Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bakışını Temel, Strateji, Politika, Plan ve Programlara Yerleştirmek/An Akımlaştırmak (Gender Mainstreaming)
Kaynak: UNDP Toplumsal Cinsiyet Brifing Dosyası
Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınlar ve erkekler arasında faydaların ve sorumlulukların dağıtımında hakkaniyet ve adalet sağlanmasını öngörür. Bu kavram, kadınların ve erkeklerin karar verme sürecine farklı düzeylerde erişim imkanlarına sahip olduklarını ve farklı gereksinimleri bulunduğunu ve bu farklılıkların, cinsiyetler arasındaki dengesizliklerin giderilmesini amaçlayan bir şekilde belirlenmesi ve giderilmesi gerektiğini dikkate alır.
Kaynak: UNDP Toplumsal Cinsiyet Brifing Dosyası
EKOLOJİ
ve
TOPLUMSAL CİNSİYET
Çevre Sorunu mu?
Çevre Sorunu mu?
Kadın Sorun mu?
Biyolojik Yapı mı?
Toplumsal İş Bölümü mü?
Her ikisi de tamamlayıcılık ilkesine dayanır ve bu tamamlayıcılık eşit değildir
Kadın sorununun çözümü kadın-erkek eşitliği
Çevre sorununun çözümü insan-doğa
ilişkisinde saklı
Çevre sorunu çözülünce kadın sorunu çözülür mü? Yani doğayı sömürmeyince kadın özgürleşir mi?
Ekofeminizm
II. Dünya Savaşı sonrasında hızla artan nüfus ve endüstrileşme, yüksek yıkım kapasitesine sahip silahların üretilmesi ve nükleer araştırmaların çevreye verdiği büyük zararlara karşı ortaya tepkiler; Derin Ekoloji, Sosyal Ekoloji, Çevre Etiği, Eko-Feminizm
II. Dünya Savaşı sonrasında hızla artan nüfus ve endüstrileşme, yüksek yıkım kapasitesine sahip silahların üretilmesi ve nükleer araştırmaların çevreye verdiği büyük zararlara karşı ortaya tepkiler; Derin Ekoloji, Sosyal Ekoloji, Çevre Etiği, Eko-Feminizm
Bilimsel Boyutu 1974’ de başlıyor (Françoise d’Eaubonne’un “Feminizm ya da Ölüm” adlı eseri)
Sığ çevrecilik kirlenmeyi azaltmada teknik gelişmeye bel bağlarken, derin ekoloji bütünsel bir bakışla toplumların yaşamfelsefelerini ve günlük yaşamla ilgili kararlarını da içerir...
Bu Yüzyılda yeni yeni söylemler başladı: “Ekolojinin Sistem Dili”
(Ekosistemlere ve çevre sorunlarına bütüncül ve sistematik bir şekilde bakmak)
Ataerkil ve kapitalistsistemler, doğa ve kadın üzerinde hakimiyet kurmak, bunları ehlileştirmek ve sömürmek üzerine kurulmuşlardır.
Ataerkil ve kapitalist sistemler, doğa ve kadın üzerinde hakimiyet kurmak, bunları ehlileştirmek ve sömürmek üzerine kurulmuşlardır.
Kötü koşullar hassas eko sistemlere zarar vermekte, toplumları ve özellikle kadınları üretken faaliyetlerden alıkoymakta ve güvenli bir çevre için gittikçe artan bir tehdit oluşturmaktadır.
Ekolojik krize bir feministin ve bir kadının gözleriyle bakarsanız pek çok hayvanın üreme sorunu yaşadığını görürsünüz. İklim değişikliğinin doğurganlık üzerindeki etkisine dair düzinelerce araştırma var. Yumurtalarını kuma gömen deri sırtlı deniz kaplumbağaları. Kum artık o kadar sıcak oluyor ki yumurtalar pişiyor.
Politika oluşturma sürecindekadın değerlerine ve kadına yer vermeyen bir kamusal düzende çevre sorunları katlanarak artmaktadır veçözümlenmesi mümkün değildir.
Erkeklerin, doğa ile kadını özdeş tutarak, doğaya davrandıkları gibi kadına, kadına davrandıkları gibi doğaya davranmalarına tepkidir.
Kadın Hareketi, sosyo-ekonomik ilişkileri yeniden biçimlendirmek ve modern endüstriyel toplumun temel değerleri, evrensel değerler çerçevesinde oluşturulmak isteniyorsa, bu talepler Ekolojik Hareketle bütünleştirilmelidir.
Kadınlar, doğal kaynakların birincil kullanıcıları olmaları ve ücretsiz işlerde çalışmaları gibi geleneksel rolleri nedeniyle, tehdit altında olan doğal kaynaklara daha bağımlıdır.
Kadınlar, doğal kaynakların birincil kullanıcıları olmaları ve ücretsiz işlerde çalışmaları gibi geleneksel rolleri nedeniyle, tehdit altında olan doğal kaynaklara daha bağımlıdır.
Doğal kaynakların tükenmesi ve tarım verimliliğinin azalması; bitki toplamak, yemek yapmak ya da satmak için gereken zamanı arttıracağından tarımsal faaliyetlerden sorumlu olan kadınların yükünü artıracaktır.
Dünyada kadınlar ekolojik krizden, çevresel bozulmadan en fazla etkilenen nüfus grubu (su erişilebilirliği, ormanların yok edilmesi ve geçim kaynakları vb.)
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Temel Kavramlar
Artık bilim çevrelerinde (de) iklim değişikliğinin varlığını (veya olmadığını) ortaya koyma tartışmaları bitti. Küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında 1990-2100 döneminde 1,4-5,8°C artış olacak (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli -Intergovernmental Panel on Climate Change /IPCC projeksiyonları). Yani insan kaynaklı iklim değişikliği kesin.