Hak yüzü insan yüzünden görünür,
Zatını Rahman, şeklini insan eylemiş.
buyurmuştur.
İşte Ademiyetini bulan bunlardır. yoksa, Nefsani sıfatlardan geçmeden, yalnız ilim ile Ademiyetin sırlarına vakıf olanlar, Ademiyeti bulmuş değillerdir. zira onlar zanlarınca, Tevhidin fena mertebelerinde ilmel yok olmuşlar, Beka mertebelerindede, hakkın sıfatlarını kendi süfli sıfatlarında gizleyerek, kendilerinin hidayet bulduklarını zan ederler. zan ise vehimin başbakanıdır. onun için Cenabı Hak cümlemize, kulluğumuzu idrak etmek ve yaşamak için,Aşk versin, güç versin.Ademiyet sırrını temkin halinde yaşatmak nasip ve müessir etsin amin.
ALLAHIN İNSANDAKİ ZUHURU
Daha Allah ile Cihan yok iken
Biz onu var edip ilan eyledik
Hakka hiçbir laik mekan yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik
Kendisinin ismi şöyle dursun cismi yok idi
Hiç bir kıyafeti resmi yok idi
Şekil verip tıbkı insan eyledik
Allah ile işte burada birleştik
Noktayı amaya girdik yerleştik
Sırrı küntü kenzi orda yerleştik
İsmi şerifini Rahman eyledik
Aşıkar olunca zatı sıfatı
Kün dedik var ettik bu semavatı
Birlikte yarattık hep kainatı
Namu nişanını cihan eyledik
Yerleri gökleri yaptık yedi kat
Altı günde tamam oldu kainat
Yarattık içinde bunca mahlukat
Erzakını verdik ihsan eyledik
Gerçi kün emriyle var oldu cihan
Arşı kürsü gezdik durduk bir zaman
Boş kalmasın diye bu kevni mekan
Ademin halkını ferman eyledik
Arif olan bilir sırrı müphemi
İzhar etmek için ismi azamı
Çamurdan yuğurup yaptık Ademi
Ruhumuzdan bir Ruh revan eyledik
Adem ile Havva birlik idiler
Ne güzel bir mekan bulduk dediler
Cennetin içinde buğday yediler
Sürdük bir tarafa payan eyledik
Adem ile havadan geldi çok insan
Nebiler veliler oldu nübeyan
Yüz bin kere doldu boşaltı cihan
Nuh nebiullaha tufan eyledik
Bu insan ve kainat yok iken, Cenabı Allah altında ve üstünde boşluk olmayan amada idi.bilinmekliğini murat etti.ve bu Alemi ondan sonra sevdi ve halk etti.bu halk ettiği Alemlerin içindede,en üstün olarak insan oğlunu yarattı. ve onu merkez üstü olarak mekan seçti.
İnsanı yaratmazdan evvel kendisini bilen hiçbir varlık yoktu. insan denen bu varlıkta Cenabı Allah, Hüviyet ve Eniyetini cem ederek insan suretinde şekillenerek zuhur etti. insandaki bu yüceliklerden mütevellit ona Halifem dedi. Camiül esmam dedi. Alemi kübra,Sin sahibi, Beytullah, en üstün yaratık gibi bir çok isimlerle taltif edildi. Kuranı kerim 28 harften meydana gelmiştir. bu harflerde noktadan meydana gelir. 7 noktayı üst üste koyduğumuzda, bir Elif meydana gelir. Bu elifide değişik şekillere bürüyerek kurandaki 28 harfi meydana getiririz. aynen bunun gibi Cenabı Allahta, nokta sırrındaki altında ve üstünde boşluk bulunmayan amadan, Uluhiyetine tecelli etti. Allahın Uluhiyet mertebesi, Elif harfinin sırrıdır. oradanda Rububiyeti olan kulluğuna tecelli ederek; kurandaki 28 harfin sırlarını meydana getirmiştir. Allahın gizli hazinesinden, tavsilatı Muhammediye dediğimiz şu kesret Aleminde, zuhurunu görüyoruz. kemalatı olan insanı şerifindeki Rahmaniyetinden evvel, o ne biliniyor, nede görünüyordu.
Zatından sıfatlarına tecellisini zuhur ettiğinde, insanlığını bulan Ariflerden görmeye başladı. Arifler, kemalat sahibi olmaları nedeni ile, kendilerini okumaları, Kainatıda okumak olduğu için, Cenabı Allahın bu kemalat mazharlarından, ister Ademde olsun, isterse Alemde olsun, yerlerin ve göklerin 7 kat olduğunu ve 6 günde bu Alemlerin yaratıldığını gördüler. çünkü bir ayeti kerimede Allah bu Alemi 6 günde yarattı buyurulmaktadır. yerlerin ve göklerin yedi kat olmasının sırrıda; insandaki 7 sıfatı subudiyesi ile Tevhid mertebelerindeki,6 pençereden kemalatı ile zuhurundan ibarettir.bu 6 pençerenin dışında,Cenabı Hakkı,şuhut etmek mümkün değildir. gerçi Cenabı Allah kün emri ile bu cihanı yarattı. fakat bu Alem hazır olasıya kadar,ol emrini vermedi. hazır olduğunu gördükten sonra, Kün yani ol dedi.buna binaende bütün varlıklar da fe yekün oldum dediler.yani oluverdiler. çünkü Cenabı Hakkın, ol demesi için üçleme sırrı olan varlıklardaki; zaman, mekan, ve ihvanın hazır olması lazım idi. bunlardan biri eksik olsa, Cenabı Hak, kün emrini vermez. işte onun için, Azrail Ademin çamurunu Mekkenin numan vadisinden getirdi. Cenabı Hakta onu, iki eli olan Celal ve Cemal elleriye yoğurdu. ve Adem şeklinde şekillendirdi. artan Simsime çamuru ilede hakikat şehri yapıldı.bu Adem şeklindeki varlık, üç yüz yıl Güneşte pişirildi. yani Efal yüzü, Sıfat yüzü, Zat yüzü olarak kemalata getirildi. her seferinde,sen kimsin ben kimim diye Rabbı ona sordu.oda sen sensin ben benim demek suretiyle,henüz kemalata gelmediğini gösterdi.üçüncü yüzü piştikten sonra,bu sorulara cevaben:ben aciz bir kulum. sen ise, Alemlerin Rabbısın dedi.Çünkü Nefsini bilen Rabbını bilebilir. işte ondan sonra kün emrini verdi. Daha evvel kün emrini vermiş olsa idi, henüz eksik olduğu için,kün emrini taşıyamıyacaktı.Allahın Rahmeti gadabını geçtiği için,amaneti taşıma hasletini kazanmasını bekledi.Arif olanlar bu gizli sırrı bilirler. işte bu ismi azam sırrını ehline ivşa etmek için,bu Ademe Ruhumuzdan bir Ruh üfledik ayeti kerimesi izah edildi. Adem Cennette o kadar mutlu idiki; Bakara suresi ayet 115 Doğu ve Batı Allahındır. yüzünüzü nereye çevirirseniz çeviriniz,onun yüzü oradadır. ayetinin zevki ile zevkidar olmuştu. fakat yalnızlıktan canı sıkıldı. Cenabı Hakta,ona Havva isminde bir kadın arkadaş ihsan etti.beraberce yaşamaya başladılar. Cenabı Hak onlara her şeyden yiyin için, fakat şu yasak Meyvaya yaklaşmayınız diye yasak koydu. Adem ile Havva bir zamana kadar,o yasak Meyvaya yaklaşmadan neşe içinde yaşadılar. Iblis Ademe secde etmemekten mütevellit Cennetten kovulmuştu. Artık Cennete girme musadesi yoktu. Cennette ki Ademi kandırmak için çeşitli çareler arıyordu. En sonunda yılanın ağzına girerek Cenneti alaya girme imkanı buldu.ve Havva valdemizi kandırarak,yasak Meyvayı yedirdi. Havva Ademe gelerek ben yedim hiçbir şey olmadı sende ye diyerek oda Ademi kandırdı, ve oda yedi. Cenabı Hak ise, onlara yasak kıldığı Meyveyı ne için yediniz dedi. Ademde ya Rabbi nefsime zulmettim dedi. Böylece her ikiside Cennetten çıkarıldılar. 70 yıl, Cenabı hakka yalvardılar. Ve sonunda af edildiler. Ademle Havva dan çok insanlar,ve Nebiler bu Aleme geldiler.bu Alem yüzbinlerce defa doldu boşaldı. bu Cihan, insanlığın ikinci atası olan Nuh a.s ile tekrar yaşama başladı.Nuh necate (kurtuluşa) erdiren demektir.Nuh tufanı ile bütün insanlar Tevhid gemisine davet edildi.binenler kurtuldu binmeyenler tufanda helak oldular. Nuh tufanı kuranı kerimin Hud suresi 25-48 ayetleri arasında anlatılan bir kıssadır.
Nuh a.s. kavmini Hak ve hakikata davet etmiş fakat kavmi onu inkar etmiştir.cenabı Hak Nuh a.s. a bir gemi yapmasını vahi etmiştir. sanatı dülgerlik olan Nuh a.s. gemiyi yaptırdıktan sonra canlılardan dişi ve erkek olarak birer çift almasi için vahi edildi Nuh a.s. inanmayanları Cenabı Hak helak edeceğini bildirdi.Nuh un oğlu Kenan da gemiye binmeyenlerdendi. Kenan babasına, ben yüzme biliyorum,dağcılığımda var tufanda ben helak olmam diyordu hatta Nuh a.s. buna binayen Cenabı Allah a münacat la oğlunun kendisine tabi olmadığını bildirdiğinde,Cenabı Hakta Nuh a o senin oğlun değildir.senin oğlun senin sülbünden gelen değil,senin yolundan gelendir buyruldu.Nuh Tufanı günü gelince başladı.gemiye binenler kurtuldu gemiye binmeyenler Tufanda helak oldular.Nuh un gemiside Tufan sonunda Cudi dağına oturdu.gemidekilerin hepsi kurtuldu.
Günümüzdede Nuh a.s. lar ilmiyle amil güzel ahlak sahibi, edep,iffet ve haya yüceliklerini sergiliyen, mütevazi Mürşidi kamillerdir.onlar peygamber varisi olduklari için Hak ve hakikati tebliğ görevindedirler. bu görevlilerin Tevhid gemisine davetine icabet etmeyenler gayriyet ve cehalet tufanında şirk denizinde boğulup durmaktadirlar. Resullah Efendimiz Ehlibeytim, Nuhun gemisi gibidir.her kim o gemiye binerse kurtulur. her kim muhalefet ederse gark olur buyurmuştur. Şu Dünya su dolu bir Denizdir. eğer bedeni fani olduktan sonra binecek Tevhid zevkleriyle bir Tevhid gemisi yaptın ise, kurtuluşa erenlerdensin yapmadın ise o suda helak olup helak olanlardansın. Cenabı Allah Nuh a.s. gibi kurtuluşa davet eden Tevhid gemisine binerek şirk tufanından kurtulanlardan eylesin.
Nuh a.s. in davetine icabet etmeyenlerin tufanda helak olduklari gibi bir zaman sonra Samud kavminede Cenabı Allah Salih isminde bir Peygamber gönderdi oda kavmini Hak ve hakikate davet ettiği halde kavmi ona inanmadılar. sen hakikatten Peygambersen şu taştan bir deve çıkarda görelim dediler. o an Cebrail gelip Salih a.s. a kırk yıl evvel o taşın içinde bir dişi Devenin, konulduğunu Allaha dua ettiğinde çikacağını söyledi. Salih a.s. da Rabbına münacatla, taşın içinde dişi bir Deve çıkardı. Deve dile gelerek, ben şahadet ederim ki Allah birdir. Salih onun kulu ve Resuludur. Dedi. Bu mucizevi olaya binden fazla insan inandı. Salih a.s. bir gün suyu kavminin, bir günde Devenin suyu içeceğini söyledi. bu tebliğime uymayanların helak olacaklarını, söyledi.o kavmin Salih a.s.a inanmayanlari bir gece vakti,Deveyi ayaklarindan keserek öldürdüler. Salih a.s.bunu duyunca çok üzüldü. o kavimde üç gün içinde evlerinin ve mallarının ateş içinde yanması ile helak oldular. Kuranı kerimin Araf suresi ayet 73 den 79 a kadar, ve Hud suresi 64 den 67 ye kadar, Salih ile ilgili diğer ayeti kerimelerde anlatılmıştır.bu günde, Salih a.s. gibi bir Mürşidi kamile inanır ve tebligatını uygularsak, kurtuluşa ermiş oluruz.uymadığımız taktirde, ilim ve irfaniyetten yoksun olarak helak oluruz.
Salih a.s.in taştan dişi bir Deve çikarması; taşlaşmış olan kalp sahiplerinden Tevhid aşkını ve irfaniyetini çıkarmaktır.Deve dişidir. erkek olmuş olsa idi, çoğalamazdı. bir kişide, Tevhid Aşkı zuhur ettiğinde, elbette ben şahitlik yaparimki Allah birdir. Salih a.s.onun kulu ve Resuludur diyecektir
Suyu bir gün kavmin,bir gün Devenin içmeside,Nefs sahibi kavmin akıllarıyla taklit şekilde ibadet etmeleri, devenin ise irfaniyet ve külli akılla ibadet etmeleridir. işte günümüzde de Salih a.s.kavmi gibi cehalet ve şirk halinde olanlar küfür ateşinde yok olup gidiyorlar.
Salihe bir Deve eyledik ihsan
Kayanın içinden çıktı nağehan
Pek çokları buna etmedi iman
Onları Hak ile yeksan eyledik
Bir zaman Ashabi keyfi uyuttuk
Hazreti Musayı Turda okuttuk
Şid e çulha yaptik bezler dokuttuk
İdris e biçtirip kaftan eyledik
Kuranı kerimin kehf suresinde 9 uncu ayetten itibaren anlatılan bir kıssa dır. Hak ve hakikata inanan 7 kişi,o zamanın Patışahı olan Takyonustan şiddetli işkence görmüşler. bu yedi kişi anlaşarak firar edip Tarsustaki mağrayı kendilerine mesken tuttular. Mağrada üç yüz yil uyudular. kendilerine gelip uyandıklarında karınları açıkmıştı. aralarından bir kişiyi, ekmek almak için şehre gönderdiler.giden kişi, ekmeği alıp eski Takyonustan kalan parayı verince yakayı ele verdi. bu paranın geçmediğini, ve Takyonus olan o zalim hükümdarın öldüğünü,yerine salih bir hükümdar geldiğini, onunda parasının altından olduğunu fırıncı söyledi. Fırıncı ona, korkma evladım, her şeyi anlat dedi. o kişide her şeyi açık açık anlattı.hep beraber Mağraya gittiler. Mağraya varınca beraberindekiler dışarıda kaldı o bir kişi arkadaşlarının yanına, Mağranın içine girdi. bir daha çıkmadı. ve hepsi birden sır oldular.
İşte, Ashabı Kehfi uyuttuk demekten mana, zahirde budur. bizlerde vücut mağramızda, Nefsi emmare olan Nefs hükümdarından şiddetli azap görüp kaçan, 7 sıfatımızın Hak ve hakikat şuhudu istemesinden ibarettir. bir salikte Mürşidi kamilden, kendi vücut mağrasındaki, efal yüzünü, sıfat yüzünü, ve zat yüzünü tahsil ederse, üç yüz yıl mağrada, uyanısıya kadar uyudular demektir. Hakkın varlığı ile uyanan sıfatlar veya kişiler, elbette açıkaçaktır. Kalp sahibi olan Mürşidi kamilden manevi taamlar için rızık isteyecektir. fakat ikilikteki nisbiyet parası, Beka olan latafet Aleminde hemen kendisini gösterecektir. çünkü Bekanın hükümdarı insanı kamillerdir.parasıda bakır değil, altındır. kendi varlığından geçerek, hakkın varlığı ile varlıklanıp, Beka alemine geçen kişiler,artık ikilik ve şirk yeri olan fenaya dönmiyecekleri içinde, Mağrada sır olmuşlardır. daima Hakla beraberlik zevki onları fani olan fenada sır haline dönüştürmüştür. Hz.Musa nın Tur dağında okutulmasıda: Musa a.s.'ın Cenabı Allahtan, Tevrat levhaları almak için kavminin arasından seçtiği 7 kişi ile birlikte, Turu sinaya çıkmasıdır. ayrıca Kuranı kerimin Araf suresi ayet 143 de buyurulduğu gibi; Musa kendisi ile konuşacağımızı vaad ettiğimiz vakit gidince,Rabbı ona kelamını söyledi. şöyle dedi. Cemalini bana göster. sana bakayım. Allah ta, beni hiçbir zaman göremezsin. fakat şu dağa bak. eğer o yerinde durursa sende beni görürsün. buyurdu. nihayet Rabbı dağa tecelli edince, onu yer ile bir etti. Musa da bayılarak yere düştü. sonra ayılınca şöyle dedi. Allahım, seni Tenzih ederim. Tövbe ettim. ve ben müminlerin ilkiyim diyerek Musa a.s.ın Tur dağında Cenabı Hakla konuşmasıdır.
İşte bizim gibi Musalarda her zaman gönül Turu sinasında tecelli ederse Hakla mülaki olmuşlar demektir. kendi varlığı olanlar onu maalesef göremezler. Musa gibi varlık dağlarının yok olması lazımdır. işte o zaman bizlerin bildiği gibi Rabbımızı görmek değil,irfaniyet ve kemalat şuhudu ile görmek olacağını anlamış oluruz. Şid a.s. da Adem a.s. in oğludur. Kabil ve Habilden sonra,Cenabı Allah tarafindan hediye olarak verilen, ve 50 sahife kitap indirilen bir Nebidir. Şid a.s. in çulha yapıp bezler dokuması; Şeriatı ahkamiyenin tam ve adaletli olduğunu göstermektedir. Şeriat,Cenabı Hakkın emir ve yasaklarina tam uyum halinde oluşudur.
Şid a.s. dan sonra İdris a.s. a Peygamberlik verildi.30 sahifelik kitapcıkta indirildi. Terzilik sanatını İdris icat etti.elbise dikip giydirirdi.Terzilerin Piri İdris a.s. dır.
Bir gün Cenneti alaya elbise dikmek için,davet edildi. Cennette elbiseleri biçip diktikten sonra,Cennetten çıkması için, Cebrail ondan söz aldı. oda elbiseleri diktikten sonra, makasını Cennette bıraktı. Cebraille birlikte Cennetten çıktıktan sonra, İdris dediyki; eyvah makasımı Cennette unuttum. gidip alayım dedi. Cebrailde peki git al buyurdu. içeriye girince, ben verdiğim sözü tuttum.şimdi artık bir daha ben Cennetten çıkmam dedi. Cebrail Cenabı Hakka bu durumu bildirdi. Cenabı hakta bundan böyle Cennette kalmasını ve elbise dikmesine müsaade etti. o gün bu gün, İdris Cennette elbise dikmektedir.
İşte günümüzdede Mürşidi kamiller, hakikat Şeriatı ile, Cenabı hakkın her tecelli ettiği varlığın, farkla şuhut etmeyi ve mamele yapmayı öğretmektedirler. yani her mutmain olmuş Nefsin, Şeriatı saniye elbisesini dikmektedirler.
Süleymanı dehre sultan eyledik
Eyuba acıdık derman eyledik
Yakubu ağlattık nalan eyledik
Musayı Şuayıbe çoban eyledik
Davud a.s.Alemi Ahirete intikal ettikten sonra,tahtına Süleyman a.s. geçti.Süleyman a.s. zahir ve batın zamanın Patişahı idi. Süleyman a.s.'ın emrinde Cinler, Rüzgar ve kuşlar var idi. bütün istek ve arzusunu bunlara yaptırırdı. hatta cenabı Allah, Mescidi aksayı, babası Davud a.s. a nasip etmeyip, Süleyman a.s.'a nasip ettiğini söylediğinde, Mescidi aksayıda Süleyman tamamlattı. Süleyman a.s. Cenabı Allahtan üç şey istemişti.
1 - Melik olmak
2 - Hikmet ilmine sahip olmak
3 - Beytül mukaddeste iki rekat Namaz kılanların günahlarının af edilmesi.
İşte bir kişide vücut ülkesinde,Nefsin Patişahlığı değilde Ruhun Patişahlığına sahip olabilirse, birinci isteği kabul edilmiş demektir.kulun kendine nisbet ettiği, ilim ve irfaniyetinin olmadığını, ilim Allahın bir sıfatı olduğu için irfaniyetin hakkın olduğunu bildiğinde, gönül semasından yağacak olan o Rahimiyet Rahmeti ile, ilmi ledün hikmet ilmine sahip olmaktır. Süleyman olmak isteyenler bunuda isterler. üçüncüsü; Beytül mukaddeste iki rekat Namaz kılmakta:zahir ve batın şirklerden kurtularak Cenabı Hakkın, vahdet ve kesret tecellisi olan iki rekatlık kalp Namazı olan Vusta Namazını gönül mescidinde kılınmasıdır. çünkü her kim,emin beldeye ayak bastığında, o günahlardan temizlenmiş olarak emin kişidir. Süleyman a.s. da.işte bize Tevhiddeki kavseyin mertebesine kadar vuslat etmemizi, ve Kuş dili olan bu hikmet ilmine sahip olmamızı remzediyor.
Eyup a.s.Yusuf a.s.dan sonra gelen bir Peygamberdir. çok zengin ve çokta ibadet eden bir kişiydi. iblis bunu çok kıskanıyordu. Cenabı Haktan müsaade isteyerek, malına, mülküne, çoluk ve çocuğuna musallat oldu. Eyup bunlara sabrederek,veren Allah,alan Allah dedi. üçünçü defa İblis vücudunada musallat olmak istedi. Cenabı Hak Eyupun aklına, kalbine ve diline musallat olmada, diğer geri kalan azaların musallat olabilirsin diye müsaade etti. Eyup bu ibtila ile 42 derece sıtma hastalığı ateşi ile yatağa düştü. buna rağmen, zikrinde ve ibadetinden hiç eksiklik yapmadı. bu ibtilalara o kadar sabrediyorduki, Cenabi Allah Ya Eyup sen benim sabreden kullarımdansın. artık ayaklarını yere vur dedi. Eyup ayaklarını yere vurunca, yerden bir sıcak su,birde soğuk su çıktı soğuk suyu iç,sıcak su ilede yikan denildi. Eyupta aynen öyle yaptı. sonunda sıhate kavuştu.
Kuranı kerimin Sad suresi ayet 43 de Eyup e ve bütün ehline, ve beraberinde daha bir mislini bağışladık. eşi ve çocuklarıda eski iyi günlere döndüler buyurulmaktadır. İşte Eyup a.s. dan almamız gerekli bir çok dersler vardır. Eyup kul anlamındadır.bizim gibi, Cenabı Hakka yüzünü dönmüş kullara,elbette iblis musallat olacaktır.onun görevi Hak yolundaki Hak yolcularına musallat olup,Hak yolundan saptırmaktır. Eyupa.s.ın Kuranı kerimin Sad suresi ayet 41 de Şeytan beni zorluk ve eleme uğrattı buyurması,kişinin gaflet zamanlarında vesvese ve vehim gibi haktan uzaklık hali,ahlaksızlık ve gadap hallerini Nefs yönü ile yaşamasıdır.şeytan Eyup'e, üç defa musallat olmuştur. birincisinde; malını mülkünü almış, yani fiillerin faili Allah iken onu engellemiştir. ikincisi; çocuklarını elinden almıştır. yani sıfatların Mevsufunu örtmüş,ve Ruh tecellilerini engelliyerek Nefsine nisbet ettirmiştir. üçüncüsündede; vücuduna hastalık vererek eleme uğratmıştır. yalnız kalbi, Aklı ve dili hariçtir. İşte bir salikte, Mürşidinden kendine nisbet ettiği, cenabı Allahın, bu üç tecellisini, Allaha nisbet etmeyi öğrendiğinde, Enfusunda Nefsi Emmare olan Şeytanın, vehim ve vesveselerinden kurtularak, kuvveyi Ruhun selametine mazhar olacaktır. bu tahsilde, her türlü ibtila ve tecellilere sıtkıyle sabredenler, Tevhid yolu olan ayağını yere vurması ile,sıcak ve soğuk su çıkacaktır.soğuk su, bedenin sıcak suda siyretin mutluluğu için kişiyi huzura kavuşturur .sıcak su, hakikatı Muhammediyeyi, soğuk suda, şeriatı Muhammediyeyi remzeder. Bir kişi fenafillah olasıya kadar şeytanın bütün iptilalarına sabredip hakkın varlığıyla var olursa, şirklerinden ve vücud varlığı gibi en büyük Günah hastalığından kurtulmuş ve hakikat sıcaklığı ile yıkanmış olur. Cenabı Hakkın her mazhardan farkı ile bütün tecellilerini,zevk ettiğinde de Şeriat elbisesini giyerek soğuk suyu içmiş olacaktır. işte vahdet zevki hakikattır. kesretteki Cemalullah zevki de Şeriattır. kendi diye bildiği malı mülkü olan efalini, çocukları olan sıfatlarına ve vücudu diye bildiği vücudullahı cenabı Hak ona ihsan etmiş ve eski zenginliğine tekrar kavuştu buyrulmuştur.
Çünkü hakkın zenginliğiyle zenginleştiğinde daimi mutluluğa ermiştir. Cenabı Hak bizlerinde Eyüp gibi sabırlı olmamızı, ve sadakatla teslim olduğumuz nisbetle, künah ve cehalet hastalığından kurtularak mutluluğa erebileceğimizi bildiriyor. Yakup a.s. içinde: oğlu Yusuf a.s. dan ayrı düşmesi nedeniyle gelen ve geçen kimselere oğlu Yusuf u sormak suretiyle çok inledi. ayrılık ateşi onu harab etti.Kuranı kerim in Yusuf suresinde, uzun, uzun izah edilen bu vaka, kardeşleri tarafından Yakup a.s. ın oğlu Yusuf kuyuya atıldı. kervancıya pul olup satıldı. Kervanla Mısıra giden Yusuf, köle olarak satıldı.onun için babası olan Yakup a.s. dan uzun müddet ayrı kaldı.bunun sevgi ve ayrılık ateşi Yakup a.s. çok inletti hatta öyle hale geldi ki, gelen geçene oğlu Yusuf u soruyordu. Diğer evlatları ona diyorlardı ki:Baba,sen artık bunadın.o sorduğun kişiler senelerce evvel ölmüş olun Yusufu nereden bilecekler dediler.Yakup a.s. da onlara,ben Peygamberim kime sorduğumu biliyorum siz kendinize bakın dedi. sonun da Mısıra sultan olan oğlu Yusuf, babasına beyaz bir gömlek gönderince herşeyi anladı. ağlaya ağlaya gözleride kör olmuştu. o beyaz gömleği gözlerine sürünce gözleride açıldı ve görmeye başladı. İşte bu olayda da bizlere çok ibretler var.ten Yakup u oğlu, can Yusufun dan ne zaman ayrı kalır Dünya kuyusuna atılıp,bir Mürşidi kamilin Tevhid kervanına pul olarak satılarak, Tevhid kervanı nın tahsilin de, Mısır olan kalp ülkesinde Sultan olasıya kadar ki devrede, Yakup çok ahı figan ederek inler. Ayrılık ateşi onu yakar. ne zaman Ruhun kemalatı tamamlandı, teselli etmek için Kalp Yakupu ona ihtiyaç hisseddi. İşte o beyaz gömlek olan Tevhid gömleği ile gözleri açıldı ve inlemeside sona erdi.Ey ihvan kardeşim, seninde bu inleme ve haktan ayrılık ateşi seni yakıyor, ve harap ediyorsa, sende kuyuya atıl. Tevhid kervanına pul olarak satıl, ve Vücud ülkesinde hükmünü gösterisiye kadar Yakup gibi inlemekten kurtul. Musa a.s. da Firavunun askerinden birini öldürünce Mısırdan çıkarak Şuayip a.s. ın ülkesi Medyen e gitti. orada Şuayip a.s.ın emrinde 8 sene çobanlık yaptı. sonunda, kızı ile evlenerek 10 sene sonra Mısıra döndü. İşte bizlerde, Nefs Firavunundan kaçarak, Şuayip a.s. gibi bir Mürşidi kamilin Tevhid ülkesine giderek ona 8 sene çobanlık yaparsak, yani 8 sıfatı subudiyemizin aslını tahsil yaparak Fenafillah olursak, kendi gönül kuyumuzdan çıkacak olan,o Kalbin Cemal tecellilerine sahip oluruz. yoksa bir hikaye olarak anlamaktan öteye geçemeyiz. Şuayip a.s. Musaya 8 seneden sonra 2 sene daha hizmet edersen, doğaçak kuzular size veririm. onlarla geçiminizi sağlarsınız, hemde memnun olurum dedi. Musa da bunu kabul etti.birinci sene kuzuların hepsi erkek doğdu.ikinci senede kuzuların hepsi dişi doğdu. Musa bu erkek ve dişi kuzuları alarak o beldeden,eşi ile birlikte ayrıldı. Fenafillah olan bir salikte,birinci sene olan ferayizde, vahdet zevki ile zevklenir.ikinci senede ise; kesretteki her varlıkta cemalullahı Muhammedi olarak zevk eder demektir.
Yusuf u kuyuya attırmış idik
Mısırda kul olarak sattırmış idik
Züleyhayı ona çattırmış idik
Zellesinden bendi zından eyledik
Kuranı kerimin Yusuf suresinde anlatılan, Yusufla ilgili kıssa, hepimize malumdur.
Bir gün Yusuf babası Yakuba, Rüyasında on bir yıldızla ay ve güneşin, bana secde ettiklerini gördüğünü söyledi.buna binaen, babası Yakup; oğlum Rüyanı kardeşlerine anlatma. sonra sana bir kötülük yaparlar dedi. babası onun bu Rüyasından anladıki, Yusuf üstün bir istidada sahip olup, Peygamberliğine varis olacağını anladı. onu diğer kardeşlerinden fazla sevmeğe başladı. kardeşleride bunu gördükleri için, ona tuzak kurdular. Yusufu babalarından,oynamak bahanesiyle rica ederek aldılar. ve oyun sahasındaki bir kuyuya, döverek attılar. uzaktan gelen bir kervanın suçusu onu kuyudan su çıkarırken gördü. ve çıkardı. bunu gören kardeşleri, kervancı başına; o bizim kölemizdir. size satalım diye Yusufu pul diyerinde kervancı başına sattılar. kervancı başı Mısıra vardığında, Züleyhanın kocası maliye nazırınada, ağırlığı kadar altına sattı. Züleyha Yusufa sahip olmak için, çok diller döktü. bir gün sahip olamadığını anlayınca, Yusufun gömleğini arkasından yırttı.o anda kapıdan içeriye giren kocası bunu gördü.Züleyha kocasina şikayetle, Yusuf bana sahip olmak istedi diye iftirada etti. Yusufun gömleğinin arkadan yırtılmasını gören efendisi, hatanın Züleyhada olduğunu ve yalan söylediğini anladı.buna rağmen Züleyha yinede Yusufu zindana attırdı. Böylece Yusuf çok ibtilalarla sonunda Mısıra sultan oldu.
İşte onun için, Can Yusufları bu günde,varlık kuyusuna atılmadan, Tevhid kervan başı olan bir Mürşidi kamile pul olup satılmadan, Tevhid kervanında meratibi ilahiye tahsili sonunda, vücut ülkesinin başşehri kalp Mısırında, ağırlığı kadar altına o zaman satılabilir. yani kişi, kendi varlığını Rabbına, pul diyerinde satarsa, hakkın varlığını giyeceği için onun diyeride kendi ağırlığı kadar altın olur. Yusufun Züleyha ile mücadelesi ise, Ruh sahibi olan bir kişinin Nefsi ile mücadelesinden ibarettir. Yusufun halvet zındanına atılması ve kemalata kadar vuslatı sonunda, kalp Mısırına Patişah olmasıdır.bir kişide kendi vücut ülkesinin Patişahlığını, Nefsten alarak, idareyi Ruha teslim edebilirse, o kişi kurtuluşa ermiştir. işte Yusuf kıssası bizlere bunu anlatmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |