İman ve islam hakkinda



Yüklə 5,12 Mb.
səhifə86/129
tarix24.10.2017
ölçüsü5,12 Mb.
#12281
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   129

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Talak Hakkında Müteferrik Hükümler|ebu davud|Muharib İbnu Disar|Muharib İbnu Disar, İbnu Ömer (ra)'den naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın, helal kıldıkları arasında en sevmediği şey talaktır." Bir diğer rivayette ise şöyle gelmiştir: "Allah'ın en sevmediği helal, talaktır." |Ebu Davud, Talak 3, (2177, 2178)|4082

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Talak Hakkında Müteferrik Hükümler|ebu davudtirmiziİbnu mace|Sevban|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hangi kadın (çok ciddî) bir gerek yokken kocasına boşanma talebinde bulunursa, bilsin ki, cennetin kokusu kendisine haramdır." |Ebu Davud, Talak 18, (2226); Tirmizi, Talak 11, (1187); İbnu Mace, Talak 21, (2055)|4083

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Talak Hakkında Müteferrik Hükümler|tirmizi|Aişe|Erkek hanımını boşamak isteyince hemen boşuyordu. Erkek, yüz ve hatta daha çok kerelerde boşamış olsa, iddeti içerisinde iken, döndüğü takdirde kadın yine de onun hanımı olmaya devam ediyordu. Bu hal şu hadiseye kadar devam etti. Bir adam hanımına: "Vallahi seni ne tam boşayacağım ne de himayeme alacağım, ebedi şekilde böyle tutacağım!" dedi. Kadın: "Bu nasıl olur?" deyince: "Seni boşayacağım, iddetin bitmek üzere iken geri döneceğim. (Bu şekilde tekrar edeceğim) cevabını verdi. Kadın bunun üzerine Aişe (ra)'ye gidip durumu haber verdi. Aişe, Resulullah gelinceye kadar cevap vermedi. Durumu O'na anlattı. Aleyhissalatu vesselam da sükut buyurdular. Derken şu ayet indi. (Mealen): "Boşama iki defadır, (Ondan sonrası) ya iyilikle tutmak, ya güzellikle salmaktır. (Ey kocalar! Boşandığınız zaman) onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi (mehri geri) almanız size helal olmaz...." (Bakara 229). Aişe (ra) der ki: "Bunun üzerine halk [o günden itibaren] talaka [yeniden yönelip] gözden geçirdi, bir kısmı boşadı, bir kısmı boşamadı." |Tirmizi, Talak 16, (1192)|4084

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Talak Hakkında Müteferrik Hükümler|ebu davudİbnu mace|İmran İbnu Husayn|Anlattığına göre kendisine, hanımını boşayıp sonra da onunla cima yapan, kadını ne boşadığı ne de rücu ettiği hususunda işhadda (beyanda) bulunmayan bir adam, durumunu sormuş, onun da cevabı şu olmuştur: "Sen hanımını sünni olmayan talakla boşamışsın, sünni olmayan tarzda geri dönmüşsün. Boşadığına da, döndüğüne de işhadda bulun ve (şahidleme işini) bir daha terketme." |Ebu Davud, Talak 5, (2186); İbnu Mace, Talak 5,(2025)|4085

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Talak Hakkında Müteferrik Hükümler|buharimüslimmuvattaebu davudtirmizinesai|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kadının kız kardeşinin tabağındakini boşaltmak ve kendisi evlenmek için boşanmasını talebetmesi helal değildir. Kendisine de (rızık, nafaka nevinden Allah tarafından) takdir edilen şey vardır." |Buhari, Nikah 53, Kader 4; Müslim, Nikah 38, (1408); Muvatta, Kader 7, (2,900); Ebu Davud, Talak 2, (2176); Tirmizi, Talak 14, (1190); Nesai, Büyu 19, (7, 258)|4086

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Talak Hakkında Müteferrik Hükümler|ebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Üç şey vardır ki onların ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir: Nikah, talak, ric'at." |Ebu Davud, Talak 9, (2194); Tirmizi, Talak 9, (1184)|4087

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Talak Hakkında Müteferrik Hükümler|muvatta|Abdurrahman İbnu Avf|Rivayetine göre hanımını boşamış, ve onu bir cariye ile nimetlendirmiştir. |Muvatta, Talak 45, (2,573)|4088

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|ebu davud|Büreyde|Resulullah (sav) (halkın uğursuzluk çıkardığı) hiç bir şeyden uğursuzluk çıkarmazdı. Bir memur göndereceği zaman ismini sorardı, hoşuna giderse sevinirdi ve hatta bunun neşesi yüzünde görülürdü. İsimden hoşlanmazsa bu da yüzünden belli olurdu. Bir köye girecek olsa onun da ismini sorardı, hoşuna giderse sevinirdi, hoşlanmazsa, bu yüzünden okunurdu. |Ebu Davud, Tıbb 24, (3920)|4089

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) hoşuna giden bir kelime işitince: ("Amin!"; "Dediğin çıksın!"; "Allah muradını versin!" ma'nasında olmak üzere): "Senin uğurunu kendi ağzından işittik!" buyururlardı. |Ebu Davud, Tıbb 24, (3917)|4090

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|tirmizi|Enes|Resulullah (sav), bir ihtiyacı görmek üzere (yola) çıktığı zaman ya raşid (uğurlar olsun) ya necih (hayırlı muvaffakiyetler) temennilerini işitmekten hoşlanırdı. |Tirmizi, Siyer 47, (1616)|4091

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|ebu davud|Urve İbnu Amir el-Kureşi|Resulullah (sav)'ın yanında uğursuzluktan bahsedilmişti. Buyurdular ki: "Bunun en iyisi fe'l (uğur çıkarma)dır. (Uğursuzluk inancı) bir müslümanı yolundan alıkoymasın. Biriniz hoşlanmadığı bir şey görecek olursa şu duayı okusun: "Allahümme la ye'ti bi'l-hasenatı illa ente ,ve la yedfe'u's-Seyyiati illa ente vela havle ve la kuvvete illa bike. (Allahım! Hayrı ancak sen verebilirsin, kötülüğü de ancak sen defedebilirsin. (İbadet, çalışma, korunma vs. için muhtaç olduğumuz) güç ve kuvvet de ancak sendendir.) |Ebu Davud, Tıbb 24, (3919)|4092

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|ebu davudtirmizi|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Uğursuzluk çıkarmak şirktir, uğursuzluk çıkarmak şirktir, uğursuzluk çıkarmak şirktir. (İktiyarsız kalbine uğursuzluk vehmi gelip içinde bazı şeylere karşı neferet duyan) hariç bizden kimsede bu yoktur. Lakin Allah onu tevekkülle giderir." |Ebu Davud, Tıbb 24, (3910); Tirmizi, Siyer, 47, (1614)|4093

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|buharimüslimebu davudtirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ne sirayet (bulaşma), ne de uğursuzluk vardır. Benim fe'l hoşuma gider." Yanındakiler sordu: "Fe'l nedir?" "Güzel bir sözdür!" buyurdu." [Buhari'nin rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "Resulullah (sav): "Benim," dedi, "fe'l-i salih, güzel bir kelime hoşuma gider."] |Buhari, Tıbb 44, 54; Müslim, Selam 113, (2224); Ebu Davud, Tıbb 24, (3916); Tirmizi, Siyer 47, (1615)|4094

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|buharimüslimmuvatta|Sehl İbnu Sa'd|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir şeyde (uğursuzluk) olsaydı, bu atta, kadında, meskende olurdu." |Buhari, Cihad 47, Nikah 17; Müslim, Selam 119, (2226); Muvatta, İsti'zan 21|4095

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|müslim|Cabir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ne sirayet, ne safer, ne de gül vardır." |Müslim, Selam 109, (2222)|4096

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|buharimüslimebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ne sirayet, ne safer ne de hame vardır!" Bunu işiten bir bedevi atılıp: "Ey Allah'ın Resulü! Öyle de, kumda geyik gibi olan develer, uyuzlu bir deve aralarına girince hepsine uyuz bulaşması nasıl oluyor?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam şu cevabı verdi: "Peki, birinciye kim sirayet ettirdi?" |Buhari, Tıbb 54; Müslim, Selam 101, (2220); Ebu Davud, Tıbb 24, (3911, 3912, 3913, 3914, 3915)|4097

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|ebu davud|Katan İbnu Kubeysa|Katan İbnu Kubeysa babası (ra)'ndan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) şöyle söylediğini işittim: "İyafe, tıyere, tark sihirdendir." |Ebu Davud, Tıbb 23, (3907)|4098

UĞURSUZLUK VE FAL BÖLÜMÜ|Uğursuzluk Ve Fal Hakkında|ebu davud|Enes|Bir adam dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Biz bir evdeydik, oradayken sayımız çok, malımız bol idi. Sonra bir başka eve geçtik. Burada sayımız da azaldı, malımız da." Resulullah (sav): "Burayı zemim (addederek) terkedin!" buyurdular. |Ebu Davud, Tıbb 24, (3924)|4099

ZIHAR BÖLÜMÜ|Zıhar Hakkında|ebu davudtirmiziİbnu mace|Seleme İbnu Sahr el-Beyazi|Ben, bir başkasında rastlanmayacak derecede kadın mevzuunda zaafı olan (ve şiddetli ihtiyaç duyan) bir kimseydim. Ramazan ayı girince (tahammül edemeyip oruçlu iken) hanımına temas ediveririm diye korktum. Ve Ramazan boyu devam edecek bir zıharda bulundum. Sabah olunca yakınlarıma gidip durumu haber verdim. Ve: "Benimle Resulullah (sav)'a gelin (durumumu serayım)" dedim. "Vallahi hayır! Gelmeyiz!" dediler. Resulullah'a tek başıma gittim, durumu haber verdim. "Yani sen böyle mi yaptın ey Seleme?" buyurdular. Ben: "Evet ben öyle yaptım! Evet ben öyle yaptım. Ancak Allah'ın emri karşısında sabırlıyım, Allah size her ne göstermişse onu bana hükmedin!" dedim. "Bir köle azad et!" emrettiler. Ben: "Sizi hak peygamber olarak gönderen Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun şundan başka rakabem yok" deyip rakabeme elimle şaplattım. "Öyleyse peş peşe iki ay oruç tutacaksın!" buyurdular. Ben: "Ama ben bu günahı oruç yüzünden işledim, (dayanamam)!" dedim. "Öyleyse" buyurdular, "altmış fakire bir vask kuru hurma taksim et!" "Seni hak peygamber gönderen Zat-ı Zülcelale yemin olsun (ben ve hanım, her) ikimiz aç ve yiyeceksiz olarak geceyi geçirdik" dedim. (Aleyhissalatu vesselam bu sözüm üzerine): "Beni Zureyk'in sadaka mallarına bakan memura git, o miktar (hurma)yı sana versin, sen altmış fakire yedir. Geri kalan bakiyeyi de sen ve iyaliniz yeyin" buyurdular. Ben kavmime döndüm. Onlara: "Sizden zorluk ve bed fikir gördüm. Resulullah (sav)'da ise genişlik ve güzel fikir buldum. Bana sadakanızdan verilmesini emretti!" dedim. |Ebu Davud, Talak 17, (2213); Tirmizi, Talak 20, (1200), Tefsir, Mücadile 3295; İbnu Mace, Talak 25, (2062)|4100

ZIHAR BÖLÜMÜ|Zıhar Hakkında|ebu davud||Cemile, Evs İbnu's-Samit (ra)'in nikahı altında idi, Evs ise, kendisinde kadına karşı şiddetli istek bulunan birisi idi. Bu duygusu şiddet peyda edince (nefsini frenlemek maksadıyla) hanımına zıharda bulundu. Bunun üzerine, Allah Teala Hazretleri, onun hakkında kefaret-i zıhar(la ilgili ayet)i inzal buyurdu. |Ebu Davud, Talak 17, (2218)|4101

İLİM BÖLÜMÜ|Alimlerin Fazileti|tirmizi|Ebu Ümame|Resulullah (sav)'a biri abid diğeri alim iki kişiden bahsedilmişti. "Alimin Abide üstünlüğü, benim sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir" buyurdu. |Tirmizi, İlm 19, (2686)|4102

İLİM BÖLÜMÜ|Alimlerin Fazileti|tirmizi||Yine Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "...Aleyhissalatu vesselam sonra buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, melekleri, semavat ehli, deliğindeki karıncaya, denizindeki balıklara varıncaya kadar arz ehli, halka hayrı öğretene mağfiret duasında bulunun" |Tirmizi, İlm 19|4103

İLİM BÖLÜMÜ|Alimlerin Fazileti|tirmizi|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Tek bir fakih, şeytana bin abidden daha yamandır." |Tirmizi, İlm 19, (2083)|4104

İLİM BÖLÜMÜ|Alimlerin Fazileti|buharimüslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav)'a Allah indinde en efdal insanın kim olduğu sorulmuştu: "Allah indinde en kıymetlileri en muttaki olanlardır!" buyurdular. "Biz bunu sormadık!" demeleri üzerine: "Öyleyse o, Halilullah'ın oğlu, Nebiyyullah'ın oğlu Nebiyyullah'ın oğlu Yusuftur" buyurmuştu. Yine itirazla: "Hayır, bunu da sormadık" dediler. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Siz bana Arap hanedanlarından mı soruyorsunuz" dedi. "Evet (Ey Allah'ın Resulü!)" dediler. "Onların cahiliye dönemindeki hayırlıları, fıkıh öğrendikleri takdirde, İslam'da da en hayırlılarıdır!" cevabını verdi. |Buhari, Enbiya 8, 14, 19, Menakıb 1, 25, Tefsir, Yusuf 1; Müslim, Fezail 168, (2378)|4105

İLİM BÖLÜMÜ|Alimlerin Fazileti|rezin|Ali|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Dinde fakih (bilgili) olan kimse ne iyi kimsedir! Kendisine muhtaç olununca faydalı olur, Kendisine ihtiyaç olmayınca ilmini artırır." [Rezin tahric etmiştir.] |Rezin|4106

İLİM BÖLÜMÜ|Alimlerin Fazileti|rezin|Ali|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim, benden sonra öldürülmüş olan bir sünnetimi ihya ederse beni seviyor demektir. Beni seven de benimle beraberdir." [Rezin tahric etmiştir] |Rezin|4107

İLİM BÖLÜMÜ|Alimlerin Fazileti|ebu davudtirmiziİbnu mace|Ebu'd-Derda|Resulullah (sav)'ın şöyle dediğini işittim: "Kim bir ilim öğrenmek için bir yola süluk ederse Allah onu cennete giden yollardan birine dahil etmiş demektir. Melekler, ilim talibinden memnun olarak kanatlarını (üzerlerine) koyarlar. Semavat ve yerde olanlar ve hatta denizdeki balıklar alim için istiğfar ederler. Alimin abid üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede kamerin diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Alimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasib elde etmiştir." |Ebu Davud, İlm 1, (3641); Tirmizi, İlm 19, (2683); İbnu Mace, Mukaddime 17, (223)|4108

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|buharimüslimtirmizi|Humeyd İbnu Abdirrahman|Hz. Muaviye (ra)'yi işittim demişti ki: "Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Allah kimin için hayır murad ederse onu dinde fakih kılar." |Buhari, Farzu'l-Humus 7, İlm 13, İ'tisam 10; Müslim, İmaret 98, (1038), Zekat 98.100, (1038); Tirmizi, İlm 1, (2647)|4109

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|tirmiziİbnu mace|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır." |Tirmizi, İlm 2, (2649); İbnu Mace, Mukaddime 17, (227)|4110

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|tirmizi|Sahbere|Aleyhissalatu vesselam: "Kim ilim taleb ederse, bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur" buyurmuştur. |Tirmizi, İlm 2, (2650)|4111

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|rezin|Ukbe İbnu Amir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Zancılardan önce, ilim öğrenin, yani zanlarıyla konuşanlardan önce." [Rezin tahric etmiştir. Buhari de bunu bir bab başlığında muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (Feraiz 2).] |Rezin|4112

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Feraizi ve Kur'an'ı öğrenin ve halka da öğretin, zira benim ruhum kabzedilecek (ve ben aranızdan gideceğim)." (İbnu Mes'ud (ra)'dan aynı ma'nada bir rivayet yapılmıştır. Rezin şu ziyadede bulunmuştur: "Feraizi bilmeyen alimin misali, baş kısmı olmayan bürnus gibidir.") |Tirmizi, Feraiz 2, (2092)|4113

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|tirmizi|Ebu Said|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mü'min, sonu cennet oluncaya kadar hayır işitmekten asla doymayacak." |Tirmizi, İlm 19, (2687)|4114

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hikmetli söz mü'minin yitiğidir. Onu nerede bulursa, onu hemen almaya ehaktır." |Tirmizi, İlm 19, (2688)|4115

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|ebu davudİbnu mace|İbnu Amr İbni'l-As|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İlim üçtür. Bunlardan fazlası fazilettir. Muhkem ayet, kaim sünnet, adil taksim." |Ebu Davud, Feraiz 1, (2285); İbnu Mace, Mukaddime 8, (54)|4116

İLİM BÖLÜMÜ|İlme Teşvik|buharimüslimmuvattatirmizi|Ebu Vakid el'Leysi|Resulullah (sav) mescidde otururken üç kişi çıktı geldi, ikisi Resulullah (sav)'a, yönelerek önünde durdular. Bunlardan biri, bir aralık bularak hemen oraya oturdu. Diğeri de onun gerisine oturdu. Üçüncü kimse ise, geri dönüp gitti. Resulullah (sav) (dersinden) boşalınca buyurdular: "Size üç kişiden haber vereyim mi? Bunlardan biri Allah'a iltica etti. Allah da onu himayesine aldı. Diğeri istihyada bulundu, Allah da onun istihyasını kabul etti. Üçüncüsü ise geri döndü, Allah da ondan yüz çevirdi." |Buhari, İlm 8, Salat 84; Müslim, Selam 26, (2176); Muvatta, Selam 4, (2, 960, 961); Tirmizi, İsti'zan 29, (2725)|4117

İLİM BÖLÜMÜ|İlim Adabı|ebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (kıyamet günü) ateşten bir gem ile gemlenir." |Ebu Davud, İlm 9, (3658); Tirmizi, İlm 3, (2651)|4118

İLİM BÖLÜMÜ|İlim Adabı|ebu davudbuharimüslim|Sehl İbnu Sa'd|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Vallahi, senin hidayetinle bir tek kişiye hidayet verilmesi, senin için kıymetli develerden müteşekkil sürülerden daha hayırlıdir." |Ebu Davud, İlm 10, (3661); Buhari, Ashabu'n-Nebi 9; Müslim, Fedailu'l-Ashab 34, (2046)|4119

İLİM BÖLÜMÜ|İlim Adabı|tirmizi|Ebu Harun el-Abdi|Biz Ebu Said el-Hudri (ra)'a uğradık. O bize: "Resulullah (sav)'ın (bize) vasiyetine merhaba" (derdi ve ilave ederdi): Resulullah (sav) demişti ki: "İnsanlar (dinde) size tabidirler. Size (aktar-ı alemden yani) dünyanın her tarafından bir kısım erkekler gelip İslam dinini öğrenecekler. Onlar geldikleri vakit, onlara hep hayrı tavsiye edin." |Tirmizi, İlm 10, (3661)|4120

İLİM BÖLÜMÜ|İlim Adabı|tirmizi|Yezid İbnu Beleme el-Cüft|"Ey Allah'ın Resulü!" dedim, "ben senden pek çok hadis işittim. Ancak bunlardan, sonradan işittiklerimin, önceden işittiklerimi unutturacağından korkuyorum. Bana (hepsinin yerini tutacak) cami bir kelime söyle!" "Bildiklerinde Allah'a karşı müttaki ol (bu sana yeter)!" buyurdular. (Rezin şu ziyadeyi yaptı: "...ve onunla amel et!") |Tirmizi, İlm 19, (2684)|4121

İLİM BÖLÜMÜ|İlim Adabı|buhari|Rebi'a İbnu Ebi Abdirrahman|Yanında bir miktar ilim olan kimseye, nefsini zayi etmesi münasib düşmez. |Buhari, bab başlığında kaydetmiştir (İlm 21)|4122

İLİM BÖLÜMÜ|İlim Öğretme Adabı|buhari|İkrime|İbnu Abbas (ra) dedi ki: "İnsanlara haftada bir kere hadis anlat. Buna uymazsan iki kere olsun. Daha çok yapmak istersen üç olsun. Sakın halkı şu Kur'an'dan usandırma! Halk kendi meselelerini konuşurken, senin onlara gelip, sözlerini keserek, bir şeyler anlatıp onları bıktırdığını görmeyeceğim. Onlar konuşurken süs ve dinle. Onlar sana gelip "Konuş!" diye talebte bulununca, istiyorlar demektir, o zaman konuşursun. Dua'da seci meselesine dikkat et ve ondan kaçın. Zira ben, Resulullah (sav) ve Ashab-ı Kiram'ın devrinde yaşadım, bunu yapmıyorlardı." |Buhari, Da'avat 20|4123

İLİM BÖLÜMÜ|İlim Öğretme Adabı|buhari|Ali|İnsanlara anlayacakları şeyleri anlatın. Allah ve Resulünün tekzib edilmelerini ister misiniz? |Buhari, İlm 49|4124

İLİM BÖLÜMÜ|İlim Öğretme Adabı|müslim|İbnu Mes'ud|Sen bir cemaate akıllarının almayacağı bir şey söylersen mutlaka bu, bir kısmına fitne olur. |Müslim, Mukaddime 5|4125

İLİM BÖLÜMÜ|Hadis Rivayeti Ve Nakli|tirmizi|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Benden bir şey işitip onu (artırıp eksiltmeden) işittiği şekilde başkasına ulaştıran kimsenin (kıyamet günü) Allah yüzünü taze kılsın. Zira, kendisine ulaştırılan öyleleri var ki, bizzat işitenden daha iyi kavrar." |Tirmizi, İlm 7, (2658)|4126

İLİM BÖLÜMÜ|Hadis Rivayeti Ve Nakli|buharitirmizi|Abdullah İbnu Amr İbni'l-As|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir ayet bile olsa benden başkasına götürün. Beni İsrail (hikayelerin)den de rivayet edin, bunda bir mahzur yok. Ancak kim bile bile bana yalan nisbet ederse cehennemdeki yerini hazırlasın." |Buhari, Enbiya 50; Tirmizi, İlm 13, (2671)|4127

İLİM BÖLÜMÜ|Hadis Rivayeti Ve Nakli|buharimüslim|Mahmud İbnu'r-Rebi|Resulullah (sav)'ın ben beş yaşlarında iken, evimizin kuyusunun kovasından ağzına aldığı suyu yüzüme püskürttüğünü hatırlıyorum. |Buhari, İlm 18; Müslim, Mecacid 54 (33)|4128

İLİM BÖLÜMÜ|Hadis Rivayeti Ve Nakli|buhari|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav)'dan iki kap ilim hıfzıma aldım. Bunlardan birini aranızda neşrettim. Ama diğerini söyleyecek olsam şu gırtlağımı kesersiniz. |Buhari, İlm 42|4129

İLİM BÖLÜMÜ|Hadis Rivayeti Ve Nakli|buhari|Ebu Zerr|Eğer kılıncı şuraya koysanız -eliyle ensesini göstermiştir- ben bu esnada, Resulullah (sav)'dan işitmiş bulunduğum bir hadisi, sizin işimi bitirmezden önce söyleyebileceğime kanaatim gelse onu mutlaka söylerim. |Buhari, İlm 10|4130

İLİM BÖLÜMÜ|Hadisin Yazılması|ebu davud|İbnu Amr İbni'l-As|Ben Resulullah (sav)'dan işittiğim her şeyi yazıyordum. Kureyş bu işten beni men etti. Dediler ki: "Sen her (işittiğin) şeyi yazıyorsun, halbuki Resulullah (sav) bir insandır, memnun ve öfkeli halde de konuşur." Bunun üzerine yazmaktan vazgeçtim. Sonra durumu Resulullah (sav)'a anlattım. Parmağı ile ağzına işaret ederek: "Yaz, nefsimi elinde tutan zata yemin olsun, ondan haktan başka bir şey çıkmaz!" buyurdu. |Ebu Davud, İlm 3, (3646)|4131

İLİM BÖLÜMÜ|Hadisin Yazılması|tirmizi|Ebu Hüreyre|Ensardan bir zat Resulullah (sav)'a (hafızasını) şikayet ederek dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben senden hadis işitiyorum, çok hoşuma gidiyor, ancak hafızamda tutamıyorum. Resulullah (sav) ona şu cevabı verdi: "Sağ elini yardıma çağır!" ve eliyle yazma işareti yaptı." |Tirmizi, İlm 12, (2668)|4132

İLİM BÖLÜMÜ|Hadisin Yazılması|tirmizibuhariebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) (bir gün, halka) hitabetti, (Ebu Hüreyre, hadisin vürudu ile ilgili) bir kıssa anlattı (hadiste şu ibare de vardı): "Ebu Şah dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! (bu hutbeyi) bana yazıverin!" Bu taleb üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Evet Ebu Şah'a yazıverin!" emir buyurdular. |Tirmizi, İlm 12, (2669); Buhari, İlm 39, Lukata 7, Diyat 8; Ebu Davud, İlm 3, (3649)|4133

İLİM BÖLÜMÜ|Hadisin Yazılması|buharitirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav)'ın Ashabı arasında İbnu Amr hariç, benden daha çok hadis bilen yoktu. (Onun beni geçmesi şuradan ileri geliyordu:) O hadisleri yazıyordu, ben ise yazmıyordum. |Buhari, İlm 39; Tirmizi, İlm, (2670)|4134

İLİM BÖLÜMÜ|Hadisin Yazılması|buhariebu davudtirmizi|Zeyd İbnu Sabit|Resulullah (sav) bana emretti, ben de onun için, Süryanice (yahudi) yazışını öğrendim. Şöyle demişti: "Allah'a yemin olsun , ben yazı işinde yahudiye emniyet edemiyorum!" (Zeyd) der ki: "Allah'a yemin olsun bir ayın yarısı geçmeden, o yazıyı öğrendim ve hazakat kazandım, Resululah'ın onlara olan mektuplarını yazıyor, onların gönderdiklerini de ona okuyordum." |Buhari, Ahkam 40; Ebu Davud, İlm 2, (3645); Tirmizi, İsti'zan 22, (2716)|4135

İLİM BÖLÜMÜ|Hadisin Yazılması|ebu davud|el-Muttalib İbnu Abdillah İbni Hantab|Zeyd İbnu Sabit Hz. Muaviye (ra)'nin yanına girmişti. Hz. Muaviye ona bir hadisten sual etti. Zeyd de hadisi ona söyledi. Hz. Muaviye (orada hazır bulunan bir adama) hadisi yazmasını emretti. Zeyd müdahalede bulunarak Resulullah (sav)'ın hadislerinden hiçbir şey yazmamamızı emretmişti" dedi. Bunun üzerine Hz. Muaviye yazılanı derhal imha etti. |Ebu Davud, İlm 3, (3647)|4136

İLİM BÖLÜMÜ|Hadisin Yazılması|müslim|Ebu Said'l-Hudri|Resulullah (as) şöyle emrettiler: "Benden Kur'an dışında bir şey yazmayın. Kim, Kur'an'dan başka bir şey yazmış ise, onu imha etsin." |Müslim, Zühd 72, (3004)|4137

İLİM BÖLÜMÜ|İlmin Kaldırılması|buharimüslimtirmizi|İbnu Amr İbni'l-As|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah ilmi [verdikten sonra], insanların [kalbinden] zorla söküp almaz. Fakat ilmi, ülemayı kabzetmek suretiyle alır. Ulema kabzedilir, öyle ki, tek bir alim kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın [kendi reyleriyle] fetva verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını dalalete atarlar." |Buhari, İlm 34, İ'tisam 7; Müslim, İlm 13, (2573); Tirmizi, İlm 5, (2654)|4138

İLİM BÖLÜMÜ|İlmin Kaldırılması|tirmizi|Ebu'd-Derda|Resulullah (sav) ile beraberdik. Gözünü semaya dikti. Sonra: "Şu anlar, ilmin insanlardan kapıp kaçırıldığı anlardır. Öyle ki, bu hususta insanlar hiçbir şeye muktedir olamazlar!" buyurdular. Ziyad İbnu Lebid el-Ensari araya girip: "Bizler Kur'an'ı okuyup dururken ilim bizlerden nasıl kapıp kaçırılır? Vallahi biz onun hem okuyacağız, hem de çocuklarımıza, kadınlarımıza okutacağız!" dedi. Resulullah da: "Anasız kalasın, ey Ziyad, ben seni Medine fakihlerinden sayıyordum. (Bak) işte Tevrat ve İncil, yahudilerin ve nasranilerin elinde, onların ne işine yarıyor (sanki onunla amel mi ediyorlar)?" buyurdu. Cübeyr der ki: "Ubade İbnu's-Samit (ra)'e rastladım. "Kardeşin Ebu'd-Derda ne söyledi, işittin mi?" dedim. Ve ona, Ebu'd'Derda'nın söylediğini haber verdim. Bana: "Ebu'd-Derda doğru söylemiş, dilersen kaldırılacak olan ilk ilmin ne olduğunu sana haber vereyim: İnsanlardan kaldırılacak olan ilk ilim huşudur. Büyük bir camiye girip huşu üzere olan tek şahsı göremeyeceğin vakit yakındır!" dedi. |Tirmizi, İlm 5, (2655)|4139

İLİM BÖLÜMÜ|İlmin Kaldırılması|buhari|Ömer İbnu Abdilaziz|Nakledildiğine göre, (Medine valisi) Ebu Bekr İbnu Hazm'a şöyle yazmıştır: "Bak, Resulullah (sav)'ın hadisinden ne varsa yaz. Zira ben, ilmin kaybolmasından ve ülemanın gitmesinden korkuyorum. Resulullah (sav)'ın hadisinden başka bir şey kabul etme. Alimler ilmi yaysınlar, ilim için (herkese açık yerlerde) halkalar teşkil etsinler, ta ki bilmeyenler de böylece öğrensin. Zira ilim, gizli kalmazsa helak olmaz." |Buhari, İlm 34|4140

AF VE MAĞFİRET BÖLÜMÜ|Af Ve Mağfiret Hakkında|müslimtirmizi|Ebu Eyyub|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teala hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı." |Müslim, Tevbe, 9, (2748); Tirmizi, Da'avat 105, (3533)|4141

AF VE MAĞFİRET BÖLÜMÜ|Af Ve Mağfiret Hakkında|müslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Nefsim kudret elinde olan Zat'a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah istemeseniz, Allah sizi toptan helak eder; günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi." [Rezin şu ziyadede bulundu: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Nefsim elinde bulunan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun ki, günah işlemediğiniz takdirde ondan daha büyük olan ucb'e düşeceğinizden korkarım." [Bu rivayet, Münziri'nin et-Terğib ve't-Terhib'inde kaydedilmiştir (4.20)] |Müslim, Tevbe 9, (2748)|4142


Yüklə 5,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin