Her Gün Bir Defa Yazan: William MacDonald Publisher of the English Original: everyday publications inc



Yüklə 14,07 Mb.
səhifə17/58
tarix07.01.2022
ölçüsü14,07 Mb.
#87000
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   58
Romalılar on ve dokuz

Benim en sevdiğim ayettir;

Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylersem,

Tanrısal lütuf aracılığı ile kurtulurum;

Çünkü oradaki vaat sözleri

Altın harfler ile parlarlar:

Romalılar on ve dokuz.

23 Nisan
“Öyle ise biz de O’nun uğradığı gibi aşağılanmaya katlanarak ordugahtan dışarı çıkıp yanına gidelim.” (İbraniler 13:13)

Bu ayetten ilk öğrendiğimiz, Mesih’in, halkı için bir toplanma merkezi olduğudur. Bir mezhepte, bir kilisede, bir binada ya da ünlü bir vaizde değil, yalnızca Mesih’te toplanıyoruz. “Yönetim hep O’nun soyunda kalacak” (Yaratılış 49:10). “Toplayın önüme sadık kullarımı, kurban keserek benimle antlaşma yapanları” (Mezmur 50:5).

İkinci olarak verilen ders, ordugahtan çıkıp O’nun yanına gitmemiz gerektiğidir. Ordugah burada, “doğal insana uyarlanmış olan tüm yersel din sistemi” olarak tanımlanır. Bu yer, Mesih’in aşağılandığı ve küçümsendiği dini alandır. Bu gün Hıristiyanlık adı altında maskelenen putperest canavarlıktır; “tanrısayar bir görünüşe sahiptir, ama onun gücünü inkar eder.” Mesih dışarıdadır ve bizim de O’nun yanına gitmemiz gerekir.

Aynı zamanda yalnızca ordugahın dışına giderek Mesih ile karşılaşma gerçeğimize azarlanmanın da dahil olduğunu öğreniriz. Kilise paydaşlığı konusunda Rabbe itaat etmek ile bağlantılı olarak bir azarlanma mevcut olması Hıristiyanlar tarafından çok ender yaşanan bir durumdur. Kilise kurumlarında genellikle daha çok ayrıcalığa ve konuma göre değerlendirme yapılır. Ama Yeni Antlaşma idealine ne kadar çok yaklaşır isek, O’nun azarlanmasına paydaş olmak durumunda kalacağımız o kadar olasıdır. Bu bedeli ödemek için istekli miyiz?

Giysileri paylaşılan Adam beni ordugahın dışına çağırdı.

O’nun sesini tanıyordum – çarmıha gerilen Rabbim;

O kendisini bana gösterdi ve oh, yerimde duramadım.

O’nu izlemem – O’na itaat etmem gerekiyordu.
Dünya beni dışarı attı – çünkü bu isyankar yüreğimin içinde

Taçlandırmış olduğum Adamı dünya reddetti,

Onunla alay etti ve onu öldürdü, Tanrı ise

Harika gücü ile bu Adamı, egemenlik sürmesi için ölümden diriltti.
Ve böylece Rabbim ve ben şimdi ordugahın dışındayız.

Ama ah, O’nun varlığı yersel herhangi bir bağdan çok daha tatlıdır;

Bir zamanlar ben O’nun varlığından haberdar bile değildim;

Ben O’nun adı uğruna dünyanın dışındayım.
Seçme

24 Nisan


“Kim Tanrının tapınağını yıkarsa, Tanrı da onu yıkacak. Çünkü Tanrının tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz.” (1.Korintliler 3:17)

Bu ayette, Tanrının tapınağı yersel topluluğa işaret eder. Pavlus, bireysel Hıristiyanlara değil, toplu olarak imanlılara şu sözler ile konuşur: “O tapınak siz(çoğul)siniz.” Korint’teki kutsallar bir Tanrı tapınağı oluşturdular.

Elbette aynı zamanda, Hıristiyanların bireysel olarak da Kutsal Ruhun bir tapınağı oldukları doğrudur. Elçi, bu konudan 1.Korintliler 6:19 ayetinde söz eder: “Bedeninizin Tanrıdan aldığınız ve içinizdeki Kutsal Ruhun tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Kendinize ait değilsiniz.” Tanrının Kutsal Ruhu, Tanrının çocuklarının her birinin bedeninde konut kurar.

Ama bu güne ait metnimizde üzerinde durulan konu topluluktur. Pavlus, eğer biri bu tapınağı yıkarsa Tanrının da onu yıkacağını söylemektedir. Bu ayette “kirletmek” ile “yok etmek” anlamında kullanılan iki sözcük birbirinin aynıdır. Yerel bir kiliseyi kutsal bir yaşam ve saf bir öğretişin koşullarından ayırarak lekelemek anlamında kullanılır. Yerel kilisenin kutsal ve saf koşullarda kalması gerekir ve bunun aksi davranarak günah işleyen suçlu kişi Tanrının yıkımına maruz kalacaktır. (W.E.Vine)

Ayetimiz bu nedenle bizi şu konuda uyarır: yerel bir kilisenin paydaşlığına hile karıştırmak ciddi bir meseledir. Aslına bakılacak olur ise, bu tür bir davranış öz yıkım demektir. Ancak insanlar bu önemli konuda ne kadar da farklı davranırlar. Toplulukta yapılması gerekeni yerine getirmeyen bir adam düşünelim, ya da bu adamın bir başka kardeş ile vahşice bir kişilik çatışmasına girdiğini varsayalım. Olup bitenleri Kutsal Yazılar ile uyumlu bir şekilde düzeltmek yerine topluluktaki diğer kişileri de kendi tarafına alır ve böylece kilisede bir hizipleşme meydana getirir. Durumlar kötüden daha kötüye gider ve çok geçmeden büyük bir yarık ortaya çıkar.

Ya da belki de bir dedikodu kampanyası başlatan ve buna karşı gelen kişilere diş bileyen dünyevi bir kız kardeş sorun çıkartır. Hakaret ile dolu dili kilise acılık ve çekişme ile doluncaya kadar susmak bilmez. Bu kız kardeş bir zamanlar düzenli işleyen bir topluluk harabe haline dönüşünceye kadar dedikodudan vazgeçmeyecektir.

Bu tür kişiler çok tehlikeli bir oyun oynamaktadırlar. Bu oyunlarının sonuçlarından kurtulamazlar. Evrenin Yüce Tanrısı, Kendisini, topluluğunu enkaz haline getirenleri, enkaz haline getirmeye adamıştır. Hizipleşme eğilimi gösteren herkese karşı ayık ve uyanık kalınmalıdır!

25 Nisan
“Bizi her zaman Mesih’in zafer alayında yürüten, O’nu tanımanın güzel kokusunu aracılığımız ile her yerde yayan Tanrıya şükürler olsun.” (2.Korintliler 2:14)

Genellikle Pavlus’un burada, yabancı bir ülkeyi fethettikten sonra geri dönmüş bir askeri önderin zafer alayını örnek olarak kullandığı anlaşılır. Komutan zafer alayının başındadır ve zaferinden aldığı doyumun tatlı kokusunu koklamaktadır. Komutanın arkasından zafer sevinci ile dolu askeri birlikler yürümektedirler. Onların arkasından ise ceza görecek ya da öldürülecek olan savaş esirleri gelmektedirler. Zafer alayı boyunca ilerleyen kişiler buhur yakmakta ve havayı buhurların hoş kokusu ile doldurmaktadırlar. Ancak bu koku farklı kişiler için, yenmiş ya da yenilmiş olmalarına bağlı olarak farklı anlamlar ifade etmektedir. Komutana sadık kalan yandaşları için koku, bir zafer kokusunu ifade eder. Ama savaş esirleri için bu koku bir yenilgi ve aşağılanmış olmanın bildirisidir.

Rabbe hizmet eden birinin yolu, pek çok açıdan bu örnek ile benzerlik taşır. Rab, hizmetkarını daima zafer alayında yürütür. Bu durum her zaman zafer gibi görünmeyebilir, ama yine de buna rağmen asıl olan, Rabbin hizmetkarının kazanan tarafta olması ve Tanrının davasının asla başarısızlığa uğramayacağıdır.

Rabbin hizmetkarı gittiği her yerde, beraberinde Mesih’in hoş kokusunu taşır. Ama bu koku farklı kişiler için farklı durumlar anlamına gelir. Rab İsa’nın önünde eğilenler için bu kokunun anlamı, sonsuz yaşam kokusu olmasıdır. Öte yandan Müjdeyi reddedenler için bu koku, ölümün ve yıkımın kokusu anlamına gelir.

Ancak her iki durumda da Tanrı yüceltilmiş olur. Tanrı, tövbe eden kişinin kurtuluşunda yücelir ve aynı zamanda mahvolmakta olan kişilerin kurtuluşu reddetmeleri ile de haklı çıkar. Mahvolmakta olan kişiler Büyük Beyaz Tahtın Yargısında Mesih’in önünde durdukları zaman, içine düştükleri durumdan ötürü Tanrıyı suçlayamayacaklardır. Kurtarılmak için kendilerine fırsat verilmiş, ama onlar bunu reddetmişlerdi.

Bizler Hıristiyan hizmetinin etkinliğini genellikle kurtulan kişilerin sayısına göre değerlendiririz. Belki de bu bölümde şöyle bir öneri de yer almaktadır: Müjdenin net bir sunumunu kabul ettikten sonra kaç kişinin Müjdeyi reddedip cehenneme gittiği konusunda bir hüküm vermek eşit derecede geçerli olurdu.

Her iki durumda da Tanrı yüceltilmiş olur. İlk örnekte lütfun hoş kokusu ve ikinci örnekte adaletin hoş kokusu Tanrıyı yüceltmiş olur.

Ciddi konular! Elçinin bölümün sonunda şu soruyu sormasına şaşırmamak gerekir: “Böylesi bir işe kim yeterlidir?”

26 Nisan
“Benim ayaklarımı asla yıkamayacaksın!” (Yuhanna 13:8)

Rab İsa biraz önce beline bir havlu bağlamış ve bir leğene su doldurmuştu; öğrencilerinin ayaklarını yıkamak için hazırlık yapıyordu. Petrus’un yanına geldiği zaman, ondan ayaklarını yıkamasını istemediğini ifade eden şu karşılığı aldı: “Benim ayaklarımı asla yıkamayacaksın.”

Neden? Petrus neden Rabbin bu lütufkar hizmetine boyun eğmeyi istemedi? Bir açıdan bakıldığında Petrus bir değersizlik duygusu ile bu tepkiyi vermiş olabilirdi; kendisini Rab tarafından hizmet görmeye layık bulmuyordu. Ama aynı zamanda Petrus’un bu davranışının bir kibir ve bağımsızlık ifadesi olabileceğine dair gerçek bir olasılık da mevcut idi. Alan kişi konumunda olmak istemedi. Yardım almak için başkalarına bağımlı kalmak istemedi.

Bu davranışın aynısı pek çok insanın kurtulmasına engel olur. Kurtuluşu kazanmak ya da hak etmek isterler, ama Kurtuluşu lütfun karşılıksız bir armağanı olarak almak saygınlıklarına leke sürer. Tanrıya borçlu kalmak istemezler. Ama “borçlu kalmayı istemeyecek kadar gururlu olanlar hiç bir zaman Hıristiyan olmayacaklardır. (James S.Stewart)

Aynı zamanda burada zaten Hıristiyan olan kişiler için de bir ders yer almaktadır. Hepimiz her zaman vermek isteyen Hıristiyanlar ile karşılaşmışızdır. Her zaman başkaları için bir şeyler yaparlar. Yaşamları, akrabaları ve komşuları için hizmet etmeye dönüşmüştür. Cömert tutumları büyük övgüyü hak eder. Ancak bu durumda keyfe keder veren bir şey mevcuttur! Bu kişiler asla alan tarafta olmak istemezler. Hiç kimsenin onlar için bir şey yapmasına izin vermek istemezler. Cömertçe vermenin ne demek olduğunu öğrenmişlerdir, ama lütuf ile sunulan bir şeyi almayı asla öğrenmemişlerdir. Başkalarına hizmet etme bereketinin tadını çıkartırlar, ancak başkalarına aynı bereketi sunmayı inkar ederler.

Pavlus, Filipelilerin lütufkar armağanlarını kabul ederek bu konuda kendisini kanıtlamıştır. Onlara teşekkür ederek şu sözleri söyledi: “Armağan peşinde değilim, ama ruhsal kazancın hesabınızda birikmesini istiyorum.” (Filipeliler 4:17) Pavlus, kendi ihtiyacından çok onların alacakları ödülü düşündü.

Piskopos Westcott hakkında şunlar anlatılır: Kendisi, yaşamının sonunda büyük bir hata yaptığını söyledi; diğer insanlar için her zaman gücünün yettiğince iyilik yapmış idi, ama başkalarının ona iyilik yapmaları konusunda izin vermeye hiç bir zaman istekli olmamıştı. Ve bunun sonucu olarak bazı tatlılık ve bütünlük unsurlarından yoksun kalmış idi. Geri ödenmesi mümkün olmayan pek çok iyiliği kabul etmenin disiplininden kurtulması için kendisine izin vermemişti.” (Q.O.Sanders)




Yüklə 14,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   58




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin