Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Klinik Hukuk Eğitimi Süreci Nasıl Başladı, Nasıl Devam Edecek?33
Ayşe Tülin YÜRÜK34
Saygıdeğer konuklar, sevgili öğrencilerimiz, hoş geldiniz.
“Hukuk Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar: Hukuk Klinikleri” başlıklı etkinliğimiz Raoul Wallenberg İnsan Hakları ve İnsancıl Hukuk Enstitüsü’nün Türkiye’de İnsan Hakları Kapasitesinin Geliştirilmesi Programı (2011-2014) kapsamında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde başlattığımız işbirliği projesinin bir sonucudur. Bu projenin gerçekleşmesinde desteklerini esirgemeyen rektörümüz sayın Prof. Dr. Davut Aydın, o tarihteki dekanımız sayın Prof. Dr. Nüvit Gerek ve dekanımız sayın Prof. Dr. Ufuk Aydın’a ve bu süreçte birlikte çalıştığımız Enstitü’deki ve Fakülte’deki tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum.
RWI ile yürütülen projenin hazırlık aşamasında öğretim elemanlarıyla gerçekleştirilen toplantılar sonucunda, bu konuda yapılabileceklere ilişkin çeşitli seçenekler arasında hayata geçme olanağı en yüksek görülen “Street Law” dersi açılmasına karar verildi. Bu karar doğrultusunda 2012-2013 ders yılında deneme niteliğinde “Uygulamalı Çocuk Hakları” dersi açıldı ve sevgili meslektaşım Yard. Doç. Dr. Kıvılcım Turanlı Yücel tarafından yürütüldü.
Ben sunumumda Street Law (Sokak Hukuku, Gündelik Hayatta Hukuk, Herkes İçin Hukuk) konusunda bir giriş yaptıktan sonra derse ilişkin olarak gerçekleştirdiğim küçük çaplı bir araştırmanın sonuçlarını sizlerle paylaşacağım.
I.ÖĞRETİM- EĞİTİM
Konuya başlarken öğretim ve eğitimin anlamlarına kısaca bir göz atacak olursak; bireyin çevresiyle etkileşime girerek elde ettiği kazanımların tümü olarak tanımlanan öğrenme, eğitim kurumlarında gerçekleştirilen planlı, denetimli ve örgütlenmiş etkinlikler sonucunda gerçekleşmektedir. Eğitim ise bireyde kendi yaşantıları yoluyla davranış değişikliği meydana getirme sürecidir.
Hukuk fakültelerinde hukuk öğretiminin gereği gibi yapıldığını varsayabilmemiz bir ölçüde mümkün olmakla birlikte hukukçu eğitimi konusunda herhangi bir katkı sağlandığını söyleyebilmemiz mümkün değildir. Hukukçu eğitiminin esas olarak avukatlık veya hâkimlik ve savcılık stajlarında gerçekleştirilmesi gerektiği görüşünün genel olarak kabul edildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Oysa eğitim bilimciler, stajın bir tür meslek içi eğitim olarak kabul edildiğini ve öğrencilerin staja başlamadan önce bir hazırlık aşamasından geçmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Hukuk kliniklerinin hem öğrenciler açısından söz konusu hazırlık aşamasının gerçekleştirilmesinde hem de toplum açısından toplumsal adaletin sağlanmasında önemli bir görev üstlendikleri kabul edilmektedir.
II. KLİNİK HUKUK EĞİTİMİ
Klinik hukuk eğitimi, hukuk fakültesi öğrencilerinin okulda teorik olarak öğrendikleri kavram ve kuralları gerçek hayatta uygulamaya yönelik olarak gerekli becerileri edindikleri bir öğretim yöntemi veya öğrenim süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreçte öğrenciler hayatın içinde, gerçek olaylarla karşılaşarak, bu olayın içerdiği hukuki sorunlarla yüz yüze gelmektedirler. Öğrenciler yüz yüze geldikleri hukuki sorunlarla, devam etmekte oldukları klinik dersin türüne göre, ya soruna çözüm üreterek ya sorunun hedefinde yer alan kişileri eğiterek ya da soruna çözüm üreten bir birimde çalışarak etkileşime girmektedirler. Bu süreçte öğrenciler sorunu yaşayanlar veya yaşama ihtimali bulunanlarla iletişim kurmakta, öğretim üyeleri ve gözlemciler tarafından denetlenmekte ve değerlendirilmektedirler.
Hukuk fakültesi öğrencileri bu derslerde, teorik olarak öğrendikleri kural, kavram ve kurumların bir anlamda işlerliğini görmekte, doğrulamasını yapmakta, bunların hukukçu olmayanlar tarafından nasıl algılandığını kavramaktadırlar. Klinik hukuk eğitimi öğrencilerin hukukun gerçek hayatta nasıl işlediğini görmelerine yardımcı olduğu gibi öğrenme sürecine aktif olarak katılmalarını da sağlamaktadır.
Klinik hukuk eğitimi, bu işlevlerinin dışında öğrencilere gelecekteki mesleklerinin temelini oluşturma konusunda da yardım etmekte, yol göstermektedir. Geleneksel hukuk öğretimi hukukun teorik içeriğine odaklanmakta, klinik eğitim ise öğrencilerin uygulamada ihtiyaç duyacakları becerileri edinmelerine yardım etmektedir.
III. HUKUKÇUNUN SAHİP OLMASI GEREKEN BECERİ VE DEĞERLER
Hukuk öğretimi ve hukukçu eğitiminin ülkemiz uygulamasında taşıdığı sorunlar hepimiz tarafından bilinmesine rağmen bu konuda yapılmış bilimsel çalışma sayısı son derece azdır. Öğretim ve eğitim süreçlerinin taşıdığı sorunlara ilişkin araştırma sayısı az olduğu gibi hukuk öğretimi ve hukukçu eğitiminin nasıl olması gerektiğine ilişkin olarak da aynı durum görülmektedir. İyi bir hukukçunun sahip olması gereken beceri ve değerlerin neler olması gerektiğine ilişkin olarak bilimsel bir araştırma bulunmamakta, hayat tecrübelerinden hareketle bazı genellemeler yapılmaktadır.
Sözü edilen sorunların çözümüne ilişkin olarak yabancı alan yazınında birçok çalışma bulunmakla birlikte, ben sunumumda klinik hukukun ilk uygulanmaya başlandığı ve başarıyla yürütülmekte olduğu Amerika Birleşik Devletleri’nde konuya ilişkin olarak yapılan çalışmaları referans olarak kullandım.
1989 yılında Amerikan Barolar Birliği hukuk öğretimi ve uygulama arasındaki mesafeyi ortadan kaldırmak konusunda çalışmalar yapmak üzere bir komisyon oluşturmuştur. Komisyon 1992 yılında hukuk fakültesi mezunlarının sahip olmaları gereken beceri ve değerleri belirleyen bir rapor hazırlamıştır.
Bir hukukçunun sahip olması gereken beceri ve değerlerin evrensel olduğu inancından hareketle söz konusu beceri ve değerleri sıralıyorum.
Raporda belirlenen beceriler:
-
Hukuki problemi doğru teşhis etme ve farklı çözümlere yönelik strateji belirleme,
-
Hukuki analiz, muhakeme ve gerekçelendirme,
-
Kurallara, kurumlara ve kavramlara ulaşma konusunda araştırma,
-
Maddi vakıalara ilişkin iyi soruşturma yapma ve elde ettiği bilgileri iyi değerlendirme,
-
Sözlü ve yazılı iletişim, özellikle hukuki kavramları farklı algı düzeylerindeki sıradan insanlara açık bir şekilde aktarabilme,
-
İyi danışmanlık hizmeti verebilme,
-
Etkili müzakere yöntemlerini kullanma,
-
Hukuki sorunun çözümüne ilişkin süreci iyi organize etme,
-
Alternatif uyuşmazlık çözümü yollarında etkin olma,
-
Etik sorunları belirleme ve doğru çözüm üretme.
Raporda belirlenen değerler:
-
Liyakatli temsil,
-
Adalet, hakkaniyet ve ahlâk için mücadele etmek,
-
Mesleği geliştirmek için çaba göstermek,
-
Mesleki kişisel gelişimi gerçekleştirmek.
Raporda hukuk fakültelerinin, bütün mezunlarına bu beceri ve değerleri kazandırmalarının beklenmesinin gerçekçi olmayacağı belirtilmiş, liyakat sahibi bir hukukçunun sahip olması gereken beceri ve değerlerin kazanılması sürecinin hukuk öğretiminden önce başladığı, hukuk öğretimi boyunca en yoğun ve şekillendirici dönemin yaşandığı, sürecin meslek hayatında da devam ettiği ifade edilmiştir.
Raporda belirlenen beceri ve değerlerin kazanılmasında hukuk fakülteleri ve baroların ortak sorumluluğu bulunduğu belirtilmektedir. ABD’de hâkimlerin genellikle belirli bir süre avukatlık yapmış kişiler arasından seçildiği göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye örneğinde bu sorumluluğa Adalet Bakanlığı’nın da dâhil edilmesi gerekmektedir.
IV. GÜNDELİK HAYATTA HUKUK
Klinik hukuk eğitiminin bir türünü oluşturan gündelik hayatta hukuk dersinin iki amacı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi hukuk öğrencilerine yukarıda belirtilen becerilerin hiç olmazsa bazılarını kazandırmaktır. Dersin ikinci amacı sıradan vatandaşları, günlük hayatta karşılaştıkları hukuki sorunlar konusunda anlayabilecekleri bir dille bilgilendirmektir. Bu faaliyetin hukuk okuryazarlığı kazandırma olarak adlandırılması da mümkündür. Bu derste öğrenciler, hedef kitlelerine hukuk ve yargı sistemi konusunda temel bilgiler vermekte, hangi davranışların hukuki sorun doğmasına neden olabileceğini açıklamakta, hukuki bir sorunla karşılaştıklarında bunu nasıl çözebilecekleri gibi konularda yol göstermektedirler.
Gündelik hayatta hukuk dersi iki hedef kitleye yönelik olarak yürütülmektedir. İlki lise öğrencileri, ikincisi ise suçlu çocuklar, kadınlar, yoksullar, engelliler gibi toplumsal hayatta ayrımcılıkla karşılaşan ve kırılgan kesimlerdir. Bu tür kliniklerin özellikle gelişmekte olan ülkelerde toplumu insan hakları ve demokrasi konusunda eğitmekte önemli işlevleri bulunduğu kabul edilmektedir.
Gündelik hayatta hukuk kliniklerinde öğrenciler, hedef kitlelerine hukuk ve yargı sistemi konusunda temel bilgi vermekte, hangi davranışların hukuki sorunların doğmasına neden olabileceğini açıklamakta, hukuki bir sorunla karşılaştıklarında bunu nasıl çözebilecekleri konusunda yol göstermektedir.
Sıradan insanların haklarını kullanabilmeleri için önce haklarının neler olduğunu bilmeleri gerekmektedir. Haklarını bilmeleri halinde, haklarını kullanmaları ve haklarının ihlal edilmesi halinde koruma talep etmeleri mümkün olmaktadır. Gündelik hayatta hukuk dersi toplumun yoksul ve kırılgan kesimlerini bu konularda bilgilendirerek hem bu kesimlerin adalete erişimine yardımcı olmakta hem de toplumsal barışın tesisine katkıda bulunmaktadırlar.
Gündelik hayatta hukuk kliniklerinin faaliyetleri, topluma hukuki hizmet sunan adli yardım kurumlarından veya sivil toplum örgütlerinden farklıdır. Bu kuruluşların temel amacı topluma hizmet sağlamaktır; oysa kliniklerin amacı, hukuk öğrencilerine bazı temel becerileri kazandırmanın, onları toplumsal sorunlarla yüz yüze getirmenin yanında, toplumu hukuk konusunda bilgilendirmektir.
Bu derse katılan öğrenciler faaliyetleri sırasında etkileşimli öğrenme yöntemlerini kullanmaktadırlar. Hukuk öğretiminin fakültelerde ağırlıklı olarak takrir yöntemiyle yürütülmesine rağmen, bilimsel araştırmalar bu metodun bilgi aktarmada en az etkili yol olduğunu göstermektedir. Öğrenci odaklı etkileşimli öğretme metotları kullanıldıkça bilginin akılda kalma oranı yükselmektedir. Bu nedenle gündelik hayatta hukuk dersi öğrencileri önce etkileşimli yöntemleri öğrenmekte, daha sonra kendileri de bu yöntemi kullanarak hedef kitleye ulaşmaktadırlar. Canlandırma, sanal duruşma, beyin fırtınası, sahaya gezi düzenleme, oyunla anlatma gibi faaliyetler etkileşimli yönteme örnek oluşturmaktadır.
Öğrenciler bu ders sonunda hukuku basit bir dille anlatma, hukuki konularda etkili sunuş yapma, topluluk karşısında sorulan soruları çabuk kavrayıp doğru cevap verme, tartışma ortamı hazırlama, bir süreci organize etme gibi konularda beceri kazanmakta, öz güvenleri artmaktadır.
V. ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Sunumumun bu bölümünde Gündelik Hayatta Hukuk dersine ilişkin olarak yaptığım araştırma sonuçlarını sizlerle paylaşacağım. Araştırma kapsamında; bu yıl dersi alan on dokuz hukuk fakültesi öğrencisine ara sınav ve dönem sonu sınavlarından sonra, ders kapsamında hukuka ilişkin çeşitli konularda bilgilendirilen altmış dokuz lise öğrencisine ise dönem sonunda anket uygulanmıştır. Konunun paydaşları olan Eskişehir Barosu’na kayıtlı sekiz avukat ve Eskişehir Adliyesi’nde görevli beş hâkim ile A.Ü. Eğitim Fakültesi’nde görevli iki öğretim üyesiyle derinlemesine görüşme yapılmıştır.
Derinlemesine görüşme yapılan avukat, hâkim ve öğretim üyelerinin hukuk öğretimi ve hukukçu eğitimi konusunda eksiklik olarak ifade ettikleri konular bu konuda öğretide ifade edilen eksikliklerle neredeyse bire bir örtüşmektedir. Bu nedenle ben de sunumumda teorik bilgi aktarma yerine, eksiklikleri onların dilinden aktarmayı tercih ettim.
1. AVUKATLARLA YAPILAN GÖRÜŞMELER
Gündelik hayatta hukuk dersinin etkinliğine ilişkin gerçekleştirdiğim çalışmada, Eskişehir Barosu’na kayıtlı sekiz avukat ile yaptığım derinlemesine görüşmelere hukuk fakültelerindeki öğretim sürecinde gördükleri eksikliklerin neler olduğu sorusuyla başladım. Bir avukat sözlerine hukuk fakültesi sayısının çokluğunun öğretimin kalitesini düşürdüğü görüşüyle başladı. Diğer yedi avukat söz birliği etmişçesine uygulama eksikliğini dile getirdiler.
A. HUKUK FAKÜLTELERİNDE UYGULAMA EKSİKLİĞİ
“Staja başladığımda yaşadığım ilk duygu ‘ya ben hiçbir şey bilmiyormuşum’ oldu.”
“Okulda verilen öğretim ile adliye o kadar farklıydı ki sudan çıkmış balığa dönmüştük. Yanında staj yaptığım avukat tarafından duruşma zaptını al diye adliyeye gönderildiğimde dosyanın alttan üste doğru sıralandığını bile bilmiyordum.”
“Fakültelerde pratik derslere yönelik yapılan çalışmalar var. Onlar da çok pratik değiller maalesef. Yani bir pratik çalışma yapıyorsunuz, tarafların ismi Ahmet, Burhan değil de A ve B konuluyor mesela. Veya gündelik hayatta karşımıza gelmeyecek, olanaksız örnekler üzerinden gidiyorduk. Birincisi bundan kaynaklanıyor. İkincisi belki de pratiği anlayabilmek için doğrudan pratiğin içinde yaşamak gerekiyor.”
“Stajda da çok şey öğreniyoruz ama en azından staj sırasında kâtiplerin oyuncağı olmamak, komik durumlara düşmemek için, bir ön hazırlık olmalı. Ne dosyaya bakmayı biliyoruz, ne adliyeden haberimiz var.”
B. AVUKATLIK STAJINDA UYGULAMA EKSİKLİĞİ
“Hukuk fakültesinden sonra avukatlık stajının da bir bölümünde barolar staj eğitimi veriyorlar. O dersler, ben de staj eğitimi veriyorum ama çok teorik kalıyor.”
“Biz çok iyi bir staj yaptıramıyoruz, staj yaptıkları yerin inisiyatifine kalıyor. Barolar Birliği stajı artık sistematik ve iki yıla çıkacak şekilde yapmayı düşünüyor. Sizinle konuşunca çok seviniyorum çünkü hukuk fakülteleri de artık bunu sorgulamaya başladı. Hem hukuk fakülteleri hem de Barolar Birliği buna el atarsa mesleğimizin kalitesi açısından, mesleğimizin güvenilirliği açısından çok daha iyi bir aşamaya gelinir diye düşünüyorum. Bence zaten adliyelerin, baroların, hukuk fakültelerinin işbirliği çok zayıf. Hatta baroların Barolar Birliği ile ilişkileri bile bu şekilde. Bence ne kadar birlikte çalışılırsa o kadar halledilir bu sorun.”
“Adliyede geçen bölümde yapılan iş, günün belli bir bölümünde duruşma salonunda duruşmaları izlemek, ondan sonraki bölümde de adliyede kalem çalışanlarının işlerine yardım etmektir. Başka bir şey yok. Nedir, dosyanın üstü doldurulur, ama o dilekçeler okunmaz mesela. Mesele nasıl önüne gelir okumaz. Veya hâkim vakit ayırıp da o stajyer arkadaşlara olayı nasıl muhakeme etmesi gerektiğine, usulü nasıl değerlendirmeleri gerektiğine dair bir açıklama yapmaz mesela. Bu biraz da onların iş yoğunluğundan kaynaklanıyor.”
C. AVUKATIN SAHİP OLMASI GEREKEN BECERİLER
“Bazı meslektaşlar temsil ediyor ama temsil liyakatli değil. Duruşma kaçmadı mı? -Kaçmadı. -Takipte mi dava? -Evet, takipte. -Tamam o zaman.”
“Ben eğer şimdi avukatlık yapacağım ilk günlere dönseydim, iletişimle ilgili bir eğitim alırdım, fakültelerde iletişim becerisinin kesinlikle verilmesini öneriyorum. Ben otuz küsur yıllık tecrübemle, hâlâ zaman oluyor bu konuda kendimi eksik hissediyorum.”
“Avukatın öncelikle, bana göre birinci vasfı dinlemeyi bilmeli. Dinleyecek, anlayacak, empati yeteneği olacak. Kendisini karşısındakinin yerine koyacak. Önce dinlemeyi bilecek, analitik düşünebilecek ve çok araştıracak. Mevzuattaki, içtihatlardaki yenilikleri değişiklikleri iyi takip edecek.”
“Konuşma anlamında, duygularınızı ve fikirlerinizi konuşarak anlatabilecek becerilere sahip olmanız lazım. Şimdi herkes yazılı iletişim kurabilir belki ama sözlü iletişimde karışınızdaki kişiye doğru soruları sorarak doğru cevapları almanız gerekir ki onun dilekçesini o şekilde yazabilesin.”
D. KLİNİK HUKUK EĞİTİMİ EKSİKLİKLERİ GİDERMEDE YARDIMCI OLUR MU?
“Öğrencinin fakültede eğitim aldığı sırada hukuki sorun yaşayan insanların sıkıntılarıyla yüz yüze gelmesi, öğrenci sıfatını taşıyorken ve dünyaya daha idealist bakıyorken, o aşamada insanların duygusal sıkıntılarını algılaması, ilerideki meslek hayatına da olumlu olarak yansır. Eğer bu dersin içinde bu da düşünülüyorsa, çok faydalı bir çalışma olur. Çünkü bir noktadan sonra her meslekte olduğu gibi mekanikleşiliyor.”
“ Mesela tıp eğitimi öyle değil, son iki senede intern doktor olarak sürekli hocalarıyla beraber geziyor, hasta muayene ediyor, ameliyatlara giriyor; ama bizdeki çok farklı, bizde de böyle olmalı.”
“ Pratik alan bizim yaşamla yüzleştiğimiz alan. Yaşamda bir acı varsa o acıyı bize pratik alan sağlıyor. Bir mutluluk varsa, bunu o pratik alan sağlıyor bize. Veya bize maddi refahı pratik alan sağlıyor. O pratik alanda nasıl davranacağımıza dair bir bilinç oluşması gerekiyor. O pratik alanın nasıl muhakeme edileceğine dair bir bilinç oluşması gerekiyor. Bu ise hukuk eğitiminde hukuk öğrencisinin bire bir gerçek olayla, gerçek kişiyle yüzleşmesiyle olur.”
“ Liselerde ve mahallelerde bu tür eğitimlerin verilmesi de önemli. Hukuk fakültesi öğrencilerinin vatandaşlarla iletişim kurması onlara özgüven kazandıracaktır. Şimdiki sistemde bizler mesleğe başladıktan iki, üç yıl sonra bu tür beceriler kazanabiliyoruz. Yaşadıkça öğreniyoruz. Oysa bu tür bir uygulama ile öğrencilere bu beceriler okul zamanında kazandırılabilir.”
E. KLİNİK HUKUK EĞİTİMİ ADALETE ERİŞİMDE KATKI SAĞLAR MI?
“Bu tür eğitimler ve uygulamalar ekonomik olarak güç durumda olan insanların adalete erişimini kolaylaştırma açıdan katkı sağlayacaktır. Adli yardım kuruldu, kadın komisyonunda da çalışıyoruz, özellikle çevre mahallelere gittiğimiz zaman bu uygulamalardan bahsediyoruz, çünkü bilinmiyor. Vatandaş da bunu öğrendiği zaman hakkını daha kolay arıyor, fakat maalesef bilinmiyor. Okullarda ve liselerde yapılması çok önemli bu eğitimlerin, çünkü hakların kullanılmaya ve uygulanmaya başlanması için öncelikle bilinmesi gerekiyor.”
“Düşünsenize bu kapsamda verilen insan hakları eğitiminin ne kadar faydalı olacağını, bizim gibi bir ülkede. Eğitim hakkına ilişkin yapılacak bir çalışmanın veliler üzerinde nasıl bir etkisinin olacağı, çocukların eğitim hakkına nasıl bir müdahalede bulanabileceklerini düşünsenize. Ne kadar faydası olacak!”
"Vatandaşlara ‘paranız olmadığında da sizin adalete erişmeniz mümkün’ denmesi, evet iyi olacaktır. Çıkardığım sonuç bu uygulamanın hukuk fakültesi öğrencisine de önündeki hayat için katkı sağlayacağı. Bugünden daha kötüsü olabilir mi? Şu mevcut durumun daha iyisi olacak kesinlikle.”
2. HÂKİMLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELER
Hâkimlerin hukuk fakültelerindeki öğretim sürecinde gördükleri eksikliklerin neler olduğu sorusuna verdikleri cevaplar uygulama eksikliği konusunda yoğunlaşmadı. Bu farklılık avukatlık stajı ile hâkimlik ve savcılık stajının farklı nitelikte yapıldığı düşüncesini uyandırmaktadır. Hem avukatlık hem de hâkimlik stajı yapan bir avukatın sözleri bu görüşü doğrulamaktadır.
“Hâkim ve savcı adaylarına eğitim merkezinde verilen altı aylık teorik derste okuldan tamamen farklı şeyler gördük biz. Gerçekten, yargılama nasıl yapılır, hâkim ne yapar, savcı ne yapar kalem nasıl çalışır, nasıl çalıştırılır, karar nasıl yazılır orada gördük. Hâkimlik ve savcılık stajında kazanılan bilgi ve beceri avukatlık stajında kesinlikle kazanılmıyor.”
A. HUKUK FAKÜLTELERİNDE UYGULAMA EKSİKLİĞİ
“Bakıyorsunuz, sanık kimdir bilmeden adliyeye geliyorlar. Biz bunları stajyerlerimizde yaşıyoruz. Yani teoriye yönelik ciddi manada eksiklikleri var. Ayrıca teorinin ve pratiğin çakışması lazım. Bu yöntemi kullanmaya özel yeteneği olmayan gençler hiçbir şekilde ikisini de çözümleyemiyor. Problem de çözemiyorlar. Bunun sebeplerinden birisi de hukuk fakültelerinde verilen eğitimin uygulamadan kopuk olması. Her konuda teorik eğitimle uygulamayı eş zamanlı olarak devam ettirmemiz gerekiyor.”
“Ticaret Hukuku dersleri gördük ama elimize bir kambiyo senedi almadık mesela. İşimiz doğrudan adliyede olacaktı ama adliye bize yabancıydı, onun eksikliğini hissettik.”
“Burada yanımızda staj yapıyorlar. Biz onların eline bir dosyayı verdiğimiz zaman daha dosyanın neresinden okumaya başlayacaklarını bilmiyorlar. Baştan başlıyorlar. Tabii bunlar pratikten uzak olmalarının getirdiği sonuçlar. Okullarda uygulamalı dersler, mizansen olarak dosyalar ve yargılama yapılabilir”.
B. HÂKİMLİK VE SAVCILIK STAJINDA UYGULAMA EKSİKLİĞİ
“Eğitim merkezinde pratik eğitimi de teorik olarak anlatıyorlar. Biz eğitim merkezinde pratiği pratik olarak görmedik. Duruşma mizansenleri falan hiç yaşamadık. Ben onun eksikliğini hissettiğim için bazı stajyer hâkimleri kürsüye çıkartırım. Çünkü kürsüdeki psikoloji başkadır. Stajyer duruşma sırasında hâkimin yanında oturursa bakış açısı değişir.”
“Bizim hâkim, savcı olarak iş yoğunluğundan stajyerlere zaten zaman ayırma şansımız kalmıyor. Stajyerin bizden bir şeyleri istemesi lazım almak için, ama stajyer geldiği zaman zaten ne istediğini bilmiyor. Dolayısıyla bize temel olarak bunları bilerek gelse, şu konuda benim eksiğim var dese biz mutlaka o konulara eğilebiliriz. Bu nedenle staj sadece takvim olarak işliyor ama içi gerektiği kadar doldurulmuyor.”
C. HÂKİMLERİN SAHİP OLMASI GEREKEN BECERİLER
“Empati yeteneğiniz yoksa hâkimlik yapmanız çok zordur. Özellikle ceza hâkimlerinde bu böyledir. Duruşmada bir ceza hâkiminin yaptığı iş karar vermek değil, insan çözümlemektir. Bunu da alayda öğreniyorsunuz. Hepimiz alayda öğrendik. Hukuk fakültelerinde sadece hukuki bilgi değil, bu tür eğitimler de verilmesi gerekiyor.”
“Mesela yargılama yaparken, gerek avukatlar olsun gerekse hâkim ve savcılar olsun, bunların arasında soru sormayı bile bilmeyenler var. Vatandaşla nasıl diyalog kuracağını, vatandaşı nasıl konuşturacağını bilmeyen, karşısındaki insanı suçlayıcı sorular soran kişiler var. İnsanlarla nasıl diyalog kurulacağı üzerine hukukçular Türkiye’de bir eğitim almıyorlar.”
“Bize uzlaşma konusunda hiçbir eğitim verilmez. Yani taraflarla nasıl anlaşma sağlanır, nasıl uzlaşmaya gidilir gibi konularda hukuk alanında Türkiye’de böyle bir eğitim yok.”
D. KLİNİK HUKUK EĞİTİMİ EKSİKLİKLERİ GİDERMEDE YARDIMCI OLUR MU?
“Hâkim rolünde, avukat rolünde; davacı, davalı rolünde sunumlar, alıştırmalar yapılıyormuş. Bu sevindirici, çünkü bir korku yaşanıyor ister istemez. Stajda da kürsü heyecanını atamamışsanız eğer, size o beceriler verilmemişse, mesleğe başlangıç anından ilk duruşmaya çıktığınız ana gelinceye kadar büyük bir korku, endişe, heyecan yaşıyorsunuz. Özgüven eksikliği. Korkuları yenmek adına pratiği, staj öncesine okul dönemine indirmek gerekiyor.”
“Maalesef bizim sosyoloji ve psikoloji alanında bir algımız, eğitimimiz yok. Bunu insanları tanıya tanıya öğreniyoruz. Bu tür eğitimler hukuk fakültelerinde verilse, en azından öğrencilere olaylar karşısında ne yapacağı, olaya nereden bakacağı öğretilse, durum çok daha iyi olur.”
“Kurgusal duruşmaların yararlı olacağını düşünüyorum. Savunma makamındaysanız nasıl düşüneceksiniz, iddia makamındaysanız nasıl düşüneceksiniz, bunları pozisyonlarına göre uygulamalı olarak tecrübe etmiş oluyorlar. Bu tür uygulamalar ileride hâkim veya avukat olduklarında mesleklerine ve meslektaşlarına bakışlarında farklılık yaratır.”
“Kimse dosyanın içinde bir insan olduğunu görmüyor. Mesleğin içinde de bunu görmeyenler çok fazla. Bahsettiğiniz eğitimler bu konuda da çok fayda sağlar. Bir olay karşısında, olayın içerisine girerek o insanla empati kurma yeteneğini geliştirebilir bu tür eğitimler. Bu ciddi manada çok işe yarar.”
E. KLİNİK HUKUK EĞİTİMİ ADALETE ERİŞİMDE KATKI SAĞLAR MI?
“Bunlardan mutlaka olumlu sonuç alınır diye düşünüyorum. Dediğim gibi klinik çalışmalar olsun veya liselerdeki çalışmalar olsun, öğrencilerin haklar konusundaki farkındalık çalışmaları, bunlar toplumun hukuka yakınlaşmasını sağlar. Küçük bilinçlendirmeler toplumun hukuka olan genel bakış açısının değişmesini de sağlar.”
“Böyle bir uygulama mutlaka işe yarar. Bir kişiye haklarının olduğunu ve bu haklarını nasıl kullanabileceğini öğrettiğiniz takdirde, o kişinin hayatında önemli değişikliklere sebebiyet verebilirsiniz. Belki bazı durumlarda o kişinin hayatını kurtarabilirsiniz. Hukuk fakülteleri bunu medyayı kullanmadan tek başına yapabilir mi bilmiyorum ama kaç kişiye ulaştırabilirseniz o kadar faydası olur tabii ki.”
“Bir defa insanlar haklarını nasıl arayacaklarını öğrenirler. Haklarının ne olduğunu da öğrenirler. Bizim insanlarımız haklarının ne olduğunu bilmiyor maalesef. İnsanlar haklarının ne olduğunu bilmeyince onları koruma yollarını da bilmiyorlar. İnsanlar öncelikle haklarını bilecek ki, hakları ihlal edildiğinde o haklarını koruyabilsinler.”
3. EĞİTİMCİLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELER
Eğitim fakültesi öğretim üyeleriyle yapılan görüşmeler öğretim programında uygulamaya yönelik ders bulunmamasının sakıncaları ve Gündelik Hayatta Hukuk dersinin topluma katkısı konularında odaklanmıştır.
A. UYGULAMAYA YÖNELİK DERS BULUNMAMASI
“Meslek elemanı yetiştirmenin kuralı, görev yapacağı alanların sorumluluklarını, oradaki süreçleri, yapıyı, ilişkileri iyi tanıması, görmesidir. Aksi takdirde öğrenci üniversiteden bunları öğrenemeden gidecektir. Öğretim döneminin sonunda staja gönderdiğimiz öğrencinin artık meslek elemanı olduğunu varsayıyoruz.”
“ Sizin stajınız artık meslek sonrası oluyor, hizmet içi eğitim gibi oluyor.”
“Bizde öğrenciler gözlem, mikro-öğrenim ve uygulama aşamalarından sonra staja gidiyor. Bu üç aşamada uygulanan yöntemler sonucunda stajda artık çekingenlikleri, korkuları kalkmış oluyor. Eğer bu arada bir boşluk varsa staja gittiklerinde diyalog kuramadıklarını, acemice davrandıklarını, kendileriyle dalga geçildiğini ve çok kötü performans gösterdiklerini izliyoruz.”
“Derste de uygulamaları gösteriyoruz. İyi ve kötü örneklere yer veriyoruz. Ancak bunlar işe yaramıyor. Ne zaman ki işin içinde kendisi bulunuyor, bizzat gözlem yapıyor, bizzat plan hazırlıyor ya da dersi canlandırıyor, işte o zaman kendine ilişkin sonuçlar çıkarıyor. Bizim anlattıklarımızı, teorik ya da uygulamalı şeyleri, kendisi yaşamadan içselleştiremiyor. O yüzden bu düşünceniz gerçekten alana çok büyük katkı getirecek bir yapı olur.”
“İnsan hayatıyla ilgili kararların alındığı yer olan mahkemelerde, objektiflik esastır. Derste anlatılır ama iş uygulamaya geldiğinde duygusallık ya da ön yargılar kararı etkiler. Bundan nasıl sıyrılacaklar, en önemlisi budur. Hukukta kanunlar belli, neyi nasıl uygulayacağı madde olarak yazılmış ama esas o kararı oluşturacak diğer becerilere, değerlere ihtiyacı var.”
“Hukuk öğrenimi süresince öğrencilerin farklı dava türlerinde mahkeme salonunun bir köşesinde oturup izlemeleri bile bir yaşantı zenginliğidir. Farklı davalarda, çocukların olduğu davadaki hava nasıl oluyor, ağır cezada nasıl oluyor, asliyede nasıl oluyor? O bile bir farklılık oluyor ama gidip sadece bakmaları yeterli değil. Arkasından onu tartışacakları platformlar çok önemli, o tartışmayı da iyi yapılandırmak çok önemli. Orada mesela avukatın tavrı, savcının duruşu, hâkimin duruşu; vatandaşın orada yaşadıkları gibi gözlemleri oturup konuşacaklar ve eleştirdikleri bir şey varsa alternatifini üretecekler. O zaman kendi hukukçu modellerini içlerinde besleyip büyütebilirler.”
B. GÜNDELİK HAYATTA HUKUK DERSİNİN TOPLUMA KATKISI
“Bizler vatandaş olarak haklarımızı ve özgürlüklerimizi bildiğimiz kadar yaşıyoruz. Ne kadar farkındaysak o kadar yaşayabiliyoruz. Vatandaş olarak bizim kesinlikle temel hak ve özgürlüklerimiz konusunda bilinçlenmemiz gerekiyor. Bu bilinçlenme de ancak okulda olabilir. Örgünde olabilir, zorunlu kademede olabilir. Çünkü bu kademeye herkes giriyor, bundan kaçan yurttaş sayısı azdır. Demokrasi ve insan hakları konusu işleniyor, ama dersi kimin verdiği önemli, bu dersi hukukçular okutmalı.”
“Bunlar soyut kavramlar: Adalet, vicdan, başkasının hakları, insan haklarına saygılı davranma. Davranma deyince çok somut geliyor ama değil aslında, onun arkasında müthiş bir değer var. Giderek törpülenen, giderek kaybolan değerler aslında bunlar. Milli Eğitim’in müfredat programı içinde ulaşılması gereken hedef davranışlar içinde görülüyor ama bu nasıl kazandırılıyor? Sıradan, oturup konuşarak ya da hiç değinilmiyor bile ve kazanıldığı varsayılıyor. Oysa tartışma ortamları yaratılsa, moderatörlüğü sizin öğrencileriniz yapsa, öğrencileriniz de çok şey öğrenecektir. Çok güzel şeyler olabilir.”
4. LİSE ÖĞRENCİLERİNE UYGULANAN ANKET SONUÇLARI
2012-2013 öğretim yılı ikinci döneminde liselerde yürütülen “Uygulamalı Çocuk Hakları” dersine ilişkin olarak altmış dokuz lise öğrencisine uygulanan anket sonuçları aşağıda gösterilmektedir. Gündelik Hayatta Hukuk dersinin lise öğrencilerine kazandırması beklenen çıktıların bazıları anket sorusu olarak düzenlenerek uygulanmıştır.
Hukuk fakültesi öğrencileri tarafından verilen dersler:
|
Kesinlikle katılıyorum+Katılıyorum
|
1- İnsan hakları konusunda bilgilenmemi sağladı.
|
% 91.58
|
2- Haklarımı koruma yollarını öğrenmemi sağladı.
|
% 91.30
|
3- Haklarımı koruma amacıyla yasal yollara başvurma konusunda teşvik edici oldu.
|
% 89.85
|
4- Yargı sistemi konusunda bilgilenmemi sağladı.
|
% 88.40
|
5-Hukuki kavramları anlamamı kolaylaştırdı.
|
% 82.61
|
6- Adalet kavramı konusunda bilgilenmemi sağladı.
|
% 81.15
|
5.GÜNDELİK HAYATTA HUKUK DERSİ ÖĞRENCİLERİNE UYGULANAN ANKET SONUÇLARI
Gündelik Hayatta Hukuk dersinin hukuk fakültesi öğrencilerine kazandırması beklenen çıktıların bazıları anket sorusu olarak düzenlenerek dersi alan on dokuz öğrenciye uygulanmıştır.
|
Ara Sınav
Katılıyorum+Kesinlikle katılıyorum
|
Dönem Sonu Sınavı
Katılıyorum+Kesinlikle katılıyorum
|
1-Kişisel gelişimime katkı sağladı.
|
% 100
|
% 100
|
2-İletişim becerilerimi geliştirdi.
|
% 100
|
% 100
|
3-Araştırma becerilerimi geliştirdi.
|
% 94.74
|
% 100
|
4-Kendime güvenimin artmasını sağladı.
|
% 94.74
|
% 100
|
5-Bir süreci yönetme becerilerimi geliştirdi.
|
%94.74
|
% 100
|
6-Bilgilerimi aktarma becerilerimi geliştirdi.
|
% 89.45
|
% 100
|
7-Adalet için çalıştığım duygusunu oluşturdu.
|
% 66.67
|
% 85.71
|
8-Bu derste edindiğim becerileri diğer derslerde edinmiyorum.
|
-----------
|
% 92.85
|
9-Bu ders aracılığıyla topluma katkı sağladığımı düşünüyorum.
|
-----------
|
% 92.85
|
6. DEĞERLENDİRME
2012-2013 yılı ikinci döneminde pilot olarak uyguladığımız Gündelik Hayatta Hukuk dersinin anketler ve derinlemesine görüşmeler aracılığıyla gerçekleştirdiğimiz yılsonu değerlendirmesi bizim için son derece heyecan verici ve umutlandırıcı. Derinlemesine görüşmelerin sonuçları, öğretide hukuk öğretimi ve hukukçu eğitimi konusunda dile getirilen eksikliklerle neredeyse birebir örtüşmekte, aynı zamanda bu eksiklikleri giderme konusunda klinik hukuk eğitiminin gerekliliğini ve yararını da göstermektedir. Anket sonuçları ise Gündelik Hayatta Hukuk dersinin hukuk fakültesi ve lise öğrencilerine yönelik olarak belirlenmiş amaçlarının gerçekleşmesine önemli ölçüde katkıda bulunduğunu göstermektedir.
Sonuçlar umut verici olmasına rağmen dersin yürütülmesi sırasında az da olsa sıkıntılar yaşandı. İlk olarak öğretim üyesi olarak bizler, bu dersin gereği olan etkileşimli öğrenme ve öğretme yöntemleriyle çok yakın değiliz. Sevgili Prof. Dr. David McQuoid Mason’dan bu konuda eğitim almış olmamıza rağmen henüz yöntemleri tam olarak içselleştirdiğimizi söyleyemem. Aynı acemiliği doğal olarak öğrencilerimiz de yaşadılar. Dersin işlenişine ilişkin olarak lise öğrencilerine uyguladığımız anket sonuçları da bunu gösteriyor.
|
Katılıyorum
+Kesinlikle Katılıyorum
|
1- Ders anlatanlar içeriği iyi açıkladı.
|
% 91.30
|
2-Ders anlatanların dili anlaşılır nitelikteydi.
|
% 89.85
|
3-Hukuki kavramlar kolay anlaşılır şekilde anlatıldı.
|
% 85.50
|
4-Ders ilgi çekici biçimde anlatıldı.
|
% 78.26
|
5-Derste kullanılan görsel malzemeler anlamamı kolaylaştırdı.
|
% 76.81
|
6-Derste kullanılan yöntemler içeriği anlamamı kolaylaştırdı.
|
% 72.46
|
7-Ders anlatılırken kullanılan görsel malzeme yeterliydi.
|
% 71.01
|
Sonuçlardan da görüldüğü gibi öğretim metotlarına ilişkin ifadelere katılma oranları, diğer sonuçlara göre biraz düşüktür.
İkinci sıkıntı ders anlatmak üzere gidilen okulların maddi bakımdan zorluk yaşayan öğrenci profiline sahip olmamasıydı. İlk uygulama olması nedeniyle bu konuyu göz ardı ettik ancak sonraki yıllar için Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerde dikkate almamız gerektiğinin farkındayız.
Dördüncü sıkıntı dersin gerektirdiği masraflar konusunda kurumsal olarak herhangi bir katkı sağlanamaması idi. Ancak bu sıkıntıların hiç birisinin aşılmayacak nitelikte olmadığı açıkça görülmektedir.
7. ÖNERİLER
Adalet Bakanlığı 2010-2014 stratejik planında klinik hukuk eğitimini doğrudan ilgilendiren konuların şu şekilde belirlenmesi mümkündür:
Zayıf yönler:
Adalete erişim imkânlarının istenilen düzeyde olmaması.
Tehditler:
Yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin yeterince özümsenmemiş olması,
Hukuk eğitimine ilişkin yetersiz politikalar,
Kadın ve çocuk haklarını koruma mekanizmalarının etkinliğinde sorunlar olması.
Stratejik amaçlar:
Mesleki yetkinliğin geliştirilmesini sağlamak,
Adalete erişim imkânlarının artırılmasını ve etkin kullanımını sağlamak.
Stratejik planın Mesleki Yetkinliği Geliştirmek başlıklı üçüncü amacında yer alan:
“Bugün yargı kamuoyunda, hukuk fakültelerinde verilen eğitim ve öğretiminin niteliğine ilişkin önemli sorunlar olduğu konusunda ortak bir inanç bulunmaktadır. Ülkemizde hukuk eğitimine ilişkin sorunların çözümü, tüm adalet aktörlerinin önceliği olmalı ve ulusal politika haline gelmelidir. Bakanlığımızca bu konuda, başta üniversiteler olmak üzere ilgili tüm kesimlerle işbirliğine yönelik adımlar atılması planlanmaktadır.” ifadesi ve
Adalete erişim imkânlarının artırılmasını ve etkin kullanımını sağlamak başlıklı sekizinci amacında yer alan:
“Adalet hizmetlerinin toplumun tüm kesimlerine eksiksiz ve adil olarak ulaştırılmasını sağlayacak bir sistemin oluşturulması hukuk devletinin gereklerinden biridir. Özellikle dezavantajlı (çocuklar, kadınlar, engelliler, yaşlılar ve yoksullar) kesimlerle ilgili uyuşmazlıkların amacına uygun bir şekilde çözülmesi için geliştirilen önlemler adalete erişimin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.” ifadeleri Klinik hukuk eğitiminin amaçlarıyla bire bir örtüşmektedir.
Klinik hukuk uygulamalarının hukuk öğretimi ve hukukçu eğitimine sağlayacağı katkı dikkate alındığında, bu yöntemin hukuk fakültelerinde uygulanmasının kurumsallaştırılmasının getireceği katkı tartışmasızdır. Bu kurumsallaşmanın Yüksek Öğretim Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği arasında işbirliği yapılarak sağlanması mümkün ve bence zorunludur.
Projemiz bakımından önerimiz Gündelik Hayatta Hukuk dersine ilişkin uygulamaların, Adalet Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında öğrencilerde hukuk bilincinin geliştirilmesi uygulamaları ve “Hukuk ve Adalet” dersi öğretim programı geliştirmek için imzalanan işbirliği protokolü kapsamında değerlendirilerek destek sağlanmasıdır.
Dostları ilə paylaş: |