TERÖR ÖRGÜTLERİYLE BAĞLANTILAR
HIZBULLAH;
Veli KÜÇÜK le olan birlikteliği sırasında, şahsı anlamaya çalıştığını, Veli KÜÇÜKnın çok geniş kapsamlı ve profesyonel çalıştığını, Veli KÜÇÜK'ün anlaşılabilmesi için, Veli KÜÇÜK tarafından kendisine verilen ALAMUT KALESİ ve DAĞLARIN ŞEYHİ HASAN SABBAH isimli kitapların okunması gerektiğini, şahısla birlikte olduğu dönem içersinde edindiği tecrübe ve bahsi geçen kitapları okumasından sonra Hizbullah'ın da Teoman KOMAN paşayla Veli KÜÇÜK tarafından kurduğunu anladığını, örgütlenmenin Teoman KOMAN paşa tarafından yapıldığını,
Bir dönem Doğu PERİNÇEK'in adamı olan ve Güneydoğu-Diyarbakır muhabiri Halit GÜNGEN'in, Jandarma Genel Komutanlığında Hizbullahçı İlimcilerle Menzilcilerin eğitilmesini fotoğrafladığmı, HizbulkgitffayF^e^aya çıkardığını, fotoğrafları Doğu PERİNÇEK'e gönderdiğini, ancak ^ayJnlan*aflart\ Halit GÜNGÖR'ün öldürüldüğünü, o dönemde Adnan AKFIRAT'ın da Halit GÜNGÖR'Ü Türk Gladyosunun öldürdüğünü söylediğini, daha sonraki dönemde "Kemalist-Sosyalist" ismi ile bir ittifak yapıldığım,
PKK- KON GR A/G E L;
Veli KÜÇÜK'ün basında örgütlenmek için, bir çok kişiyle irtibata geçtiğini, Ferid İLSEVER ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığını, Ferid İLSEVER'inde Veli KÜÇÜK'ü "Yüzbaşı MİT subayı" diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini, Doğu PERİNÇEK in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti nin Güneydoğu' da propaganda yaptığını, Ferid İLSEVER Sosyalist Parti başkanıyken Abdullah ÖCALAN ve Doğu PERİNÇEK'in ittifak yaptıklarını öğrendiğini.
Veli KÜÇÜK'ün Karadeniz'de, Giresun'da görev yaptığı donem içersinde, DEHAP'ın Dursun KARAT AŞ Ta arasının iyi olduğunu, Abdullah ÖCALAN' la da arasının iyi olduğunu, bunun başında da Meral KIR' isimli bir bayanın olduğunu ve ceza evinde yattığını, bu bayanın kitaplarının da bulunduğunu, Veli KÜÇÜK'ün bu bayana haber göndererek "Meral, Dursun'a söyle, benim bölgemde PKK ile yapmış olduğu ittifakı bozsunlar" dediğini,
Daha sonradan Veli KÜÇÜK'ün kendisine; Meral KIR'ın Dursun KARATAŞ'a mektup göndererek, "Dursun, Veli KÜÇÜK'ün olduğu bölgede ben eylem yapmam. Siz
bu hatayı Bedri YAĞAN ile beraber yapmıştınız, ben örgütümün helak olmasını istemiyorum" dediğini anlattığını, Veli KÜÇÜK ile Meral KIR'ın sık sık görüştüğünü,
Kendisinin bir dönem Suriye'ye gittiğini, Kilis Öncüpınar kapısından girerken polislerin kendisine ait çantayı aradıklarını ve Doğu PERİNÇEK ile Abdullah ÖCALAN' m birlikte çekilmiş fotoğraflarını bularak aldıklarını, bunları Hanefi AVCI'nın gazetelere verdiğini. Veli KÜÇÜK'ün, Hanefi AVCI'yı hiçbir zaman sevmediğini,
Doğu PERİNÇEK ile PKK terror örgütünün ittifakının halen devam ettiğini, Abdullah ÖCALAN'ın Suriyeden çıkması sonrasında, onun avukatı olan Doğan ERBAŞ'ın Doğu PERİNÇEK'e gelerek Türk Askerleriyle işbirliği yapmak istediğini ve Apo'nun teslim olacağını söylediği, Doğu PERİNÇEK'in de bunu kendisine anlattığını, kendisinin bu konuyu Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, Veli KÜÇÜKnm talimatı ile İşçi Partisi lideri Doğu PERİNÇEK'in odasında Doğan ERBAŞ la görüşme yaptıklarını, bu görüşmede Adnan AKFIRAT'mda bulunduğunu, Doğu PERİNÇEK'in kısa bir sure kaldığını, bu görüşmede Abdullah ÖCALAN'm hangi şartlarda teslim olacağının konuşulduğu, Avukatla üç kez görüşme yaptıklarını, hatta teslim olduktan sonra Abdullah ÖCALAN'm sorgusuna kimin gireceği, sorguda Doğu PERİNÇEK ve diğer birçok ilişki konusunda temkinli davranılması konularının konuşulduğu, Abdullah ÖCALAN'm General Veli KÜÇÜK'e iletilmek üzere "bir muhatap arıyorum" isimli kitabının verildiğini, kitabın en arkasına basılmış vaziyette Veli KÜÇÜK'e bir mektup olduğunu söylediklerini,
Abdullah ÖCALAN'm şartları arasında;
-Avrupa dan barış heyetleri gelecek, bunların kabul edilmesi,
-Kuzey Irak tan bir kısım gerillanın bir kısmı itirafçı olarak gelecek, bunlara göz yumularak köylerine dönücekler,
-Murat KARAYILAN, Cemil BAYIK gibi üst düzey yöneticiler, yurt dışına gidecekler,
-Yurt dışında teröre silahlı propagandaya karışmamış öbür eğitim gönüllüleri Türkiye ye barış gönüllüleri adı altında teslim olacaklar,
-Kampların kısaltılacağı, İran da bir kampın kalacağı, Suriye deki kampı, FKÖ ye Filistin Kurtuluş Örgütü ne verileceği,
-PKK mn Kuzey Irak ta kalması, bu üyelerin, XÛJ"kiyenin üçüncü kol gücü olarak
faaliyetine devam etmesi, ^i^" ,,- >»^V
-Talabani ve Barzani ye kurulan seyyar kafakollara, silşHjraprillarm yerleşmesi,
-Silahlı gerilla sayısını üç bin (3000) e düşürülmesinin teklif edildiğini, bu görüşmeleri Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, onunda yukarıyla bu konuyu görüşeceğini söylediğini, ilerleyen dönemde Veli KÜÇÜKnın, bu işi Doğu PERİNÇEK'in takip etmesini, Doğan ERBAŞ'm MİT ve Özel Kuvvetler tarafından takip edildiğini anlattığını, kendilerinin geri çekildiğini belirtmiştir.
DEVSOL - DHKP-C;
Dev-Sol'da Yağan grubu ve Dursun KARATAŞ gibi iki ayrı gurubun bulunduğunu, askerlerin Bedri YAĞAN grubunu desteklediğini, çünkü YAĞAN gurubunu daha düzgün gördüklerini, Dursun KARATAŞ'ı ise, o dönem alevi Emniyet Müdürü olan Hüseyin KOCADAĞ'm desteklediğini, Bedri YAĞAN ile Dursun KARATAŞ kapıştıklarında, askerler Bedri YAĞAN T, polisler ise Dursun KARAT AŞ'ı desteklediğini, askerlere göre Dev-Sol'dan DHKP-C'ye geçiş döneminde DHKP-C'nin bütün MKYK kadrolarında polisin olduğunu düşündüklerini,
Bir dönem DHKP-C'lilerin Harbiye Orduevi'ne roket attığını, daha sonra aynı roket'in Terörle Mücadelede Reşat ALTAY'a atıldığını, Reşat ALTAY'a atılan roketi askerlerin misilleme olarak attırdığını duyduğunu,
Aynı dönemde kendisinin Adnan AKFIRAT ve Doğu PERİNÇEK ile oturup konuşurken, sohbetleri esnasında DHKP-C' nin MKYK üyelerinin polislerden oluştuğunu duyduğunu,
SUSURLUK KAZASI VE ORTAYA ÇIKAN BAĞLANTILAR
Askerler ve Polis arasında, Dev-Sol terrör örgütündeki ilişkilerinden kaynaklanan bir sorun olduğunu, Dev-Sol'da Yağan grubu ve Dursun KARATAŞ gurubunun bulunduğunu, askerlerin Bedri YAĞAN grubunu, o dönem alevi Emniyet Müdürü olan Hüseyin KOCADAĞ'ın ise Dursun KARATAŞ'ı desteklediğini,
Susurluk kazası olmadan önce, Askeri gruplar arasındaki konuşulanlardan, Genelkurmay'm bunlara (Hüseyin KOCADAG) karşı bir operasyon yapacağını duyduğunu,
Kaza öncesinde Mehmet AĞAR'ın ayrı. Veli KÜÇÜK'ün ayrı bir grubu olduğunu, bütün grupların Veli KÜÇÜK le arasının açık olduğunu, Mehmet EYMÜR ile Veli KÜÇÜK'ün arasının iyi olduğunu, guruplar içersinde en güçlüsünün Veli KÜÇÜK olduğunu.
Veli KÜÇÜK'le bağlantılı olan Drej Ali'nin kendisine, Abdullah ÇATLI'yı getirdiği ve bu şahsa Mehmet ÖZBAY kimliğinin verildiğini, Mehmet AĞAR'ın bunu bildiğini anlattığını, Veli KÜÇÜK'ün İzmit'te alay komutanı olduğu dönemde, Abdullah ÇATLI'nın gelip gittiğini,
Abdullah ÇATLI'nın Veli KÜÇÜKLE ilişkisi olmasına rağmen, susurluk öncesi Mehmet AĞAR'ın yanına gittiğini ve işbirliği yaptığını, bu konuyu Doğu PERİNÇEK'in aydınlık gazetesinin "TİP lilerin katili Türkiyede" diye yazdığını, Veli KÜÇÜK'ün bu konuyu Doğu PERİNÇEK le konuşacağını söylediğini ve Abdullah ÇATLI'dan bahsederken "ben buna yıllardır sahip çıktını, bırakıp gitti" diye konuştuğunu,
Kaza öncesinde Veli KÜÇÜK'ün Teoman KOMAN paşa ile birlikte olduğu, Mehmet AĞAR ile kapıştıklarını, 28 Şubat sürecine kadar askerlerin metropollerde bulunmadığını, ancak 28 Şubat süreci sonrasında şehirlere geldiklerini, Veli KÜÇÜK'nın Sedat BUCAKTa arasının iyi olduğunu, ancak Mehmet AGAR'ı Sedat BUCAK aracılığı ile kontrol edemediği için rahatsız olduğunu, Veli KÜÇÜK konuşmalarında, Abdullah ÇATLI'nın Mehmet AĞAR ile birlikte hareket ederek yanlış ata oynadığını, Tansu ÇİLLER'in de yanlış ata oynadığını anlattığını,
Bu dönem içersinde, ele geçirdikleri Akşam gazetesinde işlerin çok iyi olduğunu, fakat 3 Kasım 1996 da Susurluk olayı meydana geldiğini, Susurluk dan sonra Veli KÜÇÜK'ün sineye çekildiğini, olayla ilgili adı çıktığı için sıkıntıya düştüğünü.
Veli KÜÇÜK'nın Giresun'da olduğu döne^vdC1)rtffct.e oturup sohbet ettiklerini.
KÜÇÜKLE ilgili bir haber dinlediklerim, daha sonra Veli KÜÇÜK'ün "Mehmet AĞAR'da ölecekti biliyorsun, o gün onlar oteldeydiler, bunlar aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu, bizimkiler öbür arkadaki arabadaydılar, Allah' tan o çantayı Drej Ali aldı, bunu ben kendi başıma mı yapmışım, bu kadar işi Veli KÜÇÜK olarak tek başına mı yapmışım, yani eğer beni gönderirlerse, ben de konuşacağımı konuşurum" dediğini.
Veli KÜÇÜK'ün bu olayda "Genel Komutan" ile yetkili olduğunu, Rasim BETÜL yada Teoman KOMAN paşayı taktığına pek inanmadığını, o dönemde Veli KÜÇÜK'ün Hüseyin KIVRIKOĞLU, İsmail Hakkı KARADA YI ile arasının çok iyi olduğunu,
Susurlukta meydana gelen kaza sonrasında, Veli KÜÇÜK ve yanmdakilerle yaptıkları görüşmelerde, Mehmet AĞAR'ın da bu kazada gidiyor olması gerektiği, ancak Mehmet AĞAR'ı Sami HOŞTAN ın uyandırmış olabileceğini anlattıklarını. Mehmet AĞAR'ın olmayışından dolayı rahatsızlık duyulduğunu, olayda Mercedesle çarpışan kamyonun sürücüsü Deniz GÖKÇE'nin de kurulduğunun (kaza için özellikle ayarlandığının) ima edildiğini,
Kaza yerine ilk giden şahsın Drej Ali olduğunu, Veli KÜÇÜK'nın orada bulunan görevlileri arayarak, cenazenin Drej'e teslim edilmesini söylediğini,
Dostları ilə paylaş: |