Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


ONÇEŞMELER 132 133 OPERET



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə222/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   218   219   220   221   222   223   224   225   ...   980
ONÇEŞMELER

132

133

OPERET

ONÇEŞMELER

bak. İSHAK AĞA ÇEŞMESİ



ONİKİLER

II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) İstanbul'un kabadayı muhitlerinde ve halk içinde korku salmış çete.

Onikiler'in reisi olarak daha çok Fehim Paşa'nın adı geçer. II. Abdülhamid'in es-vapçıbaşısı İsmet Bey'in oğlu olan Fehim Paşa, saraya yakınlığını kullanarak yasadışı işler yapıyordu. Topağacı'ndaki konağı kendisine bağlı kabadayıların sığınağı durumundaydı. Konağın arka tarafındaki bahçede adamlarına silah talimi yaptırır, polisten kaçanları ileride herhangi bir işinde kullanabileceğini düşünerek kendine bağlamak üzere saklar, gerekirse nüfuzunu kullanarak ceza görmeden ya da küçük bir ceza ile kurtulmalarını sağlardı. Her devlet dairesinde sözü geçen, gözünü budaktan sakınmayan adamlarının etrafa saldığı dehşet yüzünden bir dediği iki edilmeyen Fehim Paşa, kendisi gibi çete reisliği yapan diğer paşaların adamlarıyla uğraşmayı çok sever, emrindekilerin rakip çetelere karşı kazandığı başarılarla övünmekten çok hoşlanırdı.

"Onikiler"in, adını reislerinin devlet katında hatırı sayılır bir kimse oluşundan dolayı Tanzimat döneminde 12 kişiden oluşan heyet-i vükeladan (bakanlar kurulu) aldığı ileri sürülmüştür. Mensupları hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamakla birlikte bu dönemin toplumsal hayatına ilişkin gözlem ve anılarını kaleme alan Refi' Ce-vad Ulunay'ın Sayıh Fırtınalar adlı eserinden, Ahmed Rasim'in Muharrir Bu Ya! adlı kitabındaki "Fiyakacı Kabadayılar-Kıyak-lar-Hacamatçılar" başlıklı yazısından ve Sermet Muhtar Alus'un Cumhuriyet gazetesinde çıkan "Onikiler" adlı tefrikasından bazı ipuçları çıkarmak, birtakım isimler tespit etmek mümkün olabilmektedir.

Bu kaynaklara göre Onikiler çetesinde yer alan namlı kabadayılar arasında reisleri Fehim Paşa başta olmak üzere Ka-dayıfçı Ali ve oğlu Hamdi, Kantarcı Sâdık, Mektepli Raşid, Kör Ata Bey, Horhorlu Tevfik, Kantarcı Salim, Burunsuz Ömer, Avratpazarlı Köşklü Ahmed, Aksaraylı Be-hâ, Arpacı Nuri ve Telgrafçı Tahsin'in adları geçmektedir. Ahmed Rasim Onikiler' e, önce Hariciye Nezareti'nde başkavas, ardından da paşa olan Arap Abdullah'ın reislik ettiğini yazar. Aslında hiçbiri tarihsel olarak doğrulanmamış olan bu rivayet ve isimlerin bir kısmı yakıştırmalardan ibaret olabilir.

İstanbul halkı arasında Onikiler'in korku veren ünü, o yıllarda eğlence ve ziyaret yerlerinden, mesirelerden, komşu ve akraba gezmelerinden gecenin geç vaktinde dönmek zorunda kalan herkesi korkutur; anneler, yaşlı kadınlar yaramazlık yapan, yemek yemeyen, uyumayan çocuklarını bunların geldiğini söyleyerek yola getirir; herhangi bir yerde bu çetenin belalı üyelerine rastlamamak, bunlarla kavga etmemek için özen gösterilirdi.

Eski İstanbul kabadayıları arasında bir

dönem için "sayılı fırtına" olarak anılanlar arasında Onikiler'e mensup olanlar çoğunluktaydı. Bu yüzden bazıları da uygun yer ve zaman buldukça, gerçeği araştırmak mümkün olmadığı için, kendilerim bu çeteden gösterirlerdi. Zamanla etkinlikleri azalan ve dağılmak zorunda kalan bu çete de yerini değişen şartlara göre başka topluluklara bırakmış, kabadayılığın vazgeçilmez mekânlarından olan kahvehaneleri yanmış ya da yıkılmış; hayatta olup da bir köşeye çekilmiş olan mensupları ise 1920' li ve 1930'lu yıllarda bu konuyu merak edip yazmak isteyen gazetecilere kaynaklık etmişlerdir.



Bibi. Ahmed Rasim, Muharrir Bu Ya!, ist., 1926, s. 329-330; S. M. Alus, "Onikiler", Cumhuriyet, (9 Haziran-27 Ağustos 1935); T. Alan-gu, Çalgılı Kahvelerdeki Külhanbey Edebiyatı ve Numuneleri, İst., 1943, s. xii; R. C. Ulunay, Sayılı Fırtınalar, İst,1953.

İSTANBUL


OPERA

İstanbul'da ilk opera gösterilerinin III. Mu-rad döneminde (1574-1595) özellikle de şehzadelerin düğünlerinde ve şenliklerde yapıldığı bilinmektedir. Bunların hemen hepsi İtalyamarca yapılan gösterilerdi. Çok daha sonra Fransız, Alman, Avusturyalı ya da Yunan opera toplulukları da görülmüştür. l675'te IV. Mehmed'in şehzadelerinden Mustafa'nın (II) sünneti ile kızı Hatice Sultan'ın düğünü için İtalya'dan bir opera grubunun getirtilmesi düşünülmüştü. Operaya ilişkin daha ayrıntılı bilgiler ise 18. yy'm başlarında Osmanlı elçilerinden Yirmisekiz Mehmed Çelebi'nin Paris'te, Mustafa Hatti Efendi'nin Viyana'da ve Ra-sih Efendi'nin Petersburg'da gördükleri operaları da içeren sefaretnameleriyle İstanbul'a ulaşmıştı. Yabancı bir opera topluluğundan bir opera izleyen ilk Osmanlı padişahı ise III. Selinı'dir (Mayıs 1797).

İstanbul halkı operayı ilk kez 1840'ta izlemiştir. Bu tarihte Giustiniani adlı bir Ve-nedikli'nin getirttiği opera topluluğu halka açık gösteriler vermiştir. 1840 aynı zamanda İstanbul'da opera kültürünün gelişmesinde büyük katkıları olan Bosco Tiyatro-su'nun da açıldığı yıldır. Burada sergilenen ilk opera Bellini'nin "Norma"sı oldu (1841). Sergilenen oyunların metinleri "risale" olarak bastırılarak dağıtılıyordu. Bos-co'da ertesi yıl Gaetano Donizetti'nin "Be-lisario"su, binanın Naum Tiyatrosu(->) adıyla yenilenmesinden sonra açılış operası olarak gene Donizetti'nin "Lucrezia Bor-gia"sı sergilendi, ardından da Rossini'nin "Sevil Berberi" adlı ünlü operası "Berber Operası" adıyla birkaç kez oynandı. Genellikle orijinal dillerinden oynanan bu operaların izleyicileri kuşkusuz gayrimüslim İstanbullular ile yabancı koloni üyeleriydi. 1846'da bestelenen Verdi'nin "Atti-la" adlı operası hemen iki yıl sonra İstanbul'da oynandı. 1847'de büyük Beyoğlu yangınıyla Naum Tiyatrosu da yanmıştı. Yeniden inşa edilen tiyatro 4 Kasım 1848' de Verdi'nin "Macbetto" operasıyla perdelerini yeniden açtı. Böylece bu opera da ilk sahnelenişinden bir buçuk yıl sonra İs-

tanbul'da gösterime çıkmış oldu. 1856-1877 arasında Verdi'nin 12 operası neredeyse dünya prömiyerlerinden hemen kısa bir süre sonra (hattâ bazıları on ay gibi çok kısa bir süre sonra) İstanbul'da da oynanmışlardı. O günlerde Verdi'nin "Ai-da" adlı ünlü operasını İstanbullular bir gecede üç ayrı Beyoğlu salonunda üç farklı gruptan izleyebiliyorlardı. Abdülmecid, opera ve bale gösterileri gerçekleştirilebilmesi için sarayda bir orkestra kurdurmuş, yabancı öğretmenler yardımıyla da saraylı kızlardan bir orkestra ve bale topluluğu da oluşturmuştu. İlk yerli opera/bale/orkestra topluluğu olan bu grup zaman zaman özel kıyafetleriyle törenlere katılır, konserler ve gösteriler de verirdi. Abdülmecid Naum Tiyatrosu'nda sergilenen operalara da ilgi göstermiş, hattâ Donizetti'nin "Linda di Chamounix" (Chamo-unix'li Linda) adlı opera semiseria'sını izlemiştir. Abdülmecid'in, Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu'nun yapımı için verdiği fermanda, izlediği bu operaların büyük etkisi olmuş olmalıdır. Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu'nda(-0 da İtalyan truplar padişah ve konuklarına opera gösterileri sunuyorlardı. Buradaki orkestra Türk müzisyenlerden oluşmuştu ve bir de Mehmed Zeki adında tenor vardı. Bu dönemde İstanbul'da sahnelenen operaları Luigi Ar-diti yönetiyordu. Gaetano Donizetti'nin "L'Ajo nell'imborazzo" adlı operası da Türkçe'ye çevrilerek "Hocanın Hilesi" adıyla burada sahnelendi. Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu'nda sergilenen son eser gene Verdi'nin "Ernani"siydi. Operadan hoşlanmayan Abdülaziz'in de 1866'da bir kez Naum Tiyatrosu'na gelerek opera izlediğini biliyoruz. Yabancı besteciler ile libretto yazarları da Türkiye'de operalar yazmışlardır. Bunlardan biri de V. G.'nin (bazı kaynaklara göre Gabriel Naum) librettosu üzerine Giacomo Panizza'nın besteledi-

"Aida" operası metninin Türkçe çevirisinin

kapağı (1874).



Nuri Akbayar koleksiyonu


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   218   219   220   221   222   223   224   225   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin