Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə252/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   248   249   250   251   252   253   254   255   ...   980
n. Osman

G. Renda, Osmanlı Padişah Portreleri, ist., 1992

II. Osman, babası I. Ahmed'in(-*) tahta geçtiği yıl doğdu. İstanbul'da özel saray eğitimi ile yetiştirildi. Yabancı araştırmacılara göre Osmanlı şehzadelerinin en kültürlülerindendi. Türkçeden başka Arapça, Farsça, İtalyanca, Yunanca öğrendi. E-debiyat, tarih, coğrafya bilgileri edindi. Buna karşın, 1617'de babasının beklenmedik bir anda ölümü üzerine, Osman'ın değil de saltanat geleneğinin bozulup akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayan amcası I. Mustafa'mn(->) tahta oturtulmasındaki neden açık değildir. Aynı şekilde, 1. Mustafa'nın 96 günlük 1. saltanatı sırasında, Osman'ın saraydaki konumu ve yaşam koşullan hakkında da bilgi yoktur.

Saraya özellikle de harem dairesine egemen olan Darüssaade Ağası Mustafa Ağa, "çocuğu olmayan, cariyelerle yatmaya yanaşmayan" I. Mustafa'nın her yönden yetersizliğini görerek devlet adamlarını ikna-ya çalıştı; I. Mustafa'nın, Osman'ı ve I. Ah-med'in diğer şehzadelerini öldürterek hanedanın sönmesine sebep olacağı konusunda uyardı. Vezirazam İran seferi için Doğu'da olduğundan Şeyhülislam Esad

Efendi ve Sadaret Kaymakamı Sofu Meh-med Paşa'nın desteğini sağlayarak bir ihtilal planladı. 26 Şubat 1618'de ulufe divanı günü, I. Mustafa'nın bulunduğu odanın kapısını kilitleyip cülus(->) için hazırlıkları tamamlattı. Osman'ı, dairesinden çıkartıp tahta oturttu. Kapıkulu askerleri de ulufe için saray avlusunda olduklarından hareme ve enderuna, yeniçerilerin ihtilal için geldiklerini duyurarak Mustafa yanlılarının olası tepkilerim önledi. İstanbul camilerinde salalar verilip II. Osman'ın padişahlığı halka da ilan edildi. Eyüp'te kılıç alayı düzenlenmesi, kapıkulu askerlerine cülus bahşişi dağıtılması gelenekleri yinelendi. Üç ay ara ile iki kez, 3.000'er kese cülus bahşişi dağıtılması nedeniyle hazinede önemli bir açık doğdu. Yangınların sık aralıklarla yinelendiği 1618'deki bu taht değişikliğini istanbul halkı, yeni padişahın uğursuzluğuna yordu. II. Osman, ilk önemli atamayı, Sofu Mehmed Paşa'nın yerine 9 Temmuz 1618'de Öküz/Damat Mehmed Paşa'yı İstanbul kaymakamlığına getirerek yaptı. Henüz çocuk yaşta olması nedeniyle de güven duyduğu kişilerden dar bir çevrenin güdümüne girdi. Bostanzade Yahya Efendi'nin tanımına göre bunlar niyetleri bozuk, çıkarcı kişilerdi. Biri, "İstanbul'da ölü yıkamakla ömrünü tüketmiş bir bunak" olan padişahın hocası Ömer Efendi'ydi. II. Osman'ın şeyhülislamlık payesi verdiği bu zat, asıl şeyhülislamın tüm yetkilerini üstlendi.

Daha sonra II. Osman'ın çevresini oluşturanlar arasında, sürgüne gönderilen Mustafa Ağa'nm yerini alan ve "uğursuz bir hadım" olan Darüssaade Ağası Süleyman Ağa ile Rumeli kazaskeri "kara yüzlü" (zenci) Sünbül Ali Efendi, "sukabağına benzeyen sidik şişesinden hastalık tanısına uğraşan, bilgisiz ve aylak" Hekimbaşı Musa-yı Nâşî de yer aldılar. Doğu cephesinde bulunan Vezirazam ve Serdar-ı Ekrem Halil Paşa'nın, Pül-i Şikeste bozgunundan sonra ordu ile Erdebil'e hareket etmesi sonucu İran ile Serav Antlaşması sağlandıktan sonra II. Osman, 18 Ocak I6l9'da Halil Paşa'yı azledip Sadaret Kaymakamı Öküz Mehmed Paşa'yı vezirazamlığa getirdi. O yıl ilkbaharda şiddetli yağmurlar yağdı. Sellerden mahalleler harap oldu. Aksaray'da Koğacı Dede Mahallesi su içinde kaldı. Kasımpaşa'da da pek çok ev yıkıldı. Yaza doğru ise "taun-ı ekber" (büyük veba) salgını başladı.

29 Eylül 1619'da Şah Abbas'ın elçisi Yadigâr Ali, 100 yük ipek, 4 fil, l gergedan ve değerli hediyelerle İstanbul'a geldi. Paraya ve rüşvete düşkünlüğünü ilk günden açığa vuran II. Osman, İran elçisinin hediyelerinden memnun olduğu kadar, Akdeniz'de yakaladığı 6 yabancı kalyonla İstanbul'a dönüp kendisine, her birinin omzunda "birer kese gümüş kuruş" bulunan 200 tutsak ve pek değerli hediyeler sunan Kaptan-ı Derya Güzelce Ali Paşa'nın jestinden de memnun oldu. Ali Paşa'yı, daha çok hediye ve rüşvet bekleyerek 23 Aralık l6l9'da Mehmed Paşa'nın yerine ve-zirazam atadı. Oysa Mehmed Paşa, Güzelce Ali Paşa'nın Venedik haraçlarına el

koyup belki ancak onda birini hazineye ödeyerek yolsuzluk yaptığı iddiasındaydı. Ali Paşa, Halep valiliğine atanan eski ve-zirazam Mehmed Paşa'nın mallarını müsadere ettirdikten sonra onu, İstanbul'dan "üryan ve giryan" aynlmak zorunda bıraktı. Yine, İstanbul'un ve ülkenin servet sahiplerini de saptayarak bunların mallarını da sözde hazineye gelir sağlama gerekçesiyle müsadere ettirdi. Ancak asıl amacı, hem kendisine haksız kazanç yolu açmak hem de para düşkünü genç padişaha verdiği sözü tutarak her hafta "mübalağa he-dâyâ ve emval" sunmaktı. Ali Paşa, padişahın çevresindeki çemberi de bozmaya çalıştı. Haremin ünlü Kızlar Ağası Mustafa Ağa'yı Mısır'a sürgüne göndermeyi başardı. Fakat onun yerini alan Süleyman Ağa öncekinden daha kurnaz ve becerikli çıktı. Sürgün yeri Mekke'ye gitmemek için Üsküdar'da ayak sürüyen hâce-i sultani (padişah hocası) Ömer Efendi ise Vezirazam Ali Paşa'nın bir süre sonra aniden ölmesi üzerine yerini korudu.

1620 sonbaharında, Özi Beylerbeyi İskender Paşa, Erdel Prensi Bethlem-Ga-bor'un İstanbul'a gönderdiği gizli mektubu ele geçirip Lehistan'a yollayan Boğdan Voyvodası Graziani'ye karşı harekete geçince Genç Osman da çevresindekilerin "gazi olur, nam ve şan kazanırsın!" telkinlerine kanarak Lehistan'a sefere çıkmaya karar verdi. Bu sırada İstanbul'a her gün asi prenslerin, casusların, ihanet edenlerin kesik başları gelmekte, bunlar Bâb-ı Hümayun'da teşhir edilmekteydi. Dönemin bir İstanbul şairi bu manzarayı Asıldı seri dergeh-i şâhda / O da buldu nf'at bu dergâhda dizeleriyle anlatmıştır.

II. Osman, Lehistan seferi hazırlıkları sürerken kendisine rakip gördüğü kardeşi büyük şehzade Mehmed'i "def-i dağda-ğa-i fitne" gerekçesiyle ve Taşköprülüzade Kemaleddin Efendi'nin fetvasıyla 12 Ocak l621'de boğdurttu. İstanbullular uzun zaman, 15 yaşındaki Mehmed'in boğulurken "Osman! Dilerim Allahtan sen dahi behre-mend olmayasın!" diyerek beddua edişim konuştular veya bunu, bir yıl sonra II. Osman'ın akıbetini gördükten sonra uydurdular. Çünkü, kent halkı, yüksek surlarla çevrili sarayın esrarengiz ortamında neler olduğunu ya hiç öğrenememekte veya çok sonradan yalan yanlış öğrenmekteydi.

İstanbulluları bu trajik saray cinayetinden çok, 24 Ocak l621'de şiddetini artıran kış soğukları etkiledi. II. Osman'ın 4 yıllık kısa saltanatında başkenti ilgilendiren en büyük doğal afet olan ve günlerce süren bu soğukları yaşayanlardan Bostanzade Yahya Efendi "Fî Beyân-ı Vak'a-i Sultan Osman" adlı eserinde, ocak sonu-şu-bat başında, Halic'in ve Boğaziçi'nin buzlarla kaplandığını anlatırken "Üsküdar ve Beşiktaş arası kara gibi olup adamlar ge-züb Üsküdar'dan istanbul'a yürüyerek ge-lürler idi. Ve ol yıl kaht ü gala vaki oldu. Zira malumunuzdur ki zad ü zahair deryadan gelür. Derya kara olıcak sefineye ubûr olur mı?" demektedir. Tarih-iNaima'da, da "İncimâd-ı Halic-i Konstantiniyye" başlığı altında bu benzeri görülmedik kış anlatılır-

II. Osman'ın

saltanat

kayığıyla

saraya gelişi.

Şehname-i Nadiri,

TSM Ktp, H. 1124

ken 15 gün boyunca kar yağdığı, soğuğun şiddetinden denizlerin baştan başa donduğu "ancak akındı ortasında bir nehr-i sa-gîr mıkdarı mahal açık" kaldığı, Saraybur-nu ile Üsküdar arası "cümle buz olub Ga-lata'dan İstanbul'a ve Hasbahçe'den Kireç Kapusu'na piyade âdem geçdüğünü" görenlerin rivayet ettiklerini yazmıştır. Ne-şatî bu doğal afet için "Be meded dondu binotuzda soğukdan derya, Üsküdar ile Sı-tanbul arası dondu kamu" diye, Haşimî Çelebi de "Yol oldu Üsküdar'a binotuzda Akdeniz dondu" dizeleriyle tarih düşürmüşlerdir. Zahire gemilerinin işlememesi sonucunda da İstanbul'da tam bir kıtlık yaşandı ve 75 dirhemlik ekmek l akçeye, etin okkası 15 akçeye fırladı.

Lehistan seferi için hazırlıklarını sürdüren II. Osman'ı ne bu soğuk ve kıtlık ne de İstanbul'daki İngiltere Elçisi Jonh Eyre caydırabildi. Lehistan Kralı Sigismund'un elçisi ise şiddetli soğuklara karşın İstanbul'a sokulmadı. Diğer yandan, yeniçeriler ve sipahiler, koşulları ne olursa olsun bir sefere çıkmaya istekli değillerdi.

9 Mart l621'de Vezirazam Ali Paşa öldü. Yerine Ohrili Hüseyin Paşa atandı. Öngörü yoksunu yeni vezirazamın da padişahı seferden vazgeçirmesi olanaksızdı. II. Osman, Lehistan'ı baştan başa fethedip Baltık Denizi'ne çıkmak hayali ile İstanbulluların uzun bir kış boyunca katlandıkları soğuk ve açlık sorunlarıyla ilgilenmedi. Yanı başındaki içoğlanlarım bazen keyif, bazen de nişan almak için "okla vurup öl-

dürecek" kadar da acımasız bir gençti. Onu sefere yönlendiren Kızlar Ağası Süleyman Ağa "gerçi maarif-i cüz'iyyeden" anlardı. Fakat savaştan, seferden ve düşmandan haberi yoktu. II. Osman'a en yakın ve üzerinde en etkin kişi oydu.

8 Mayıs l621'de Davutpaşa ordugâhına çıkan II. Osman Pir Mehmed Paşa'yı sadaret kaymakamlığına atadı. İstanbulluların "eyyam-ı nahs"tan (uğursuz günler) saydığı bir tarihte, 21 Mayıs'ta da orduyla hareket etti. Bu, halk arasında, büyük bir felaketin yakın olduğu biçiminde yorumlandı. Hotin seferi, somut bir başarıyla noktalanmadığı gibi, bir dizi bozgun ve baskın da yaşandı. Sefer devam ederken 17 Ekim l621'de Ohrili Hüseyin Paşa azledilip Di-yarbekir Beylerbeyi Dilaver Paşa vezira-zam atandı. Lehistan'la imzalanan ateşkesten sonra da ekim ayında dönüşe geçildi. İstanbul'a gönderilen zafername gereği kent geceleri ışıklandırıldı. Şairler, genç padişah için kasideler yazmaya başladılar. Nef î, Aferin ey rûzgârun şehsuvar-ı saf deri/Arşa as simden gerû tığ-ı süreyyâ-cevhe-ri matlalı ünlü kasidesini yazdı. Edirne-İs-tanbul arasını kış koşullarında ancak 12 günde alabilen ordu, 25 aralık l621'de Da-vutpaşa'ya ulaştı. II. Osman, buradaki sarayda 2 gün kaldıktan sonra parlak bir zafer alayı ile İstanbul'a girdi. Kentte ikinci kez üç gün üç gece şenlik ve şehrayin yapıldı.

II. Osman, sefer dönüşünde, cariyelerle düşüp kalkmak geleneğinin yerleştiği




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   248   249   250   251   252   253   254   255   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin