İbn cübeyr 7 Bibliyografya : 9



Yüklə 1,63 Mb.
səhifə59/65
tarix08.01.2019
ölçüsü1,63 Mb.
#92264
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   65

İBN FERRUH

Ebû Muhammed Abdullah b. Ferrûh el-Fârisî el-Kayrevânî (ö. 176/792) Hadis ve fıkıh âlîmi.

115 (733) yılında Endülüs'te dünyaya geldi. Doğum tarihinin 110 (728-29) ve Endülüs'te iken adının Abdûs olduğu da 1064 rivayet edilmektedir. Horasan asıllı olan ailesi kendisi çok küçük­ken İfrîkıye'ye göç ederek Kayrevan'a yer­leştiği için Horasânî ve İfrîki, ayrıca Ye-mâmî nisbeleriyle de anılır. Öğrenimine Kayrevan'da başladı; Abdurrahman b. Ziyâd el-İfrîki, İmam Mâiik'in talebesi Ha­ris b. Esed el-Kafsî gibi hocalardan fayda­landı. İfrîkıye'den ilim için seyahate çı­kan ilk şahıs olduğu söylenen İbn Ferrûh 1065 145 (762-63) yılı civarında Medine'ye gitti. Orada İmam Mâiik'in derslerine devam etti; ayrıca Üsâme b. Zeyd el-Leysî ile Hi-şâm b. Urve'den hadis dinledi. Mekke'de Süfyân es-Sevrî başta olmak üzere pek çok kimseden hadis rivayet etti. Kûfe'de A'meş, İbn Ebû Zaide ve Abdullah b. Avn gibi âlimlerden faydalandı. Ebû Hanîfe ile tanışarak ondan çeşitli meselelere dair fıkhî görüşleriyle pek çok hadis dinleyip kaydetti. Aralarında tabiîn ve tebeu't-tâbiînden olanların da bulunduğu çok sayıda hocadan istifade ettikten sonra Kayrevan'a döndü ve Ukbe Camii'nde ders okutmaya başladı. Saîd b. Ebû Mer­yem, Bühlûl b. Râşid, Habîb b. Sâid, ken­disinden en çok hadis rivayet eden Ma'-mer b. Mansûr, Hallâd b. Hilâl ve Yahya b. Sellâm onun talebeleri arasında yer alır.

İbn Ferrûh, Kayrevan Emîri Ravh b. Ha­tim el-Mühellebî tarafından kadı tayin edilmek istendiğinde bu görevi kabui et­memiş ve ancak baskı altında buna razı olmuşsa da henüz ilk davada karşılaştığı davalılara yalvararak kendisinden bir hü­küm istememelerini talep etmesi üzeri­ne emîr, yerine başka birini tavsiye etme­si şartıyla onu bırakacağını söylemiş, İbn Ferrûh da Abdullah b. Gânim'i teklif ede­rek kurtulmuştur. Fakat Abdullah b. Gâ-nim'in hemen her davada kendisine baş­vurarak görüşünü sormasından rahatsız olmuş, hem Kayrevan'dan uzaklaşmak hem de haccetmek niyetiyle Mısır'a, ora­dan da Hicaz'a gitmiştir. Mektupla bilgi alışverişinde bulunduğu İmam Mâlik'le Medine'de ikinci defa buluşmuş, yanın­dakilere Abdullah b. Ferrûh'u "Kayrevan fakihi" diye tanıtan İmam Mâlik, kendisi­ne sorulan soruları ona yöneltip verdiği cevapları tasdik etmek suretiyle ilmine olan güvenini göstermiştir. İbn Ferrûh 176'da (792) Medine'den ayrıldıktan son­ra uğradığı Kahire'de vefat etmiş ve Mu-kattam tepesi eteğinde defnedil m iştir. Ölüm tarihinin 175 olduğu da söylenmiş­tir.

Tahsil hayatında büyük sıkıntılara kat­lanmış olan İbn Ferrûh, Kûfe'de talebele­re kızdığı için bir süre hadis rivayet etme­me kararı alan A'meş'in kapısında gün­lerce beklemiş ve bir cariyesinin yardımıy­la kendisine ulaşarak hadislerini tek ba­şına dinleyip kaydetmiştir.1066 Kûfe'­de Ebû Hanîfe'nin evinde iken tavandan başına düşen bir taşla yaralanınca Ebû Hanîfe'nin diyet mi yoksa hadis mi istedi­ğini sorması üzerine hadisleri tercih et­tiği nakledilir.1067 Âdil olmayan yöneticinin vereceği göre­vin kabul edilip edilmeyeceği hususunda Abdullah b. Gânim'le tartışmaları sonu­cunda bir mektupla hakemliğine başvur­dukları İmam Mâlik'in bu görevin kabul edilemeyeceği yolundaki İbn Ferrûh'un kanaatini benimsemesi 1068 ayrıca Ebû Hanîfe'nin huzurunda talebesi Züfer b. Hüzeyl ile ilmî tartışma­lara girmesi onun tartışmacı kişiliğini yan­sıtmaktadır.

îbn Ferrûh'un Mu'tezile'nin bazı görüş­lerini benimsediği iddia edilmişse de Mutezile mezhebine mensup bir kişinin ce­naze namazını kılmaktan kaçınması, hat­ta Mu'tezile'ye lanet okuması 1069 bu isnadın doğru olmadığını göstermektedir. Ebû Dâ-vûd'un, es-Sünen'inde bir hadisini nak­lettiği İbn Ferrûh çok az münker rivayeti bulunan. Buhârî'ye göre bazan ma'rûf, bazan münker hadis rivayet eden bir râ-vi olmakla beraber bir kısım münekkitler tarafından güvenilir kabul edilmiştir. Kâ­dî İyâz onu İmam Müslim'in ricali arasın­da sayarsa da 1070 Müslim'in râvilerinden olan Abdullah b. Ferrûh Şamlfdır ve tâbiîndendir.1071

Ziriklî. İbn Ferrûh'un Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik'ten dinlediği meseleleri ve onlara sorduğu sorularla aldığı cevapları derlediği kendi adıyla anılan bir divanı ol­duğunu, ayrıca er-Red ehli'1-bidd ve'i-ehvâ' adlı bir eserinin bulunduğu­nu kaydetmektedir. İbn Ferrûh'un İmam Mâük'e bir mektup yazarak çevresinde bid'atların çok yayıldığından şikâyet etti­ği ve kendisinden mücadele hususunda yardım istediği, onun da bu konuda bir risale yazıp gönderdiği bilindiğine göre 1072 ikinci eserin bu mese­leyle ilgili sorular ve cevaplarından mey­dana gelen bir risale olması muhtemel­dir.

Bibliyografya :

Buhârî. et-Târîhu't-kebtr, V, 169-170; Cûzcâ-nî, Ahualü'r-ricât,s. 156; Ukaylî. ed-pu'afâ', II, 289; İbn Ebû Hatim, el-Cerh ue'Ma'df/.V, 137; Ebü'l-Arab. Tabakâtü \ılemâ*i Ifrîkıyye oe 7u-nis (nşr. Ali eş-Şâbbî- Nuaym Hasan el-Yâff), Tu­nus 1968, s. 107-111; îbn Hibbân, eş-Şikât, VIII, 335; İbn Adî, eiKâmit, IV, 1515-1517; Ebû İs­hak İbrahim b. Kasım er-Rakik, Târîfyu Ifrîkıyye oe'l-Mağrib (nşr. Abdullah ez-Zeydân - İzzeddln ÖmerMûsâ), Beyrut 1990, s. 122,144-146; İbn Mencûye. Ricâlü Şahitli Müslim, I, 382; Ebû Be­kir el-Mâlikî, Riyâtü'n-nüfûs (nşr. Beşîr el-Bek-kûş-Muhammedel-Arûsîel-Matvî), Beyrut 1403/ 1983,1, 176-187; Kâdî İyâz, Tertibü'l-medârik, 1, 339-347; Mizzî. Tehzîbü'i-Kemâl, XV, 428-430; Zehebî. Mîzânü't-i'tidât, II, 471-472; a.mlf., e(-Kâşif [Lecne). II, 105; a.mlf., Târlhu't-lslâm: se­ne 171-180, s. 214-216; İbn Hacer, Tehzîbü't-Tehzîb, V, 356-357; a.mlf.. Taknbü't-Tehzîb, 1, 440; el-Huteiü's-sündûsiyye, I, 700, 707-714; Mahlûf. Şeceretü'n-nûr, s. 60; Ziriklî. el-A'tâm, IV, 252; Kehhâle. Mu'cemü't-mü'etUrın, VI, 102; Mahfuz, Terâcimü'l-mü'ellİtîn, V, 250-251; Hü­seyin b. Muhammed Şevât, Medresetü'l-hadtş rrt-Kayreuân, Riyad 1411, II, 740-747.



İBN FİRİŞTE 1073

İBNFÛDÎ

Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed Fûdî b. Osman (ö. 1245/1829) Batı Afrikalı İslâm âlimi ve ıslahatçı.

1180 (1766) yılında bugünkü Nijerya'­nın Hevsâ (Hausa) eyaletinin Maganimi kö­yünde doğdu. Ailesi Fûlânîler'den Torod-be kabilesine mensuptur. Babasının la­kabı olan Fûdî, Fûlânî dilinde "fakih" an­lamına gelmektedir. Nijerya Fûlânî Dev-leti'nin kurucusu Osman b. Fûdî'nin 1074 küçük kardeşi olan İbn Fû­dî 1075 ilk öğrenimine ba­basından aldığı Kur'an dersleriyle başladı ve on iki yaşında Kur'ân-ı Kerîm'i ezber­ledi. Daha sonra ağabeyinden Arap dili ve edebiyatı, akaid. hadis, fıkıh, tasavvuf, ilm-İ hisâb tahsil etti. Çoğu akrabası olan bölgedeki âlimlerin yanına giderek öğre­nimini sürdürdü. Bu sırada Kâdiriyye ta­rikatına intisabını sağlayan Şeyh Cibril b. Ömer onun en çok faydalandığı hocaların­dan oldu. îdâ'u'n-nüsûh men ehaztü canhü mine'ş-şüyûh adlı risalesinde aile­si ve ders aldığı hocaları hakkında bilgi vermektedir. Tahsilini tamamladıktan sonra telif faaliyetlerine başlayan İbn Fû­dî özellikle Arap dili ve tefsirde temayüz

etti ve Batı Afrika'da büyük bir şöhret ka­zandı. İslâmî ilimlere vukufundan dolayı "nâdiretü'z-zamân" ve "üstâz" lakaplarıy-la anıldı. Arapça'yı çok iyi kullanan ve aynı zamanda iyi bir şair olan İbn Fûdî'nin bir­çoğunu Arapça yazdığı kasideleri vardır.

İbn Fûdî, Sokoto hilâfetinin kurulmasın­dan önce Hevsâ'daki putperestlere karşı yapılan birçok cihad hareketine katıldı: bir vaiz ve mürşid olarak ağabeyi Osman b. Fûdî ile birlikte bütün Hevsâ toprakla­rını dolaştı; hilâfet döneminde de ağa­beyinin yanında hizmetlerini sürdürdü. 1812'de ağabeyinin devleti iki bölgeye taksim etmesi üzerine batı bölgesinin (Gwandu) sorumluluğu kendisine verildi ve ölümüne kadar bu görevini devam ettirdi.

Mâliki mezhebinde ictihad mertebesi­ne yükselmiş bir âlim olan İbn Fûdî görüş­lerini mezhep taassubuna kapılmadan ortaya koymaya çalışmıştır. Bazı konular­da ağabeyi Osman'la olan ilmî tartışma­ları yazdıkları eserlere de yansımıştır. İbn Fûdî şimdiki Nijerya'nın Sokoto eyaleti­nin Gwandu şehrinde vefat etti. Burada­ki türbe ve camisiyle Birnin Kebbi'de yap­tırdığı cami Fûlânîler'in dinî mimarisinin en önemli yapılarındandır.


Eserleri.

İbn Fûdî'nin birçoğunu man­zum olarak yazdığı 100'ü aşkın eserinden bazıları şunlardır:



A) Tefsir ve Kur'an İlimleri.



1. Ziyd'ü't-îeVîi fî me'âni't-tenzîl. 1815 yılında yazılmış iki ciltlik bir Kur'an tefsiridir. Âyetlerin yorumunda yedi kıraate, dört mezhep imamının gö­rüşlerine, i'rab, belagat, usul vb. konulara yer verilmiştir. Eser Ahmed Ebü's-Suûd ve Osman et-Tayyib tarafından neşredil­miştir (Kahire 1961).

2. Kifâyetli du^a-fâi's-Sûdân iî beyâni tefsîri'l-Kur'ân. Zİyâ'ü'f-teVîi'de bazı konuların genişçe ele alınmış olmasının eserden halkın isti­fadesini zorlaştırdığını söyleyen İbn Fûdî bu eserinde Ziyd'ü'MeVii'i özetlediği­ni, bunu yaparken de kıraatte bölgede yaygın olan Nâfi' b. Abdurrahman'ın Verş rivayetini, ahkâmda İmam Mâlik'in meş­hur olan görüşlerini vermekle iktifa etti­ğini belirtmektedir. 1076

3. el-Fero'idü'1-celîle ve vesâ'itu'I-fe-vâ^idi'l-cemîle. Kur'an İlimlerine dair olan eseri, Abdülalî Abdülhamîd'in yazdı­ğı bir mukaddime ile birlikte Abdullah Yâ-sîn yayımlamıştır (Kano 1981).

4. el-Mif-tâh li't-tefsîr. Süyûtfnin el-İtkân ve en-Nukâye adlı eserleri esas alınarak yazıl­mış bu manzum eseri el-Hâc Ebû Bekir Vezirneşretmiştir.1077

5. Sülâletü'1-Miftâh. eî-Miftâh li't-tefsîr'in man­zum özetidir.1078

B) Hadis.



1. Dürerü'l-hikem li'r-Re-sûl ve ehli'I-kerem. Hz. Peygamber'in ve diğer bazı İslâm büyüklerinin ahlâkî fa­ziletler konusundaki sözlerini ihtiva eden eser Muhammed Tukur tarafından ya­yımlanmıştır. 1079

2. Sirâcü'l-Câmic li'i-Buhan. İbn Hacer el-Askalâ-nî'nin Fethu'1-bârîadlı eserinin giriş bö­lümü esas alınarak Buhârî'nin el-Câ-mi'iı'ş-şahîh'i için yazılmış 267 beyitlik bir mukaddimedir. 1080

3. Mişbâhu'r-râvî. 1797 yılında kaleme alınmış hadis rivayetiyleil­gili manzum bir eserdir. 1081

4. Neylü'l-me3mûl min cevâmi'i kelimi'r-Resûl. Zühdve ahlâka dair meşhur ha­disleri ihtiva etmektedir.1082

C) Fıkıh ve Usulü.



1. el-Elfiyyetü'l-uşûlve bina'ü'l-îürû1 caleyhâ. 1800yı-lında telif edilen manzum bir eserdir. 1083

2. Hulâşatü'1-uşûl. Süyûtînin el-Kevkebü's-sâtı adlı eseri Örnek alına­rak 1812 yılında yazılmıştır.1084

3. Ziyû'ü'1-enâm fî hükmi'l-helâl ve'l-harâm. Muhtevası genel olarak Gazzâlf-nin İhyâ'ü Sılûmi'd-dîn'inden alınmış­tır. 1085

4. Kifâyetü'1-hvâm fi'l-büyû. Manzum bir risaledir. 1086

5. Tcflîmü'r-râzî fî aşbâbi'l-ihtişâş bi-mevâti'l-arazî. Toprak mülkiyeti usulü­nü ve topraktan faydalanma yollarını ele almaktadır. M. S. Zahradeen doktora çalışmasında 1087 eseri tahkik ve tercüme et­miştir. 1088

6. Sebîlü's-selâme ü'1-imâme. Süyûtî'nin Tânhu'l-hulefü' adlı eseri esas alınarak 1817 yılında yazı­lan bu risale halifeliğe ve halifenin seçim şekline dairdir.1089

7. Ziyâ'ü'1-imâm fî şalâhi (iştâ-hi)'l-enâm. Hilâfet konusunda idarî ve anayasal teorileri ortaya koymaktadır. 1090

8. Ziyâ'ü'I-hükkûm fî mâ lehüm ve hleyhim mine'l-ahkâm. Ka-no'da yazılan ve hükümet etme usulünü ele alan bir risale olup çeşitli baskılan ya­pılmış 1091 Haliru Binji tarafından Hevsâ diline çev­rilmiş (Zaria 1966), ayrıca Shehu Yamusa tarafından yapılan yüksek lisans çalışması içinde 1092 neşre hazırlanmıştır.

9. Ziyâ'ü'i-huleta ve men dûnehüm. Ebû Bekir İbn Ebû Rendeka et-Turtûşî'nin hilâfet

tarihiyle ilgili Sirâcü'l-mülûkadlı eseri esas alınarak yazılmıştır. 1093



10. Ziyâ'ü's-sultân ve ğayrihî mine'î-ihvân fî ehemmi mâ yutlabü 'ilmühû fî umûri'z-zamân. 1812'de kaleme alınan eser müslüman-ların savaşacakları gayri müslimlerin ni­teliklerini ele almaktadır. Isyaku Aliyu ta­rafından yapılan İngilizce tercümesiyle birlikte yayımlanmıştır (Sokoto 1989).

11. Ziyâ'ü's-siyâsât ve fetâva'n-nevâzil min mâ hüve min fürûfi'd-dîn mine'î-mesâ'İL İslâm idare sistemiyle ilgili olan bu eseri Muhammed Tukur 1094 Ömer Abdullah {Kano 1988) ve Ahmed Muhammed Kânî (Kahire 1408/1988) neşretm iştir.

D) Ahlâk ve Tasavvuf.



1. Âdâbü'1-mu-'âşerât li-tâlibi'n-necât. Muhtevası Gaz-zâlTnin İhyâ'ü 'ulûmi'd-dîn'mden alın­mış tasavvufun amelî yönüyle ilgili bir ri­sale olup Ömer Sanda Gudu tarafından yayımlanmıştır. 1095

2. Beyânü'l-erkân ve'ş-şurût ii't-tarîkati'ş-Şûfiyye ve telkini'l-esmâ'i's-setf calâ tarikati's-sâdâti'l-Halvetiyye. 1096

3. et-Tibyân lİ-hukûki'1-ihvân. İslâm toplu­munda fertlerin birbirlerine karşı olan yükümlülüklerini ele alan eseri Muham­med Buda 1097 ve Ömer Sanda Gudu 1098 neşretmiştir.

4. Teh-zîbü'l-insân min hişâli'ş-şeytân.1099 İbn Fûdî'nin ayrıca Arap dili ve edebiyatı, akaid, mantık, Fûlânî kabilesi­nin aslı ve tarihi hakkında kaleme aldığı eserleri bulunmaktadır.

Bibliyografya :

İbn Fûdî, îdâ'u'n-nûsûh men ahaztü 'anhü mirte'ş-şüyûh [Meceltetü'l-veşâ'ik ve'l-mafytû-\ât İçinde, nşr. Ahmed Muhammed el-Bedevî), sy. 2, Trablus 1987, s. 361 -390;a.mlf., tiyâ'û's-siyâsât ue fetâua'n-neü&zii hüue min fürû'i'd-dîn mine'l-mesâ'it (nşr. Ahmed Muhammed Kâ­nî), Kahire 1408/1988, neşredenin girişi, s. 7-69; Brockelmann, GAZ. Suppl., II, 894; J. Spencer Trimingham. A History of islam in West Africa, Oxford 1962, s. 6, 142, 162, 179, 195, 198, 202-203,205,243; Aliyu Abubakar Gwandu. Ab­dullah'ı b. Fodio as a Müslim Jurislfdoktora te­zi. 1977), Durham üniversitesi; a.mlf., "Abdulla-hi b. Fodıo's Military Contribution to the Sokoto Caliphate...", Journal ofFacutty ofArts and Is-İamicStudies,[/\, Degel (Sokoto) 1982, s. 11-16; B. G. Martin. Müslim Brotherhoods in 19"1 Century Africa, Cambridge 1978, s. 13, 15, 17, 19, 21, 23, 28, 29; Âdem Abdullah, el-lslâm fı'n-riîciryâ ue'ş-şeylı 'Osman b. Fûdî el-Fûtânî, Kahire 1978, s. 64; Arabic Literatüre of Africa: The Writings of Central Sudanic Africa (ed. O. iohn Hunwİck-R.S.O'fahey), Leiden 1995, II, 86-113; S. U. Balogun, "The Sokoto Luminaries", JIMMA, VI/2 (1990), s. 395-411; Sulaiman Mu­sa, "The Significan.ee of al-Miftah lil Tafsir to the Müslim Ummah", H/,XlV/4 f 1991), s. 59-65; W. E. N. Kensdale, üGwandu", £/2(İng.(, II, 1144-1146




Yüklə 1,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   65




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin