İslam ve Cinsiyet Farklılıkları



Yüklə 2,13 Mb.
səhifə27/77
tarix12.08.2018
ölçüsü2,13 Mb.
#69829
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   77

2.5. Uhrevî Mükâfat


Acaba İslamî metinlede uhrevî mükâfatlar konusunda cinsiyete göre farklılıktan söz edilmiş midir? Dahası, bunun isbatı halinde kadın ve erkeğin dini tecrübe ve manevi sülûk alanında farklı oldukları ihtimali varsayılabilir mi?

a) Cennet

İslamî araştırmalarda cennet ve cennet ehli olanları anlatan ve bunlara dair sunulan beyanlarda, iki mesele ile ortaya çıkmaktadır: İlkin, bazı rivayetlerden hareketle cennette kadın ve erkek sayısının farklı oluşu ve ikincisi, bazı ayetlerin işaret ettiği kadın ve erkeklere verilen mükâfatın nitelik bakımından farklılığıdır.

İlk meselenin izahını ilerleyen bahislerde ele alacağız ve ancak ikinci meseleyi ele almak gerekirse; İslamî rivayetlerde ve ayetlerde cennete giden insanlar için belirlenen onca mükâfatın arasında sadece biri açıkça cinsiyetle ilgilidir ki o da, cennete giden erkeklerin cennetteki kadınlardan ve hurilerden (Huru’l-İn) yararlanmasıdır. Kur’ân-ı Kerim’in bazı ayetlerinde cennete giden erkeklerin bu nimetten yararlanacaklarına vurgu yapılmış[1] ve rivayetlerde de bu konuda daha fazla detaylara işaret edilmiştir. Rivayetlerde gündeme gelen noktalardan biri, cennete giden erkeklerin fani dünyadan gelen kadınların arasından birden fazla eş edinebileceği ve ayrıca çok sayıda cennetteki hurilerle evlenebileceğidir.[2]

Ayrıca birçok rivayette, cennet hurileri ile evlenmenin, Ramazan ayında oruç tutma, Kur’ân-ı Kerim tilaveti ve zikir gibi bazı farz ve müstehap amellerin mükâfatı olduğu da belirtilmektedir.[3] Bu rivayetler, erkeklerin söz konusu amelleri çokça tekrarladıkları takdirde sayısız cennet hurilerinden yararlanabileceğine işaret etmektedir.

Bu rivayetlerin görece şeklinden, cennet mükâfatlarından bir nevi cinsiyet farklılığı söz konusu olduğu anlaşılıyor; zira bir yandan cennette çok eşlilik modelinin devam etmesi erkekler için bir nevi imtiyaz sayılıyor ve öbür yandan, bu rivayetlerde cennetteki hurilerin işlevi ve yararları sadece cinsel lezzet ve zevk almaktan ibaret olmadığı ve diğer bazı özelliklerine de işaret edildiği halde[4] hiç kuşkusuz, cennetteki hurilerin en önemli ve en temel özelliğinin cinsel zevki tatmin etmek olduğu ve cennete giden erkeklere özgü olduğu ve cennetteki kadınların bu nimetten yararlanamadığı algılaması kuvvet kazanıyor.

Bazı çağdaş âlimlerden, söz konusu cinsiyet farklılığını inkâr etme bağlamında birtakım açıklamalar nakledilmiştir ki, doğru olduğu varsayıldığı takdirde, yukarıda ifade edilen konu geçerliliğini tamamen kaybedecektir. Söz konusu âlimlerin iddiasına göre, fani dünyada iki karşıt cinsin evlenmesi, üreme ve insan soyunu sürdürmek için zaruri hale getirilmiş olmasına karşın, ahiret âleminde bu ilkenin zarureti ispat edilmemiştir; zira öbür âlemde gündemde olan mesele, üreme konusu ile hiçbir ilgisi olmayan amelleri mükâfatlandırmaktır. Dolayısıyla cennetteki kadın ve erkeklerin cennet hurilerinden yararlanma konusunda eşitliğinden söz edilebilir veya en azından bu ihtimali reddedecek hiçbir delil bulunmadığı söylenebilir.[5]

Bu ihtimalin aklî delillerle reddedilemeyeceği açıkça ortadadır, ama dinî metinlerde ihtimali doğrulayan kesin bir ifade de yoktur ve sadece istinat edildikleri belgelerin zayıf olduğu bazı rivayetler, ihtimalin yanlışlığına işaret ediyor.[6] Bunun dışında, söz konusu ihtimal sadece çok sayıda huri ile evlilik sorununa yöneltilen eleştiriyi bertaraf edebiliyor ve cennette çok eşlilik modelinin sürmesi ile ilgili sorun olduğu gibi yerinde durmaktadır. Hâl böyle olunca cennet ehli olanların mükâfatında cinsiyet farklılığı ile ilgili meselenin çözümü için başka bir açıklama bulmak gerekmektedir.

Görünen o ki, bu tür cinsiyet farklılıklarını, ahirette de doğal cinsiyet farklılıklarının devam etmesi şeklinde izah etmek mümkündür. Uhrevî mükâfatlara hâkim olan temel ilke, cennet ehli olanların, ister kadın ister erkek olsun, nefislerinin istediği her şeyi elde etmeleridir ve bu ilke, Kur’ân-ı Kerim’de birçok ayetten çıkarılabilir.[7] Bu yüzden cennetteki durumu, kadınların da cinsel ortakta çeşitlilik istedikleri takdirde bu Kur’ânî ilke gereği, isteklerinin yerine getirildiği şeklinde varsayabiliriz. Fakat bu, ispat edilmemiş bir varsıyımdır. Buna göre şöyle bir ihtimal göz önünde bulundurulabilir: Ahiret âleminde kadınlık ve erkekliğin doğal yönlerinin sürekliliği, cennete giden kadın ve erkeklerin mükâfatları arasında bazı farklılıkların göz önünde bulundurulmasına sebebiyet vermiştir. Bu farklılıklar, kadın ve erkeğe farklı değer verildiğine delil olmaksızın, sadece her iki cinsin kendilerine özgü ihtiyaç ve taleplerine göre belirlenmiştir.

Öte yandan söz konusu Kur’ânî ilkeye istinaden, cennete giden kadınların erkeklere kıyasla nicelik bakımından cinsel zevkten yararlanma eksikliği, kadınların nitelik bakımından üstünlüğü veya cinsel olmayan diğer zevklerle telafi edildiği söylenebilir.

Bunun dışında, cennette çok eşliliğin devam etmesi konusunda (dünyada erkeğin birden fazla kadınla evliliği) da, bunun sebebi, cennete giden kadın sayısının erkeklerden fazla olduğu şeklinde açıklanabilir. Bu iddiayı konumuzun devamında daha fazla açmaya çalışacağız.

Bu sözlerin ardından, cennette bazı mükâfatlarda görünen cinsiyet farklılığının, kadınların manevi süluk konusunda eksikliğine delil olmadığı söylenebilir.

b) Cehennem

Şia ve Ehlisünnet hadis kaynaklarında, cehennemde kadın ve erkek sayısında farklılık bulunduğuna dair bazı rivayetler göze çarpıyor. Bu rivayetlerden bazılarında, kadınların cehennemde çoğunluğu oluşturduğu ifade ediliyor ve bazı rivayetlerde de kadınlardan, cennette azınlık şeklinde söz ediliyor. Bu durumda akla şöyle bir soru gelmekte: Bu farklılık, kadınların manevi sülûk bakımından erkeklere nazaran eksikliği mi sayılıyor?

Şia ve Ehlisünnet’in rivayet kaynaklarında, birçok belgeye istinaden Hz. Peygamber’den (s.a.a) naklen kadınların daha çok cehennem ehli olarak tanıtıldığı rivayetlerde yer alıyor.[8]

Şiî kaynaklarda yer alan hadislerin arasında, doğru belgeye dayandırılan iki rivayet yer alıyor ki, burada bu rivayetlere değineceğiz. Ayrıca bu rivayetler birçok kaynakta yer aldığından, içeriğinin doğruluğundan emin olmak mümkündür. Bu yüzden rivayetlerin zayıf belgelere dayandığını ileri sürerek onları reddedemeyiz.

Buna karşın bu rivayetlerin doğruluğu konusunda bazı soru işaretleri de bulunuyor. Örneğin konu ile ilgili rivayetler arasında doğru belgelere dayanan söz konusu iki rivayet, başka rivayetlerin tabirlerinden farklı ibareler içeriyor. İşin ilginç tarafı, bu iki rivayetin tabiri, diğer rivayetlerden farklı olarak cehennemde kadın ve erkek sayısı arasında herhangi bir farklılığa da işaret etmiyor. Dolayısıyla birçok rivayetten böyle bir sözün Hz. Peygamber (s.a.a) tarafından beyan edilmiş olmasından emin olmamıza karşın, o hazretin kesin olarak neyi kastettiği konusunda dayandıkları belgelerin zayıf olduğu rivayetlere istinat edemeyiz ve sadece doğru belgelere dayanan iki rivayeti temel olarak kabul etmemiz gerekir.

Şimdi konuya daha fazla açıklık getirmek üzere iki grup rivayetlerin tabirlerini karşılaştırmak istiyoruz.

Cabir b. Yezid Cu’fî’nin İmam Muhammed Bâkır’dan (a.s) naklettiği muteber rivayette şöyle okumaktayız:

“Allah Resulü (s.a.a) Kurban bayramı günü yalın bir deve üzerinde Medine’den ayrıldı. Yolda giderken bir grup kadına rastladı, durdu ve onlara hitaben şöyle buyurdu: ‘Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin ve eşlerinize itaat edin, zira çoğunuz cehennemde olacaksınız!’ Kadınlar bu sözleri duyunca ağlamaya başladı. Ardından aralarından bir kadın ayağa kalktı ve şöyle arz etti: ‘Ey Allah’ın Resulü (s.a.a)! Acaba kâfirlerle birlikte mi cehennemde olacağız? Allah’a andolsun ki biz kâfir değiliz.’ Allah Resulü (s.a.a) kadına şöyle karşılık verdi: Sizler eşlerinizin haklarına karşı kâfirsiniz.”[9]

Yine Ebu Basir’in İmam Cafer Sadık’tan (a.s) naklettiği bir başka muteber rivayette aynı maceraya işaret edilirken, “Sizlerden (kadınlar) çoğunuz cehennemin odunu olacaksınız.”[10] ifadesi, Allah Resulü’ne (s.a.a) atfediliyor.

Bu iki rivayetin dışında diğer bazı rivayetlerin tabiri şöyle:

 “Cehennem ehli olanların çoğunluğu kadınlardır.”[11], “Cehennemin en çok azabı, sizler (kadınlar) içindir.”[12]

Tabirlerin içerğine bakıldığında ilk beyanın kesinlikle kadınlar ve erkekler arasında bir kıyaslamanın söz konusu olmadığı gayet açıktır. Zira kadınlar uygunsuz amelleri yüzünden cehenneme gidecekleri gibi, erkekler de benzer sebepten ötürü cehenneme gidebilir. Bu bakımdan ve ikinci tabirle ilgili rivayetlerin istinat edildikleri belgelerin zayıf olması itibarı ile elimizde cehennemde kadın sayısının daha fazla olmasını gösterecek bir delil yoktur. Bunun dışında, doğru belgeye dayanan bir rivayette, Fazil Bin Yesar, İmam Cafer Sadık’tan (a.s) cehennemde kadınların sayısını daha fazla beyan eden rivayetler hakkında sormuş ve o hazret de böyle bir tabiri açıkça reddetmiştir.[13]

Diğer bazı rivayetler de cennet ehli bir erkeğin, dünya kadınlarından dört kadın veya iki kadınla evlenebileceğinden genel bir kural olarak söz edilmiştir ki[14] bu rivayetlerden de, cehennemde elzem olarak kadınların sayısının fazla olduğu düşüncesinin yanlış olduğu anlaşılmaktadır.

Bu rivayetler ayrıca bizim cennette kadın ve erkek sayısının farklı oluşu ile ilgili görüşümüze açıklık getiriyor. Bir başka ifade ile cennette kadınların sayısının az olduğundan söz eden bazı rivayetlere karşısında[15] bu rivayetlerin içeriğine istinat edemeyiz. Zira bu rivayetler, dayandırıldıkları belgelerin zayıf olmasının yanında, son rivayetlerle çelişki arz eder. Ayrıca, Ammar Sabatî’nin İmam Cafer Sadık’tan (a.s) naklettiği muteber bir rivayette önemli bir noktaya işaret ediyor ki bu nokta, son rivayetlerin içeriğini, yani cennette kadınların sayısının daha fazla oluşu meselesini daha anlaşılır hale getirmektedir. Bu nokta, kadın cinsinin zayıf olması ve bu yüzden erkeklere nazaran ilahî rahmetten daha fazla yararlanmasıdır.[16]



Şunu de bilmekte yarar var: Mechul olarak ifade edilen “İstiz’af”, yani zayıflık tabirinden maksat, kadınların doğal zafiyeti olamaz ve belki de kadınların tarih boyunca özel sosyal şartlar yüzünden karşılaştıkları zafiyetlere işaret etmektedir, ancak kadınların doğal özellikleri de bu sosyal etkenlerin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

[1]       s.52; Duhan, 54, Tur, 20; Rahman, 72; Vakıa, 22 ve 35-38; Nebe, 33

[2]       Bu cümleden bk. Kuleynî, Kafî, c.8, s.99; Saduk, Men La Yahzuruhu’l-Fakih, c.3, s.468; Meclisî, Biharu’l-Envar, c.8, s.160 ve 187; Suyutî, Durru’l-Mensur, c.1, s.39

[3]       Örnek olarak bk. Vesailu’ş-Şia, c.4, el-Kıraat-u Fi’s-Salat bablarından 64. bab, s.807; c.8, Vucubu’l-Hac bablarından 45. bab, s.90 ve 93; c.15, el-Muhur bablarından 4. bab, s.5; Müstedreku’l-Vesail, c.1, s.321; c.4, s.256 ve 258; c.8, s.322; c.10, s.280; c.14, s.116

[4]       Bu cümleden, bir yerden gelen kişiyi karşılama ve ona eşlik etme teşrifatı. Bazı rivayetlerde Hz. Fatıma’nın (s.a) hizmetinde olan çok sayıdaki cennet hurilerinin onu karşılama törenine değinilmiştir. bk. Biharu’l-Envar, c.8, s.55

[5]       Hoî, Sıratu’n-Necat Fi Ecvibeti’l-İstiftaat, c.3, s.313

[6]       Resul-i Ekrem’den (s.a.a) aktarılan bir rivayette hurilerin dilinden şöyle nakledilmiştir: “Biz ebediyiz, ölmeyiz... Yüce erkeklerin eşleri.” Biharu’l-Envar, c.8, s.107

[7]       Nahl, 31, Enbiya, 102, Furkan, 16; Fussilet, 31; Kaf, 35

[8]       Bu rivayetlerin çoğu şu kaynaklarda toplanmıştır: Mihrizî, Şahsiyet ve Hukuk-i Zen Der İslam, s.146-151

[9]       Vesailu’ş-Şia, c.14, Mukaddimatu’n-Nikâh bablarından 91. bab, s.126

[10]      age. s.125

[11]      Müstedreku’l-Vesail, c.14, s.243; yine bkz, Buharî, Sahih-i Buharî, c.1, s.13 ve Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, c.4, s.115

[12]      Vesailu’ş-Şia, Mukaddimatu’n-Nikâh babları, 4. bab, c.14, s.12

[13]      Saduk, Men La Yahzuruhu’l-Fakih, c.3, s.468

[14]      Kuleynî, Kâfi, c.8, s.99; Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, c.1, s.39

[15]      Bir rivayette şöyle geçmiştir: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Erkeklerden kurtulacak olanlar azdır, kadınlardan ise daha azdır.” “Neden?” diye sorulduğunda şöyle buyurdu: “Çünkü kadınlar öfkeyi inkâr eden (örten) ve memnuniyete iman edenlerdir.” Vesailu’ş-Şia, c.14, Mukaddimatu’n-Nikâh babları, 13. bab, s.29. Başka bir rivayette ise şöyle geçtiğini görmekteyiz: “Cennette sayı bakımından en az olanlar kadınlardır.” Nişaburî, Sahim-i Müslim, c.8, s.88

[16]      Rivayetin metni şöyledir: “Cennet ehlinin çoğunluğunu zayıf olan kadınlar oluşturmaktadır. Allah onların zayıf olduklarını bildiği için onlara merhamet eder.” Vesailu’ş-Şia, c.14, Mukaddimatu’n-Nikâh bablarından 86. bab. s.119. Elbette bu rivayet tek başına, cennette kadınların sayısının daha fazla olduğuna delalet etmez

Yüklə 2,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin