirine eş ve benzer anlamlarda kullanılan “syndicat “sindicato” gibi kelimelerle ifade edilen “sendika” deyimi özellikle işçiler tarafından benimsenmiştir. Ancak bu ülkelerde sendika kelimesi işverenlerin mesleki birliklerini ifade etmek için kullanılır. Bizim dilimizde de Fransızca’dan geçen sendika kelimesi işçi birliklerini olduğu kadar işveren birliklerini de kapsar. Buna karşılık Almaya, İngiltere ve ABD’de işçi ve işveren sendikaları için ayrı deyimler vardır. Almanya’da işçi sendikası için “Gewerkschaft” işveren sendikası için işveren birliği anlamındaki “Arbeitgebersverband”, İngilizce konuşan ülkelerde ise işçi sendikaları için “Trade Union” işveren sendikası için “Employers Association” (işveren derneği) kelimeleri kullanılır.

Sendikacılığın temelinde yatan felsefe, birleşerek güçlü olma, dayanışma yoluyla ortak çıkarları birlikte koruma ve geliştirmedir. Ortaya çıkış nedeni kuvvete kuvvetle karşı koyma ihtiyacıdır. Aynı düşünce işveren sendikaları için de geçerli ise de bu hiçbir zaman işçiler için arzettiği önem kadar olamaz. Sendika işçiler için bir tür meslek kuruluşu ya da teşekkülüdür. Bunula birlikte barolar, meslek odaları, ticaret ve sanayi odaları, tıp, dişçilik, mühendislik odaları, esnaf ve sanatkarlar kooperatifi gibi kuruluşlardan farkı bulunmaktadır. Şöyle ki, sendikalar serbest irade ile kurulurken, diğer meslek teşekkülleri yasa ile kurulur ve bunlara üyelik zorunludur. Sendikalara üyelik ise serbesttir(Tuncay,1999:4).

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası sendika, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirme için önceden izin almaksızın kurulan tüzel kişilik olarak tanımlamıştır.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanuna sendikayı, “işçilerin ve işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe bağlı kuruluşlar” olarak tanımlamıştır.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Toplu Sözleşme Kanuna göre sendika, “Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.

Sendika Anayasa’da belirtildiği gibi, üyelerinin, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için kurulmuş tüzel kişiliklerdir. Ancak bu tanıma, sendikanın bir kişi topluluğu olduğu ve kazanç paylaşma amacı taşıyamayacağı ile üyelerinin bilgi ve çalışmalarını bir araya getirdikleri bir tüzel kişilik olduğu da eklenmelidir. Bu eklemlerle sendikanın tanımı yapılacak olursa, sendika, “üyelerinin kazanç paylaşma dışında, ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek üzere bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluğudur”.

6356 sayılı kanun sendikaların ülkemizde işkolu esasına göre kurulacağını belirtmiştir. Böylece işyeri ve meslek sendikası biçiminde örgütlenme şeklinin kabul edilmediği açıkça belirtilmiştir. Kanun ayrıca, sendika ve konfederasyonlar için ortak bir tanım olarak kuruluş kavramını kullanmaktadır. Bu anlamda kuruluş, sendika ve konfederasyonları ifade etmektedir.

Bu tanımdan hareketle sendikaların dört temel unsuru bulunmaktadır.

-Ortak Amaç Unsuru,

-Serbestçe Kurulma,

-Bağımsızlık,

-Özel hukuk Tüzel Kişisi Olmak

a)Ortak Amaç Unsuru:

Sendikalar, çalışanların çalışma ilişkilerinden doğan temel sorunları ile ilgilenir. Çalışma ilişkilerinin dışında üyelerinin tüketim, konut edinme ve diğer sosyal haklarını korumak ve geliştirmek için kurulamaz.

Bu unsur, özellikle siyaset yasağının da kapsamını belirlemektedir. Çalışma ilişkileri dışında kaynaklanan sebeplerle, genel ekonomik durum, enflasyon ve yüksek işsizlik gibi genel olarak bütün toplumu ve üyelerini ilgilendiren ekonomik ve sosyal konular kapsam dışına bırakılmış olmaktadır.

b)Serbestçe Kurulabilme:

Sendikalar önceden izin almaksızın serbestilik esasına göre kurulurlar. Önceden izin alma veya bu nitelikte sınırlamalar ile, kuruluş aşamasında kuruluşu güçleştirici formaliteler, sendika özgürlüğünü ihlal eden durumlardır.

Cumhuriyet ve demokrasinin temel ilkelerine bağlı olma şartı, tanımdan ve sendikanın unsurları arasından çıkarılmıştır. Ayrıca demokrasi hem sendika içi işleyişin he de demokrasilerin vazgeçilmez sivil unsuru olan toplum örgütlerinin siyasal katılımının önemli bir unsurudur.

c)Bağımsızlık:

Bu unsur hem kuruluştaki bir özellik hem de kurulduktan sonra sendika tüzel kişiliğinin korunması esası gözetilerek sürmesi istenen kolektif sendika özgürlüğünün bir uzantısıdır. Sendikaların bağımsızlığı;

-İşçi ve işveren kuruluşlarının birbirlerine karşı,


  • Öz Bilgi

Sendikaların Unsurlar:

-Ortak Amaç,

-Serbestçe Kurulabilme,

-Bağımsızlık,

-Özel Hukuk Tüzel Kişiliği.
-Devlete karşı,

-Siyasi partilere karşı,

-Dini kuruluşlara karşı,

-Diğer kuruluşlara karşı bağımsızlığını içerir.



d)Özel Hukuk Tüzel Kişisi Olmak:

Sendikalar özel hukuk tüzel kişisidir. Sendikalar, dernekler gibi kişilerin bilgi ve emeklerini bir amaç doğrultusunda bir araya getirdikleri özel bir örgütlenmedir(Başbuğ,2012:68-70).



3. İşçi Sendikaların Etkileyen Düşünce Akımları:

İşçi sendikalarını etkileyen üç temel düşünce akımı bulunmaktadır;



-Marksist Sosyalizm/Bilimsel Sosyalizm: Bu görüşü benimseyen sendikaların temel amacı siyasal eylem olup, sendikaları sınıf mücadelesinin bir aracı olarak düşünmüşlerdir. İşçilerin çıkarlarının korunabilmesi için mevcut düzenin yerine yeni bir toplum düzenin kurulması temel felsefesini oluşturur. Fransa ve İtalya sendikalarının bir bölümü geçmişte bu görüşleri benimsemiş ancak bu özelliklerini günümüzde yitirmişlerdir.

-Reformist Görüş: Bu görüşü benimseyen sendikalar kendilerini sınıf mücadelesinin bir aracı olarak görmemekte, reformlar yoluyla kapitalist toplumun aksaklıklarının giderilmesini amaçlamaktadırlar. Başta İngiltere olmak üzere Batı Avrupa ülkelerinde sendikalar bu görüşü benimsemişlerdir.

-Pragmatik Görüş: Sendikalar sadece üyelerinin hak ve çıkarlarını en iyi şekilde korumayı ve geliştirmeyi hedeflemektedirler. Geniş kapsamlı toplumsal amaçlar yerine üyelerinin çalışma ve hayat koşullarının iyileştirilmesine önem vermektedirler. ABD’deki sendikalar bu modele girmektedir(Tokol, 2014:79). Türkiye’deki sendikacılık anlayışı da pragmatik sendikacılığa benzemektedir.

4-Sendika Türleri:

Sendikalar, uzmanlık temelinde aynı mesleği yapan işçileri bir araya getirebilir. Bu türden sendikalar, “meslek sendikası” olarak adlandırılır. Buna karşılık, aynı işkolunda veya işyerinde çalışanların kurdukları sendikalar da vardır. Bunlar ise, “işkolu sendikası” veya “işyeri sendikası” olarak adlandırılır. Sendikalar, başlangıçta meslek esasına göre kurulmuşken; daha sonra bunların işyeri veya işkolu esasına göre kurulmaları benimsenmiştir.

Türk hukukunda, esas olarak, meslek sendikaları kabul edilmemiş ve işçiler ile işverenlerin işkolu sendikası kurmaları benimsenmiştir. Ülkemizde sendika kurucuları, kuracakları sendikayı işkolu esasına göre ama Türkiye çapında faaliyet gösterme zorunluluğu olmaksızın kurmak durumundadır.

a)İşyeri Sendikası:

İşyeri sınırları içerisinde faaliyet göstermek için kurulan sendikalardır. 274 sayılı sendikalar kanunda serbest olan işyeri sendikaları 2821 sayılı kanunla yasaklanmış ve 6356 sayılı kanunda 2821’dekini benzer düzenleme içermektedir.



b)İşkolu Sendikası:


  • Öz Bilgi

Türkiye’de işkolu esasına göre sendikalar örgütlenir.
İşçiler ve işverenler, ancak işkolu esasına göre bir işkolunda faaliyette bulunmak amacıyla bu işkolundaki işçiler ve işverenler (kamu işverenleri hariç) tarafından kurulabilir(Tunçomağ ve Centel, 2013:263).

İşkolu, bir ülkede yapılan işlerin belirli sayıda gruplandırılarak her bir gruba iş kolu denilmesidir. İşkolu işyerindeki faaliyet esas alınarak yapılan bir gruplandırma olup bir işyeri sınırları içinde münferit olarak işçilerin yaptıkları işlerin veya mesleklerin bir önemi yoktur. Önemli olan işyerlerinde ağırlıklı olarak yürütülen faaliyettir. İşkolu esasına göre sendikalaşma ilkesi, işçilerin sendika kurma veya sendikaya üye olmada mesleklerine ve yaptıkları işe bakılmaksızın sadece işyerinin girdiği işkoluna göre sendika hakkının kazanılmasıdır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu yürürlükten kaldırılan 2821 sayılı eski sendikalar kanununda olduğu gibi sendikalaşmada işkolu esasını benimsemiştir. Bunun tek istisnası, 2821 sayılı kanunda da mevcut olan hüküm 6356 sayılı kanunda da korunmuş ve kamu işveren sendikalarının farklı işkolundaki kamu işverenleri tarafından kurulması ve faaliyette bulunması yolu açık tutulmuştur(Şahlanan, 2013:15).

Ülkemizde sendikal örgütlenmede son yıllarda sıkıntı yaşanmaktadır. 1988 yılında TİS kapsamındaki ücretli sayısı 1.591.360 iken, sayı 2010 yılına gelindiğinde 805.525’e kadar düşmüş; toplam ücretli sayısı ise aynı dönemde 7.170.000’den 13.762.000’e çıkmış, dolayısıyla sendikalaşma oranı yüzde 22,2’den yüzde 5’9’a gerilemiştir.

Bununla birlikte Türkiye’de hala kamu işçileri, TİS kapsamındaki işçiler içinde çoğunluğu oluşturmaktadır. Yalnızca özel sektörde çalışan işçiler bakımından sendikalaşmanın durumuna bakıldığında çok daha vahim bir tablo görülmektedir. Özel sektörde işçi istihdamında patlama yaşanmasına rağmen, TİS kapsamındaki işçi sayısı düşmekte, özel sektörde sendikalaşma dibe vurmaktadır. 1995 yılında özel sektörde çalışan işçi sayısı 5.584.000 iken, bu rakam 2010 yılına gelindiğinde 10.748.388’e ulaşmış, ancak aynı dönemde TİS kapsamındaki işçi sayısı 437.788’den 380.218’e, özel sektörde sendikalaşma oranı ise yüzde 7,8’den yüzde 3,5’a düşmüştür (Sosyal-İş Sendikası, 2012).

2013 yılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sendikalı işçi istatistiklerine göre ülkemizde işçilerin çalıştıkları işkolları ve üye oldukları sendikalar tablo 1. aşağıda verilmiştir.

Tablo 1 Türkiye’de İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayıları



İşkolu

T.İşçi

Sendikanın Adı

Üye Sayısı

Üye %

Avcılık, Balıkçılık, Tarım ve Ormancılık

123.171

T.Orman-İş

Tarım-İş


Bir Orman-İş

Öz Orman-İş



724

9.953


0

23.780


0.59

8.08


0

19.31


Gıda Sanayi

520.913

Şeker-İş

Öz Gıda-İş

Tek Gıda-İş

Gıda-İş


15.667

20.971


31.179

1.788


3.01

4.03


5.99

0.34


Madencilik ve Taş Ocakları

186.698

Türk Maden-İş

Genel Maden-İş

Dev Maden-Sen

Öz Maden-İş



24.201

11.418


178

97


12.96

6.12


0.10

0.05


Petrol, Kimya,Lastik, Plastik ve İlaç

466.031

Petrol-İş

Lastik-İş

İlkim-İş

Öz Petrol-İş



27.392

7.168


15

461


5.88

1.54


0.00

0.10


Dokuma, Hazır Giyim ve Deri

995.640

Öz İplik-İş

Teksif


T.Deri-İş

Doku Ör-İş

Tekstil

Batis


Hür Teksitl-Sen

17.006

54.845


1.804

97

10.203



1.678

0


1.71

5.51


0.18

0.01


1.02

0.17


0.00

Ağaç ve Kağıt

222.981

Ağaç-İş

Selüloz-İş

Öz Ağaç-İş

Yapsan-İş

Tümka-İş

Öz Kağıt


2.446

3.268


7.380

26

593



719

1.10

1.47


3.31

0.01


0.27

0.32


İletişim

68.394

T.Haber-İş

16.203

23.69

Basın, Yayın ve Gazetecilik

104.141

Basın-İş

TGS


Basın-İş

Medya-İş


1.791

817


546

560


1.72

0.78


0.52

0.54


Banka, Finans ve Sigorta

265.736

Bass

Banksis


Basisen

Bank-Sen


10.446

11.584


38.131

493


3.93

4.36


14.35

0.19


Ticaret, Büro Eğitim ve Güzel Sanatlar

2.151.600

Koop-İş

Tez-Koop-İş

TYS

Müzik-Sen



Sine-Sen

Sosyal-İş

T.Büro-İş

Oyuncular Sen.

Öz Büro-İş


28.089

50.319


0

0

15



7.246

55

40



5.988

1.31

2.34


0.00

0.00


0.00

0.34


0.00

0.00


0.28

Çimento, Toprak ve Cam

161.908

T.Çimse-İş

Kristal-İş

Sersan-İş


20.142

6.747


220

12.44

4.17


0.14

Metal

1.367.258

Türk Metal

Çelik-İş


Birleşik Metal-İş

Metsan-İş

Kalıp-İş

Çesen


Tek Metal-İş

Bamis


151.734

24.493


26.061

64

112



78

636


147

11.10

2.01


1.91

0.00


0.01

0.01


0.05

0.01


İnşaat

1.438.464

Yol-İş

İnsan-İş


Devrimci Yapı-İş

32.385

1.370


2

2.25

0.10


0.00

Enerji

234.575

Tes-İş

Ensan-İş


Enerjisen

45.882

309


279

19.56

0.13


0.12

Taşımacılık

671.179

Demiryol-İş

Hava-İş


Tümtis

Nakliyat-İş

Karsan-İş

Taşıma İş Sen



14.563

13.497


6.775

2.789


578

26


2.17

2.01


1.01

0.42


0.09

0.00


Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı Ardiye ve

Antrepoculuk



143.764

Liman-İş

Türkiye Dok Gemi-İş

Türk Deniz-İş

Limter-İş



3.140

2.245


4.536

134


2.18

1.56


3.16

0.09


Sağlık ve Sosyal Hizmetler

281.196

Sağlık-İş

Dev Sağlık-İş

Sıhhat-İş


5.264

1.234


656

1.87

0.44


0.23

Konaklama ve Eğlence İşleri

630.768

Toleyis

Oleyis


Turkon-İş

Spor-Emek-Sen

Dev Turizm-İş

Futbol-Sen



14.012

6.357


7.194

0

7



279

2.22

1.01


1.14

0.00


0.00

0.04


Savunma ve Güvenlik

191.784

Türk Harb-İş

Öz-İş


Güvenlik-İş

Öz Güvenlik-İş



21.134

1.936


239

0


11.02

1.01


0.12

0.00


Genel İşler

655.417

Belediye-İş

Hizmet-İş

Genel-İş

Konut-İş


Tüm Belediye-İş

41.314

51.079


41.466

175


1

6.30

7.79


6.33

0.03


0.00

Toplam İşçi

10.881.618

Top.Sendikalı İşçi

1.001.671

9.21

Kaynak: Poyraz, 2013:227

5-Türkiye’de Sendikal Örgütlenmenin Temel Özellikleri:

Ülkemizde sendikaların örgütlenmelerini dört temel özellik şekillendirmektedir.

-Yasal Sınırlar ve Sendikalaşma Biçimi,

-Örgütsel Tekelleşme ve Yoğunlaşma,

-Merkezileşme ve Otorite Sorunu,

-Sendikalar, Hükümet İlişkileri ve Siyaset



a)Yasal Sınırlar ve Sendikalaşma Biçimi:

İlk sendikalar kanunu 274 sayılı Sendikalar Kanununa göre sendikaları işyeri ve işkolunda kurulabileceği kabul edilmiş, sendikal üst kuruluşlar olarak 1970 yılına kadar federasyon ve konfederasyonlar öngörülmüş, 1970’ten sonra federasyonlar yasaklanmıştır. 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2821 sayılı sendikalar kanunda ise sadece işkolunda sendikaların kurulabileceğini ve üst kuruluş olarak sadece konfederasyonlara kurulacağı öngörülmüştür. bu 6356 sayılı son kanunda da aynen muhafaza edilmiş bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle meslek sendikacılığı, işyeri ve işletme sendikacılığı, bölge sendikacılığı ve federasyonlar yasaklanmış olmaktadır. Bu düzenlemenin gerekçesi olarak da, işkolun sendikacılığının güçlü sendikacılığı oluşturacağı görüşü yer almıştır.

Bu düzenlemeyle devlet, yasalar aracılığı ile az sayıda, merkezi sendikalar yaratmayı amaçlamıştır. Böylece denetlenemeyen, çalışma hayatında sürekli rekabete ve çatışmalara yol açan, kontrol edilmesi ve merkezi olarak yönlendirilmesi oldukça zor çok sayıda sendika yerine, daha kolay kontrol edilebilecek az sayıda sendika ile çalışma hayatı denetim altına alınmış olacak, çatışmalar büyük uyuşmazlıklara dönüşmeden, rekabet baskısından sıyrılmış olarak, sonuçlandırılabilecektir.

b)Örgütsel Tekelleşme ve Yoğunlaşma:

Sendikalar, üye olmayan işçilerin yanı sıra kendi aralarında da rekabet etmek durumuyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Birer tepe örgütü olan konfederasyonlar arasındaki rekabet kadar, bir konfederasyona üye diğer sendikalar arasında da ücret politikası ve benzeri konularda rekabet söz konusu olabilmektedir. Dünyada II. Dünya Savaşı’ndan sonra bağımsız sendikaların sayısında önemli düşüş yaşanırken, Türkiye’de sendikal faaliyetlere ve örgütlenmeye yeni izin verilmesi nedeniyle sendika sayısı hızla artmıştır. 2821 sayılı sendikalar kanunda sadece işkolunda sendikalaşma ilkesinin benimsenmesi ile sendika sayılarında azalmalar başlamıştır. 1978 yılında 912, 1980 yılında 733 olan işçi sendikaları sayısı, 1984 yılında 138’e, 1989 yılında 82’ye düşmüştür.

Ülkemizde sendikalar üç büyük konfederasyona bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Bunlar DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’tir.

c)Merkezileşme ve Otorite Sorunu:

Merkezi konfederasyonun otoritesi en üst düzeyde eleman tayini, işkolu eylemlerini ve grevleri kontrol etme ve kararlaştırma, en düşük düzeyde toplu pazarlık görüşmelerini bağıtlama yetkisi gibi özelliklere sahip olma kriterleri ile ölçülmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’de yasalar merkezi konfederasyonların bağlı sendikalar üzerinde otorite sahibi olmasını engelleyen önemli bir düzenleme içermektedir. Örneğin, toplu pazarlık yapma ehliyeti ve yetkisinin sadece işkolu sendikalarına verilmesi, konfederasyonları böyle bir otoritenin oluşması ve kullanılmasından yoksun bırakmaktadır. Yine toplu pazarlık sürecine bağlı olarak grev ve grev dışı eylemlerin kararının alınıp uygulanması işkolu sendikalarına ait olmaktadır. Sendikaların kendi personelini seçip tayin etmesinde merkezi konfederasyonun ciddi sayılabilecek bir müdahalesi olmamaktadır.



d)Sendikalar, Hükümet İlişkiler ve Siyaset:

Toplam nüfus içinde ücretlilerin oranının ve ücretlere göre sendikalaşma oranın düşük olmasının yanı sıra, merkezi konfederasyonların bağlı sendikalar üzerinde otorite sahibi olmayışı, bu konfederasyonları hükümetler karşısında zayıf kılmakta, pazarlık gücünü düşürmektedir. Bu haliyle de korporatist politikalar oluşturulması için elverişli görünmemektedirler(Çetik ve Akkaya, 1999:125-130).



DEĞERLENDİRME SORULARI

  1. Sendikanın tanımı nedir?

  2. Sendikacılığın dünyadaki gelişimi hakkında bilgi veriniz?

  3. Sendikacılığın Türkiye’deki gelişimi hakkında bilgi veriniz?

  4. Sendikanın unsurları ne demektir?

  5. Sendika türleri hakkında bilgi veriniz?

  6. Türkiye’de sendikal örgütlenmenin temel özellikleri nelerdir?

  7. Ülkemizde kurulan ilk konfederasyon hangisidir?

  8. Disk’in kuruluşu nasıl gerçekleşmiştir?

  9. Osmanlı imparatorluğunda ilk sendikacılık hareketi hakkında bilgi veriniz?

  10. İşyeri sendikasının tanımını yapınız?

http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:and9gcqslcn6ulo3zsymry7c9kzbxc-b9h7ykdtqe1kqdngp9pi4vmpr

Bu ünitede;

  1. Sendikanın tanımını öğrendik.

  2. Sendikaların unsurlarını öğrendik

  3. Sendikaların Dünyadaki gelişimini öğrendik.

  4. Sendikacılığın Türkiye’deki gelişimini öğrendik.

  5. Sendika türlerini öğrendik

  6. Türkiye’deki sendikal örgütlenmeye ait temel özellikleri öğrendik

  7. Tük-İş’in kuruluşunu öğrendik.

  8. Disk’in kuruluşunu öğrendik.







KAYNAKÇA

BAŞBUĞ, Aydın (2012), Toplu İş İlişkileri ve Hukuk, Türkiye Şeker Sanayi

İşçileri Sendikası, Ankara
ÇELİK, Nuri (1998), İş Hukuku Dersleri, 14.Bası, Beta, İstanbul.

ÇETİK, Mete ve Y. Akkaya (1999), Türkiye’de Endüstri İlişkileri, Tarih Vakfı,

İstanbul.
KOÇ, Yıldırım (2010), Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi Osmanlı’dan 2010’a, Epos

Yayınları, Ankara.


POYRAZ, Ercan (2013), İş Hukuku Şemalı Anlatımlı, Seçkin Yayıncılık, Ankara.

Sosyal-İş Sendikası (2012), “Türkiye’de Sendikal Örgütlenme”, Sosyal-İş

Sendikası Yayınları, Ankara.
ŞAHLANAN, Fevzi (2013), “6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi

Kanun’un Değerlendirilmesi”, İş Hukukunun Güncel Sorunları (3), Editörler: Ali Güzel ve Deniz Ugan Çatalkaya, Seçkin Yayıncılık, Ankara.


TOKOL, Aysen (2014) “Sosyal Politikanın Taraları”, Sosyal Politika,

Editörler: Aysen Tokol ve Yusuf Alper, Dora Yayınları, Bursa


TUNCAY, A.Can (1999), Toplu İş Hukuku, Alfa Yayınları, İstanbul.
TUNÇOMAĞ, Kenan ve T.Centel (2013), İş Hukukunun Esasları, Beta

Yayınları, İstanbul
Yüklə 162,9 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin