Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə115/147
tarix27.12.2018
ölçüsü8,43 Mb.
#86791
1   ...   111   112   113   114   115   116   117   118   ...   147

SANAYİ MEKTEBİ BİNALARI

Eminönü Ilçesi'nde, Sultanahmet'te, Sultanahmet Meydam'nın güney kanadını tutan yapı grubudur.

Yeniçeri Müzesi, Ziraat, Maadin ve Orman Nezareti ve Mekteb-i Sanayi binaları üç farklı işlevi barındıran bir kompleks olarak, 1894 depreminde büyük hasar gören Mekteb-i Sanayi binasının yerine yapıldı.

Mekteb-i Sanayi binasının ilk yapımı 1866'dadır. Okul, eski Kılıçhane(-») ve ona eklenen Sultan Ahmed Külliyesi(-0 binalarından imaret kilerinin, bazı ev ve arsaların da satın alınıp eklenerek okul ve atölyelere dönüştürülmesiyle elde edilmiştir.

Aslında Kılıçhane binası konusu oldukça soru yüklüdür. O. N. Ergin'in, kaynak ve belge göstererek belirttiği gibi Mekteb-i Sanayi binasının kuruluşunda "Sultanahmet civarında kain atik Kılıçhane mahalline münasebet ve vüs'ati derkar olan imaret kilarının diğer mahalle naklolunup anın mektebe ilave suretiyle terk ve tahsisi" yapılmıştır. Bu tümcelerden "atik Kılıçhane" denen bir yapının mevcut olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ergin, "îşe başlandığında eski Kılıçhane binasının mektebe kifayet etmeyeceği anlaşılarak bitişiğinde bulunan ve şunun bunun eline geçmiş olan cami-i şerif ve imaret binalarıyla arsalar ve üç ev istimlak edilip mektebe kalb ve ilave olmuştur" diye eklemektedir. Bu ifadelerden atik Kılıçhane'nin imaret kilerine yakın bir yerde olduğu anlaşılmaktadır.

Sultan Ahmed Külliyesi'ne ait ve inşaat defterlerinde "Imaret-i Âmire mutfak, kiler ve fınnıyla cümlesi bir yerde" olarak belirtilen yapılar, Z. Ahunbay (Nayır) tarafından belirtilip rölöve edilmiştir. Ahunbay, ayrıca İmaret-i Amire'nin mutfak yapısının bazı yayınlarda yanlışlıkla "Fatih" veya "Sultanahmet Kılıçhanesi" olarak adlandırıldığını da belirtmektedir. Bu çalışmanın da ortaya koyduğu ve yukarıdaki tümcelerden de anlaşılacağı gibi Kılıçhane imarete ait yapıların dışında ama kilere yakın bir yerdedir.

1894 sonrasında onarım ve yenileme çalışmalarına esas olmak üzere hazırlanmış olan ve halen Udine Müzesi'nde bulunan rölöve, bu konuda hayli açıklayıcı bir belge niteliğindedir. Bu rölöveye göre atik Kılıçhane'nin arsanın kuzey kesiminde yer alan ve iki orta avlu çevresinde geniş hacimlerden oluşan yapı grubu olduğu düşünülebilir. Rölöve, Ergin'in Mekteb-i Sanayi'ye tahsis edildiğim söylediği Kılıçhane, kiler ve diğer ekleri açıkça göstermektedir.

Rölövede, arsanın batı ucunda bulunan orta avlulu ve revaklar gerisinde dizili hücrelerden oluşan bir yapı daha vardır. Ahunbay, bunu Sultan Ahmed Darüşşifa-sı olarak tanımlamıştır. Oysa, "îmaret-i Âmire mutfak, kiler ve fınnıyla cümlesi bir yerde" biçimindeki ifadeden, halen okul olarak kullanılmakta olan bu yapının da-rüşşifa değil, Imaret-i Âmire olması daha yüksek bir olasılık olarak görünmektedir. Binanın girişinin kiler ve mutfak yönünde oluşu ve Ahunbay'ın da belirttiği gibi planında hasta bakımıyla ilgili bir biçimlenmenin olmayışı imaret için güçlü argümanlardır.

Çeşitli belgelerde Mekteb-i Sanayi'nin depremde büyük hasar gördüğü ve yıkıldığı yazılıdır. Yatılı olan öğrenciler Atpazan ve Şehzadebaşı'nda çeşitli binalara geçirilmiş ve eğitim buralarda sürdürülmüştür.

Ziraat, Maadin ve Orman Nezareti'nin kurularak, Selim Paşa Melhame'nin nazır olarak atanmasından (10 Şubat 1893) sonra Mekteb-i Sanayi'nin yönetimi, o zamana kadar bağlı olduğu Nafıa Nezareti'nden alınarak 10 Haziran 1893'te Selim Paşa'mn gözetimine verilmişti. Doğal olarak onarım çalışmaları da Selim Paşa'mn yönetim ve direktiflerine bağlı oldu. Onarım ve yenileme çalışmaları, depremden sonra Ziraat, Maadin ve Orman Nezareti'ne mimar olarak atanmış olan Raimondo d'Aronco tarafından ve iki aşamada gerçekleştirildi.

Önce Sanayi Mektebi için daha geniş bir arazide yeni bir yapı yapılması, mevcut yapının da Ziraat Nezareti'ne verilmesi düşünüldü. Bu amaçla Silahtarağa, Bahariye ve Kızıltoprak yörelerinde boş kamu arazileri arandı. Okulun projesini de etkileyecek olan yeni bir eğitim programı geliştirilerek hükümete sunuldu ve Ziraat Nazırı Selim Paşa yeni okulun proje ve keşiflerini R. d'Aronco'ya hazırlattı. Yeni okulun 25.000 liraya mal olacağı hesaplandı.

Udine Müzesi Arşivi'nde no. s. 20568, 20706, 20570, 22396 üe kayıtlı çizimler, R. d'Aronco'nun Selim Paşa için hazırlattığı

Sultanahmet'teki

Ziraat,


Maadin ve

Orman


Nezareti binası. Erkin Emiroğlu

Mekteb-i Sanayi projesine ait olmalıdır. Bu okul için bulunmuş olan arsa tespit edilememiştir. Proje yeterli kaynak bulunamadığı ve bir süre sonra Türk-Yunan Savaşı başladığı için uygulanamadı.

1895-1898 arasında Mekteb-i Sanayi sorunu unutulmuş gibidir. Arşivlerde ve gazetelerde bu döneme ait hiçbir belge yoktur. Yalnızca Yeniçeri Müzesi için bazı girişimler görülmektedir. Müze için Gülha-ne'de yer aranmakta ve Osman Hamdi Bey'in deneyiminden yararlanılmak istenmektedir.

Mart 1898'de âdeta birdenbire Mekteb-i Sanayi'nin ahşap Saffet Paşa Konağı'nda olduğu ve yangın tehlikesi bulunduğu hatırlatılmıştır. Mekteb-i Sanayi'nin hızla onarımı artık Irade-i Seniye emridir.



1. Aşama

Yeni okul yapımından da Yeniçeri Müzesi için yer aramaktan da vazgeçilmiştir. Eski Sanayi Mektebi binalarının bulunduğu yerde büyük bir onarım ve yeniden yapım çalışması gerçekleştirilir. Mekteb-i Sanayi ve Yeniçeri Müzesi binası aynı gün, 31 Ağustos 1899'da II. Abdülhamid'in (hd 1876-1909) 24. cülus günü yıldönümünde açılır. Dönemin gazetelerinde cülus günü özel sayılarında o gün açılışı yapılan binalara ilişkin ayrıntılı betimlemeler vardır. Moniteur Orientalgazelesi de Yeniçeri Müzesi ile Sanat ve Zenaat Mektebi'nin ayrıntılı bir betimlemesini yayımlamıştır.

Bu betimlemeden okulun Sultanahmet Meydanı'na bakan doğu kanadında zemin katın, eski Kılıçhane binasının ve imaret kilerinin korunduğu ve onarıldığı diğer kısımların ise yeniden inşa edilmiş olduğu açıklıkla anlaşılmaktadır. Doğu kanadında onarılan zemin katın üstüne iki kat eklenerek Sultanahmet Meydanı'na açılan görkemli bir cephe elde edilmiştir. Okul ve Ziraat Nezareti binayı ortak olarak kullanmaktadır.

21 Eylül tarihli Malumat'ta yayımlanan fotoğrafında zemin katta Sanayi Mekte-bi'ne ait dükkânların onarılıp aynen korunmuş olduğu, Kılıçhane önündeki yola giriş veren eski kapının da korunduğu ama bir portikle vurgulanıp zenginleşti-rildiği, eski binanın aks düzenini aynen koruyan yeni binanın, merkez bölümde



SANAYİ MEKTEBİ BİNALARI

üç katlı, yan kanatlarda iki katlı olarak tasarlanmış olduğu görülmektedir.

Mekteb-i Sanayi/Ziraat Nezareti binası, R. d'Aronco'nun istanbul oryantalizmi ile Osmanlı revivalizmi için yeni yollar aradığı ve yerelliğinin yanısıra kendine özgü damgası da olan bir dil önerdiği yapılardandır. Dönemindeki tanıtım yazılarında Türk stilinde olduğu belirtilmektedir. Elbet geleneksel motifler çoğunluktadır ama çözülmüş ve yeniden birleştirilmiş olarak. Birçok öğenin kuruluş sırası ve işlevi değiştirilerek kullanılmıştır.

Binaya baklavalı bir başlığı olan, olasılıkla devşirme mermer kolonların taşıdığı bir portikten girilir. Eski fotoğraflarında portik kolonlarının birbirine kafes dokulu ahşap panolarla bağlandığı, sivri kemerli giriş kapısının üstünde de yine bir kafesin bulunduğu ve d'Aronco'nun çiziminde bulunmayan bir ahşap saçağın eklenmiş olduğu görülmektedir. Portiğin taşıyıcı olmayan dekoratif kemeri o yıllarda daha çok ahşap konutlarda görülen sarkık kemer ayağı motifiyle kolona bağlanır.

Üst katlarda, d'Aronco eski aks düzenini korumakla birlikte pencereleri sivri kemerli olarak değiştirmiş, ayrıca birer çift pilastrla cephede düşey bölümler ayırmış ve pilastrları sonraki katın terasına dek uzatarak ritmik bir parapet düzeni sağlamıştır. Bu tür düzenlemelerle yetinerek genelde yalın bir görünüm elde etmiştir. Binanın bu yalınlığına eklenen ve ona anıtsallık kazandıran düzenleme merkez bölümdedir. Üç katlı olmasının yanısıra portik, balkon, çıkma ve en üstte de geniş saçağı ve tuğralı armasıyla iyice vurgulanmıştır. Portiğin üstünde okul müdürünün odasının açıldığı bir balkon vardır. Balkonun sağır parapetinin sade ve mo-dernist çizgisine karşılık yüksek bir ikiz açıklık, kemerimsi bir öğenin dalgalı çizgileriyle derinlik kazanan bir yüzeye yerleşmiştir.

Üst katta ziraat nazırının odası yine dalgalı öğelerle oluşturulmuş ve üstü iri konsollarla öne taşırılan oldukça derin bir niş içindedir, iki yanında birer sütunçe olan geniş açıklık geleneksel biçimlerin değiştirilmesi veya yenilenmesi için ilgi çekici bir örnektir. Açıklık aslında düz atkılı ola-



446

SANAYİ ODASI

rak geçilmektedir; dolayısıyla buradaki kemerler dekoratif ve stilistlik amaçlıdır. Üstteki kemer, yalnızca karın çizgisi biçimi geleneksel olan bir öğedir; alttaki ise geleneksel profillerle ilgisi olmayan dilimli kemer biçiminde bir perdelik motifidir. Niş, altta otantik biçim ve oranlara sahip çokgen geçmeleri olan arabesk bir ajurla süslü bir parapetle tutulmaktadır.

Saçağın üstünde mermer bir kitabe panosu ve II. Abdülhamid'in tuğrasını taşıyan ve silah motiflerinden oluşmuş, 2.000 kg ağırlığında Tersane fırınlarında dökülmüş demirden yaldızlı bir arma, merkez bölümünün geliştirdiği anıtsallığı tamamlıyordu.

Merkez bölüm geniş bir ahşap saçakla bitirilmiştir. Tornayla işlenmiş ve neogo-tik örnekleri anımsatan uzun eliböğründe-lerle desteklenen bu geniş barok saçak, istanbul mimarlığının yakın geçmişine referans veren bir motiftir.

Yeniçeri Müzesi, Moniteur Oriental'de de belirtildiği gibi dekorativizmi ile ayırt edilmektedir. D'Aronco, burada eski binanın aks sistemini bırakmış, kendi içinde bütünlüğü olan bir cephe tasarlamıştır. Bu bölümde Osmanlı barok geçmişine çok daha güçlü referanslar vardır. Örneğin katları ayıran kornişin eğrisel çizgisi ve taşkın profili veya üst kattaki ikiz açıklığın dilimli kemerleri açık biçimde Nuruosmaniye Camii modellerine gönderilebilir. Hattâ bu referans, giriş kapısının kemerinde de sezilebilir. Ama asıl referans 18. yy çeşmelerinin geniş ve dalgalı saçaklarının adaptasyonunda gözlenmektedir. Eliptik bir kemerle biten cephenin üstünde de bu eğimleri izleyen profil dizisi ve saçak, 1977'de yandığı için mevcut olmayan nakışlarıyla cephenin dekorativizmini ve referanslarını bütünlüyordu.

D'Aronco'nun bu cepheyi düzenlerken hem ayırt edici hem de bağlayıcı motifler kullandığı fark edilmektedir. Giriş ve birinci katı ayıran korniş, tüm yapı boyunca kesintisiz devam eder ama Yeniçeri Mü-zesi'nde bir dalgalanma yapar. Okul kesiminde eski binanın akslarına uyan eşit aralıklı pencere dizisi, merkez bölümde değiştirilir ve okul kendi içinde simetrik bir kurgu edinir. Katlar yükselir ve Ziraat Nezareti'ni de temsil eden anıtsal ve em-peryal bir motifle biter. Yeniçeri Müzesi, ilk bakışta, kurulmuş olan simetriyi bozar. İşlevinin de öngördüğü gibi onun kendi başına bir antite olması düşünülmüştür. Yine de okul-nezaret binasından ayrı değildir. Bağlanmayı sağlayan yalnızca kat kornişleri olmayıp merkez bölümdeki ikiz açıklık burada farklı boyutta yinelenerek bir görsel bağ daha kurulur vb.

D'Aronco'nun iki farklı işlevi barındıran bu ortak yapımda büyük gösterilere girişmeden, âdeta sessizce ve mimari dilin nüansları aracılığıyla bu işlevleri ayırt edilir kılması, kanımca onun bir imge yaratıcısı oluşunun en karakteristik örneklerindendir.

31 Ağustos 1899'da, Moniteur OrientaV de "Eski binaların arkasında, orta avlulu, kare planlı büyük bir bina inşa edildi" tümcesinde belirtilen bir başka binanın

da açılışı yapıldı, îmaret-i Âmire binası olduğunu düşündüğümüz ve orta avlulu, re-vaklı, revakların gerisinde hücreleri olan geleneksel şemaya uygun bu yapı, Mek-teb-i Sanayi'nin asıl okul mekânlarını içeriyordu. Bazı değişiklikler geçirmesine karşın halen kullanılmakta olan yapının d'Aronco'nun gerçekleştirdiği bir rökonst-rüksiyon olduğu şimdiye kadar bilinmemekteydi.

R. d'Aronco'nun burada zemin katta bir büyük yemekhane ile yedi büyük etüt salonu düzenlediği, üst katın ise 400 yatağı olan bir yatakhane olduğu bilinmektedir. Mevcut yapı, eski yapının rölöveleri ile karşılaştırıldığında yalnızca temel duvarlarının -veya subasman üstünün- çizgisinin izlendiği, bunun dışında yeni bir yapının gerçekleştirilmiş olduğu söylenmelidir. Ancak bu yapının mimari karakteri, onarımı R. d'Aronco tarafından yapılmış olan eski Kılıçhane binasına öylesine yakındır ki bu binanın da önce 1866'daki okul yapımı sırasında imaretin kalıntıları üzerine yapıldığı ve R. d'Aronco'nun depremde yıkılmış olan binayı yenilediği düşünülebilir.

R. d'Aronco imaretin doğudaki girişini korumuş ama bir de kuzeyde portikli giriş yaparak okulun Kılıçhane Sokağı'na bağlı kullanımını değiştirmiştir. Okulun basit ve işlevsel bir şeması vardır. Orta avlu aynen korunmuştur. Etüt salonları, avlu çevresindeki koridorlara açılmaktadır. Gerek etüt salonları, gerekse yatakhaneler yüksek tavanlıdır. Avluda ve dış cephede düzgün sıralanmış pencereleri yarım daire kemerlidir. Resmi yapılarda kullanılan yalın ampir uygulamalardan biri görünümündedir. Halen Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi'nin kullanımında olan bu binalar, genel çizgisiyle R. d'Aronco onarı-mındaki görünümlerini korumakla birlikte birçok ek ve özellikle Sultan Ahmed Imareti'nin mutfak ve kileri olan tarihi yapılarda önemli değiştirmeler de yapılmıştır.

2. Aşama

Yeniçeri Müzesi, müze olarak aslında çok küçük bir yapıdır. Bir giriş holü ve çift kollu anıtsal bir merdivenle ulaşılan geniş bir sahanlık ve sergi salonundan oluşmaktadır. Sergileme salonunun uzunlamasına üç bölüm olarak düzenlenmiş tavan teknesi, okulun öğrencilerinin imal ettiği dökme demirden bir askı sistemi ile taşınmaktadır. Üzeri ıhlamur ağacı ile kaplanmış olan salonun bezemesi, turkuvaz mavi zemin üzerine yaldızla ve renkli resimlemelerle yapılmıştı.

Yalnızca 270 m2 alanı kaplayan sergileme salonu tasarlananın ancak yarısı kadardır. Açılışın hemen ertesinde gazetelerde müzenin ancak kısmen gerçekleştirilebildiği, parasal olanaklar elverdiğinde mevcut salonun geriye doğru uzatılacağı; hattâ girişin tam karşısındaki XV. Louis sti-lindeki sobanın yanından geçiş verileceği yazılmaktadır.

Ne var ki parasal olanaklar elverdiğinde müze değil Ziraat Nezareti binası genişletilmiştir. Büyük olasılıkla Selim Melhame Paşa, Abdülhamid nezdindeki nüfuzunu

kullanarak binanın zemin katında meydana açılan dükkânların kaldırılmasını ve burasının da nezarete katılmasını sağlamıştır. Ayrıca ikinci katın teras olarak düzenlenmiş yan kanatlarında geriye çekilmiş olarak bir kat eklemesi yapılmış ve bu değişiklikler de Raimondo d'Aronco tarafından gerçekleştirilmiştir.

II. Abdülhamid'in büyük törenlerle kutlanan 25. cülus yıldönümünde yapı için bir kez daha açılış yapılmıştır. Bir yıl önceki açılıştan sonra gazete ve dergilerde Mekteb-i Sanayi binası ve Yeniçeri Müzesi altyazısıyla yayımlanan fotoğraflar bu kez Ziraat, Orman ve Maadin Nezaret-i Celilesi altyazılı olarak sunulmaktadır.

Mekteb-i Sanayi binası olduğu döneme ait yapının planı ve iç mekânları hakkında yeterli bilgi olmamasına karşılık nezaret dönemine ilişkin çok sayıda fotoğraf bulunmaktadır. Bunlardan geniş bir giriş holü düzenlendiği, zemin katta salonların meydana bakan koridora açıldığı, üst katta ise salonların meydan tarafına, koridorun arka cepheye alındığı görülmektedir. Serbest eğrilerle çizilmiş bir merdiven holü, iç yüzlerine renkli şeritler çizilmiş geniş eliptik kemerler, beyaz duvarlarda ve tavan eteklerinde art nouveau bezeme şeritleri, arka cepheye Kılıçhane'ye bakan elips biçiminde büyük bir pencere vd, iç mekânların görsel özelliklerini betimler.

Cumhuriyet döneminde her iki yapı da işlevini yitirmiştir. Müzedeki malzeme, Askeri Müze'ye taşınmış, nezaret binası bir süre boş kalmış, daha sonra iktisadi ve Ticari ilimler Akademisi'ne verilmiştir. Bu okulun kullanımında iken 1977'de bir sabotaj sonucu yangın çıkmış, nezaret binasının döşeme ve çatısı ile Yeniçeri Mü-zesi'nin merdiven holü üzerindeki bölümü yanmıştır.

Onarımdan sonra her iki bina Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'nün kullanımına verilmiştir. Yeniçeri Müzesi'nin sergileme salonu rektörlüğün konferans salonu olarak kullanılmaktadır.

Bibi. Ergin, Maarif Tarihi, H, 627-637, D'Aronco Architetto, (katalog), Milano, 1982, s. 68; V. Freni-C. Varnier, Raimondo d'Aronco, l'opera completa, Padova, 1984, s. 114; Z. Nayır, Osmanlı Mimarlığında Sultan Ahmet Külliyesi ve Sonrası (1609-1690), ist., 1975, s. 84-85; ay, "Raimondo d'Aronco and Otto-man Revivalism", Atti del Congresso Intemazi-onale di Studi su Raimondo d'Aronco e il suo tempo, Udine, 1982, s. 144-148; M. Nicoletti, "D'Aronco ela Turchia", D'Aronco Architetto, Milano, 1982, s. 16.

AFİFE BATUR



SANAYİ ODASI

istanbul sınırları içinde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının üst örgütü.

1952'de o sıralar Ticaret Odası'na kayıtlı olan yaklaşık 700 sanayicinin girişimleriyle kuruldu, ilk merkezi Sirkeci'deki Dördüncü Vakıf Hanı(->) olan Sanayi Odası, 1953'te yine Sirkeci'de Kılavuz Han'a, 1963' te ise Tepebaşı'ndaki kendi binasına taşındı. Halen, esas olarak bu ana binada faaliyet göstermekte olup, 1976'da eski Karl-man Pasajı'nın(->) yerinde inşa ettirdiği

İSO binasının 1970'li yıllardan bir görünümü.



istanbul 197311 Yıllığı

Odakule'nin(->) bazı katlarını da kullanmaktadır.

5590 Sayılı Yasa'ya göre kurulan istanbul Sanayi Odası (iSO), mesleki bir kuruluş olarak sanayi ile ilgili inceleme, istatis-tiki çalışmalar ve indeksler yapmak, fiyat hareketlerini takip etmek, mesleki eğitim vermek, mahalli veya bölgesel sergiler, panayırlar, müzeler, kütüphaneler açmak, sanayi siteleri veya organize sanayi bölgeleri kurmak ve yönetmek gibi görevleri ifa etmek amacını taşımaktadır.

iSO'ya bağlı sanayi kuruluşları 40 meslek komitesi halinde örgütlenmişlerdir. Bu komitelerde seçilen 2'şer kişinin oluşturduğu 80 kişilik grup, oda meclisini oluşturmaktadır. Hizmet süresi 4 yıl olan bu organ, Sanayi Odası'nın en yüksek denetim organıdır. Odanın en yetkili yürütme organı olan yönetim kurulu ise Oda Meclisi tarafından seçim yoluyla tespit edilen 11 kişiden oluşur.

İSO bünyesindeki meslek grupları arasında en fazla üyeye sahip olanlar Trikotaj ve Tuhafiye Eşyaları Sanayii, Deri Sanayii, Makine, Alet ve Yedek Parça imali Sanayii komiteleridir. Üye sayısı, 1970'li yıllarda 5.000 civarına, 1989'da 6.745'e, 1992' de 7.36l'e, günümüzde ise 7.500 civarına ulaşmıştır. 1965'te oda üyesi kuruluşlar arasında anonim şirketlerin toplam üye sayısı içindeki payı ancak yüzde 15 iken bugün bu oran yüzde 60'a ulaşmıştır. 1992 itibariyle ISO üyelerinin 3.159'u fevkalade sınıf, 802'si 1. sınıf, 1.098'i 2. sınıf, 930'u 3. sınıf ve 1.372'si de 4. sınıf olarak tasnif edilmişti. Üye sanayi kuruluşlarının toplam üretim değeri Türkiye'nin toplam sanayi üretimi içinde yaklaşık yüzde 45,5'lik bir paya sahiptir. Üyelerin yaklaşık yüzde 86'sı Trakya yakasında, kalanı ise Anadolu yakasında faaliyet göstermektedir.

İSO mesleki çalışmalarını her yıl yaptı-

ğı yayınlarla kamuoyuna ve ilgili kuruluşlara duyurmaktadır.

İSTANBUL


SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ

1928'de Güzel Sanatlar Akademisi(-0 adını almış olan eski "Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi", Türk sanatının ve mimarlığının 1883'ten bu yana çok yönlü ve kapsamlı bir biçimde geliştirilmesi için öğretim yapılan en eski sanat kurumudur.

Sanayi-i Nefise Mektebi'nin kurucusu Osman Hamdi Bey'dir(~»). Osman Hamdi Bey Müze-i Hümayun müdürüyken, bu göreve ek olarak l Ocak 1882'de resmi adı "Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane" olan "Sanayi-i Nefise Mektebi"ni kurmak üzere müdürlüğe atanmıştır. Sanayi-i Nefise Mektebi'nin öğretime ilk başladığı yer, bugünkü Arkeoloji Müzesi'nin karşısında özel olarak inşa edilmiş olan binadır (bak. Sanayi-i Nefise Mektebi binaları). Başlangıçta resim, heykeltıraşlık, hakkâklık ve mimarlık bölümleri açılmıştır. Her bölüme girecek öğrenciler, önce l yıllık hazırlık sınıfına devam etmekte, daha sonra ise hakkâklık için 3, mimarlık ve heykeltıraşlık için 4, resim bölümü için de 5 yıl öğrenim görmekteydiler. Öğrenciler 17-25 yaşları arasından seçilmekteydi. Ya 7 yıllık "İdadi Mektebi" mezunu olmaları ya da jüri önünde yetenek sınavını başarmaları gerekiyordu. Belgelere göre, Sanayi-i Nefise Mektebi'nde ilk yıl 8 öğretim üyesi ve 20 öğrenci, daha sonra da 60 öğrenci bulunmaktaydı. Kuruluşunda Ticaret Neza-reti'ne bağlı olan Sanayi-i Nefise Mektebi, 1886'da Maarif Nezareti'ne (Eğitim Bakanlığı) bağlanmıştır.

Kurucusu Osman Hamdi Bey'in ölümü üzerine, Sanayi-i Nefise Mektebi müdürlüğüne 1910'da Halil Edhem Eldem(-0 atanmıştır. 19l6'da. mektep müze karşısındaki binasından çıkarılmış ve uzunca bir süre mekân sıkıntısı başlamıştır. 1914'te kız öğrenciler için de İnas Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi(-t) de kurulmuştur.

Halil Edhem Bey'den sonra, sırasıyla,

20. yy'ın başında Sanayi-i Nefise Mektebi binası. Necdet Sakaoğlu koleksiyonu



44 7 SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ

1917'de Halil Paşa, 1918'de Nazmi Ziya Bey, 1921'de Ali Sami Boyar, Sanayi-i Nefise Mektebi müdürlüğüne getirilmişlerdir. Cumhuriyet dönemi ile birlikte Sanayi-i Nefise Mektebi'nde önemli değişiklikler başlatılmış, daha önce bulunan hakkâklık bölümü yerine 1923'te tezyinat bölümü kurulmuş, ayrıca ortaokulu bitiren ve yetenek sınavım başaranların okula öğrenci olarak alınmasına başlanmıştır. Böylelikle, yeteneği olan öğrencilerin daha lise yıllarından sanat öğrenimine başlayabilmeleri sağlanmıştır. Bu gelişmelerin devamı olarak 1926'da resim, heykel, tezyinat bölümleri, Maarif Vekâleti'nce orta dereceli okul olarak kabul edilmiş; öğretim için, Fındık-lı'daki eski Meclis-i Mebusan binası alınmış ve 1927'de Namık İsmail Bey müdürlüğe atanmıştır.

ÖNDER KÜÇÜKERMAN

SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ BİNALARI

Eminönü İlçesi'nde, Topkapı Sarayı'nın(->) kuzey tarafında Halic'e bakan yamaçtaki Arkeoloji Müzesi'nin bahçesindedir.

1882'de dönemin en tanınmış ve önemli mimarı Alexandre Vallaury(->) tarafından tasarlanıp inşa edilmiştir.

Okulun kurulması girişimini yürüten dönemin Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey, kuruluş kararı ile birlikte müdürlüğüne atanma kararını da elde ederek okulun kurulmasında aktif rol aldı. Bu nedenle Osmanlı kültür tarihinde Sanayi-i Nefise Mektebi, Osman Hamdi Bey'in adıyla bütünleşmiş sayılır.

Osman Hamdi Bey, müzenin yakınında olmasının yararına inanarak okul için batıdaki boş alanın kullanılması iznini elde etti. Hemen bir bina yapımına girişildi. Bir yıldan kısa sürede bitirilen bu ilk bina yalnızca beş atölyesi olan küçük bir yapı idi. Gereksinmelere yetmeyeceği kısa sürede anlaşılan yapının genişletilmesine girişildi. Yine A. Vallaury'nin hazırladığı genişletme projesi 21 Zilkade 1305/30 Temmuz

SANCAKDAR BABA TEKKESİ 448

1888'de nezarete sunuldu ise de ek bina ancak 1892'de yapıldı. Üç atölye ve bir sergi salonundan oluşan bu binaya 1327/1911' de dört oda daha eklenerek eski bina ile birleştirildi.

Sanayi-i Nefise Mektebi 19l6'da Cağa-loğlu'ndaki binasına taşındı. Eski bina da Müze-i Hümayun yapılarına katıldı. 1970' te Prof. Nezih Eldem tarafından yapılan son derece özenli bir onarım ve düzenlemeyle Eski Şark Eserleri Müzesi olarak yeniden açıldı.

Binalar kısmen gömülü bir zemin kat üzerinde bir katlı ve kagir bir yapı olarak tasarlanmıştır. Projelendirme ve yapım aşamaları, plan ve cephelerde açıkça ifade, edilmiştir.

Vallaury ilk binada neorönesans bir tasarım kullanmıştır. Oldukça yüksek bir merdivenle doğrudan birinci kata ulaşılmakta, kompozit başlıklı yüksek pilastrlar cepheyi eşit bölümlere ayırmaktadır. Her birinde basık kemerli birer pencere ile üstünde küçük konsol taşlarıyla taşınan sil-me-lentolar ve yüksek kabartma tekniğinde yapılmış insan başı figürlerinin bulunduğu birimler yer almaktadır. Pilastrlar, tabla formunda geniş bir çift silme takımı ile bağlanmıştır. Üst kısımda yan kenarları yuvarlatılmış kartuşlardan oluşan bir dizi yapılmıştır. Cephe, diş sıralı bir silme ve parapetle bitirilmiştir.

Vallaury ikinci aşamada tasarladığı yapıda neogrek bir üslup kullanmıştır. Ek bina, akademik seçkinliği belirgin bir tasarıma sahiptir. Eğimden yararlanılarak zemin kat yükseltilmiş; üçlü pencere gruplarının pilastrlarım bağlayan bir tabla, üst katı taşıyan bir platforma dönüştürülmüştür. Birinci kat, yüksek pilastrlarla bölüm-lenmiş, cephe yüzeyi içeri çekilerek önemli bir derinlik sağlanmıştır. Bu derin cephe bölümlerine İyonik kolonlarla taşınan üç açıklıklı ve akroterli bir frontonu olan bir cephe motifi yerleştirilmiştir. Doğu ve batı cephelerinde birer, güney cephesinde üç bölüm üzerine işlenmiş olan dekoratif nitelikli bu mimari motifler yapının Arkeoloji Müzesi ile görsel bağını da kurmaktadır. Ayrıca iyonik kolonların arasına arkeolojik buluntulardan seçilmiş heykeller yerleştirilmiştir. Birinci katın cephesi, fron-tonların üzerinde geri planda kalan dikdörtgen pencerelerle devam etmektedir. Bu küçük fakat özenle tasarlanmış yapı, geniş bir silme ve parapetle bitirilmiştir. Üçüncü aşamanın kitlesi, ötekilere oranla daha alçak tutulmuş ve bu ayrı binaların eklemlenmesi sağlanmıştır.

Sanayi-i Nefise Mektebi binaları, aynı okulda ilk mimarlık hocası olarak görev yapan tanınmış mimar A. Vallaury'nin bir yapıtı olması nedeniyle ayrıca önemlidir.


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   111   112   113   114   115   116   117   118   ...   147




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin