Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


SEIİMm 510 511 SELİM m ÇEŞMESİ



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə871/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   867   868   869   870   871   872   873   874   ...   980
SEIİMm

510

511

SELİM m ÇEŞMESİ

III. Selimin daha ilginç bir yaklaşımının binaların yükseklikleri, hattâ badanalarıyla ilgili olduğu saptanmaktadır. Kaymakam paşaya hattında "Şimdiden sonra bina olunan evler, tenbih edesin, gâ\aırlarmki gibi siyah lacivert boyamasunlar, hem pek yüksek yapıyorlar ve âdetden ziyade yap-masunlar, Müslüman evleri siyah olmasun, gâvur ve Yahudi evleri siyah olsun, gâvur ve Müslüman belli olsun, mimar ağalarını çağırıb tenbih edesin" demekteydi. Yangınların daha çabuk haber verilmesi için Galata Kulesi'nde tabi yerine kös çalınması da III. Selim dönemindedir. Yine onun bir hatt-ı hümayunundan anlaşıldığına göre çıkan yangınlarda "rüesâ ve zabitân" yeterince çaba göstermedikleri için ateş yayılıyor, ancak söndürücülere bol bahşiş verilirse yangının önüne geçilebiliyordu.

III. Selim, duygusal bir padişah olarak halkın günlük sıkıntılarından da etkilenmekteydi. Sadrazama yazısında "Bugün tebdilen geçerken Divanyolu'nda furun önünde kalabalık gördüm, herifin biri dahi yiyecek ekmek bulamıyoruz deyü fer-yad eyledi, alim Allah mükedder oldum, şunun bir çaresine bakasın, zira ramazan-ı şerifde ibadullah zahmet çekmek layık değildir. Rezzak-ı âlem olan Allah inayet ey-lesün, çaresi ne ise ziyade işletmek ile mi olur, hâsılı dikkat edesin" demesi buna bir örnektir. Yine, hayat pahalılığının halkı ezmesinden duyduğu rahatsızlığı ise "Her şey es'ar haddini tecavüz eyleyerek bir dereceye vardı ki mazallahî teala halkta geçinecek hal kalmadı, hususa mübarek günler geldi, her ne kadar sana yazıb tekîd ey-ledimse hiç kimse siyaset eylemediğinden esnaf fürce bulub yokdur deyü olanı dahi saklayub iki kat baha ile ibadullaha satıyorlar, doğrusu bu muamele bana güç geliyor, elbetde şu günlerde erzak saklayan muhtekirleri ve narhından ziyade insafsız satanları siyaset edesin ve daima bu siyasetin üzerine olub şey saklayan bakkalı dükkânı önünde salb eyleyüb yoluyla tu-tub ibadullaha zahmet çekdirmeyesin, böyle vakitde siyasetsiz iş görülmeyeceğini bilüb daima siyaset edesin" diyerek açıklamıştır.

III. Selim, yabancıların İstanbul'daki başına buyruk davranışlarından, onlarla birlik olan LevantenlerinC-O tutumundan da rahatsızdı. Örneğin, bir gece sarayın önünden kayıklarla ve şarkı söyleyerek geçen yabancıların bu saygısızlığından duyduğu üzüntüyü ertesi gün sadaret kaymakamına "Bu gece sabaha yakın Frenk gemicileri sandal ile türkü çağırarak saray önünden " geçtiler ve birkaç defadır ediyorlar, reis efendiye tenbih eyle bilcümle elçilere ve Frenklere tenbih eylesün, bir dahi öyle edebsizlik etmesünler, hem olursa bilâ âmân katlederim" diye yazmıştı. Bir başka gün, İspanya'dan gelen geminin karşı-lanışmdaki pervasız tutum için de "Top atıp alkışladılar, Frenk gemilerinin beğlik gemileri gelmek âdet değildir, İspanya elçisine şimdi haber gönderesin öyle şeyler etmesün, burası Frengistan mıdır? Böyle alkışlama filan öyle şeyler etmesünler" diye yazdığı görülmektedir.

III. Selim ve III. Mustafa'nın türbesi. Nurdan Sözgen, 1994

Halksever bir padişah izlenimi veren III. Selim'in yalnızca İstanbul halkının sorunlarıyla ilgilendiğini de unutmamak gerekir. Taşralarda olup biteni izlemeye olanak bulamadığı gibi, şehzadeliğinde ve saltanatı boyunca İstanbul dışına çıkmamış olması da ülkesini tanımasına imkân vermemişti. Kenti her gün gezmesi, en basit olaylarla ilgilenmesi ise salt duygusallığından değildi. Ona göre, örneğin kıtlık olursa arkasından ayaklanma da olurdu. Bu nedenle de İstanbul'da 100 fırına, miri ambarlardan her gün 15.000 okka un verdirmekteydi. Kente kaçak yollardan buğday, un, canlı hayvan, bakliyat getirilmekteydi. Hava koşullarındaki geçici bir anormallik, derhal fiyatları etkilemekte, kıtlık ve pahalılık başlamaktaydı. Örneğin, birkaç gün süren bir fırtına veya kar yağışı, yaşamı altüst etmekteydi. III. Selim'in, Zahire Nezareti örgütünü kurdurmasının asıl nedeni de halkı ekmek kıtlığından kurtarmaktı. Kent yaşamında önemsenen kahvenin ithali ve dağıtımı, evlerde, kahvehanelerde, hattâ sokaklarda tüketilen kahve, bir nizama bağlandı.

Yüksek kamu görevlilerinin rızaî şallar, samur kürkler, murassa hançer, bıçak, işlemeli saat taşımalarını hoş karşılamayan, mevcut paranın İran'a, Hindistan'a ve Avrupa'ya akışını önlemek için yerli malım özendirmek isteyen III. Selim, vaşak kürkü, çiçekli kumaş kullanımını da yasak etmişti. Döneminin pek çok aydınından daha ileri düşünceli olan padişah, batıl inançlardan uzaktı.

Örneğin "Her gün cenab-ı Allanın günüdür, benim asla nücuma itikadım yoktur" diyebilmişti. Buna karşılık, çağdaşı ulema, reform öncesi Avrupa ruhban sınıfının saplantılarındaydı. Her şeye ilkin bu sınıftan tepki gelmekteydi. Ordunun mütemadiyen savaşması, küffâra karşı cihat açılması yönünde fetva verdikleri halde kendilerinin de ordunun moralini yükseltmek için cepheye gitmeleri istendiğinde "Fakiriz, ihtiyarız, gidemeyiz" demekte, İstan-

bul'daki köşk, konak ve yalılarında vezirlerden daha ileri düzeyde bir yaşam sürdürmekteydiler.

III. Selim dönemi İstanbul halkının yeni bir tutkusu, Avrupa'dan getirtilen cicili bicili şeylerdi. Halet Efendi(->) Paris'te elçiyken İstanbul'daki dostları kendisinden "abur cubur, ufak tefek şeyler buldukça" göndermesini rica ediyorlardı. Gerekçelerini ise "Hediye olur veya bahasıyla alınıb sarrafa havale olunur" diye açıklamaktaydılar. Avrupa'yı "Hoca efendimiz yeşil taşlı gözlük ister, altmışından sonra kullanılacak gözlüklerden irsal buyrulsun" diye mektup yazanlar bile vardı. İki yüzlü çuha, saniyeli saat, gözlük en çok getirtilen şeylerdi.

Sarayda eski birçok geleneği koruyan III. Selim, sık sık "halvet" düzenleyerek harem kadınlarını hasbahçeye çıkarıyor, hay-meler, çergeler, kirpaslı çadırlar kurdurup eğlendiriyordu. Avusturya'dan getirttiği bahçıvan Jacop Ensle, Viyana imparatorluk sarayı bahçıvanının kardeşiydi. İstanbul'da çalıştığı 1794-1802 döneminde hasbahçele-re Avrupai görünümler kazandıran bu ustadan başka, Melling(->), ilk dans öğretmeni bir Fransız ile birçok müzisyen de III. Selim döneminde İstanbul'a geldiler. Gerçi dans ve müzik sanatçıları, doğrudan saraya alınmadı, fakat, saraydan gönderilen cariyelere müzik ve dans eğitimi verdiler.

