İnsan İlişkileri
İçeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları, yani iletişim kurmaları gerekir. Demokratik toplum yaratabilmek için, önce bireylerin kendi günlük yaşamlarında, diğer kişilerin görüşlerine saygılı ve hoşgörülü olmayı öğrenmeleri gerekir.
İnsanlar arasındaki ilişkiler, iletişim yoluyla kurulur. İnsanlar düşünce, duygu ve isteklerini sözel ve sözel olmayan çeşitli iletilerle birbirlerine duyururlar. Karşılıklı iletişim, karşılıklı etkileşime yol açar. Kendimize yöneltilen bir iletiyi tam ve yüzde yüz doğru bir biçimde anlamak, hemen hemen olanaksızdır. Aynı şekilde, bir iletiyi başkalarına tam olarak aktarmak da son derece güçtür. Böylece, iletişim çoğu kez eksik kalır, çarpıtılır ya da yanlış anlaşılır. Bu durumda kişisel ya da toplumsal düzeyde bir takım iletişim arızalarına yol açabilir
İletişim sorunlarını çözmeden, doyumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır. Sağlıklı bir kişiliğin yanı sıra iletişim becerilerini de geliştirmek gerekir. Ancak, iletişim bilgi ve becerinin arkasında gönül zenginliği, sevgi, anlayış ve hoşgörü yoksa her türlü iletişim becerisi yalın ve anlamsız bir alıştırmadan öteye gidemez.
İletişim, kişiler arasında yer alan düşünce ve duygu alışverişini dile getiren bir kavramdır. Başka bir deyişle, anlamları ortak duruma getirmektir.
İnsan ilişkilerinin olumlu yönde düzenlenebilmesi için:
İnsanlara ve onların geleceğine ilgi gösterme , ilişkilerin düzeyini yükseltir.
Saygılı, kibar, gücendirmeden davranma ve anlayışlı olabilme, ilişkilerde başarı şansını artırır.
Anne-bebek arasındaki bağlılık ilişkisi, yavrunun ve türün varlığını sürdürebilmesi açısından önemli ve gereklidir. Bu bağlılık ilişkisinin çeşitli hayvan türlerinde de görüldüğü ve yaşanan toplumsal ve fiziksel çevreye göre farklılık gösterdiği görülmüştür.
Bebekler ve anneler bağlılık ilişkisini kolaylaştırıcı davranış biçimler, seçenek ve yeteneklere sahiptirler. Bu davranış biçimleri doğuştan var olup, sonradan öğrenilmemiştir.
Bağlılık ilişkisinin kurulmasında, anne ve bebek arasındaki fiziksel ilişki ve etkileşim çok önemlidir. Fiziksel ilişki, annenin duyarlılığı ve anne-bebek etkileşimi kadar önemli değildir.
“Yabancı Oda" deneysel koşullarında yapılan gözlemler sonucunda, üç tür bağlılık ilişkisinden söz edilmiştir. Bunlar, güvenli bağlılık, gerilimli-kaçınıcı bağlılık ve gerilimli karşı koyucu bağlılık olarak adlandırılmıştır. Anneleri ile güvenli bağlılık ilişkisi gösteren bebeklerin, yaşıtları ile de olumlu, ilişkiler geliştirdikleri görülmüştür. Araştırmalar, anne davranışının anne-bebek ilişkisinin niteliğini belirlemekte, bebek özelliklerinden daha önemli olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, anneler ve bebekler değişik bebek ve büyüklerle farklı ilişkilere girebilmektedirler.
Yapılan araştırmalar, ilk ilişkinin niteliksel olarak diğer ilişkilerden farklı olmadığını, ancak, bağlılık ilişkisinin kurulmamasının veya zedelenmesinin, kişinin sonraki yaşamını etkileyebileceğini ortaya koymuştur. Bağlılık ilişkisi, ilk yıl içinde kurulamadığı durumlarda, daha sonraki yıllarda da (4-5 yaş gibi) kurulabilmektedir.
Bebeklikte yaşıtlarla olan ilişkiler, anne ile olan ilişkilere bazı açılardan benzemekle birlikte, farklılıklar da gösterir.Yaşıtlar da anne gibi çocuğa güven duygusu verirler. Öte yandan, çocuklar yaşıtları ile olan ilişkilerinde çatışma ve taklit yolları ile aktif bir biçimde bazı kural ve doğruları öğrenirken, anneleri tarafından çoğu zaman bilinçli olarak eğitilirler.
b) Çocuklukta İnsan İlişkileri
Çocuğun büyümesi ile ana babaların çocuğu algılayış biçiminde değişiklikler olur. Ana-babalar çocuğun davranışlarını giderek daha çok onun kalıcı kişilik özelliklerine bağlar, davranışlarında daha kısıtlı olduğunu söylerler. Çocuk ise, ana-babanın onun isteklerini her zaman ve koşulsuz olarak yerine getirmeyeceğini kavrar.
Ana-babaların çocuğun ne türden bir varlık olduğuna, gelişim sürecine ilişkin inançları, çocuk ile olan ilişkilerini ve dolaylı olarak çocuğun kişiliğini etkiler.
Değişik SED'lerdeki (sosyo ekonomik düzey) Ana-babaların, çocuklar ile ilgili farklı görüşleri olduğu bulunmuştur. Üst SED ana-babalarda, çocukların gelişimini olumlu biçimde etkileyecek tutum ve inançlara; alt SED ana-babalardan daha sık rastlanmıştır.
Genellikle babaların, annelerden daha çok cinsiyet ayırımı yaptıkları gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, bazı durumlarda hem anne, hem de babalar cinsiyet ayırımı yapmaktadırlar.
Karı-koca ilişkisi ve evlilikten alınan doyum, anne ve babaların çocuklarına davranışlarını farklı biçimlerde etkilemiştir. Ayrıca çocuk sayısı ve çocuklar arasındaki yaş farkı gibi değişkenlerin de, aile bireyleri arasındaki ilişkileri etkilediği görülmüştür.
Yaşla, arkadaşlık kavramında farklılıklar görülmüş, arkadaşlık tanımlarında, büyük çocuklar, küçüklere kıyasla daha sık soyut ve ilişkiye dönük kişilik özellikleri gösteren tanımlar yapmışlardır.
Çocukların arkadaşlık davranışlarında, cinsiyet ve arkadaşlık derecesi ile ilgili farklılıklar görülmüştür. Kardeşlerle ilişkiler, yaşıtlarla ilişkilere benzemekle birlikte, bu ilişkilerin bazı yönlerden değişik oldukları görülmüştür.
Çocuklar arası çatışmanın nedenlerinin büyükler arası çatışma nedenlerine benzediği, bu çatışmaların genellikle yıkıcı olmadıkları görülmüştür. Çatışmalarda kullanılan taktiklerin, çocukların zihinsel gelişmeleri ile ilişkili olduğu savunulmuştur.
Çocukların yaşıtlarınca sevilmeleri ve reddedilmelerinin, erişkinlikteki suçluluk ve uyumu belirlediği saptanmıştır. Reddedilen çocukların, sosyal algı ve sosyal sorunları çözme beceri düzeylerinin düşük oldukları bulunmuştur. Çocukların sevilip sevilmemelerinin, fizik becerileri ve annelerin sosyal sorun çözme becerileri ile de ilişkili olduğu görülmüştür.