RAUFÎ TEKKESİ
Üsküdar İlçesi'nde, Doğancılar'da, Sinan Paşa Mahallesi'nde, mahalleye adım veren caminin yakınında yer almaktaydı.
Halvetî tarikatının Raufî kolunun âsi-tanesi olan bu tekke, 18. yy'ın ilk yarısında, tespit edilemeyen bir tarihte, adı geçen kolun kurucusu Üsküdarlı Şeyh Ahmed Raufî (ö. 1756) tarafından tesis edilmiştir. Kaynaklarda "Ahmed Raufî, Raufî Efendi, Şeyh Raufî Efendi" olarak da zikredilen tekkede, Dahiliye Nezareti'nin R. 1301/1885-86 tarihli istatistik cetvelinde 3 erkek ile 3 kadının barındığı belirtilmiştir. Ayin günü 19. yy'ın ikinci çeyreğine tarih-lenen Hankahname adlı yazmada cuma; 1256/1840 tarihli Âsitâne'ûe 1304/ 1886-87 tarihli Mecmua-i Cevâmi'de ise perşembe olarak verilmektedir. 1920'lerde vuku bulan Doğancılar yangınında ortadan kalkan Raufî Tekkesi'nden geriye hiçbir iz kalmamıştır. Şeyh Ahmed Raufî'nin ve neslinden gelen postnişinlerin kabirleri Sinan Paşa Camii'nin haziresinde bulunmaktadır.
Şeyh Ahmed Raufî 1068/l657-58'de Üsküdar'da doğmuş, medrese tahsilini bitirdikten sonra aynı semtteki Kapı Ağası Medresesi'nin müderrisliğine tayin edilmiş, ayrıca ileride yanına tekkesini tesis edeceği evine yakın olan Sinan Paşa Camii'nin imamet ve hitabet görevlerini üstlenmiştir. Halvetîliğin Ramazanî kolundan, Üsküdar-Toygartepesi'ndeki Selami Ali Efendi Tekkesi'nin postnişini Şeyh Ali Alâeddin Köstendilî'ye (ö. 1730) intisap ederek kendisinden hilafet almış, inşa ettirdiği tekkede hayatının sonuna kadar irşatla meşgul olmuş ve 20 civarında halife yetiştirmiştir. Şeyh A. Alâeddin Köstendilî'nin halifelerinden, Halvetîliğin Cerrahî kolunun kurucusu Şeyh Nureddin Cerrahî'nin (ö. 1721) "pirdaşı" olan Şeyh Ahmed Raufî'nin "Raufî" mahlası ile şiirler ve ilahiler yazdığı, basılmamış bir divanı ile Kurretü'l-Uyûn başlıklı Osmanlıca bir risalesi ve Me-câlis adlı Arapça bir mev'iza kitabı olduğu bilinmektedir. Münzevi bir hayatı tercih etmesine ve şöhretten kaçınmasına rağmen III. Osman'ın (hd 1754-1757) kendisini sıkça ziyaret ederek duasını aldığı rivayet olunur.
Raufî Tekkesi'nin postu, en azından 19. yy'ın ilk çeyreğine kadar banisinin neslinden gelen ve "Raufîzadeler" olarak anılan ailenin uhdesine kalmış, babadan oğu-la intikal eden meşihat görevi Şeyh Ahmed Raufî'den sonra Mehmed Nurullah Efendi (ö. 1775), el-Hac Abdurrahim Nesib Efendi (ö. 1812), Mehmed Fazlî Efendi (ö. 1812), Ahmed Raufî Efendi (ö. 1814) adındaki şeyhlerce sürdürülmüştür. Zâkir Şük-rî Efendi'nin Mecmua-i Tekâyâ 'sındaki şeyhler listesi burada son bulmakta, 1814'
Dostları ilə paylaş: |