III. Selim dönemine ilişkin en önemli kaynak, Sır Kâtibi Ahmed Faiz Efendi'nin tuttuğu Ruzname'dir. Bu büyük defter, 1791-1802 arasında, padişahın her günkü yaşamından kısa fakat çok ilginç kesitlerle doludur. Ahmed Faiz Efendi, olayları haşivlere boğmadan, ileride lazım olacak boyutları ile betimlemek suretiyle tarihe büyük hizmet etmiştir. Ruzname'nin tamamı İstanbul'la doğrudan ya da dolaylı ilgisi olan yüzlerce olayı içermektedir.

İstanbul'un imarına olduğu kadar askeri bir başkent olması için de çaba sarf eden III. Selim'in, kent kimliğine kazandırdığı başlıca eserler, Selimiye Kışlası(-0, Selimiye Camii, Levent Çiftliği ve kışlaları, Tophane Kışlası, Haliç'teki Kumbaracı, Lağımcı kışlaları, Mühendishane-i Berrî-i Hümayun, Üsküdar zahire ambarlan, yeni Eyüb Sultan Camii ile Topkapı Sarayı'nda-ki dairesidir.

Annesi Mihrişah Valide Sultan'ı çok sayan III. Selim'in, onunla her konuyu konuşup tartıştığı rivayet edilir. Kız ve erkek çocuğu olmamıştır. Kadınları, Sâfizâr (Nefi-zâr) (ö. 1791), Âfitâb (ö. 1813), Goncenigâr (ö. ?), Zîbifer (ö. 1817), Tâbısefâ (ö. 1854), Re'fet (ö. 1867), Nuruşemâ (ö. 1826), Dem-hoş'tur (ö. ?).



Bibi. Tarih-i Cevdet, IV, V, VI, VII, VIII; Ta-rih-i Vasıf, I, 206 vd; Mür'i't-Tevarih, II/A, 90-92; Mustafa Necib Efendi, Sultan Selim-i Sâlis Asrı Vekayüne ve Müteferriatına Dair Tarih, İst., 1280; T. Valle, Historie de l'Empire Otto-man, Paris, 1855, s. 418; Esad Efendi, Teşri-fat-ıKadime, İst., 1988, s. 110-117; III. Selim'in Sırkâtibi Ahmed Efendi Tarafından Tutulan Ruzname, (haz. S. Arıkan), Ankara, 1993; Ge-org Oğulukyan 'in Ruznamesi, III. Selim, IV. Mustafa, II. Mahmud ve Alemdar Mustafa Paşa, İst., 1972; K. Arapyan, Rusçuk Ayanı Mustafa Paşa 'nm Hayatı ve Kahramanlıkları, Ankara, 1943; d'Ohsson, Tableau, III; Mehmed Galib, "Selim-i Sâlis'in Bazı Evamir-i Mühimme-

si", TOEM, S. 8, 500 vd; (Altınay), Onüçüncü Asırda; E. Z. Karal, Selim IIFün Hatt-ı Hümayunları, Nizam-ı Cedit, Ankara, 1988; lorga, Osmanlı Tarihi, V, Ankara, 1948; 1. H. Uzun-çarşılı, "Selim IH'ün Fransa Kralı Louis XVI ile Muharebeleri", Belleten, S. 5/6 (1938), s. 191-246; N. Elgin, Selim IlI-llhamî, Konya, 1959; A. C. Eren, Selim IIFün Biyografisi, İst., 1964; ay, "Selim III", 1A, X, 441-457; Danişmend, Kronoloji, IV, 68-87; M. Sertoğlu, "III. Selim'in Hal'i", Hayat Tarih Mecmuası, (Ocak, Şubat, Mart 1975); Uluçay, Padişahların Kadınları, 116-118; M. Ç. Uluçay, Harem, II, Ankara, 1985, s. 5, 148-149.

NECDET SAKAOĞLU


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   867   868   869   870   871   872   873   874   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin