Gülere Alfa
şahın, İbrahim Paşa'yı sakladığını, kendilerini kandırdığını bağırarak Alay Köş-kü'nün önünde toplandılar. Köşkün penceresinden İbrahim Paşa'nın parçalanmış cesedini gören III. Ahmed pencereyi açıp öfkeyle "Ol değilse yarın asıl kendün verelim" dedi ve hasodaya gitti.
l Ekim Pazar günü asilerle görüşmeye giden ve padişah adına bol ihsan vaatlerinde bulunan Zülali Hasan Efendi ile İspirzade zorbalarla görüştüler. Onları itaate yönlendirmeleri gerekirken padişahın tahttan indirilmesi konusunda anlaştılar. Saraya gelip III. Ahmed'e asilerin kendisini istemediğini bildirdiler. Padişah, gece yarısı, yeğeni Şehzade Mahmud'u (I) Hırka-i Saadet Dairesi'ne getirterek tahttan çekildi.
Patrona Halil, I. Mahmud'un(->) ilk saltanat günlerinde İstanbul'a egemen oldu. Yeniçeri Ağası Kel Mehmed Ağa, onun adına kent güvenliğini ve halkın iaşe sorunlarını başarıyla düzene koydu. Esnafın yağmadan ve baskıdan korunması için belirli yerlere karakollar tesis etti. Patrona Halil de yeni padişaha yaklaşarak kendi adamlarını önemli görevlere getirtti. Silah-dar Mehmed Paşa sadrazam, Mirzazade Mehmed Efendi şeyhülislam, Paşmakçıza-de Abdullah Efendi Rumeli, Zülali Hasan Efendi de Anadolu kazaskeri oldu. Padişah, Patrona Halil'e başka isteği olup olmadığını sorduğunda, İbrahim Paşa'nın koyduğu halkın ezilmesine neden olan vergilerin kaldırılmasını talep etti. Bir fermanla resm-i bidat kadırıldı. Fakat daha sonraki günlerde kentte terör estirmeye
başlayan Patrona Halil, bir yandan da yüzlerce yandaşını ocağa yazdırmak, kimi adamlarına seyitlik beratı verdirmek, kendince adalet uygulayıp suçlu gördüğü kişileri yargısız idam ettirmek gibi işlere yöneldi. I. Mahmud, onu ve yakın adamlarını birer görevle İstanbul'dan uzaklaştırmayı denemekle birlikte kabul ettiremedi. Halil "İstanbul'un bütün servetinin kendisine ait olduğunu, mansıba ve paraya ihtiyaç duymadığını" ileri sürmekteydi. I. Mahmud'un 6 Ekim 1730'daki kılıç alayına, ayağı çıplak olarak süslü bir ata binerek katılan bu ünlü zorba, birkaç hafta içinde her türlü yolsuzluğa alıştı ve ayaklanmanın üzerinden üç hafta geçmeden 3-000 kese servet sahibi oldu. Hemşerisi olan Arnavutlar ise kendisinden yüz bularak İstanbul'u haraca kestiler. Manav Muslu Beşe ve diğer zorbabaşıları, önceki yoksulluklarını unutup oturacak konak beğenmemeye başladılar. Halil, Şehzadebaşı'nda Kurdoğ-lu'nun konağına 400'e yakın adamıyla yerleşmişken buradan izzet Ali Bey'in (Paşa) konağına taşındı. Ayaktakımının çoğuna da serdengeçti ağalığı verildi.
İstanbul iki ay kadar iki merkezli bir yönetime tanık oldu. I. Mahmud, Topkapı Sarayı'ndan daha çok taşraya dönük fermanlar yayımlarken Patrona Halil de Et-meydanı'ndaki karargâhından başkentin sorunlarıyla ilgileniyordu. Adamlarının her biri, gümrüklerde, bedestenlerde, çardaklarda ve çarşılarda onun adına buyruklar vermekteydiler. Bunlar kalabalık gruplar halinde ve silahlı dolaştıkları için kent
Dostları ilə paylaş: |