Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə895/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   891   892   893   894   895   896   897   898   ...   980
1947-1963 Dönemi 20 Şubat 1947'de 5018 sayılı "İşçi ve İşverenler Sendikası ve Sendika Birlikleri Hakkında Kanun" adı ile Türkiye'de ilk sendikalar yasası çıkarıldı. 1947 Sendikalar Kanunu sendika özgürlüğünün bazı ilkelerini tanımakla birlikte, önemli engeller de getirmişti.

1947 Sendikalar Kanunu'nun 5. maddesi ile sendikalara genel bir siyaset yasağı getiriliyordu. Bu genel siyaset yasağı, Türkiye sendikacılığının 1947 sonrasında bir numaralı sorunu olan "partilerüstü sendikacılık" anlayışının temellerini de atacaktı.

Yasanın 5. maddesi ile sendikaların tüzüklerim ve çalışma programlarım özgürce oluşturmalarına karışılarak, sendikaların "milliyetçiliğe aykırı hareket edemeyecekleri" biçiminde, çeşitli yorumlara açık olabilecek bir hüküm getiriliyordu. 1947 Sendikalar Kanunu sendikalara dernek gözü ile bakıyor, onlara dernek işlevi yüklüyor, sendika ile üyesi işçiyi ayrı varlıklar olarak görüyordu.

Yasanın geçici maddesi, o güne kadar kurulmuş işçi ve işveren derneklerim 3 ay içinde sendika haline getiriyordu. Özellikle büyük derneklerin bulunduğu devlet işletmelerinde "tepeden inme" örgütlenme ile sendikalar oluşturuldu. Bu yasa ile Türkiye'de "grevsiz sendikacılık" dönemi başladı.

Yasa Türkiye'nin o günkü ekonomik, sosyal ve siyasal koşullarında, var olan pa-ternalizme uygun bir sendikal anlayış getirdi.

1947 sonrasında işçi sendikalarını ele geçirmek için CHP ile Demokrat Parti (DP) arasında yoğun bir mücadele oldu. Bu mücadelenin yoğunlaştığı merkez istanbul'du, iki siyasi parti de sendikaların bağımsızlığı ilkesini çiğneyerek kendilerine bağımlı sendikalar oluşturmak için her türlü çabayı harcadılar. Öte yandan özellikle 1950 ve 1954 seçimleri öncesinde sendikacılar da herhangi bir siyasi partiden milletvekili seçilme yarışına girdiler. Bu arada grev hakkını savunan sendikacıların çoğu DP yanında yer aldı.

1947'de 33.000 işçi üyeyi temsil eden 49 sendika kurulmuştu. 1948'de sendika sayısı 73'e, üye işçi sayısı 52.000'e yükselecekti. Ayrıca çok sayıda işçi sendikaları federasyonu oluşturulmuştu. Bu arada 1950'ye kadar yüzlerce sendika dışı işçi örgütlenmesi gerçekleştirilmişti.

Dönemin iktidar partisi CHP, bünyesinde bir işçi bürosu kurdu. Bu büronun katkılarıyla 1948'de istanbul işçi Sendikaları Birliği(-0 (İlSB) kuruldu. İlSB daha sonraki yıllarda, tüm İstanbul, hattâ Türkiye

sendikal hareketinin itici gücü olacaktı. Muhalefet Partisi DP ise 1950'de İstanbul'da, Hür İşçi Sendikaları Birliği'nin (HİSB) kuruluşuna yardımcı oldu. İki birlik arasında üye sendikalara da yansıyan yoğun bir mücadele yaşandı. Bir ara her iki birlik istanbul Milli İşçi Sendikaları Birliği adı altında bir araya geldilerse de bu birleşme uzun sürmedi ve 1951'de dağıldı.

1949'da tekstil işverenleri İstanbul'da bir araya gelerek sendikalarını kurdular. Bu örgütlenmeyi diğer işveren sendikaları izledi 1950 sonrasında federasyonlar çoğaldı ve 1952'de Ankara'da Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) kuruldu.

DP iktidara geldikten sonra sendikaların çalışmalarını kısıtlamak için her yola başvurdu. Teksif Sendikası'mn "yerli malı kullanma" konulu toplantı yapma isteği bile "siyaset yapma" olarak suçlandı. Sendikaların açık hava toplantılarına izin verilmedi. Derneklerin ancak bir konu ile uğraşabileceği hükmünü getiren Cemiyetler Kanunu kullanılarak 1957'den sonra sendika birlikleri kapatıldı. "Siyaset yapma" yasağı sendikaları kapatacak biçimde işletildi. İstanbul Üniversitesi'nin sosyal siyaset konferansları yasaklandı.

Çalışma ilişkilerini işverenlerin egemenliğine terk eden otoriter sistem 27 Mayıs 1960'ın getirdiği 1961 Anayasası'na kadar sürdü.

1961 Anayasası kişi haklarının yanısıra ilk kez ekonomik ve sosyal haklara yer verdi. 46. madde ile tüm "çalışanlar" için sendika özgürlüğü ilkesi güvenceye bağlandı. 47. madde ile yalnızca "işçilere" toplu pazarlık ve grev hakkı tanındı.

27 Mayıs 1960 ile sendikal yasaların çıkarıldığı 24 Temmuz 1963 arasında işçiler grev hakkının, toplu pazarlık hakkının yaşama geçirilmesi ve bazı sorunların çözümü amacıyla çok sayıda sessiz yürüyüş, miting, grev, oturma eylemi, sakal bırakma, Saraçhane Mitingi, Açların Yürüyüşü, Kavel Grevi gibi eylemler gerçekleştirdiler (bak. grevler; işçi hareketi).

Cumhuriyet'ten sonra grev yasağına rağmen işçiler eylemlerini sürdürdüler ve eylemlerde istanbul başı çekti. 1923-1960 arasında gerçekleştirilen 51 grevden 21'i istanbul'da yapıldı. 1963-1971 arasında ise tüm Türkiye'de yapılan 569 grevden 103'ü istanbul'da gerçekleştirilecekti.


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   891   892   893   894   895   896   897   898   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin